İnsanın içindeki kötülük, ancak kişi bunu kötülük olarak hissettiğinde kötülük olarak kabul edilir. Bu şöyledir; kötülüğün ölçüsü, kötülüğün kişinin bolluğu almasına engel olması kadardır. Normalde, eğer kişi bir arkadaşı yüzünden bir kuruş kaybederse, ondan nefret etmez, çünkü bir kuruş, bunun için kavga etmesine değmez. Ancak arkadaşının neden olduğu kayıpların ölçüsünde, ona tahammül edemeyeceği ölçüye varacak kadar içinde nefret oluşur. Buna göre, Tora ve Mitzvot’a verdiği önemin ölçüsü, kişinin kötülükten nefretinin ölçüsünü belirler, zira bu onun Tora ve Mitzvot’a bağlanmasına müdahale etmektedir. Bu nedenle eğer kişi kötülükten nefret etme koşuluna gelmek istiyorsa, maneviyatın önemini arttırmalıdır. O zaman, öyle bir ölçüde nefret edinir ki bu onu, kötülükle arkadaşlık etmekten uzaklaştırır. Yazıldığı üzere, “Yaradan’ı sevenler kötülükten nefret eder.” Öyle ki, kişi Yaratan’ı sevdiği ölçüde, Yaratanı sevmesini engelleyenlerden nefret eder.