22 Ocak, 1959, Tel-Aviv
Dostuma en iyi dileklerimle,
25 Kasım’daki mektubuna cevap veriyorum. Başlangıçtan beri var olan yılanla ilgili iki soru sormuşsun: 1) Kışkırtılmaması gerektiğiyle ilgili uyarıyı hiçbir yerde görmememize rağmen, yılan neden cezalandırıldı? 2) Kötü eğilime bağlı olarak ceza nedir, “Sen göbeğinin üzerinde yürüyeceksin.”
‘Bilge’nin Dudakları’ kitabında ayetle ilgili şöyle yazar, kışkırtmaması emredilmediğinden, yılan sadece sebep olduğu musibet için cezalandırılmıştır. Bu demektir ki, ceza günah işlediği için gücünün inkârını hak ettiğinden değil, fakat daha farklı bir nedenden ötürü verilmiştir; başkaları onun yüzünden başarısız olmasın diye. Dolayısıyla o kışkırtmaması emredilmediği için cezalandırılmaz.
“Sen göbeğinin üzerinde yürüyeceksin,” sözünü şöyle yorumlamalıyız, kutsallıkta Nefeş, Ruah ve Neşama denilen üç derece vardır. Nefeş, Nefişa (durmak/dinlenmek) kelimesinden gelir, bu canlılığın hareket edemeyecek kadar küçük olması demektir. Ruah, Hesed sağ el ve Gevura sol el denilen niteliklerin ıslahına doğru yönelme becerisinin ölçüsüdür, yani kişi kutsallığın canlılığı ile iki elini birden kullanabilir.
Neşama, kişi hali hazırda kutsallığın aklına sahip demektir, yani o zaten kutsallık aklıyla ödüllendirilmiştir. Bu Neşama’ya sahip olmak olarak kabul edilir.
Manevi ışığı almanın düzeni maddesellikteki gibidir. Bir bebek doğduğunda onun canlılığı o kadar küçüktür ki kendi başına hareket edemez, başkalarından yardım almak zorunda kalır. Tek yaptığı uzanıp yatmaktır. Uzanmak, baş erdemlikte bedenden daha yüksek değildir demektir, daha ziyade baş ayaklarla aynı seviyededir. Buna maneviyatta Nefeş denir.
Bebek büyümeye ve kuvvetlenmeye başlayınca, canlılığı buna uygun hale gelir. Oturmak, ellerini hareket ettirebilmesidir, böylece baş büyür. Bu başın bedenden farklılığını ayırt etmektir.
Daha da büyüyünce, yani aklı geliştikçe canlılığı o kadar artar ki bacaklarını kullanmaya başlar. Bu sırada beden ve bacaklar arasındaki seviyede büyük farklılık vardır.
Öyle anlaşılıyor ki üç derece vardır. Ancak akla ve düşüncelere sahip olduğundan, bu özellikle konuşan seviye için böyledir—baş tepede, beden aşağıda ve bacaklar en aşağıda— bu bakımdan hayvansal dereceden yüksektir. Oysa hayvanlarda baş ve beden aynı seviyededir ve bu başlarının bedenlerinden daha önemli olmadığının işaretidir. Bu nedenle onlarda sadece iki derece, Nefeş veya Ruah vardır.
Hayvanlar bacaklarını kullandığında, bedenleri bacaklarından daha yüksekte olduğundan, bu onların büyük gücü olduğunu gösterir. Eğer bacakları olmasaydı, canlılıkları çok küçük, iki derecenin canlılık gücü verilmemiş, baş ve bacakları eşit olurdu.
Bununla “Göbeğinin üzerinde yürüyeceksin,” sözünü yorumlayabiliriz. Bu demektir ki, çabuk hareket etme gücü Ruah ondan alınmıştır ve bu güçle Havva’yı bilgi ağacından yemeye kışkırtmıştır. Bacakları ondan alındığında ve “göbek” denilen bedeninin üzerinde yürüdüğünde bu demektir ki, canlılığı çok küçük. Buna Nefeş, hareketsizlik, hareket etmek için yeterli canlılığı yok denir. Bununla dünyaya o kadar da zarar veremez.
Nefeş’e “dişi ışık” denir, ona verileni alan. O kendi başına canlılık alamaz fakat aldıklarını sadece başkalarının kötü amelleri vasıtasıyla alır, canlılığı buradan gelir. Dolayısıyla kişi suç işlediğinde ve canlılıktan ayrıldığında, günah işleme gücü vardır.
Bu “Göbeğinin üzerinde yürüyeceksin” sözünün anlamıdır, yani onda şimdi Klipa’nın (kötü eğilimin) Nefeş’inden fazlası yok. Bu nedenle insana zarar veremez. Fakat güç verildiğinde daha da kuvvetlenir.
Gücü arttığında bu, “Suç, suça sebep olur,” sözünün anlamıdır. Dolayısıyla kişi şimdi Manevi Çalışma ve Islahları ile güçlendiğinden, onu yenmesi ve gerçek mükemmelliğe erişmesi mümkündür.