e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Altıncı Duyu

İnsanlığın ilerlemesi ile bilim ve felsefe de ilerliyor. Bugün tüm bilim adamları ve filozoflar insanın kendisini çevreleyen dünyayı incelemekte sınırlı kaldığında birleşiyorlar.

İnsanın dışarıdan geleni duyumsayan, hisseden ve anlayan bir “kara kutu” olduğu varsayılabilir. Bütün duyumsamalarımızda beş duyu ile sınırlıyız. Şimdiye değin yaptığımız ve gelecekte yapacağımız tüm araçlar da bu beş duyu sınırını aşmıyor. Yaptığımız tüm bu araçlarla sadece duyularımızın sınırlarını genişletiyoruz ancak duyularımızın eksikliklerini aşamıyoruz, zira duyularımızın eksik kaldığı noktaları öngörme yetisinden yoksunuz.

Çevremizdeki hakikati, gerçeği görmemizi sağlayacak eksikliği algılanan duyuyu nasıl isimlendirebiliriz? Eksikliğini hissetmediğimiz bir altıncı parmak gibi, eksikliğini hissetmediğimiz bir duyu… Tabidir ki, eksikliğini hissetmediğimiz bir şeyi talep de etmeyiz. Dolayısıyla, dünyamıza yaklaşımımız da, onu incelememiz de beş duyumuz ile sınırlanmıştır ve biz duyularımızın ötesini hissetmeyiz ve anlamayız. Kısaca bahsettiğimiz bu durum algılarımızı ve kavramlarımızı sınırlar.

Aynı şekilde, hayal dünyamız da beş duyumuzun eseridir ve onlardan beslenir. Bu durumda biz beş duyumuzun aşina olmadığı herhangi bir şey ve canlı yaratık hayal edemeyiz.

Ben birinden başka bir gezegenden gelen bir canlı çizmesini istesem, eminim ki dünyamızın aşina elementlerini kullanacaktır. Eğer sizden hayali olarak bir şey tarif etmenizi istesem şüphesiz dünyadan bir şeylerin benzerlerini kullanacaksınız.

Bu durum sınırlarımızı gösteriyor. Küçük bir dünyada yaşıyor ve onun dışında bir şeyleri hissetmiyor ve dolayısıyla hayal edemiyoruz. Limitlerimiz, sınırlarımız mutlak olduklarından, hiçbir bilim veya felsefe bu dünyanın ötesindekini anlamamıza yardımcı olamaz.

Aynı uzayın başka boyutlarında başka yaratıklar, başka dünyalar olabilir. Biz onları hissedemeyiz çünkü uygun araçlardan, onları hissedecek duyulardan yoksunuz. Bizimkinden daha sınırsız bu başka dünyada bizim var oluşumuz, başımıza gelen olaylar ve ölümümüzle ilgili sebepler bulunabilir. Ve biz, bu sebeplerin farkında olmadan, hakiki bilgiden ve amaçtan yoksun olarak dünyamızda yaşarız.

Dünyamızda ek duyumlarıyla etrafımızdaki, çevremizdeki daha geniş var oluşu hisseden insanlar mevcuttur. Bunlara “Kabalist” diyoruz ve bu kişiler bizim var olan bilgimize üst bilgilerin nasıl “alınacağını” bilmektedirler.

Bu insanlar etrafımızda bizimkinin üstünde dünyaların var olduğunu söylemektedirler. Bütün bu dünyalar bir soğanın tabakaları gibidir ve dünyamızda bu dünyaların ortasındadır. Ve biz, bu dünyada var olanlar, sadece bütün var oluşların en özeli olan bu dünyayı hissedebilmekteyiz. Ve biz, dünyamız dediğimiz “bu dünya”da doğuyor, yaşıyor ve ölüyoruz.

Kabalistler “bu dünya” denmesini, özellikle dünyamızın duyularımızla algılayabildiğimiz hakikatin küçük bir parçası olmasına bağlarlar. Eğer var olanlara ek fonksiyonel duyular geliştirebilseydik, bunlarla hissedeceklerimiz, “gelecek dünya” olurdu.

“Gelecek dünya”yı hissetmek ve yaşamak deneyimine erişmeye yardımcı olan yönteme Kabala diyoruz.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,123