3 Mart 1950, Purim gecesinde Megillah okunmasından sonra duydum.
Haman Taşim (Haman kurabiyesi) yemeye ilişkin olarak, o şöyle dedi: “adam Purim´de, lanetli Haman ile mübarek Mordehay´ı ayırt edemeyecek kadar çok sarhoş olmalıdır” dedi ve Haman Taşim’leri yedik. Böylece Haman´ın bize içselliği olmayan kaplardan başka bir şey vermediğini hatırlarız. Bunun anlamı, kişinin Haman´dan “içsellik” diye adlandırılan Işıkları değil, sadece Kelimleri alabileceğidir. Bu böyledir, çünkü en büyük Kelim (alma kapları) Haman´ın elindedir ve biz bunları ondan almak zorundayızdır.
Fakat Haman´ın Kelim’i ile Işığı çekmek imkânsızdır. Bu sadece ihsan etme kapları olan Mordehay´ın Kelim’iyle gerçekleşir. Ancak alma Kapları kısıtlanmıştır. Ve bu, şu ayetle açıklanmıştır, “Şimdi Haman kalbinden şöyle dedi: “Kral benden başka kimi onurlandırmayı isteyecek ki?
Buna “gerçek alma arzusu” denir. Bu nedenle o, “Kralın giydiği kraliyet elbiselerini ve Kralın sürdüğü atı getirsinler,” dedi. Ancak, gerçekte alma kapları diye adlandırılan Hamam’ın kapları, Zimzum´dan (kısıtlamadan) dolayı içine hiçbir şey alamaz. Sahip olduğu tek şey arzu ve eksikliktir, yani ne isteyeceğini biliyor demektir. Bu nedenle yazılıdır ki, sonra Kral Haman’a, “acele et, elbiseyi ve atı al ve Yahudi Mordehay’a böyle söylediğin gibi yap” dedi.
Buna “Mordehay Kelim’inin içindeki – yani ihsan etme kaplarının içindeki – Haman Işıkları,” denir.