14 Eylül,1988
İlahi söyleyen biri için iyi ve büyük bir topluluğa sahip olmak iyidir. O zaman, o, büyük ve saygın bir kalabalığın bir elçisidir. Dolayısıyla, ilahi söyleyenin büyüklüğü kalabalığın büyüklüğüyle yani nicelik ve nitelik olarak ölçülür. “Nicelik” geniş bir kitle ve çok insanı ifade eder. “Nitelik” herkesin ilahi söyleyenin ağzından çıkanları dinlediği ve diğer meselelerle meşgul olan ve ilahi söyleyenin söyledikleriyle ilgilenmeyen izleyicilerin bir parçası olmadığı anlamına gelir.
Benzer şekilde, bireylerden bahsederken, her birey pek çok arzular ve düşüncelerden oluşan küçük bir dünyadır. Kişi duaya geldiğinde, ağzını ilahi söylemek için kullanır. Ağız, organlarına ve arzularına onlar adına ne için dua etmesi gerektiğini sorduğunda, kalp tüm arzular adına cevaplar, “Yüce bir topluluğun üyelerinin ifade tarzına sahipsin; bunu bizim için söyle.”
İlahi söyleyen ağız, dua kitabında yazılanları söylediğinde, bazen organları söylediği şeyleri dinler, bu demektir ki dua süresince dikkatleri dağılmaz ve ağzın söylediklerine dikkat ederler. Ancak kişi bazen tüm organlarıyla duymaz, yani işitir ancak duymaz. Yani, duanın ortasında kişi başka düşüncelere sahiptir. Ve bazen de kişi ne dediğini hiç duymaz ve dua esnasında arkadaşlarının söylediklerini duyabilirken ağız istediği şeyleri söyleyebilir. Sözleri işittiğinde, anlamlarını, yani duada yazılan kelimelerle bağını, yani ağzıyla söylediği şeylerin ona ne fayda sağlayacağını bilmese de, o zaman söyle yapar … söyledikleriyle bedeni arasındaki bağlantı vardır, ancak beden onun söyledikleriyle aynı fikirde değildir. Ama bazen, beden ağzın söyledikleriyle hemfikirdir.
Bu nedenle, iyi ve büyük bir topluluk, onun ilahi söyleyen ağzın, onun ağzıyla söylediklerini nicelik ve nitelik bakımından kalbin duyması için dua ettiğinde olur. Eğer kişi söyledikleriyle organlarının hemfikir olmadığını görürse, bu dua için doğru bir yerdir, çünkü o zaman “Şehina tozun içinde.” denilen Şehina’nın [Kutsallık] sürgünü için dua etmesi gerekir.
Bunun anlamı, kişinin bedeninin hiçbir organında hakikat yolunda yürümeyi kabul edecek yer olmamasıdır. Kişi bunun için dua ettiğinde, bu Şehina’nın sürgünü için dua etmesi olarak kabul edilir, bu sürgünden kurtuluşa çıkacağı anlamına gelir.
İlahi söyleyenin izleyicilerini memnun etmeye ihtiyaç duymasının anlamı budur, yani O’nun kulları onun ağzının söylediklerini kabul edecektir. O zaman ona, organlarının ihtiyaç duydukları şeyi Yaradan’dan istemesi için gönderdiği “halkın elçisi” denilir.
Ancak halk, ilahi söyleyenin söylediklerini kabul etmezse, kitle bir şey ve ilahi söyleyen başka bir şeydir. Öyleyse, ağız denilen ilahi söyleyen, kimler adına dua eder ve talepte bulunur? Bu nedenden dolayı, ilk Hassidim, iyi ve büyük bir kalabalığa sahip olmak için bir saat beklerdi, yani organlar ilahi söyleyenin söylediklerini dinleyecek ve duasının kabul edilmesi için ettiği duayla hemfikir olacaktır.