e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2021 > Sabah Dersi Materyali – Kendimizi Yükseltmek – 26 Haziran

Sabah Dersi Materyali – Kendimizi Yükseltmek – 26 Haziran

1) Rabaş, Makale 16, Onlara Daha Fazla Eziyet Edildikçe (1985)

Kişi, kendini, hissettiğinden farklı hissetmeye zorlayamaz. Yaradan’dan uzak olduğu için hissettiği acı ve ızdırabı inceleme noktasına geldiğinde, bazen bunu umursamadığı bir duruma gelir. O anda, ne yapacağını bilemez çünkü hissettiği şeyi değiştiremez ve kafası karışır.

Bu, sürgünü uzatmaya neden olur çünkü nitelik şöyle dursun, gereken niceliği vermek bile bizim için zor olur. Ve kişi, eksikliğin niteliğini irdelemeye başladığı zaman, hiç acı hissetmediğini, görünürde bilinçsiz ve hissiz olduğunu görür. Ve Yaradan’dan uzak olmak, yaşamın olmaması demek olsa da yaşama sahip olmamak kişiye acı vermez. O zaman kişinin, Yaradan’a, ona biraz yaşam vermesi için dua etmekten başka bir seçeneği yoktur, böylece tehlikeli derecede hasta olduğunu ve ruhunu iyileştirmesi gerektiğini hisseder.

2) Rabaş, Makale 16, Onlara Daha Fazla Eziyet Edildikçe (1985)

Bazen kişi, öyle bir düşüş durumuna gelir ki bunun için dua edecek güce bile sahip olmaz. Aksine, tamamen kayıtsız bir haldedir. Buna, “cansız koşulunda olmak” denir, yani kişi tamamen hareketsizdir.

Bu durumda, kişiye sadece grubu yardım edebilir. Diğer bir deyişle, eğer kişi, dostlar arasına gelip, onları hiçbir şekilde eleştirmezse.

3) Baal HaSulam, Şamati 99 – O Günahkâr Veya Hak’tan Yana Olan Demedi

Eğer kişinin maneviyat için hiçbir arzusu ve tutkusu yoksa, eğer maneviyat için arzusu olan insanların arasındaysa ve bu insanları seviyorsa, kendinde güçlükleri yenecek güç, istek ve arzular olmasa dahi, o da onlara hâkim olan gücü, onların arzularını ve heveslerini alır. Bu insanlara atfettiği yüceliğe ve önemliliğe göre yeni güçler alacaktır.

4) Rabaş, Makale 17, Tora’nın Putperestlere Öğretilmemesi Katı Yasağının Anlamı (1987)

Bazen kişi kendi aşağılığını görebildiği ve kendini-sevmeye gömülmüş olmasını umursamadığı bir koşula gelir ve gerçekten de Yaradan’ın kişiyi bundan kurtarmasına ihtiyaç duyduğu noktaya kadar, böyle bir alçaklıkta olduğunu hissetmez.

Bu durumda, kişi kendine şöyle söylemelidir, ‘Bir hayvan gibi olmaktan, yalnızca hayvansal şeyler yapmaktan ilham almıyorum ve bu durumda tek kaygım, Yaradan’ın maddesel hazlardan daha fazla zevk almama izin vermesini istemektir aksi takdirde hiçbir arzu hissetmem’. Bu durumda kişi kendine, bilinçsiz bir safhada olduğunu söylemelidir. Ve kişi Yaradan’ın ona yardım etmesi için dua edemezse, yalnızca tek bir çözüm vardır: Kusuru hissettiğine inandığı, alçaklık içinde olan ve henüz kurtarılmamış olsalar da, Yaradan’ın onları sorunlardan ferahlığa, karanlıktan aydınlığa çıkarmasını -Yaradan’ın onları daha yakına getirmesiyle- isteyen insanlarla bağ kurmak.

Daha sonra, kişi şöyle demelidir, ‘Tabi ki henüz onlar ‘bu sürgünden kurtulmak için ihtiyaç’ olarak adlandırılan eksikliğin Kli’sini tamamlamadılar. Ancak, muhtemelen gerçek ihtiyacı hissetme yolunun çoğunu geçtiler’. Böylece onlar sayesinde, onların duygularını da alabilir yani alçaklıkta olmanın acısını da hissedebilir.

5) Rabaş, Makale 17, Tora’nın Putperestlere Öğretilmemesi Katı Yasağının Anlamı (1987)

Kişi topluma bağlı değilse, toplumun etkisini alması imkânsızdır yani kişi onları takdir etmez. Bunu yaptığı ölçüde, onlardan bu etkiyi herhangi bir çalışma olmadan sadece topluma bağlı kalmakla alabilir.

6) Rabaş, Makale 4, Her Biri Dostuna Yardım Etti (1984)

Herkeste ortak olan tek bir şey var: ruh hali. Şöyle denir: “Kişinin kalbinde bir endişe varsa, bırakın başkalarına ondan bahsetsin.” Çünkü kendini canlı ve neşeli hissetmek için ona ne zenginlik ne de bilgelik yardımcı olabilir.

Daha ziyade, kişi, dostunun düşüşte olduğunu görüp, ona yardım edebilir. Şöyle yazılıdır: “Kişi kendini hapisten kurtaramaz.” Aksine, kişinin ruh halini yükseltecek tek kişi dostudur.

Bu demektir ki kişinin dostu, onu bulunduğu durumdan canlılık durumuna yükseltir. Sonra, kişi tekrar yaşama ve zenginliğe dair güven ve güç kazanmaya başlar, sanki amacı şimdi ona yakınmış gibi hareket eder.

Sonuç olarak, herkes dikkatli olmalı ve dostunun ruh halini yükseltmek için ona nasıl yardım edebileceğini düşünmelidir, çünkü ruh hali konusunda, herkes dostunda doldurabileceği bir ihtiyaç noktası bulabilir.

7) Rabaş, Makale 6, Çalışmada Mantık Ötesi Nedir? (1989)

Bazen kişi çalışmadan öyle bir çıkar ki, Yaradan çalışmasının varlığını tamamen unutur. Bu, coşkuyla çalıştığı ve o günden itibaren kutsal çalışmada kalıcı olarak kalacağını düşündüğü zamanki durumundan düşmek olarak kabul edilir.

Ancak bir süre sonra aniden Keduşa’dan tamamen atıldığını görür. Öyle ki, sıfır noktasını hatırlamaz, yani Keduşa’dan atıldığı ve bedensel dünyaya düştüğü anı hatırlayamaz, çünkü düşüş sırasında kişi bilinçsizdir ve hiçbir şey hatırlamaz. Maddesellikte olduğu gibi, kişi yüksek bir yerden düştüğünde düştüğünü hatırlamaz. Ancak kendine geldiğinde hastanede olduğunu görür. Çalışmada da bu böyledir.

8) Rabaş, Makale 26, Çalışmada, “Kendini Kirleten Yukarıdan Kirlenir” Nedir?

Kendini sevmekten çıkmak isteyen insanlar, bazen ihsan etmek için çalışmak istemekten, yani canlılıktan beslenirler, ancak ihsan etme kaplarıyla aldıkları besinleri takdir etmedikleri zaman, onlara ihtiraslı arzular verilir ve ihtirasın hazzı hakkında düşünmeye başlarlar. O zaman manevi çalışmayı tamamen unuturlar ve içinde bulundukları durumu artık hissetmeyene kadar ani bir düşüş yaşarlar. Gerçekte onlar bir bilinçsizlik halindedirler, öyle ki, daha önce tüm kalpleriyle meşgul oldukları, ancak aniden, tamamen unuttukları maneviyat meselesinin varlığını kabul etmezler,

Sonunda toparlanırlar ve inişte olduklarını hissetmeye başlarlar. Ancak, sanki bir araba kazası geçirmiş ve bilinçsizce bırakılmış gibidirler. İyileştiklerinde hastanede olduklarını görürler.

Aynı şekilde, ihsan etme gayesine ulaşma yolunda yürüyen kişi, birdenbire kalbine giren bir tutkuyla çarpıldı ve bilincini kaybetti. Yani, maddi dünyaya düştü. Bir süre sonra iyileşir, yani yukarıdan iyi olmadığına dair bir çağrı duydu.

9) Rabaş, Makale 6, Çalışmada İbrahim’in Sığır Çobanı ve Lot’un Sığır Çobanı Ne Demektir? (1991)

Bazen kıvılcım söner ve parlamaz. Bu, çalışmanın ortasında olabilir ve bu, trafik kazası geçiren bir kişi olarak kabul edilir. Yani çalışmanın ortasında başına bir şey geldi ve durumundan aşağı indi ve bilinçsiz kaldı. Artık gerçekte maneviyat olduğunu bilmez, her şeyi unutmuş ve tüm duyularıyla maddi dünyaya girmiştir.

Ancak bir süre sonra kendini toparlar ve maddi dünyada olduğunu görür ve manevi eksikliği hissetmek için bir kez daha yukarı tırmanmaya başlar. Sonra, bir kez daha Yaradan’a yaklaşma gayreti alır.

Daha sonra, bir kez daha derecesinden iner, ancak kıvılcımını her seferinde Keduşa’ya [kutsallık] yükselttiğine inanmalıdır. Durumundan indiğini ve çalışmasının başında olduğu yere geri düştüğünü görse de her seferinde yeni kıvılcımlar yükseltir. Yani her seferinde yeni bir kıvılcım yükseltir.

10) Rabaş, Makale 26, Bana İhtişamını Göster (1985)

Panim koşulunda bile olsa, düştüğünü gördüğünde, kişi ara sıra Ahorayim imajı alır. Ama şimdi Tora ve Mitzvot ya da dua vb. için arzusu olmadığını görür, şimdi, kendisini Yaradan çalışmasından ‘nem’ almayan, boş bir Kli olarak hisseder. Ek olarak, kişi kendisini kutsal çalışmayı hiç yapmamış ve hatta Yaradan çalışmasının ne olduğunu bilmiyormuş gibi görür.

Kişi bazen, çalışmaya başlamak zorunda olduğunu ve hiçbir amacı olmaksızın hayatta kalmanın anlamsız olduğunu söylemeye başlarsa, karanlığa girer, sanki kendine yeni bir şey söylüyormuş gibi, manevi meselelerle ilgili daha önce hiçbir şey duymamış gibi gelir. İşte o zaman kişi şöyle bir hisse kapılabilir; sanki daha önce bu çalışmayla hiç uğraşmamış olan yeni başlayan biri durumundadır, ancak hala, çalışmada ilerlemiş olanların arasında olduğunu düşündüğü zamana ait bazı hatıraları varmış ve sanki biden bire her şeyi unutmuş da bir rüyayı hatırlıyor gibidir.

Buna göre, kişi kendi gerçek durumunu, yalnızca Ahorayim zamanında görür.

11) Bal HaSulam, Şamati 33- Haman İle Kefaret Günlerinin Kuraları

Kişi manevi çalışmadaki hataları ile kendini Yukarıya doğru çıkarır zira kişi bir itiş olmadan hareket etmez ve bulunduğu durumda kalır. Ancak eğer kişi anlayabileceğinden daha alçak bir seviyeye düşerse, bu kişiye bunun üstesinden gelme gücü verilir, çünkü kişi böyle bir kötü durumun içinde kalamaz, zira kişi bulunduğu durumdan daha aşağılara düşmeye razı gelemez.

Bu nedenle kişi her defasında galip gelmeli ve bu düşüşlerden çıkmalıdır. Böyle bir durumda Yaradan’ın Yüceliğini üzerine çekmelidir. Bu kişiye Yukarıdan üst güçleri kendisine çekme olanağı verir, çünkü kişi aksi takdir de mutlak bir aşağılığın içinde kalır.

12) Baal HaSulam, Şamati 225- Kendini Yükseltme

Kişi kendini çevresinin üzerine yükseltemez. Dolayısıyla, kişi çevresinden beslenmek zorundadır. Ve kişinin çok çaba göstermek ve Tora çalışmaktan başka çaresi yoktur. Bu nedenle kişi kendine iyi bir çevre seçerse, çevresine göre yönleneceği için, zamandan ve çabadan tasarruf eder.

13) Rabaş, Makale 23, Çalışmada, “Eğer Acı Baharatı Yutarsa, Kişi Çalışmadan Çıkamaz” Ne Demektir? (1989)

Ancak, ona yalnız Yaradan’ın yardım edebileceğinin farkına vardığı, gerçek çarenin yalnız dua etmek olduğunu anladığı zaman bile, beden gelir ve ona der ki “Baksana şimdiye kadar ne çok dua ettin, ama yukarıdan hiçbirine cevap almadın. Bu yüzden ne diye Yaradan sana yardım etsin diye dua etmeye uğraşırsın ki? Görüyorsun yukarıdan sana yardım gelmiyor.” O zaman kişi dua edemez. Bu durumda bir kere daha inanç yoluyla bunun üstesinden gelmeli ve Yaradan’ın her ağzın duasını duyduğuna inanmalıyız. Ve kişinin nitelikli veya iyi olup olmadığı önemli değildir. Doğrusu şudur; aklı ona defalarca dua ettiğini ama yukarıdan hala hiç cevap almadığını, bir kere daha dua etmesinin nedensiz olduğunu gösterse bile, bu durumun üstesinden gelip mantık ötesi inanca gelmeli ve Yaradan’a dua etmelidir. Bu da üstesinden gelmeyi, yani aklın ötesinde çaba göstermeyi ve Yaradan’ın onun kendi görüşünü aşmasına ve dua etmesine yardım etmesi için dua etmeyi gerektirir.

14) Rabaş, Makale 19, Firavun’a Doğru Gel-1 (1985)

Kişi dikkat etmeli ve olası en kötü koşullarda inançlı olmalı ve mücadeleden kaçmamalıyız. Aksine Yaradan’ın daima yardım edeceğine ve ister küçük, isterse büyük bir yardım olsun daima vereceğine güvenmeliyiz.

Gerçekte, insanların geri kalanından daha kötü olduğu için, Yaradan’ın kendisine çok fazla yardım etmesine ihtiyacı olduğunu anlayan kişi, duasının cevaplanması için daha uygundur, şöyle yazıldığı gibi, ‘Yaradan, kalbi kırık olana yakındır ve ezilmiş ruhu kurtarır’.

Bu yüzden kişi, Yaradan’ın onu daha yakına getirmesi için uygun olmadığını söylememelidir, bunun nedeni, kişinin çalışmasında aylaklık etmesidir. Bunun yerine kişi daima üstesinden gelmeli ve umutsuz düşüncelerin zihnine girmesine izin vermemelidir.

15) Rabaş, Makale 30, Çalışmada Menora’yı Yakmak Ne Demektir?

Şöyle diyen bilgelerimize inanmalıyız; “Arınmaya gelene yardım edilir.” İlerlemediğinin gördüğünde, kişi mücadeleden kaçmamalıdır. Bazen ona casusların düşünceleri gelir, ona bu çalışmanın bizim için olmadığını, bu yolda yürüyebilecek özel kişileri gerektirdiğini söyler.

Tüm bunlar ona şu nedenle gelir, çünkü her defasında ne kadar ilerlediğini görmek zorundadır. Ancak kişi şunu idrak etmez; karanlığı edinmede ilerlemek zorundadır çünkü edinmek zorunda olduğu tek Kli budur. Kli dolmak için bir ihtiyaçtır. Şöyle ki eğer eksiği için dolumu yoksa karanlıkta olduğunu hisseder. Bu nedenle, kişi çalışmada ilerlemediğini söylememelidir.

Bu nedenle, mücadeleden kaçmak istemesi doğru değildir, bu her defasında ışığı edinmekten, yani Yaradan’ın ona “ihsan etme” Kli’sini vermesinden ne kadar uzak olduğunu gördüğü içindir. İhsan etme arzusunu kendi başına edinemez ve o zaman dünyasının karardığını hissetmeye başlar. O vakit ışık gelir, yani yukarıdan yardım gelir, yazıldığı üzere, “Arınmaya gelene yardım edilir.”

16) Rabaş, Not 289, Yaradan Erdemlilere Karşı Titizdir

Fakat kişi aşağı haldeyken, çalışmasında iyi bir haz hissetmediğinde, ona karşı titiz davranmak anlamsızdır, çünkü kişi zaten alçakgönüllüdür ve Yaradan’a yaklaşmak için çalışması vardır. Dolayısıyla çalışmanın tadını inkâr edeceği ona söylenemez, çünkü kişi zaten tat hissetmiyordur.

Yaradan çalışmanın tadını kişiden aldığında, kişi Yaradan’dan aldığı darbenin kendisiyle iyileşir çünkü o zaman Yaradan’a mantık ötesi inançla hizmet etmenin başka yolu yoktur. Buradan kişinin Yaradan’dan aldığı darbenin kendisinden iyileştirilebileceği, aksi takdirde kişinin ayrılıkta kalacağı sonucu çıkar.

17) Rabaş, Makale 44, Çalışmada, İsteğe Bağlı Savaş, Nedir? (1990)

Kişi aşağı bir durumdayken bu durum Yaradan ondan uzaklaştı ve kişinin çalışma için hiçbir arzu ve özlemi yok demektir. Bu Yaradan kişiye maneviyatı tatsız bir şekilde veriyor demektir. Dahası kişi kaçmak ve bu çalışmayı tamamen unutmak ister. Bu Yaradan ona Aharaim’i gösteriyor demektir.

Yaradan’ın Panim’i O’nun yarattıklarına iyilik yapma arzusudur ve Ahoraim bunun tam tersidir. Yaradan kişiye neden Ahoraim’i gösterir? Bu maksatlıdır, bununla kişi Yaradan ile Dvekut’a doğru bir ivme kazanır, zira artık aynı aşağılık koşulda kalamaz. Buradan anlaşılan şudur ki, Ahoraim’in içindeyken Panim farkına varılır.

18) Rabaş, Not 255, Ölü Bir Adamın Sözleri

“Ölü”, düşüş sırasında demektir. O zaman kişi “Yaşamlarındaki kötülere” ölü “denir” safhasındadır. Ardından ona uyanması ve çalışmaya dönmesi için başkalarından Tora sözleri söylendiğinde, bu ona yardımcı olmaz. Kişi başkalarının Tora’yı söylemesinden etkilenmediği için buna “fakirlerle alay etmek” denir.

Ancak ölü bir adamın sözleri ona söylenirse, yani hayatta olduğunda olarak kabul edilen yükselişteyken kendisinin söylediği şeyler söylenirse ve ona “Bak ne harika bir safhaya sahiptin” denilirse ve kişi Keduşa’nın [kutsallığın] canlılığına sahip olduğu için ve “ O zaman Tora’nın hangi sözlerini söylediğine bak.” denilirse kişi bundan dirilebilir. Ama kendisine başkalarının söylediği Tora’nın sözleri söylenirse, bu kişiyi etkilemez.

[…] Fakat ölülerin sözlerinden, yani hayatı boyunca kendisinin inanç meselelerinde yaptıklarından, Reşimot’un [hatıraların] onda uyanması ve onu diriltmesi mümkündür. Ama diğerlerinden, inançla ilgili bile olsa işe yaramayacaktır.

19) Rabaş, Makale 34, Çalışmada, Onların Meyvelerini Bu Dünyada Yemek ve Depozitinin Sonraki Dünyaya Kalması, Nedir?

Yalnızca, bu mücadeleden kaçmak isteyen ama gidecek başka bir yerleri olmayanlar zira başka hiçbir şeyde tatmin bulamayanlar, işte bu kişiler çalışmadan ayrılmazlar. Çıkışları ve inişleri olmasına rağmen ümitsizliğe düşmezler. Yazıldığı üzere, İsrail çocukları çalışmaktan iç çektiler, yüksek sesle ağladılar ve onların yakarışı Yaradan’a yükseldi. Bunun anlamı şudur; Çalışma yüzünden ağlayıp yakardılar, çünkü çalışmada Yaradan’ı memnuniyet ihsan edebilecek ve Mısır’dan çıkacak yani “alma arzusunun kontrolünden çıkıp ihsan etmeye girecek” kadar ilerlemediler.  İşte o zaman Mısır’dan çıkışla ödüllendirildiler. Çalışmada buna, “alma arzusunun kontrolünden çıkıp, ihsan etme çalışmasına girmek,” denir.

20) Rabaş, Makale 38, Çalışmada ‘Kutsama Kabı Dolu Olmalıdır’ Nedir? (1990)

Bir kişinin mücadeleden kaçmaması için büyük birmerhamete ihtiyacı vardır. Bilgelerimizin, “Kötü eğilimi Ben yarattım; Tora’yı da şifa olarak yarattım” diyen öğütleri kullanmasına rağmen, kişi bu tavsiyeyi zaten birkaç kez kullandığını  ama boşuna olduğunu söyler.

“Arınmaya gelene yardım edilir” nasihatini zaten kullandığını ve sanki bütün bu öğütler onun için değilmiş gibi olduğunu söyler. Bu nedenle, ne yapacağını bilemez. Bu, kişi için en kötü durumdur, yani bu durumlardan kaçmak ister ama kaçacak yeri yoktur. O sırada umutsuzlukla güven arasında olmanın acısını çeker. Ancak sonra kişi, “Nereye döneceğim?” der.

O zaman tek tavsiye duadır. Yine de, bu duanın da garantisi yoktur, bu nedenle Yaradan’ın bir duayı işittiğine ve kişinin bu durumlarda hissettiği her şeyin onun yararına olduğuna inanmak için dua etmesi gerekir.

21) Baal HaSulam, Şamati 19, “Manevi Çalışmada Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir?

Kişi, ihsan etme arzusunu edinmek ve alma arzusunun üstesinden gelmek için, özellikle çok güçlü bir arzuya sahip olmaya çalışmalıdır. Güçlü bir arzu demek, duraklamalar ve durdurulmalar arasında, yani her üstesinden gelmeler arasındaki durmalarla artıp büyümesiyle ölçülen, güçlü bir arzu demektir.

Bazen kişi tam ortada bir durma alır, yani bir düşüş. Bu düşüş bir dakika, bir saat veya bir ay olabilir. Daha sonra kişi alma arzusunun üstesinden gelme çalışmasına tekrar devam eder ve bu girişimler ihsan etme arzusunu kazanmak içindir. Güçlü bir arzu demek, aranın, kişinin fazla zamanını almaması demektir. Ve kişi aniden tekrar çalışmaya uyandırılır.

22) Rabaş, Makale 12, Damat Yemeği Nedir? (1989)

Bir iniş durumundan çıkmanın yolunun duadan geçtiğini bilmesine rağmen, o zaman dua edecek gücü yoktur. Kişinin ihtiyacı olan her şey için Yaradan’a dua etmesi gerektiğine dair bir kural olmasına rağmen, dua edebilmesi için de dua etmelidir. Ancak bazen bunun için bile dua edecek gücü bulamamaktadır. Dolayısıyla, bu durumda, kişi mutlak bir düşüş içindedir.

Ancak bazen insan unutacak kadar kötüleşir ve düşüşte olduğunu hissetmez. Birkaç kez söylediğimiz gibi, kişi o kadar alçalır ki bilinçsiz kalır. Yani o sırada “ölüler diyarında” olduğunun farkında değildir. Sadece iyileştiğinde en dip noktada olduğunu ve dua etmeye bile gücünün yetmediğini görür.

O zaman kişi kendini hazırlamalı ve şöyle demelidir: “Artık tüm kalbimle söyleyebilirim ki, ‘Yükselişlerin şarkısıyla; Rab, sana derinlerden seslendim,’”

23) Rabaş, Makale 22, Neden Özellikle Pesah Gecesi Dört Soru Sorulur? (1989)

Kişi düşüş sırasında, düşmeye başladığını göremez. Aksine, düşerken bilinçsiz kalır. Bir süre aşağıda kaldıktan sonra yukarıdan da yardım alır ve ona şöyle söylenir: “Şimdi düşüşte olduğunu bil.” Bilinçsiz olduğu, ona söylenmeden önce hiçbir şey bilmez. Ancak, kişi, bunun böyle olduğuna inanmalıdır zira bilmek, kendiliğinden gelmez. Onun yerine bilmelidir ki bu düşüşler ona, yükseliş aşamasını nasıl takdir edeceğini öğrenmesi için verilmiştir. Fakat düşüş sırasında kişi, bundan hiçbir şey öğrenemez.

Ancak, kişi, yükseliş sırasında gerçek bir yargıya varır ve şöyle der: “Şimdi inanç durumundayım ve bu, bana Yaradan’dan geldi. Aksi halde, derhal kendini-sevme aşamasına düşerim.” Eğer kişi, bu hesapları yapmazsa ve onu yakınlaştırdığı için Yaradan’a şükretmezse, derhal atılır. Öyle görünüyor ki bunu takdir etmediği sürece, Yaradan’a yaklaşmaktan gerçek hazzı alması imkânsızdır, yukarıda söylediğimiz gibi, “Işığın üstünlüğü, karanlıktan dolayıdır.”

24) Naom Elimeleh, Likutey Şoşana

Kişi daima dostu için dua etmelidir, çünkü “kişi kendisini hapisten kurtaramadığı” için kendisi için dua etmesi pek işe yaramaz, dostu çabucak onun yardımına gelmelidir. Ve böylece, herkes dostu için dua eder, bu yolla biri diğerine yardım eder ve her ikisi de yardım görür. Bu nedenle İsrail birbirinden (İsrail Aravim) sorumludur denmiştir. Aravim kelimesi hoş, tatlı kelimesinden gelir, çünkü onlar birbirleri için ettikleri dualarla birbirlerini tatlandırırlar ve böylece onlara yardım edilir. Duada önemli olan düşüncedir, zira düşünce ile kişinin duası kolayca kabul görür.

25) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır?

Her biri gruba yaşam ruhu ve umut verip, enerji aşılamalıdır. Bu nedenle, her bir dost kendine şunu söyleyebilmelidir, “Şimdi çalışmada temiz bir sayfa açıyorum.” Diğer bir deyişle gruba gelmeden önce Tanrı çalışmasının gelişiminde hayal kırıklığına uğramıştır, fakat şimdi grup onu yaşam ve umutla doldurmaktadır.

Bu nedenle grup vasıtasıyla güven kazanır ve üstesinden gelme gücü edinir, çünkü artık bütünlüğü elde edeceğini hisseder. Tüm düşüncelerinin -fethedilemeyecek yüksek bir dağla karşı karşıya ve bunun gerçekten de ürkütücü bir engel olduğu- şimdi önemli olmadığını görür. Tüm bunu grubun gücünden almıştır, çünkü her biri guruba cesaret ve yeni bir atmosfer ruhu aşılamıştır.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,096