e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Notlar > 370. Toprağın Yolu Tora’dan Önce Gelir

370. Toprağın Yolu Tora’dan Önce Gelir

Aralık 1981

“Işık nedir? Rav Huna ‘ışık’ dedi ve Rav Yehuda ‘gece’ dedi” (Riş Pesahim).

“Yakup, Beer Şeba’dan dışarı çıktı ve Haran’a gitti ve o yere vardı.” Zohar “Yakup dışarı çıktı”, İsrail topraklarından, Beer Şeba’dan, diyor. “Haran’a gitti”, gurbete. Bilgelerimiz, İbrahim ve İshak’ın zorunlu olan sabah ve ikindi dualarını yaptıklarını, Yakup’un ise isteğe bağlı olan akşam duasını yaptığını söyledi (Berahot 26b).

(Ataların en büyüğü olan ve on iki kabileyi ortaya çıkaran “tam bir adam Yakup” olarak adlandırılan) Yakup’un duasının neden İbrahim ve İshak’ın duaları gibi zorunlu olmadığını anlamalıyız.

Normalde, dostunun kendisine iyilik yaptığını hisseden kişi, kendisine yaptığı iyilikten dolayı ona teşekkür etmek için manevi bir borç hisseder ve bundan sonra kendisine yaptığı iyiliklere karşılık verir.

Ama dostunun kendisine iyilik yaptığını hissetmeyip, belki de kendisinin ona iyilik yaptığını düşünen kişi, şükretmesi gerektiğini ve ondan bir şey istemesi gerektiğini düşünmez. Elbette, bir seçeneğe sahiptir. Başka bir deyişle, beden diğerinden istemek için kendini borçlu hissetmez, ancak bu bir seçenektir ve kişi bunu yapıp yapmama seçeneğine sahiptir. Ama dostunun kendisine verdiğini hissederse, beden dostuna borçlu hisseder.

Tam insan olan Yakup, nesillerin, zamanların ve koşulların bütünlüğünü ıslah etmek istedi. Bu, gündüz ile akşam arasındaki farktır çünkü “gündüz” kendini iyi hissettiği ve kalbinin mutlu olduğu zamandır. Bu duruma “gündüz” denir. Eğer bu durum tam tersi ise “dünya üzerime karardı” der.

“Yakup, Beer-Şeba’dan çıktı” ki bu İsrail topraklarıdır, su pompalanan bir Be’er’den [kuyu], kişi doyduğunda ve hiçbir eksiği kalmadığında, doygunluğun olmadığı ve Haron Af‘ın [öfke/gazap] olduğu bir yere, “ve Haran’a gitti”. Buna “akşam” denir. O zaman beden, dostuna teşekkür etmek, dostundan bir şey istemek zorunda değildir. Aksine, dostuna karşı şikayetleri vardır.

“Ve o yere vardı.” Bu bir ıslahtır çünkü akşam duası olan bir yerde, duanın bir seçenek yani bir tercih olduğu zaman bile üstesinden gelmeli ve dua etmelidir. Ama beden, onun için karanlık olduğu sürece herhangi bir yükümlülük hissetmez.

Bu nedenle, ataların en büyüğü Yakup, Böylece Yakub,  tercihe bağlı olan akşam duasını yapabilmeleri için halkın bütünlüğünü inşa etti.

Gündüz değil akşam olduğu için, o zamanda herhangi bir zorunluluk hissetmeyeceğinden, kişi bedenin dua etmeyi isteyeceği bir seçim yapmalıdır. “Gündüz” durumunu hissettiğinde, beden kendini zorunlu hisseder. Akşam olan, seçime bağlı olan dua vasıtasıyla “gündüze” geliriz ve o zaman bu zorunlu bir duadır.

Aynı şekilde, doygunluğun olduğu bir yemekte, yemek için kutsama [lütuf] zorunludur, yukarıda belirtilenleri ima etmek için “Ve yiyeceksiniz ve doyacaksınız ve kutsayacaksınız” yazıldığı gibi, beden  “Beer Şeba” halini hissettiğinde, Save‘a [doymuş] olduğunda, beden dua etmek zorunda hisseder. Ancak “akşam” halini hissettiğinde, dua beden için isteğe bağlıdır ve dua edebilmesi için seçim çalışmasına ihtiyacı vardır.

Bununla, sorguladığımızda “on dördüne ışık” [ayın 14’ünden önceki gece] yorumlaması konusundaki ihtilafı yorumlayabiliriz. Gemara, “Işık nedir?” diye sorar. Rav Huna, “ışık ışıktır” der ve Rav Yehuda, “Işık gecedir” der. Bunların nasıl tartışıldığını anlamalıyız. Kli’nin [kap] perspektifinden, ışıkla ödüllendirilmek, önce karanlığı hissetmemizi gerektirir. Bu nedenle, ışık esas olarak “gece”dir. Kli‘nin değil, bolluk perspektifinden konuştuğumuzda, bolluğa “ışık” denir, bu da gündüzdür.

“Ses Yakup’un sesidir ve eller Esav’ın elleridir” sözünün anlamı budur. Beden, Esav’ın niteliği olarak kabul edilir çünkü kişi doğar doğmaz ona kötü eğilim gelir. Dolayısıyla bu Esav olarak kabul edilir: Tamdır ve neyin iyi neyin kötü olduğunu bilir.

İyi eğilimi ona gelip de kendi bildiğinden farklı bir iyi olduğunu söyleyince, dinlemek istemez. İyi eğilim ona şöyle der: “Kendi yaşamlarında kötü olanlara ‘ölü’ denir.” Ama bunun kendisine ne anlattığını anlamaz; bunun tam tersi olduğunu düşünür.

Bununla ilgili olarak, “Ses Yakup’un sesidir ve eller Esav’ın elleridir” denildi, bunun anlamı, akşam duası olan Yakup’un sesi aracılığıyla, Esav’ın Kelim‘i [kapları] ıslah alabilir ve karanlık gündüze dönmüş olacaktır, yazıldığı gibi, “Ve öyle oldu ki, akşam olduğunda, gündüz olacak.”

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,224