e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2021 > Sabah Dersi Materyali – Şükran – Ocak 8

Sabah Dersi Materyali – Şükran – Ocak 8

1) Baal HaSulam, 55. Mektup

Ve sen Tanrı’nı seveceksin,” sözü kişinin kutsallık, güç ve sonsuz mutluluğun hazzının bereketini alma seviyesine gelebilmesi için elinden geleni yapmasına bağlıdır.

Bu aşamada, doğa yasalarında olduğu gibi, sevginin ölçüsü ve onun buyrukları O’ndan sonsuz haz üstüne haz alabilme niteliklerimizle eşit hale geldiğinde kişi kendiliğinden sevgiyi edinir, tıpkı kutsallığın gittikçe artması gibi.

Bu kesinlikle bizim elimizdedir yani inancın ıslahı. Bununla, O’nun sevgisinin ışığı kendiliğinden gelir çünkü haz alma hissi kendi içinde verene şükran ve sevgi sunmaktır.

2) Baal HaSulam, Şamati 26- Kişinin Geleceği Geçmişe Duyduğu Minnete Dayanmakta ve Bağlı Bulunmaktadır

Yaradan’ın emirlerini, niyet olmadan bile, tutabilmenin önemini takdir edemediğimiz doğrudur. Bu koşulda kişi, kalbinde sevinç ve mutluluk hisseder. Kişinin verdiği övgü ve şükran, onun duygularını genişletir ve kutsal çalışmanın her bir noktasında coşku duyar ve kimin hizmetkarı olduğunu bilir ve böylece giderek daha yükseğe tırmanır. Bu yazılmış olan, geçmişte “Bana gösterdiğin bu lütuf için, Sana teşekkür ederim” sözlerinin anlamıdır ve bununla kişi, güvenle şunu söyleyebilir; “ve Sen bana bunu yapmaya yazgılısın,” der.

3) Rabaş, Not 798, Küçük Olanın Kıymeti

Bolluğu alacak olan tüm Kli’nin [kabın] övgü ve minnettarlık olduğu bilinmektedir. Kişi bu arzu ile Kli’yi ne kadar genişletirse, bolluğun tadını o kadar çok tadabilir.

Bolluğun kendisi bir okyanus gibidir. Yüksük ile çeken biri vardır; kova ile çeken biri vardır, vb. Hepsi Kli’ye göre ölçülür.

Övgü ve minnettarlığın Kli olduğunu söylersek, duyguya göre minnettarlık da öyledir, çünkü kişi Yaradan’ın kurtarışını hissedip minnet ve teşekkür eder etmez galip gelirse, bununla bolluğu daha büyük bir güçle sürdürür ve genişletir. Minnettarlık yoluyla, Bolluğu Veren, tüm organlarına damgalanır ve Verenin kim olduğunu ne kadar çok hissederse, bolluğu almak için Kli’si o kadar genişler.

Buradan şu sonuç çıkar ki, bu mesele sadece verenle ilgilidir, alıcı ile değil, çünkü alıcıda Yaradan borçlu hale gelir ve borçlu olana karşı övgü ya da şükran yoktur, çünkü doğada olduğu gibi, bir oğlunun babasına minnettarlığı gibidir.

4) Baal HaSulam, Şamati 26- Kişinin Geleceği Geçmişe Duyduğu Minnete Dayanmakta ve Bağlı Bulunmakta

Yazıldığı gibi; “Efendi yücedir ve alçakgönüllü olan görecektir,” sadece alçakgönüllü olan yüceliği görebilir. Değerli (İbranice Yakar) sözcüğünün harfleri, bilecek (İbranice Yakir) sözcüğünün harfleri ile aynıdır. Bu, kişi onun için değerli olduğu ölçüde, bir şeyin büyüklüğünü bilir anlamına gelir.

Kişi bir şeyden, onun önemine göre etkilenir. İzlenim, kişinin kalbine bir hissiyat getirir ve bu izlenimin önemini takdir ettiği ölçüde, içi sevinçle dolar.

Bu nedenle, eğer kişi aşağılığının farkında ise, çağdaşlarından daha ayrıcalıklı değildir. Yani kişi bu dünyada en basit şekilde bile kutsal manevi çalışma için ona güç verilmemiş birçok insanın var olduğunu görür; hatta niyet etmeden ve Lo Lişma’da (O’nun adı için değil) bile ve hatta Lo Lişma’nın Lo Lişma’sında bile ve Keduşa’nın (kutsallık) kıyafetlenmesine hazırlık için hazırlanmada bile. Bazen mümkün olan en basit şekilde bile olsa, kutsal görevi yapmak arzusunu ve düşüncesini kazandığı zaman, kişi bunun önemini takdir edebilirse, kutsal göreve değer verdiği ölçüde, kişi bunu övmeli ve bunun için minnettar olmalıdır.

5) Rabaş, Makale 17, Çalışmada, “Onun kalbini sertleştirdiğim için,” Nedir? (1991)

Kişi en azından, geri kalan insanların böyle bir şeye hiçbir ilgisi yokken, maneviyata ihtiyaç duyuyor olduğu için memnun olmalıdır.

Bunu takdir ettiği zaman, bu onun için önemli olmasa bile, kişi bunun takdir eder ve bunun için Yaradan’a şükreder. Bu onun maneviyatın önemini edinmesine sebep olur ve kişi bundan mutlu olur. Bununla, kişi Dvekut ile ödüllenebilir, çünkü Baal HaSulam’ın dediği gibi, “Kutsanmışlar, Kutsananlar’a tutunur.” Başka bir deyişle, bir kişi mutlu olduğunda ve Yaradan’a teşekkür ettiğinde, Yaradan’ın ona biraz Keduşa, sonra da “Kutsanmış olana tutunma,” vererek onu kutsadığını hisseder. Bu bütünlük sayesinde kişi gerçek Dvekut’a ulaşabilir.

6) Baal HaSulam, Şamati 4- Manevi Çalışmada Kişinin Kendisini Yaradan’a Karşı İlga Ederken Hissettiği Ağırlığın Nedeni Nedir?

Küçük aydınlatma ile büyük bir aydınlatma arasında bir fark olmadığını bilmeliyiz, çünkü ışıkta hiçbir değişim olmaz. Şöyle ki tüm değişim bereketi alan kaptadır. Şöyle yazdığı gibi: “Ben Yaratan’ınızım, değişmem.” Dolayısıyla kişi eğer kaplarını ne denli genişletebilirse, o denli aldığı ışığı arttırır.

Ancak soru kişinin kaplarını ne ile genişleteceğidir? Bunun cevabı şudur, kişinin Yaratan’ın kendisini yakınlaştırdığı dereceye kadar duyduğu minnet ve şükran, O’nu biraz hissetmesine ve önemini düşünmesine sebep olmuş, yani Yaratan’la bir bağ oluşturmasına fırsat verilmiştir.

Kişi Yaradan’ı kendisi için önemli gördüğü dereceye kadar, kendisini aydınlatan ışık artar. Kişi bilmelidir ki, Yaratan’la arasındaki bağın ne kadar önemli olduğunun gerçek değerini asla ölçemez, çünkü gerçek değerini tayin edemez. Bunun yerine, kişi Yaradan’a ne kadar kıymet verirse, o kadar hak kazanır ve O’nun önemini kavrar. Bu koşulda güç vardır, zira böylece kişi kendi üzerinde daimî bir aydınlanma edinmiş olur.

7) Baal HaSulam, 52. Mektup

Yaradan çalışmasında iki anlayış vardır: 1) “dua ve yakarış” 2) “şükür ve övgü.” Doğal olarak, her ikisi de en yüksek seviyede olmalıdır. Duayı tamamlanması için kişi, Yaradan’ın ona yakınlığını mecburiyet olarak hissetmelidir, çünkü sonra yakarır ve kalbini O’na açar.

Fakat tam bir şükür ve övgünün aksine, kişi Yaradan’ın ona yakınlığını artık ona ait olmayan bir ek, bütünleyici bir şey olarak hissetmelidir, çünkü “Sen’in bilmen gereken ve düşündüğün insanoğlu kim?” Sonra kişi kesinlikle Yaradan’a hizmet etmeye hazır olanların arasından onu seçtiği için bütünlük içinde O’nun yüce adına övgülerini ve şükranlarını gönderir.

Karmaşık insan için bu iki zıtlığı yerine getirmek büyük iştir, bu nedenle onlar kalbe sonsuza kadar tek seferde yerleşir.

8) Rabaş, makale 13, Kurtuluşumun Kudretli Kayası (1985)

Sen’den aldığımız iyilik için teşekkür ederiz ve Seni överiz. Atalarımızın dediği gibi, “Kişi, her zaman Yaradan’ı övmeli ve sonra dua etmelidir.”

Bunun nedeni, Yaradan’ın merhametli ve iyiliksever olduğuna ve O’nun insanlarına iyilik yapmayı arzuladığına inanan kişinin, dua için yere sahip olmasıdır. Bu nedenle, önce Yaradan’ı övmeliyiz, yani kişinin kendisi Yaradan’ı övmelidir. Bu, Yaradan’ın, kişinin O’nu övdüğünü görmesi gerektiği anlamına gelmez, zira Yaradan’ın insanlara ihtiyacı yoktur. Aksine, kişinin kendisi, Yaradan’a olan övgüsünü görmeli ve sonra O’ndan kendisine yardım etmesini istemelidir, çünkü O’nun amacı, yarattıklarına iyilik yapmaktır.

9) Rabaş, Not 224, İnancın Nedeni

İnancın nedeni, Tanrısallığın ifşası ve Şehina’nın damıtılması ile ödüllendirilmekten daha büyük bir zevk olmamasıdır.

Bütün bunları ihsan etme amacıyla almak için kişi, orada gizliliğin ıslahı olan, Tora ve Mitzvot’a bağlanmalıdır, bundan hiç bir zevk almasa bile. Buna “ödül almak için değil” denir.

Bu Kli’ye sahip olduğunda, kısa zamanda, gözü Yaratan’ın yüzünü karşılamak için açılır. Kişinin içinde, zevk almak için Yaratan’a hizmet etmeye değer diye bir arzu uyandığı zaman, hemen kısa sürede gizliliğe düşer. Bu ölüm olarak kabul edilir, bu, daha önce yaşama bağlı kaldığı ve sadece inancın gücü ile ödüllendirilmiş olduğu anlamına gelir. Bu nedenle, şimdi ıslah olduğu ve bir kez daha inançla çalışmaya başladığında, hayatın nefesini geri alır. O zaman, “Ruhumu merhametle geri verdiğin için Sana şükrederim,” der.

Bu tam olarak, bir kez daha, çalışmayı mantık ötesi inançla üstlenmesidir. Gizleme içindeyken, “Sana inancım büyüktür,” der. İnanç o kadar büyüktür ki, bunun aracılığıyla ruhunu bir kez daha edinir.

10) Rabaş, Makale 28, Çalışmada, “Ekleme ve Geri Alma,” Ne Demektir? (1987)

Kişi mantık ötesi inanmalı ve organlarında hissedilen Yaradan’a zaten inanmakla ödüllendirildiğini düşünmelidir ve böylece Yaradan’ın bütün dünyayı iyi olan ve iyilik yapan olarak yönlendirdiğini görür ve hisseder. Her ne kadar mantık içinden baktığında tersini görse de mantık ötesinde çalışması gerekir ve ona sanki organlarında zaten hissedebilecekmiş gibi görünmesi gereken odur ki, gerçekten de Yaratan, dünyaya, iyi olan ve iyilik yapan olarak rehberlik eder.

Burada, kişi amacın önemini kazanır ve hayat bulur, yani Yaradan’a yakın olmaktan sevinç duyar. Ve böylece bir kişi, Yaradan’ın iyi olduğunu ve iyilik yaptığını söyleyebilir. Ve Yaradan’a, “Sen bizi diğer milletlerin arasından seçtin, bizi sevdin ve bizi istedin,” diyecek gücü olduğunu hisseder, zira artık Yaradan’a şükretmek için bir nedeni vardır. Ve maneviyatın önemini hissettiği ölçüde, Yaradan’ı över ve O’na şükreder.

11) Rabaş, Not 146, Acı ve Sevinç

Kişi Keduşa’ya [kutsallık] her tutunuşunda mutluluk duymalıdır, günde bir dakika bile olsa bu ona büyük bir güç verir, önemli konulardan söz ederken -bu Keduşa’dır, bu Tora ve Mitzvot’tur,- kişi küçük bir şeyi bile, nicelik ve nitelik bakımından, değerlendiremez.

Kişi, Keduşa’daki en küçük şey için, bir düşünce ve arzu vererek onu ödüllendirdiği için Yaradan’a minnettar olmalıdır çünkü o, diğer insanlardan daha değerli veya önemli olmadığını görür, ancak Yaradan yine de onu bununla ödüllendirir. Dolayısıyla böyle bir safha, Yaradan’a teşekkür etmesini sağlar yani bu şarkı söyleme ve Yaradan’a övgü zamanıdır.

12) Baal HaSulam, 55. Mektup

Bu sözlerden “erdemli” sözünün anlamını idrak edeceksin. Bu söz Yaradan’ın dünyasında olan, iyi ve hoş hissiyat edinen ve sürekli haz içinde olan birinden bahseder. Bu sebeple onu daima böyle iyi ve haz dolu dünyaya yerleştirdiği için Yaradan’a şükreder. Hissiyatın kendisi Yaradan’a olan şükranı olduğundan, bu sözleri açıkça söylemek zorunda değildir tıpkı yukarıda anlatılan hikâye de olduğu gibi. Bu sebeple ona “erdemli” (aynı zamanda “adaletli”) denir çünkü Yaratılışı savunur ve onu olduğu haliyle hisseder, şöyle yazıldığı gibi “Ve Tanrı tüm Yaptığını gördü ve o çok iyiydi.”

13) İlahi 100; 1-5

Tanrı’ya, tüm dünyaya sevinçle seslenin!

Tanrı’ya memnuniyetle hizmet edin! Şarkı söyleyerek huzuruna çıkın!

Efendinizin, Tanrı olduğunu bilin! Bizi yaratan odur, biz de onun halkıyız ve onun otlağının koyunlarıyız.

Kapılarına şükranla, huzuruna şükranla girin! Ona şükredin; adını kutsayın!

Tanrı iyidir; onun sadık sevgisi ve tüm nesillere olan sadakati sonsuza kadar sürer.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,092