e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2022 > Sabah Dersi Materyali – Dünyayı Son Nesilde Bağlamak – 6 Eylül

Sabah Dersi Materyali – Dünyayı Son Nesilde Bağlamak – 6 Eylül

1) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Tefsirimin ana konusu tüm yaratılanlara bahşedilmiş, form olarak Yaradan’a zıt alma arzusudur. Bu yüzden maneviyattaki form eşitsizliği maddesellikte bedenden kesilip çıkarılan bir organ gibi olduğundan, ruh bedenden ayrılmıştır. Dolayısıyla açıktır ki, Yaradan’ın bizden istediği yaratılmadan önceki gibi O’na bir kez daha tutunmamızdır.

Atalarımız şöyle der: “O’nun niteliklerine tutun; o merhametlidir.” Bu, alma arzusundaki niteliklerimizi değiştirip, kendimizi sadece ihsan olan Yaradan niteliklerine adapte etmemiz demektir, böylece tüm eylemlerimiz insanlara ihsan etmeye yönelir.

Böylece form eşitliğine, O’na tutunma amacına geliriz. İnsanın kendisi için yapmaya mecbur kaldığı yani kendisi ve ailesinin devamlılığı için yapması gerekenler, form eşitsizliği olarak kabul edilmez çünkü “Gereklilik ne kınanır ne de övülür.” Bu Mesih’in günlerinde bütünüyle ortaya çıkacak olan büyük ifşadır. Bu öğreti alındığında tam bir ifşa ile ödüllendirileceğiz.

2) Baal HaSulam, Dünya’da Barış

Her birimizin içinde daha az ya da daha çok bireysellik niteliği vardır.

Bireyselliğin yüce bir nedenden geldiğini, bu niteliğin bize doğrudan dünyada tek ve tüm yaratılışın Kökü olan Yaradan’dan geldiğini açıklığa kavuşturmamıza rağmen; yine de dar egoizmimizin içine oturan bu bireysellik hissiyatı yıkım ve yok oluşu etkiler, ta ki geçmişte ve gelecekte dünyadaki tüm yıkımların kaynağı olana dek.

Gerçekten de dünyada bu bireysellik hissiyatından özgür tek bir kişi yoktur ve tüm farklılıklar sadece bunun kullanım şeklindedir -kalbin arzuları için, yönetmek için ya da saygı için- ve insanları birbirinden ayıran şey de budur.

Ancak dünyadaki tüm insanların eşit tarafı, her birimizin kendi kişisel menfaatlerimiz için mümkün olan her yol ile tüm insanları istismar etmeye ve kötüye kullanmaya hazır olduğumuzdur; üstelik kişinin kendisini dostunun yıkımı üzerine inşa ettiğini hiç dikkate almadan.

3) Baal HaSulam, Ulus

“Egoizm” deyimiyle gerçek egoizmden değil “sınırlı egoizmden” bahsediyorum. Bu demektir ki gerçek egoizm kişinin kendi yararına çalışması ve varlığının bireysel gücü olan kendini sevmesinden başka bir şey değildir. Bu bağlamda özgecil güce hizmet etmese de ona karşı çıkmaz.

Bununla birlikte egoizm doğası gereği, onu kullanmanın çok sınırlı olmasını sağlar, çünkü az ya da çok kendi hayatını kolaylaştırmak için başkalarını sömürmeye ve nefret dolu bir hayat geçirmeye iter.

Bu, soyut bir nefret değildir, daha ziyade kişide görülen, kendi faydası için dostunu suistimâl etme, derecelerine göre karanlığın gittikçe büyüdüğü, aldatmak, çalmak, soymak ve öldürmek gibi  eylemlerdir. Buna “sınırlı egoizm” denir ve bu bağlamda başkalarını sevmeye tamamen zıttır. Toplumu mahveden negatif  güç, budur.

Bunun tersi, özgecil güçtür. İnsanın bir başkası için yaptığı şey, yukarıda anlatıldığı gibi, özgecil güç vasıtasıyla gerçekleştiğinden, bu güç toplumun yapıcı gücüdür.

4) Baal HaSulam, Dinin Özü ve Amacı

Gelişmemiş insan, egoizmi kötü bir nitelik olarak değerlendirmez ve bunu utanç ve sınırlama olmaksızın açıkça kullanır. Gün ışığında nerede mümkün görse çalar ve öldürür. Biraz daha gelişmiş olanlar egoizmlerini bir ölçüye kadar kötü hissederler ve en azından halk arasında açıkça kullanmaktan, çalmaktan ve öldürmekten utanırlar. Ancak, gizlilik içinde yine de suçlarını işlerler.

Daha da gelişmiş olanlar egoizmin gerçekten de iğrenç olduğunu hissederler, ta ki içlerinde tahammül edemeyene ve keşfedebildikleri kadarıyla onu tümüyle reddedene dek, ta ki başkalarının kendisine hizmetinden haz alamayana ve almak istemeyene dek. Sonrasında onların içinde “özgecilik” denilen, başkaları için kıvılcımlar ortaya çıkmaya başlar ki bu, iyiliğin genel niteliğidir.

Bu da zaman içinde gelişir. Önce, kişinin ailesini ve yakınlarını sevme ve onlara ihsan etme arzusu gelişir, şöyle yazıldığı gibi: “Kendini kendi kanından saklayamazsın.” Daha da geliştikçe kişinin ihsan etme niteliği onun şehri veya ulusu olan çevresindeki tüm insanlara yayılır. Kişi bu şekilde kendisine ekler, ta ki tüm insanlığa karşı sevgiyi geliştirene dek.

5) Baal HaSulam, Barış

İnsanlığın şartlarındaki kötü davranışlar tam olarak da iyi koşulların ortaya çıkmasını sağlayanlardır. Ve her bir iyi koşul kendisinden önce gelen kötü koşulun meyvesinden başka bir şey değildir. Aslında, bu iyi ve kötü değerler koşulun kendisinin değeriyle ilgili değillerdir, sadece genel amaca hizmet ederler: İnsanlığı amaca yakınlaştıran her koşul iyi, uzaklaştıran her koşul da kötü olarak değerlendirilir.

“Gelişim yasası” sadece bu standarda göre inşa edilmiştir. Bir koşulda görülen bozukluk ve kötülük iyi koşulun ortaya çıkmasının nedeni olarak değerlendirilir, öyle ki her koşul halkın artık tahammül edemeyeceği dereceye gelene dek içindeki kötülüğü büyütecek kadar sürer. O noktada, halk o koşula karşı birleşmeli, onu yok etmeli ve o neslin ıslahı için daha iyi bir koşulda organize olmalıdır.

6) Baal HaSulam, Barış

Tüm realiteye yayılmış olan gelişim kanununun, tüm kötülükleri iyiye ve faydalıya dönüştüreceği kesindir ve yukarıdaki cennet yönetiminin gücüyle, yani dünya sakinlerinden, insanlardan izin almadan hareket eder. Ancak Yaradan, ilim ve otoriteyi insanın ellerine vermiş ve onun yukarıda bahsi geçen gelişme yasasını kendi yetki ve yönetimi altına almasına izin vermiş ve ona gelişme sürecini özgürce ve zamanın sınırlamasından tamamen bağımsız olarak istediği gibi hızlandırma kabiliyeti vermiştir.

Burada, yukarıda bahsedilen gelişme davranışında hareket eden iki otoritenin olduğu ortaya çıkıyor: Biri, zararlı ve kötüyü iyiye ve faydalıya çevireceği kesin olan, ancak zamanı gelince, yani zamanında gelecek olan cennetin otoritesidir, kendi yoluyla, ağır ve uzun bir süre sonra. Sonra, yeryüzünün otoritesi var. “Gelişen nesne”; yaşayan, hisseden bir varlık olduğundan yolunu acımasızca çizen “gelişimin baskısı” altında korkunç eziyetler ve acılar çeker.

Ancak “yeryüzünün otoritesi”, bu gelişme yasasını kendi yönetimi altına almış olan,  zamanın zincirlerinden tamamen kurtulabilen ve zamanı, yani gelişiminin sonu olan nesnenin düzeltilmesi, nesnelerin olgunlaşmasının tamamlanmasını büyük ölçüde hızlandıran insanlardan oluşur.

7) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 19

Tüm bu ıstırap, sadece yok olup gömülmek için yaratılan bedenimizin Klipa’sı tarafından hissedilir. Bu; bize kendi için almak arzusunun ihsan etme arzusuna çevrilmesi için sadece kökünden sökülüp atılmak, dünyada yok edilmek için yaratıldığını öğretiyor. Yaşadığımız acılar, onun (kendi için alma arzusunun) hiçliğinin ve içindeki zararın keşiflerinden başka bir şey değildir. Gerçekten de tüm insanlar kendileri için alma arzularını kökünden söküp atarak yok etmeye karar verseler ve dostlarına ihsan etmekten başka bir arzuları olmasa dünyadaki tüm endişelerin ve tehlikelerin varlığı sona erer. Hepimiz için bütün ve sağlıklı bir yaşam garanti olur; çünkü her birimiz bizi düşünen ve ihtiyaçlarımızı karşılamaya hazır tüm bir dünyaya sahip oluruz.

Her birimiz sadece kendimiz için alma arzusuna sahip olmakla beraber kaçamadığımız tüm endişelerin, ıstırabın, savaşların ve katliamların kaynağı budur. Tüm bunlar; bedenlerimizi her türlü yaralar ve kötülüklerle zayıflatır ve görürsünüz ki dünyadaki tüm acılar bedenin Klipa’sındaki kötülüğü hükümsüz kılmayı desteklemek ve ihsan etmenin tam formunu kazanmak için gözlerimiz önüne serilen alametlerden başka bir şey değildir.

8) Baal HaSulam, Barış

Kabalistlerin, HaTeva’nın [doğa] [İbranice’de] Elokim [Tanrı] ile aynı sayısal değere – seksen altı – sahip olduğu sözlerini anlamak ve kabul etmek bizim için en iyisidir. O zaman, Tanrı’nın yasalarına “doğanın Mitzvot’ları [emirleri]” veya tam tersi (“doğanın yasaları” adıyla Elokim’in Mitzvot’u) diyebileceğiz, çünkü bunlar bir ve aynıdır.

9) Baal HaSulam, Barış

Doğa bizi tıpkı usta bir hâkim gibi gelişimimize göre cezalandırır. Zira, insanoğlunun geliştiği seviyeye göre, yaşamımızı ve varlığımızı saran acı ve ıstırap da çoğalıyor.

Böylece, O’nun İlahi Takdirinin bize emrettiği, başkalarına tüm gücümüzle ve bütün kesinliğiyle ihsan etme sevabının bilimsel ve gözleme dayalı bir temeline sahipsiniz, şöyle ki içimizden, toplumun hiçbir üyesi yine toplumun mutluluğu ve başarısını güvenceye alacak miktardan daha az çalışmayacaktır. Ve bunu bütünüyle yerine getiremeyecek kadar başıboş kalırsak doğa bizi cezalandırmaktan vazgeçmeyecek ve intikamını alacaktır.

Ve bugün çektiğimiz darbelerin dışında ayrıca, gelecek için çekilen kılıcı da dikkate almalıyız. Doğru sonucu çıkarmak gerekiyor: Doğa bizi sonunda yener ve hepimizi onun kanunlarını tam anlamıyla izlemek adına ellerimizi birleştirmek zorunda bırakır.

10) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Daha önce söylediğim gibi, bütünlüğü keşfetmenin iki yolu vardır: Tora’nın yolu ve ıstırap yolu.

Yaradan insanlığa atom ve hidrojen bombasını icat edecek teknolojiyi verdi. Eğer insanlar için onların dünyaya getirdikleri yıkım yeterli gelmediyse, o zaman üçüncü hatta dördüncü dünya savaşını bekleyebilirler. Bombalar yerini bulduktan, tüm bu savaşlardan sonra insanların hem birey hem ulus olarak devamlılıkları için gerekli olandan fazlası için değil, diğerlerinin iyiliği için çalışmaktan başka bir şansları kalmayacak. Eğer tüm uluslar buna hemfikir olursa savaşlar olmaz ve insanların, başkalarının iyiliğinden başka bir endişesi kalmaz.

11) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Birey ile kolektif arasındaki, birey ile maddi ve manevi anlamda içinde var olduğu ve onu besleyen kolektif arasındaki oransal değeri derinlemesine bilmemiz lazım.

Realite; bir başına kalmış bir bireyin, çevresinde ona hizmet edecek ve ihtiyaçlarını sağlamaya yardımcı olacak yeterli sayıda insan olmadan var olma hakkı olmadığını bize gösteriyor. Dolayısıyla kişi öncelikle sosyal bir hayat sürmek için doğmuştur. Toplumdaki her birey bir makineye yerleştirilmiş birkaç başka çarka bağlı bir çark gibidir. Bu tek çarkın, kendisi dışında hareket etme özgürlüğü yoktur; ancak makineye, genel görevini gerçekleştirmesinde yeterlilik kazandırmak için belli bir yönde ve diğer çarklar ile harekete devam eder.

Eğer çarkta bir kırılma olursa kırılma; çarkın kendisine değil, hizmeti ve makinenin tümüne ilişkin rolüne göre değerlendirilir.

12) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Belli bir kolektifin iyiliği ile tüm dünyanın iyiliğini karıştırırsam şaşırmayın; çünkü gerçekten de öyle bir dereceye geldik ki tüm dünya tek kolektif ve bir toplum kabul edilmektedir. Yani dünyadaki her birey yaşamının özünü ve geçimini dünyadaki tüm insanlardan sağladığından; tüm dünyaya hizmet etmeye ve tüm dünyanın iyiliğini düşünmeye mecbur edilir.

13) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Bizim konumuzda, bütünü içinde her bir kişinin faydası; kendi iyiliğine göre değil, kişinin topluma hizmetine göre değerlendirilir. Bunun tersi de doğrudur; bizler her bireyin toplumun genelini uğrattığı zarara göre kötü niteliği ölçeriz, kişinin bireysel değerine göre değil.

Tüm bunlar; içlerindeki hakikat ve iyilik açısından apaçık ortadadır. Bunun nedeni; kolektifte bulunan şeyin, sadece bireyde bulunan şey olmasıdır. Kolektifin yararına olan, her bireyin yararına olandır. Kolektife zarar veren kimse, bu zarardan payını alır ve kolektife faydası olan kimse, bu faydadan payını alır. Zira bireyler bütünün parçasıdır ve bütünün değeri hiçbir şekilde bireylerin toplamından başka bir şey değildir.

14) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Bizim neslimizde birey, mutluluğu için dünyadaki tüm ülkeler tarafından desteklendiğinde, aynı ölçüde bireyin de tüm dünyaya esir olması bir gerekliliktir, tıpkı makinede işleyen bir çark gibi…

Dolayısıyla bir bölgede iyi, mutlu ve barışçıl işler yapma imkânı dünyadaki tüm diğer ülkelerde böyle değilse hayal edilemez ve bu durumun tersi de söz konusudur. Bizim zamanımızda, ülkeler yaşamsal ihtiyaçların sağlanması için birbirlerine bağlıdırlar, daha erken dönemlerde bireylerin ailelere bağlı oldukları gibi… Bu yüzden, artık sadece bir ülke veya bir ulusun iyiliğini garanti edecek işlerden bahsedip bunlarla ilgilenmek yeterli değildir; ancak tüm dünyanın iyiliği ile ilgilenebiliriz. Çünkü dünyadaki her bireyin menfaati veya zarar görmesi, dünyadaki tüm insanların menfaatine bağlıdır ve bununla ölçülür.

15) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Kolektif ve birey, bir ve aynıdır. Birey, kolektife köle olmaktan zarar görmez; zira kolektifin özgürlüğü de bireyin özgürlüğü de bir ve aynı şeylerdir. Onlar, iyiyi paylaştıkları gibi özgürlüğü de paylaşırlar. Bu yüzden iyi nitelikler ve kötü nitelikler ile iyi işler ve kötü işler, sadece halka olan faydalarına göre değerlendirilirler.

Yukarıda bahsedilenler; elbette eğer tüm bireyler topluma karşı rollerini en iyi şekilde yapar ve hak ettiklerinden fazlasını almaz ve dostlarının payına göz dikmez iseler söz konusudur. Ancak, kolektifin bir kısmı buna göre davranmaz ise sadece kolektife zarar vermekle kalmaz, bundan kendileri de zarar görür.

Hepimizin bildiği bir şeyden, daha fazla söz etmeye gerek yok ve söylediklerimiz sadece eksikliği, düzeltilmesi gereken yeri göstermek içindir. Bu, her bireyin kendi menfaatinin ve kolektifin menfaatinin bir ve aynı şey olduğunu anlamasıdır. Dünya bununla tam ıslahına gelecektir.

16) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, 68

Bir kişinin hareketlerinin tüm dünyayı yükseltmesine veya alçaltmasına şaşırmayın; çünkü genel ve özelin (bütünün parçası), bezelye kabuğundaki iki bezelye tanesi gibi eşit oldukları değişmez bir kanundur ve genele atfedilen her şey özele de atfedilir. Dahası, parçalar bütünde bulunanı oluştururlar ve ancak parçaların miktarına ve kalitesine bağlı olarak, parçalar ortaya çıktıktan sonra genel olan da ortaya çıkabilir. Sonuç olarak, bir parçanın hareketinin değeri, bütünün tamamını yükseltir veya düşürür.

17) Likutey Moharan, Madde:5

Herkes demelidir ki: Tüm dünya yalnız benim için yaratıldı (Sanhedrin 37). Bunun sonucu olarak, tüm dünya benim için yaratıldığından onu ıslah etmek, yoksunluklarını gidermek ve onun için dua etmekle uğraşmalıyım. 

18) Baal HaSulam, Tek Emir (Mitzva)

Lişma’yı edinme başarısını garanti eden ilk ve tek Mitzva, insanın gereksinimleri haricinde kendisi için değil, başkaları için çalışmasıdır. Geri kalan zamanda, halk için çalışmalıdır; ezilenleri ve dünyadaki kurtuluşa ve faydaya ihtiyacı olan her varlığı kurtarmak için.

19) Baal HaSulam, Ulus

Her yaratılanın doğasında var olan egoizmin ölçüsü, varlığının devamlılığı için gerekli bir koşuldur. O olmadan, ayrı bir varlık olamaz ve kendi olmaktan uzaklaşır. Yine de bu, insandaki özgecilik ölçüsünü kesinlikle inkâr etmemelidir. Aralarına kesin sınırlar koymak için gereken şey şudur: Egoizm yasası, asgari varoluşunu sürdürecek ölçüde, tüm gücüyle korunmalıdır. Bu ölçünün artmasına, bundan feragat edilmesine, ancak kişinin dostunun iyiliği söz konusu olduğunda müsaade edilir.

20) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Tüm ulusların inanç biçimi, öncelikle üyelerini birbirlerine ihsan etmeye mecbur etmelidir (yani arkadaşının yaşamı, kişinin kendi yaşamından önce gelmelidir) “Dostunu kendin gibi sev” örneğinde olduğu gibi… İnsan toplumdan başıboş bir arkadaştan daha fazla zevk alamaz.

Komünizm çerçevesinde gelecek tüm milletlerin ortak inancı bu olacaktır. Ancak bunun yanında her millet kendi inancını ve geleneğini takip edebilir ve biri diğerine karışmamalıdır.

21) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Bütün dünya için eşit dinin kuralları şunlardır:

1) Tüm dünyada açlık ve susuzluk kalmayıncaya kadar, kişi elinden geldiği kadar, hatta gerekirse elinden geldiğinden daha çok, insanların iyiliği için çalışmalıdır.

2) Kişi durup dinlenmeden çalışıyor olabilir, ancak hiç kimse toplumda geride kalanlardan daha fazla fayda sağlayamaz. Herkes için eşit bir yaşam standardı olacaktır.

3) Din olsa bile, dine göre şeref nişanları verilmelidir: Kişi topluma ne kadar fayda sağlarsa, aldığı nişan da o kadar yüksek olur.

4) Toplum yararına özen göstermekten kaçınmak, toplum yasalarına göre cezaya neden olacaktır.

5) Herkes kendini dünya toplumunun yaşam standardını daha da yükseltmeye adayacak ve böylece dünyadaki tüm insanlar hayatlarının tadını çıkaracak ve daha fazla mutluluk duyacaktır.

22) Baal HaSulam, Ulus

Gezegenimiz hepimize yetecek kadar zengin, öyleyse neden nesillerdir yaşamlarımızı ölümüne tehdit eden trajik savaşlar yapmak zorundayız? Haydi, yapılması gereken işi, emeği ve onun getirisini, ürünlerini aramızda eşit olarak paylaşalım ve tüm bu sıkıntılara bir son verelim! Nihayetinde, aramızdaki zenginler bile, soylarının birkaç nesil devam etmesi için, kendi gıdaları güvence altında değilse, mal varlıklarından ne zevk alırlar? Oysa adil dağılımda aynı kesinliğe ve daha fazlasına sahip olacaklardır.

Ve mülk sahibi iken gördükleri saygıyı göremeyeceklerini ve bunun da bir şey olmadığını söylemek gerekir. Zira mülk sahibi olarak saygı görmek için, güç kazanan güçlü olanlar, rekabetin kapıları asla kapanmayacağından, başka yerde de aynı ölçüde saygınlığı kesinlikle bulacaklardır.

23) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Hiç kimsenin ihtiyaçlarını toplumdan talep etmeyeceği bir düzeltme yapmak önemlidir. Bunun yerine, herkesin ihtiyaçlarını inceleyecek ve her bir kişinin ihtiyaçlarını karşılayacak seçilmiş kişiler olacaktır. Kamuoyu, bugünün hırsızı ve alçağı gibi kendisi için bir şey talep edeni kınayacaktır.

Böylece herkesin düşüncesi, kişi kendi ihtiyaçlarını hissetmeden önce, karşısındaki insana ihsan etmeye adanacaktır, onu geliştiren bir düzenlemenin doğasındaki gibi.

Bütün bunlar, tüketimde diğer herhangi bir hayvandan farkımız olmadığını  gördüğümüz gerçeğine dayanmaktadır. Ayrıca dünyadaki her aşağılık davranış tüketimden kaynaklanır. Öte yandan, dünyadaki tüm iyi ve sevinçli işlerin, karşısındaki insana ihsan etme özelliğinden geldiğini görüyoruz.

Bu nedenle, kendimiz için tüketmenin pintice düşüncelerini reddetmeli ve zihinlerimizi karşımızdaki insanlara ihsan etme düşünceleriyle doldurmalıyız.

24) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Açıkça “Herkes kendi ihtiyacına göre alacak ve becerisine göre çalışacak.” sloganı mutlak özgeciliktir. Bu uygulandığında halkın çoğunluğu ya da hepsi “benim olan senindir” ilkesiyle donanacak. Öyleyse hangi unsur halkı bu arzuya getirecek? Bugünün unsurları yani kapitalistlerin nefreti ve bunun uzantısı olan her türlü düşmanlık, insanı yalnızca bunun zıddına getirir. “Benim olan benim, senin olan senin.” ilkesini herkesin benimsemesine neden olur. Bu, Sodomite kuralıdır ve insan sevgisinin zıddıdır.

25) Baal HaSulam, Barış

Başkalarına ihsan etme işinin tamamı yalnızca toplumun yararına dayandığında, bu çürük bir temeldir, çünkü bireyi toplum için çalışmaya kim veya ne mecbur eder? Kuru, cansız bir ilkeden, gelişmiş bireylerde bile hareket için itici güç türetmeyi asla umamazsınız [güdü gücü: bir makinedeki yakıt gibi her bedeni hareket ettiren ve ona güç harcayan amaçlı bir güç], bu gelişmemiş bireyler için çok daha da azdır. Dolayısıyla soru, işçinin veya çiftçinin çalışmak için yeterli itici gücü nereden bulacağıdır, çünkü günlük ekmeği çabalarıyla artmaz veya azalmaz ve önünde hiçbir amaç veya ödül yoktur.

26) Baal HaSulam, Barış

Ve eğer şöyle bir çözüm olduğunu söylerseniz; onları gözetim altına almak, böylece işinde aylak olan herkesi maaştan mahrum bırakarak cezalandırmak, ben size şunu sorarım: “Söyleyin bana, denetçilerin kendileri, işlerini yapmak için harekete geçme gücünü nereden alacaklar?” Çünkü bir yerde durup insanları çalışmaya motive etmek için onları izlemek de büyük bir çabadır, belki de işin kendisinden daha fazla. Bu nedenle, bu sanki bir makineyi yakıt doldurmadan çalıştırmak istemek gibi olur.

Bu nedenle, doğa tarafından mahkûm edilirler, çünkü doğanın yasaları onları cezalandıracaktır, zira kendilerini onun emirlerine uymaya adapte etmezler ki bu, onunla Dvekut olan yaratılışın amacına ulaşmak için, ihsan etme eylemlerini Yaradan’ın hatırına çalışmak şeklinde, başkaları için yapmaktır. “Matan Tora” başlıklı makalede, Madde 6’da açıklanmıştır. Bu, şudur: Çalışana Dvekut, O’nun hoş ve zevkli lütfu ölçüsünde gelir, O’nun gerçekliğini bilmek için yükselmek arzusunun ölçüsünde artar, “Göz senden başka tanrı görmez.” sözleriyle ima edilen büyük ölçüyle ödüllendirilene kadar sürekli gelişir.

Farz edelim ki çiftçi ve işçi, toplumun iyiliği için çalışırken bu amacı önlerinde hissedecek olsalar, kesinlikle herhangi bir denetçiye ihtiyaçları olmayacaktı, çünkü zaten büyük bir çaba için yeterli motivasyona, toplumu yükseltecek güce, nihai mutluluğa sahip olacaklardır.

27) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Ne zorlama ne eğitim ne de kamuoyu, insan doğasını yeterli yakıt olmaksızın, isteyerek çalışacak şekilde değiştiremez.

Bu nedenle bu, nesiller için bir lanettir. Zorunlu hükümet kaldırıldığında, işçiler artık devletin geçimi için yeterli olacak ürünü veremeyeceklerdir. Bunun tedavisi, tüm sırları bilen Yaradan’ın, işçilerin kalplerine, yukarıdan manevi ödül ve ceza inancını getirmesinden başka bir şey değildir.

Böylece, doğru eğitim ve terfi yoluyla, bu manevi ödül ve ceza, çalışmalarının ürünü için yeterli yakıt olacaktır. Artık yöneticilere veya gözetmenlere ihtiyaç duymayacaklar, zira her biri cennetten ödülünü kazanmak için toplum için isteyerek ve tüm kalbiyle çalışacaktır.

28) Baal HaSulam, Barış

Böylece, gözümüzün önünde gelişen tarih deneyimi ile kanıtlayarak deneysel neden bakış açısını ispatlamış oldum, yani insanlık için İlahi Takdir’in emirlerini kabul etmekten başka çare yok: İki deyişin anlattığı ölçüde, Yaradan’a mutluluk vermek için başkalarına ihsan etmek.

İlki, “Dostunu kendin gibi sev”dir ki bu, manevi çalışmanın özelliğidir. Bu, içimize monte edilmiş olan kendi ihtiyaçlarını karşılayabildiğinden daha az olmamak kaydıyla toplumun mutluluğu için başkalarına ihsan etme ölçüsü anlamına gelir. Dahası kişi dostlarının ihtiyaçlarını kendisininkinin önünde tutmalıdır.

Diğer bir deyiş ise: “Ve Hükümdarınız olan Tanrıyı tüm kalbinizle ve tüm ruhunuzla ve tüm gücünüzle seveceksiniz.” Kişi dostunun ihtiyaçlarını karşılarken gözlerinin önündeki amaç bu olmalı. Bu, kişinin sadece Yaradan tarafından sevilmek için çalışıp didinmesi anlamına gelir. Yaradan’ın söylediği gibi: “Ve onlar O’nun arzusunu yerine getirecekler.”

“Ve eğer dinlerseniz topraklarınızın meyveleriyle besleneceksiniz.” Yoksulluk, ıstırap ve bozukluk topraklarınızda olmayacak ve herkesin mutluluğu ölçülemeyecek derecede daha da artacak.

29) Baal HaSulam, Barış

Böylece bilge, yukarıda bahsettiğimiz gibi, tüm dünyada barışı tüm dünyanın Yaradan’ın bilgisini edinmesi koşuluna bağlıyor, yani uluslararası ilişkilerin bozulmasıyla beraber insanlar arasındaki sert egoist direnç, bunların tümü, dünyadan hiçbir insan fikri ya da taktiğiyle ya da her ne olursa olsun silinmeyecek.

Gözlerimiz zavallı hastaların nasıl berbat ve dayanılmaz acılar içinde kıvrandığını ve insanlığın kendisini Almanya gibi aşırı sağa ya da Rusya gibi aşırı sola attığını görebiliyor. Ancak onlar kendileri için durumu kolaylaştırmadığı gibi dert ve acıyı kötüleştirdiler ve hepimizin bildiği gibi sesleri gökyüzüne kadar çıkıyor.

Dolayısıyla Yaradan’ın bilgisi ile O’nun verdiği yükü kabul etmekten başka çareleri yok, yani Yaratılıştan önce onlar için planlandığı gibi hareketlerini Yaradan’ın arzusu ve O’nun amacına yöneltecekler. Ve bunu yaptıklarında, yukarıda gösterdiğim gibi, manevi çalışma ile tüm kıskançlık ve nefret insanlıktan yok olacak. Çünkü o zaman insanlığın tüm üyeleri Kral’ın bilgisiyle dolu olarak, tek beden ve tek kalpte birleşecekler. Dolayısıyla dünyada barış ve Tanrı’yı bilmek bir ve aynı şeylerdir.

30) Baal HaSulam, Özgürlük

İnsanlık amacına ulaştığında, bedenlerin başarısıyla onları başkalarını sevme derecesine tamamen getirerek, dünyadaki tüm bedenler “Barış” makalesinde yazıldığı gibi, tek bir beden ve tek bir kalp olarak birleşecektir. Sadece o zaman insanlık için amaçlanan mutluluk tüm ihtişamıyla ifşa olacak.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,094