Üst ışığın genişlemesi realitenin tümünde kıyafetlenir ve buna “realitenin sürdürücüsü” denir. Bu dünyada var olan tüm kıyafetlerde, yani bizden önceki her maddi şeyde görünür. İster Tora’nın kıyafetlerinde yani Tora’nın harflerinde ya da dua mektuplarında veya dünyevi şeylerde olsun, her şey Yaradan’ın ışığıdır. Tek fark alıcıdadır, yani hissedenlerdedir.
Yaradan’ın ışığının sadece Tora ve duada kıyafetlendiğini hisseden insanlar vardır. Yaradan’ın ışığını dünyevi şeylerin harf kombinasyonlarında da hisseden insanlar vardır ve Tora’nın harfleri ile duanın birleşiminde bile, “Kim gerçekliğin tamamını doldurur?” şeklinde Yaradan’ın ışığının olduğunu hissetmeyenler vardır.
Ancak, gizlilik olan bir Tzimtzum [kısıtlama] olduğu için onlar her şeyin Yaradan’ın genişleyen ışığı olduğunu hissetmezler.
Yani yaratılanların duyusuna yayılan ışık anlamında yaratılanların edinebileceği ölçü ve Yaradan’ın altta olanların edinmesini istemesinin yanı sıra, bu kesinlikle “O’nun hiçbir düşüncesi ya da algısı yoktur.” olarak adlandırılır.
Bununla birlikte bir kişi Tzimtzum’a inanmalıdır yani bu, gerçekte “Tüm dünya O’nun ihtişamıyla dolu.” iken ve dünyada Tanrısallık dışında başka bir realite yokken sadece adamın faydasına olan bir gizliliktir ve tüm gizleme yalnızca kişinin hislerindedir.
Kişi gerçeğe ulaşmaya hazır olmadan önce, gerçeğin bildiği ya da hissettiği gibi olmadığına fakat “Gözleri var ve görmeyecekler; kulakları var ve işitmeyecekler.” yazıldığı gibi olduğuna inanmalıdır. Bu sadece ıslah yüzündendir, insanın bütünlüğüne ulaşması içindir çünkü kişi başka bir realiteyi değil yalnızca kendisini hisseder.
Bu nedenle, kişi kalbini mantık ötesi inançla yürümeye döndürürse, bununla yüzün ifşasına ulaşacak bir şekilde yeterli hale gelir ve onu kurar, Zohar’da sunulduğu gibi ki Şehina [Kutsallık] Rabbi Simon Bar Yochay’a “Senden saklanacak yer yok.” Demiştir, yani hissettiği tüm gizlenmelerde o burada Yaradan’ın ışığı olduğuna inanmıştır. Bu O’nun ışığının yüzünün ifşasına ulaşana kadar onu yeterli hale getirmiştir.
Bu, eğer bir kişi kendini bunda güçlendirirse ve Yaradan’dan Kendisini İfşa etmesini talep ederse kişiyi her alçaklıktan ve gizlilikten çıkaran inancın ölçüsünün anlamıdır.
Bu, Baal HaSulam’ın “Koş Sevdiğim, o memnun edene kadar” da söylediği şeyin anlamıdır, yani kişi O’nun ışığını ifşa etmeye uygun olmadan önce O’ndan talep ederiz ‘Koş Sevdiğim’, yani O, Kendisini yaratılanlara ifşa etmeyecektir çünkü gizleme yalnızca yaratılışın ıslahıdır.
Bu nedenle, kişi kendini güçlendirmeli ve bu ikisi için dua etmelidir:
1) Yaradan’ın ışığının ifşasına layık olmak.
2) Yaradan’ın ona mantık ötesi inançta güçlenmesi için güç vermesi ki zira bununla, “Efendi sizin için yüzünü aydınlatacak ve size barış verecek.” te olduğu gibi yüzün ifşasına uygun Kelim’i [kapları] birleştirir. Yazıldığı gibi; “Tanrı’nın ne söyleyeceğini işiteceğim, çünkü O, insanlarına ve takipçilerine barışı konuşacak ve onların aptallığa dönmelerine izin vermeyecek.”