e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Bir Kadın Döllenirse – 1

Not 402

 Nisan 24, 1971

“Bir kadın döllenirse. Bizler öğrendik ki, ‘İlk kez döllenen bir kadın, erkek çocuk doğurur’. Rabbi Aha şöyle dedi: ‘Biz, bir damlanın, erkek mi dişi mi olacağının, Yaradan’ın hükmü olduğunu öğrendik ve sen, ‘İlk kez döllenen bir kadın, erkek çocuk doğurur’ diyorsun..’ Rabbi Yosi şöyle dedi: ‘Elbette erkek damla ile dişi damlayı Yaradan ayırt eder. Ve bunu ayırt ettiğinden, damlanın erkek mi, dişi mi olacağına, O karar verir.’” (Zohar, Tazria, Madde 9).

Soru şu ki, döllenen bir kadın önce bir erkek çocuk doğuruyorsa, artık Yaradan’ın hükmüne ihtiyacımız yok. Ancak Rabbi Yosi, tabii ki Yaradan’ın bunu anladığını ve bunu anladığı için buna hükmettiğini açıklıyor. Yine de açıklama hiçbir açıklık getirmiyor.

Sulam [Zohar üzerine Merdiven yorumu] bir kişide üç ortak olduğunu yorumlar: Yaradan, babası ve annesi. Babası içindeki beyazı verir; annesi, içindeki kırmızıyı ve Yaradan ruhu verir. Yaradan’ın damlada fark ettiği bu idrak – bir erkeğin ya da bir dişinin ruhuna layık olması, hüküm olarak kabul edilir, çünkü onu fark etmemiş ve bir erkeğin ruhunu göndermemiş olsaydı, damla bir erkek olarak belirlenmeyecekti.

Bunu çalışmada anlamalıyız. “Ekim”, bir şeyi alıp köklerinin salındığı bir yere koymamız ve ondan bir varlık çıkması anlamına gelir. Dolayısıyla ilk önce bir kadın döllendiğinde dendiğinde, kişinin dişi olarak kabul edilen alma arzusunu toprağa yerleştirmesi ve ondan “erkek” denen ihsan etme arzusuyla ödüllendirilen bir erkeğin çıkmasıdır.

Dolayısıyla, Rabbi Aha’nın sorusu şuydu: Eğer bu insanın çalışmasına yani aşağıdan uyanışa bağlıysa, o zaman öğrendiğimiz – ki, Yaradan damlayı ve hükümleri verir – konu aşağıdaki insanın çalışmasıyla belirlenirse, bu hüküm vermek nedir?

Sulam, bunu bir kişide üç ortak olduğu şeklinde yorumluyor. Babası beyazı verir. Yani, “ebeveyn” olarak kabul edilen bu eylemi doğuranların, anne ve babanın olarak ayırt edilmesi düşüncedir. Baba; onun ihsan etme gücüdür yani beyazı veren yani alıcı olmaktan aklayan, alma arzusunu kendisinden uzaklaştıran erkektir. Bunun sonucu, o temizlenmiş olarak kabul edilir ve o zaman gerçekten toz haline gelir.

“Ruhum herkes için toz gibi olacak” ın anlamı budur. Yani dünyadaki her şeye göre toz olarak kabul edilir yani ihtiyacı ya da arzusu yoktur, ancak gerçekten toz gibi iptal edilmiştir.

Anne Odem’i [kırmızı] verir, Adem’de olduğu gibi [benim benzeyeceğim] LaElyon [üstte olan] gibi olur yani veren olmak ister.

Bunda, beyazlığın niteliğinin “kötülükten uzaklaşmak” anlamına geldiğini ve annenin kırmızısının “ve iyilik yapan” olarak kabul edildiğini anlayabiliriz. “İyi”, yazıldığı gibi, verme niteliği anlamına gelir, “Kalbim iyi bir şeyle dolup taşar; ‘Benim çalışmam Kral içindir’ derim” yani Kral’a ihsan etme eylemleri yapmak ister.

Ama tüm bunlar yalnızca potansiyeldedir, zorlama yoluyladır çünkü beden alma arzusuna aykırı olan tüm bu şeylere katılmaz. Böylelikle, Yaradan damlaya hükmedene ve bir erkek ruhu gönderene kadar yaptığı tüm şeylerin ruhu ve canlılığı yoktur. Sonra ihsan etme arzusunun tadını alır ve yaptığı her şey ruh ve canlılık içerir.

Takiben, aşağıdan uyanış açısından bakıldığında her şey olması gerektiği gibi olmasına rağmen, ruh hala eksiktir. Bu, “arınmaya gelene yardım edilir” olarak kabul edilir. Zohar, “Neyle?” diye sorar ve “Kutsal bir ruhla” diye yanıt verir. Bu, Yaradan’ın hangi damlanın erkek ya da dişi nitelikte olduğunu ayırt etmesinin anlamıdır.

Baal HaSulam’ın Maimonides’in (Hilchot Teshuva) söylediği şeyi yorumladığı gibi, “Gizemleri bilen O, kendisine tanıklık edene kadar,” insanın ayağa kalkıp Yaradan’a sormasının mümkün olup olmadığını sordu, böylece tövbesi değerli ve kabul edilebilir olsun, ve bir kişinin çalışması doğru olduğunda, ödül ve ceza meselesinin edinimi olan yüzün ifşası ile ödüllendirildiğini açıklamıştır.

Başka bir deyişle, Mitzva’yı [emir] yerine getirirken müthiş hazzı hisseder ve bir günahın acısını hisseder. Bu kabul edilir ki, O’nun kurtarışı, yani yüzün ifşası, günah işlemeyeceğine tanıklık eder. Bu, gizemleri bilen kişinin, onun günah işlemeyeceğine tanıklık etmesi olarak kabul edilir ve bununla Yaradan’ın ona bir erkeğin ruhunu vermeye karar verdiğini yorumlamalıyız.

Buna göre, Yaradan’ın damlanın bir erkek olup olmadığını anladığını, yani tövbesinin değerli ve güzel olduğunu ve ardından Yaradan’ın ona tanıklık edip ona bir ruh gönderdiğini yorumlayabiliriz. Bu, ödüllendirildiği yüzün açığa çıkması nedeniyle düz yolda yürümekten başka seçeneği kalmadığında [İbranice] “emir” kelimesinden bir hüküm olarak kabul edilir.

Ya da O, ona alan ama vermeyen bir dişinin ruhunu gönderir. Yani aralıklıdır, bazen yukarıdan bir uyanış alır ama sonra ayrılır. Kalıcı olamadığı için buna, “dişi” kelimesinden gelen “eksiklik” denir.

Tersine, bir erkeğin ruhu, bir Mitzva yaptığında daima bir ruh ve canlılık yayar çünkü Yaradan’ın “aptallığa geri dönmeyeceği” tanıklığıyla zaten ödüllendirilmiştir.

Bununla şu ayeti yorumlayabiliriz: “Büyük ve geniş deniz vardır, içinde sayısız sürü, küçük ve büyük hayvanlar vardır. Eserlerin ne kadar Rabbim, bilgelikle hepsini Sen yarattın. Dünya senin servetinle ​​dolu.”

“Eserlerin ne kadar, Rabbim” tüm yaratılışı ifade eder. “Bilgelikte hepsini Sen yarattın” demek, yaratma niyetinin “bilgelik” denilen yarattıklarına iyilik yapmak olduğu anlamına gelir. “Dünya, senin servetinle dolu”, dünyada pek çok izlenim olduğu anlamına gelir. “Bu deniz, büyük” bilgelik denizini ifade eder. “… ve geniş”, Hasadim’in “genişleme” olarak adlandırılan ışığını ifade eder.

Remes [sürüler] [Aramice] “gece” anlamına gelen Ramsa kelimesinden gelir. “Sayısız”, parlamadıkları anlamına gelir. “Hem küçük hem de büyük hayvanlar” Katnut niteliği [küçüklük / bebeklik] ve Gadlut niteliği [büyüklük / yetişkinlik], birçok hayvan türü olduğu anlamına gelir.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,098