e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2022 > Sabah Dersi Materyali – Zıtlıkların Arasında Yaşamak – 13 Ağustos

Sabah Dersi Materyali – Zıtlıkların Arasında Yaşamak – 13 Ağustos

1) Baal HaSulam, Şamati 34- Bir Ülkenin kazancı

Bilindiği gibi, hiçbir şey kendini gerçek formunda ifşa etmez, ancak karşıtıyla ifşa eder. Yazıldığı üzere, “Işığın karanlığı gölgede bıraktığı gibi…” Bu demektir ki her şey başka bir şeye işaret eder ve tam da bu karşıtların yardımıyla ona zıt olanın gerçek doğasını tanıyabiliriz.

Bu nedenle, eğer zıddı olmasaydı hiçbir şeyi mutlak bir açıklıkla anlayamazdık. Örneğin kötülük olmasaydı, onun karşıtı olan iyiliğin değerini bilemezdik; acı ve tatlı gibi, nefret ve sevgi, açlık ve tokluk, ayrılık, bölünme ve yakınlık, bağlılık gibi. Bunlardan da belirginleştiği gibi ayrılıktan nefret etme durumuna ulaşmadan bağlılığı sevemezdik.

2) Baal HaSulam, “Beni Arkadan ve Önden Kuşattın”

Yaradan’ın yarattığı tüm yaratılış yolu, tek bir konuda iki zıt olarak kabul edilir ve dünyadaki tüm kombinasyonlar bu şekilde yapılmıştır ve yaratma işinin tamamı budur.

3) Baal HaSulam, Şamati 91- Değiştirilebilen Hakkında

Maneviyatta, mühür ve mührün izi vardır; her kademe onun bir üst kademesi tarafından mühürlenir. Ve mühür ve mührün izi durumunda, bunlar daima birbirlerine zıttırlar: Mührün izi daima mührün tersidir.

4) Baal HaSulam, 51. Mektup

O’na hizmet etmekteki tüm zorluk, ibadet edendedir. Aynı konuda daima zıtlık olduğundan O’nun yalın eşsizliği, iki zıtlığı, beden ve ruhu barındıran insan bedeninde kıyafetlenmek zorundadır.

Dolayısıyla kişinin edindiği herhangi bir manevi anlayışın içinde derhal iki zıtlık yaratılır: beden açısından bir form ve ruh açısından bir form. Doğa gereği insan bedeni ve ruhu iki özne olarak çalışamaz. Daha ziyade o, Yaradan tarafından bir olarak, yani bir özne olarak yaratılmıştır.

Bu, Yaradan İbrahim’e şunu söylediğinde İshak’ın bağlanmasına benzer. “İshak’ın içindeki tohum senin olduğu için.” ve “Ona orada adaklar sun.” Yaradan’ın perspektifinden şöyle yazıldığı gibidir: “Ben Yaradan, değişmem.” Fakat alıcının perspektifinde onlar zıttır.

5) Rabaş, Makale 401, Dinle Ey İsrail!

Dolayısıyla, kişinin, iki zıt koşul için yeri vardır. Bir taraftan, tam ve bütün olarak kabul edilir; bu sağdır, Hesed’dir, kendi payından hoşnuttur ve Tora ve iyi işlerin olduğu yere kendisini getirdiği için, Yaradan’a şükredebilir.

Diğer taraftan, Yaradan çalışmasından dışlandığı için Yaradan’a dua edebilir, zira her şey, kendini sevme koşulu üzerinde inşa edilmiştir. O zaman kişiye adam denmez, ‘tam bir adam’ denir, çünkü eksikliklerini görür görmez sağ çizgiden de kaçar.

Ancak kişi kötü halini çoktan gördüğünde, buna rağmen kendisini tam olduğu yerde, mantık ötesinde güçlendirdiğinde ki bunun kanıtı, Yaradan’a şükredebilmesidir, o zaman kişiye tam ve bütün denir. Buna ‘sağ ile sol ve aralarındaki gelin’ denir, çünkü kişi, erkek ve kadın olmadan geline, yani gerçek cennet krallığına ulaşamaz.

6) Rabaş, Makale 19, Sevince Dair (1986)

Yaratılan yaratılır yaratılmaz iki zıtlıktan oluşur: 1) alma kapları, 2) ihsan etme kapları. Bundan daha büyük bir zıtlık yoktur. Bu iki zıtlık her seferinde bir tanesi olmak üzere, tek bir taşıyıcıda gelir ve sanki her ikisini de içeren bir orta çizgi vardır: 1) alma arzusu 2) ihsan etme arzusu.

Ortadaki çizgi her ikisini de içerir. İhsan etme arzusuna alma arzusu dâhil olduğunda buna “ihsan etmek için almak” denir. Böylece bu iki güç alma ve ihsan etme arzusu olarak orta çizgiye birlikte dahil olurlar.

7) Baal HaSulam, 52. Mektup

Yaradan çalışmasında iki anlayış vardır: 1) “dua ve yakarış” 2) “şükür ve övgü.” Doğal olarak her ikisi de en yüksek seviyede olmalıdır. Duayı tamamlaması için kişi, Yaradan’ın ona yakınlığını mecburiyet olarak hissetmelidir, çünkü sonra yakarır ve kalbini O’na açar.

Fakat tam bir şükür ve övgünün aksine, kişi Yaradan’ın ona yakınlığını artık ona ait olmayan bir ek, bütünleyici bir şey olarak hissetmelidir, çünkü “Sen’in bilmen gereken ve düşündüğün insanoğlu kim?” Sonra kişi kesinlikle Yaradan’a hizmet etmeye hazır olanların arasından onu seçtiği için bütünlük içinde O’nun yüce adına övgülerini ve şükranlarını gönderir.

Karmaşık insan için bu iki zıtlığı yerine getirmek büyük iştir, bu nedenle onlar kalbe sonsuza kadar tek seferde yerleşir.

8) Baal HaSulam, Talmud Eser Sefirot (On Sefirot Çalışması) Histaklut Pnimit Bölüm 1, Kısım 2

Manna’yı yiyenlerden öğrenmeliyiz. Manna “Gökyüzünden Ekmek” olarak adlandırılır, çünkü bu dünyada kıyafet giyerken gerçekleşmez. Bilgelerimiz, herkesin tadına bakmak istediği her şeyi tattığını söylemiştir.

Bu, içinde zıt formlara sahip olması gerektiği anlamına gelir. Birisi tatlı tadı, diğeri ise kekremsi ve acı tadı aldı. Böylece, Manna’nın kendisinde her iki karşıtın birlikte olması gerekiyordu, çünkü kişi kendinde olmayanı verebilir mi? Aynı taşıyıcıda iki karşıt nasıl bulunabilir?

Bu nedenle basit olması ve her iki lezzetten de yoksun olması zorunludur, ama sadece maddesel alıcı ona istediği tadı ayırt edebileceği şekilde dahil edilir. Aynı şekilde manevi her şeyi algılayabilirsiniz: Kendi içinde benzersiz ve basittir, ama dünyadaki tüm formların çoklu çeşitliliğinden oluşur. Maddesel bir alıcının eline düştüğünde, o ruhsal özde birleşen diğer tüm biçimlerin aksine, içinde ayrı bir form ayırt eden alıcıdır.

9) Rabaş, Makale 34, Çalışmada Gündüz ve Gece Ne Demektir? (1988)

Kişinin karanlığı hissetmek zorunda olduğunu, yoksa aydınlığın keyfine varamayacağını bilmesi gerekir. Zira kişi her şeyden tat almak ister, bu şey kullanmaya değer mi, değil mi? Birinden diğerini öğrenir, yazıldığı üzere, “ışığın üstünlüğü karanlığın içindedir.”  Benzer olarak eğer yorgun değilse kişi dinlenmekten keyif alamaz.

Bu nedenle de kişi inişler ve çıkışlar sürecinden geçmek zorundadır. Ancak kişi inişlerden etkilenmemeli, aksine savaştan kaçmamaya gayret etmelidir. Bu nedenle çalışma sırasında bunların iki ayrı şey olduğunu bilmelidir. Ancak çalışmanın sonunda kişi aydınlık ve karanlığın kişiyi amaca ulaştıran iki bacak gibi olduğunu görür.

10) Zohar, Tetzaveh, “Gördün Çölde”, Madde 86

Şu karanlıktan çıkıp gelen dışında ışık yoktur. Çünkü bu taraf teslim olduğu zaman Yaradan yükselir ve ihtişamı büyür. Ayrıca Yaradan’ın çalışması yalnız karanlıktan dolayıdır, kötünün içinde olandan başka iyi yoktur. Her şeyin mükemmelliğinde iyi ve kötü beraber olduğu için ve kötü iyiyi terk ettiği için. Kötülükten çıkan dışında iyilik yoktur. Ve bu iyilikte, Yaradan’ın ihtişamı artar ve işin tamamı budur.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,094