Not 645
Ağustos 1957, Boston
Dünyaların yaratılış amacının, O’nun yarattıklarına iyilik yapmak olduğu bilinmektedir. Ayrıca bilinmektedir ki biz, sadece O’ndan uzanandan bahsediyoruz, fakat O’nun Kendisi’nde hiçbir düşünce veya algı yoktur. Buna göre, neden yaratma düşüncesinin O’nun yarattıklarına iyilik yapmak olduğunu söylediğimizi anlamalıyız, çünkü “Benim düşüncelerim sizin düşünceleriniz değildir” diye yazıldığı gibi, O’nun düşüncelerine erişemeyiz.
Yine de, bilinen kuralda olduğu gibi, “Biz Seni eylemlerinden biliriz” demeliyiz. Bu, eylemler yoluyla O’nun düşüncelerini bildiğimiz şeklinde yorumlanmıştır. Dünyanın erdemlileri, tüm sevinç ve hazlarla ödüllendirildiklerinden, bu eylemle O’nun niyetinin şu olduğu sonucuna vardılar: O’nun yarattıklarına iyilik yapmak.
Bu nedenle, söylediğimiz her şey, sadece Yaradan ile yaratılanlar arasında bir bağın olduğu, eylemin yaratılanlarda zaten açık olduğu yerdendir, “Sen onların hepsini bilgelikle yarattın.” ayetinde olduğu gibi. Yani bizler sadece eylemler açısından konuşuyoruz, Birleşme Şiiri’nde yazıldığı gibi, “Biz Seni eylemlerinden biliriz.” Bununla birlikte, “O’nun hiçbir düşüncesi ve algısı yoktur” denildiği gibi, Yaradan’ın yarattığı varlıklar olmadan, O’nun hakkında konuşacak hiçbir ifademiz ya da sözümüz yoktur.
Dolayısıyla, neden Yaratılışın O’na hiçbir şey katmadığını söylediğimizi sormayalım, hiçbir şey katmıyorsa o halde neden yarattı çünkü bu soru, Yaradan’ın onu yaratmadan önce Yaratılışa ihtiyacı olup olmadığını sormaktadır. Bundan çıkan sonuç şudur ki yaratılıştan önceki O’ndan bahsetmek istiyoruz yani Yaradan ile yaratılanlar arasında bir bağ olmadan öncesinden ve yukarıda, bu bağdan önce “hiçbir düşünce veya algı yoktur” demiştik.
Ancak, O’nun niyetinin bu olduğunu anlıyoruz. Bunun kanıtı, Kral’ın hediyesini almaya hazır olduğumuzda ve hediyede herhangi bir kusur olmadığında yani hediyede utanç ekmeği hissedilmediğinde, insanın niyeti sadece Yaradan rızası için olduğunda, O’nun bize bolluğu vermesidir.
O zaman, kişi Veren’den aldığında, bu da yukarıda belirtilen amaçladır yani Kral’ın hediyesini almak ister çünkü bunun, O’nun arzusu olduğunu hisseder ve bu kendi çıkarı için değildir ve o zaman kişi tüm sevinç ve hazzı almakla ödüllendirilir.
Ve daha da açıklamak gerekirse, yazıldığı gibi, “Bütün dünya O’nun görkemiyle doludur” ve Zohar’da yazıldığı gibi, “O’nun olmadığı bir yer yoktur.” Ancak duyu araçları eksikliğimiz nedeniyle bizler bunu hissetmeyiz.
Dünyadaki tüm sinyalleri alan bir radyo alıcısında, alıcının sesleri yaratmadığını görebiliriz. Daha doğrusu ses dünyada vardır, ancak bizler alıcı cihaza sahip olmadan önce, gerçekte var olmalarına rağmen sesleri algılayamıyorduk.
Aynı şekilde, “O’nun olmadığı bir yer yoktur” sözünü anlayabiliriz ama bir alıcı cihaza ihtiyacımız vardır. Bu alıcı cihaz, Dvekut [yapışma] ve ihsan etme arzusu olan “form eşitliği” olarak adlandırılır. Bu makineye sahip olduğumuzda, O’nun olmadığı bir yerin olmadığını, aksine “Bütün dünyanın O’nun görkemiyle dolu” olduğunu hemen hissedeceğiz.