e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Makaleler > Lişma’dan Önceki İki Muhakeme Nedir?

Lişma’dan Önceki İki Muhakeme Nedir?

Makale 11, 1988

Zohar, Mısır’dan Çıkış, “Bunlar Yakup’la Mısır’a gelen İsrail oğullarının adlarıdır; her biri kendi ev halkıyla geldi.” ayeti hakkında sorar. Neden İsrail’le başlar ve Yakup’la biter? Orada üst derecelerle ilgili olarak açıklar. Kişi Lişma’yla [O’nun için] ödüllendirilmeden önce, hazırlık döneminde de iki derecenin anlamını anlamalıyız: “İsrail” bütünlük anlamına gelir çünkü İsrail Li-Roş’tur [bana bir Roş’tur (baş)] ve Yakup daha küçük bir derecedir.

Sıra, kişinin Yaradan çalışmasına Lo Lişma’da [O’nun hatırı için değil] başlamasıdır. O zaman yaptığı çalışma pratiktedir, yani niyetsizdir- ki niyet, ihsan etmek olmalıdır. Bu nedenle, uygulamada kişi iyi bir ilerleme kaydettiğini görür ve her gün Manevi Çalışma ve Islahları varlıkları artar. Kişi, derecede yükseldiğini, yani her seferinde daha fazla biriktiğini gördüğü için, yükseliş halinde olduğunu hisseder.

O durumda herkes için parlayan Saran Işık’tan, yani tüm İsrail için parlayan ışıktan canlılık alır, (10 Sefirot’un Çalışılması, 1. Bölümde) Saran Işık’ın alma kapları için bile parladığı açıklandığı gibi. Tersine, İç Işık özellikle ihsan etme kaplarına parlar, çünkü Behina Dalet [4. Aşama] üzerinde olan, içine ışığı almamak için olan ilk kısıtlama, ışığın Kli’den [kap] ayrılmasına neden oldu çünkü ışık iç kısımda parlıyordu.

Saran Işık ile ilgili olarak, Panim Masbirot’ta şöyle açıklanır: “Dördüncüsü, Saran Işık’ın kendisidir, çünkü şimdi Eyn Sof [sonsuzluk], bu yerden uzaktaki yerinden aydınlık ihsan eder. Şöyle ki, Behina Dalet’in arzu noktası küçüldüğü ve alma arzusu içermediği için, alma kabını kaybeder ve daha önce olduğu gibi Eyn Sof ışığını içine alamaz ve orta nokta ışıktan uzaklaşır. Bu nedenle buna “Bu yerin Eyn Sof’tan uzaklaştırılması” diyoruz.

Bu, Kli’nin hala ihsan etmek için almaya uygun olmadığı yerlerde bile Eyn Sof’un ışığının saran olarak parladığı anlamına gelir. Daha ziyade buna “kısıtlanmış aydınlatma” denir. Tersine, orada açıklandığı gibi, İç Işık bol ihsan etme saçar.

Bu nedenle, Lo Lişma halinde, kişi İsrail olarak kabul edildiğini hisseder. Fakat ihsan etme çalışmasına başlamak, yani İç Işığı alacak Kelim’e sahip olmak, kendini sevmekten çıkmak istediğinde, o zaman Mısır sürgününe girer. Yani kişi o zaman form eşitliğinde Yaradan ile Dvekut’tan [bağlılıktan] ne kadar uzak olduğunu görür. Bunun yerine ister akılda ister kalpte olsun, Mısır’ın Klipa’sı [kabuk] yönetir.

Bu haliyle İsrail olmaktan çok uzak olduğunu görür. Bunun yerine, bir Katnut (küçüklük) durumu olan Yakup halindedir, Akev [topuk] ve Sof [son] kelimelerinden gelir. Başka bir deyişle, her gün Yaradan’dan daha da uzaklaştığını ve Kutsallıkta hiç kavrayışı olmadığını görerek, tam bir alçaklık içindedir.

Buna “Mısır sürgünü” denir. Firavun’un bir kişiye gelip, “Yaradan kim ki, O’nun sesine itaat edeyim?” diye sormasının anlamı budur. Yani, her seferinde Firavun’un düşünceleri gelir ve ona bu soruyu sorar ve kişinin tek bir çaresi vardır; Yaradan’a inancı saklayan bir gizlenme olan bu düşüncelerden çıkmasına yardım etmesi için Yaradan’a haykırmak. Mitzraim [Mısır], “Yaradan kim ki, sesine itaat edeyim?” diye sorduğunda buna Metzar-Mi [dar/sıkıntı-kim] de denir. Bu, Metzar-Yam’dır [dar-deniz].

Bu durumda, her zaman şüphe içindedir. Metzar-Koh [dar/sıkıntı-Yaratan] anlamına gelen “Mısır’a gelenler” kelimelerinin anlamı budur. “Yakup’la”, onların Akev [topuk], Sof [son] ve cennetin krallığını üzerlerine almak zorunda kaldıkları zaman Koh’ta [Yaratan] hissettikleri Kutsallığın son derecesine vardıkları anlamına gelir. “Akıl” ve “kalp” olarak kabul edilen “kim” ve “ne”, yani “Efendi kim ki sesine kulak vereyim,” ve “Senin için bu çalışma da ne?”, sorularıyla kendilerini yöneten Mısır Kralı Firavun’un soruları nedeniyle bunu yapamadıkları için pişman oldular.

“Dar yerden Koh’u [Yaradan] çağırdım” sözlerinin anlamı budur. Dua, Mısırlılardan sıkıntı çektikleri içindir, yazıldığı gibi “Ve sıkıntı içinde Rabbe yakardılar; O, onları dertlerinden kurtaracaktır.” Tzar’ın [dar/ıstırap verici] Hasadim’de [merhametler] dar anlamına geldiği bilinmektedir. Yani, ihsan etmekle meşgul olamadılar. Başka bir deyişle, ihsan etmek için -Koh denilen- cennetin krallığını üzerlerine almak istediklerinde darlık [ayrıca dertler], Hesed’de [merhamet] hiçbir şey yapamadıklarını, hissettiler.

İhsan etmek ile almak için çalışmak arasındaki fark büyüktür. Alma kaplarını kullanmak istediğimizde “alma kapları” denilen ışık kıvılcımlarının en başından Klipot’a [kabuklar] yerleştirilmiş olmasından, ki böylece dünya var olacaktı, haz ve zevk alabiliriz. Bu nedenle, bir kişi alma kaplarını kullanmak istediğinde bir yeri vardır ve oradan “zayıf ışık” denilen hazlar yayılıp dünyada parlar ve ki dünya böylece var olur.

Ancak bir kişi alma kaplarını kullanmak istemediğinde ama ihsan etme kaplarını edinmemişse rahatsız bir durumdadır. Hala zevk ve haz çekecek bir yeri yok. Bu nedenle, ihsan etme içinde çalışmak ve ihsan etme kaplarından haz ve zevk almak istediğinde henüz ihsan etme kaplarına sahip olmadığı için sürgünü hissettiğinde haykırır: “Dar yerden Koh’u [Yaradan] çağırdım; bana geniş bir açılımla cevap ver, Koh.” “Geniş”, Hasadim’de geniş anlamına gelir, Yaradan ona Hasadim niteliğiyle yardım ettiğinde, yani ona ihsan etme kapları verdiğinde.

Bu, Mısır’daki sürgünden çıkmak ve kurtuluşa girmek olarak kabul edilir, çünkü o şimdi ihsan etmek için çalışabilir çünkü “form eşitliği” olarak adlandırılan ihsan etme kaplarına sahip olduğu için Yaradan’ın büyüklüğünün önemini zaten hisseder. Bu böyledir çünkü Yaradan ona ihsan etme kaplarının genişlemesini verdiğinde, soru ve hakimiyetleriyle Mısır Klipa’sının kontrolünün gücüyle sahip olduğu Tzimtzum [kısıtlama] ve gizlilik ondan kaldırılır. Şimdi ise cennetin krallığını eskisi gibi “dar” bir şey olarak değil, “geniş” olarak alır. “Bana geniş bir alanda cevap ver Koh.”un anlamı budur. O sırada Lişma çalışmakla ödüllendirildiği kabul edilir.

Bundan, Lişma’ya ulaşmadan önce bile çalışmada iki muhakeme yapmamız gerektiği sonucu çıkar. İlki İsrail’dir, Li-Roş’ta olduğu gibi, bütünlüğe sahip olduğunu hissettiğinde. Bu, genel halkın çalışması için geçerlidir, ki o zaman kişi uzaktan parlayan genel çevreyi alır. Yani, bir kişi Yaradan’dan hala uzak olduğunda bile, yani hala kendisi için alma arzusuna dalmış olsa bile, bu Lo Lişma’da bile kişinin çalışmasına karışan hazlar vardır. Bunlar, kendisine saygı duyan ve onu onurlandıran, vb., diğer insanlardan aldığı hazlardır. Onun Yaradan için çalıştığını bildikleri için insanlardan bu hazları alır. Burada genellikle “kıskançlık”, “şehvet” ve “onur” olarak adlandırılan bedensel hazlara verilen “zayıf ışık” hazzını alır. Bu nedenle kendilerini bütün olarak, İsrail olarak hissederler.

İkinci muhakeme, Lişma çalışmasına girmeye başladığı zamandır. O sırada Mısır’daki sürgüne inmeye başlar ve beden kişiye ihanet etmeye başlar ve mantık içinde cevaplanamayacak her türlü soruyu sorarak, mantık üstünde ise insan her zaman üstesinden gelemez, bu işi yapmasına izin vermez. O zaman inişleri ve çıkışları hissetmeye başlar çünkü her defasında kendisine kendisi için değil ihsan etmek için çalışmanın ne olduğu yukardan gösterilir. Her insan bunu anlasa da, yukarıdan geldiğinde, kendisine anlayış verildiğinde, bunu hissetmeye başlar. Bu, “harç ve tuğlalar” ile çalışmanın başladığı zamandır, sürgünün esaretinin zorluklarını hissettikleri zamandır.

Yukarıdakine göre “Ve Mısır kralı öldü.”yü açıklamalıyız. Bu, “Mısır Kralı’nın Klipa’sı” olarak adlandırılan, kendileri için çalışmakla ilgilidir. Onun için çalışmayı bıraktılar, yani “Mısır kralının kontrolü” olarak adlandırılan kendileri için çalışmanın ölüm olarak kabul edildiğini hissettiler. Bunun yerine, Yaradan için çalışmayı üstlendiler, ama o zaman da Mısır kralı onları yönettiği için çalışma güçleri yoktu.

Şöyle ki kendileri için çalışmazlar, yine de Yaradan için çalışamazlar. “Ve İsrail oğulları çalışmadan dolayı iç çekti ve feryat etti ve feryatları Yaradan’a yükseldi.” ayetinin anlamı budur. Yani “…ve feryat ettiler.”in anlamı nedir? Bu, “çalışmadan Tanrı’ya” ile ilgili “çığlıkları yükseldi” demektir. Yani işlerini kendi rızaları için değil de Yaradan rızası için yapmak isteyip de yapamamaları onların feryadıydı.

Kli olmadan ışık olmadığı bilinmektedir. Yani bilindiği üzere maneviyatta zorlama olmadığı için birine zorla bir şey verilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, bir kişi kendini sevmekten çıkıp sadece Yaradan için çalışamamaktan dolayı acı çektiğinde Yaradan’a yardım etmesi ve ona istediğini vermesi için yakarır. Yaradan’dan şunu vermesini ister: Yaradan’ın otoritesi önünde kendi otoritesini iptal etme yeteneği, çünkü dünyada sadece tekil otoritenin, yani Yaradan’ın otoritesinin olmasını ister; bu onun tek kurtuluşudur. O zaman bir Kli’si ve Yaradan’ın yardımına ihtiyacı vardır.

“Ve Tanrı onların inlemelerini işitti.” sözlerinin anlamı budur. Yani, bir Kli’ye, Yaradan rızası için çalışma kabiliyetine sahip olma arzusu ve ihtiyacına, sahip olduklarında “Tanrı onların inlemelerini duydu.” zamanı gelir, yani kurtuluş o zaman başlar- onları Mısır’ın belalarından kurtarır.

Ancak iki çizgide yani sağ çizgide de yürümemiz gerektiği bilinmektedir. Bu, kişinin eksiklerini görmesine izin verdiği için Yaradan’a teşekkür etmesi gerektiği anlamına gelir. Başka bir deyişle, onun ıstırabı Yaradan sevgisinden uzak kalmaktan kaynaklanır, bunlar onun dertleri ve ıstıraplarıdır, diğer insanlar ise, Yaradan onlara bu ıstırabı vermez, onların dert ve ıstırapları kendini sevmekle ilgili olan bedensel ihtiyaçlarını tatmin edememekten kaynaklanır, yani onlar hayvan gibidirler ve kendileri için almaktan başka hiçbir şey hakkında hiçbir fikirleri yoktur. Bunun için Yaradan’a sevinç ve şükür içindeydiler.

Ancak, bu zor bir iştir, çünkü sol çizgi sağ çizgiyi iptal eder. Bu nedenle, onu yeniden inşa etmek için her zaman yeni bir çalışma vardır. “Harçla ve tuğlalarla sıkı çalışarak hayatlarını acılaştırdılar.” sözlerinin anlamı budur. Çalışmaları Homer’leydi [harç] yani sol çizgide, durumlarının ciddiyetini, Yaradan sevgisinden ne kadar uzak olduklarını gördükleri zaman. Daha sonra, sağ çizgideki iş, sevinç içinde olmaktır, çünkü Yaradan onlara içinde bulundukları durumla ilgili gerçeği göstermiştir. Buna Levenim [tuğlalar] denir.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,087