e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi Materyalleri > Sabah Dersi Materyali 2020 – Arvut (Karşılıklı Sorumluluk) Kanunu

Sabah Dersi Materyali 2020 – Arvut (Karşılıklı Sorumluluk) Kanunu

1) Baal Hasulam, 600.000 RUH

Denir ki, “600.000 ruh” vardır ve her bir ruh pek çok kıvılcıma bölünür. Başlangıçta sadece, yalnızca tek ruh, Adam HaRishon’un ruhu yaratıldığından, manevi olanın nasıl bölündüğünü anlamalıyız.

Dünyada gerçekten tek bir ruh vardır. Şöyle yazdığı gibi; “ve yaşam nefesini burun deliklerine üfledi (Yaratılış 2:7).” Bu aynı ruh tüm İsrail oğullarında mevcuttur, tıpkı Adam HaRishon’da olduğu gibi; her birinde tam ve tamamdır. Kesilip bölünemez, bu dünyevi şeylere ait bir özelliktir.

Ancak, 600.000 ruh ve ruh kıvılcımı dediğimizde bu sanki her insan bedeninin gücüyle bölünmüş gibidir. Diğer bir deyişle önce beden bölünür ve ruhun parlaklığını tamamen inkâr eder, sonra Tora ve Mitzvotgücüyle beden arınır ve arınma ölçüsüne göre ortak ruh onda parlamaya başlar.

Bu sebeple dünyasal bedende iki anlayış vardır: İlk anlayışta kişi ruhunu tekil bir organ olarak hisseder ve bunun tüm İsrail olduğunu anlamaz. Bu gerçek bir kusurdur; bundan dolayı da yukarıda söz edilene neden olur.

İkinci anlayışta İsrail ruhunun gerçek ışığı insana tüm aydınlatma gücüyle değil, yalnızca kişinin kendini kolektife döndürüp, ruhunu arındırdığı ölçüde kısmi olarak parlar.

Bedenin tam ıslahının işareti, kişi ruhunun İsrail’in bütününde, onların her birinde var olduğunu hissetmesidir, böylece kendisini birey olarak hissetmez, kişi diğerlerine bağımlıdır. O zaman tamdır, kusursuzdur ve ruhu tam gücüyle üzerinde parlar, tıpkı Adam HaRishon’da olduğu gibi.

2) Baal HaSulam, Zohar’ın Tamamlanması İçin Bir Konuşma

Beden organlarıyla birlikte birdir. Bedenin tümü her bir organıyla ilgili düşünceler ve hisler değiş tokuş eder. Örneğin, eğer tüm beden belli bir organın ona hizmet etmesi ve onu memnun etmesi gerektiğini düşünürse o organ anında bu düşünceyi bilir ve düşünülen hazzı sağlar. Ayrıca, bir organ içinde bulunduğu yerin dar olduğunu düşünüp hissediyorsa bedenin geri kalan kısmı bu düşünce ve hissi anında bilir ve onu rahat bir yere taşır.

Bununla beraber, eğer bir organ bedenden kesilirse iki ayrı organ olurlar; bedenin geri kalanı ayrılmış olan organın ihtiyaçlarını artık bilemez ve organ da bedenin yararına olan düşünceleri bilip ona hizmet edemez. Ancak, bir doktor gelip organı bedene önceki gibi tekrar birleştirirse organ yeniden bedenin geri kalanının düşüncelerini ve ihtiyaçlarını bilir ve bedenin geri kalanı da bir kez daha organın ihtiyaçlarını bilir.

3) Rabaş, Makale 15, Çoğunluğun Duası (1986)

Yazıldığı üzere, “Kendi halkım arasında yaşarım.” Zohar şöyle der: “Kişi asla insanlardan ayrılmamalıdır çünkü Yaradan’ın merhameti her zaman, birlikte olan tüm insanlar üzerinedir.” Bu demektir ki eğer kişi Yaradan’dan ihsan etme kaplarını ona vermesini isterse, atalarımızın dediği gibi, “O merhametli olduğu için, sen de merhametli ol,” kişi, tüm kolektif için dua etmelidir. Bu böyledir çünkü o zaman kişinin amacının, Yaradan’ın ona saf ihsan etme kaplarını vermesi olduğu açıktır, yazıldığı üzere, “Yaradan’ın merhameti her zaman, birlikte olan tüm insanlar üzerinedir.” Bilinir ki yukarıdan yarım bir şey verilmez. Bu demektir ki bolluk yukarıdan aşağıya verildiği zaman, tüm kolektif için verilir

4) Noam Elimeleh, Likutey Şoşana

Kişi her zaman dostu için dua etmelidir çünkü kendisi için dua etmesi çok etkili olmaz, nitekim ”kişi kendi başına hapisten kendisini kurtaramaz”, fakat dostu için bu yardım çabucak gelir. Ve böylece, her biri dostu için dua etmeli, bu şekilde biri diğerine yardım ettiği zaman, her ikisine de yardım edilir. İşte bu yüzden şöyle denirdi, ”İsrail Arevim (sorumlu) biri diğeri için. ”Arevim”, hoş (tatlı) kelimesinden gelir, ”sesiniz hoş”ta olduğu gibi, çünkü her biri diğeri için ettiği dualar sayesinde birbirlerini tatlandırırlar ve bu nedenle onlara yardım edilmiş olur. Ve duada temel olan şey, düşüncedir, çünkü düşüncede kişinin duası kolayca kabul edilir.

5) Rabaş, Not 63, Bugün Burada Duruyorsunuz – 1

“Bugün burada duruyorsunuz hepiniz.” Bu demek oluyor ki onları topladı… sözleşmeyi kabul etmek için (RASHI). “Hepiniz”, herkesin Arvut’a [karşılıklı sorumluluk] (Ohr HaChaim) girdiği anlamına gelir.

Bir soru vardır, neden o çoğul formla başlar, “hepiniz”, sonra tekil forma geçer, “İsrail’den her insan”. Bunun anlamı “Hepiniz”in, İsrail’deki herkese yayıldığıdır yani İsrail’den her biri “hepiniz”e dâhil edilir, şöyle yazıldığı üzere, “Ve İnsanlar dağın eteklerinde kamp kurdular”, tek bir kalp ve tek adam gibi.

6) Rabaş, 34. Mektup

Ve onların hepsi tek bir toplum olacak.” Bu aşamada, “Arzunu tüm kalbinle yerine getirmek,” kolay olacaktır.

Bu böyledir, çünkü tek bir toplum olmadığından kalpten çalışmak zordur. Tersine kalbin bir parçası Yaradan için değil, kendi faydası için çalışmada kalır. Midraş Tanhuma’da bununla ilgili şöyle yazar: “’Sen bugün dur,’ tıpkı gün bazen ışıldadığında, bazen karardığındaki gibi, böylece o seninledir. Senin için karanlık olduğunda, dünyanın ışığı senin için parlayacak, tıpkı şöyle söylendiği gibi ‘Ve Yaradan senin üzerinde sonsuz bir ışık olacak.’ Ne zaman? Tek bir toplum olduğun zaman, şöyle yazdığı gibi: ‘Bu günde her biriniz yaşıyorsunuz.’

[…]

Midraş’ın sözlerinden alıntı yaptım ki bu şekilde dost sevgisi olan grup meselesinin Hasidizm ile ilgili olduğunu düşünmeyin. Daha ziyade, bu Kutsallığın yüzünü edinmek için kalplerini tek bir grup olarak birleştirmenin ne kadar önemli olduğunu gören atalarımızın öğretisidir.

7) Baal HaSulam, Matan Tora, Madde 16

Eğer, altı yüz bin adam kendi ihtiyaçları için uğraşmayı bırakır ve dostlarının hiçbir eksiği olmaması dışında bir şeye endişelenmezse, dahası bunu büyük bir sevgi, tüm kalp ve ruhları ile yaparlarsa, yani “Dostunu kendin gibi sev” sevabının gerçek anlamıyla, o zaman hiç şüphesiz o ulusun hiçbir üyesi kendi iyiliğini düşünmek zorunda kalmayacaktır.

Bundan dolayı, kendisinin hayatta kalmasını güvence altına almaktan tamamen özgürleşmiş olur ve kolaylıkla Madde 3 ve 4’de verilen koşulları sağlayarak “Dostunu kendin gibi sev” sevabını yerine getirebilir. Sonuçta yanında altı yüz bin kişi hiçbir ihtiyacının eksik kalmaması için yanında yer alırken kişi neden kendi varlığını sürdürebilmek üzerine endişelensin ki.

Dolayısıyla, ulusun tüm üyeleri hemfikir olur olmaz Işık ve manevi ilim onlara anında verildi, çünkü artık onu yerine getirebilirlerdi.

8) Rabaş, Makale 2, Dost Sevgisine Dair (1984)

Unutmamalıyız ki, grup diğerlerini sevme temeli üzerine kurulmuştur, dolayısıyla her üye, başkalarını sevme ve kendinden nefret etme koşulunu gruptan alır. Ve dostun kendisini iptal etmek ve başkalarını sevmek için gayret ettiğini görmek, herkesin diğer dostların niyetlerine entegre olmasına neden olur.

Dolayısıyla, örneğin, eğer grup on üyeden oluşuyorsa, her biri kendini iptal etmeyi, kendinden nefret etmeyi ve başkalarını sevmeyi uygulamak için on güce sahip olur.

9) Baal HaSulam, Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi

Eğer tüm ulus buna katılmazsa Tora ve Mitzot’u yerine getirmek kesinlikle mümkün değildir.

Ortaya çıkan şudur ki, herkes dostundan sorumlu olmak zorundadır. Tora’yı yerine getirmek için, bunu yapmaya kayıtsız kalanlar, kendi pisliklerinin içinde kalırlar., Kayıtsız katılmaları katılmamaları ile ıslah olamazlar, dostuna ihsan etmeyi sevmeye erişemezler. Bu nedenle, ulusun içindeki bazıları günahkarsa, bunlar ulusun geri kalanına acı çektirir.

Midraş’ta yazılıdır; “İsrail, içlerinden biri günah işler ve hepsi bunu hisseder.” Rabi Şimon bunun hakkında dedi ki: “Bu bir kayıkta oturan insanlar gibidir. Bir tanesi bir matkap alır ve kendi oturduğu yerin altına bir delik açar. Arkadaşı ona; ‘Ne yapıyorsun?’ diye sorar. O cevap verir; ‘Sana ne? Kendi oturduğum yerin altını delmiyor muyum?’ Onlar cevap verirler, ‘Kayığı su basıyor.’” Yukarıda açıkladığımız üzere, kayıtsız olanlar kendilerini sevmeye batmış oldukları için, yaptıkları eylemler çelikten bir duvar yaratır ve başından beri Tora ve Miızvot’u gereğince yerine getirenleri engeller.

10) Ramak, Erdemlinin Tarzı, On Üç Nitelik

Her birinde, gerçekten de dostunun bir parçası olduğu için, İsrail birbirlerinden sorumludur. Kişi günah işlediğinde kendini ve dostunun içinde bulunduğu kısmı lekeler. Sonuç olarak, bu kısım işlediği sürece, arkadaşı ondan sorumludur. Bu nedenle birbirleriyle ilişkilidirler. Bu nedenle, kişi arkadaşının menfaatini arzulamalı, arkadaşının menfaatine olumlu bakmalıdır ve dostunun onuru onun için kendisininki kadar değerli olmalıdır, çünkü o gerçekten de kendisidir. Bu yüzden bize “Arkadaşını kendin gibi sev” emri verildi.

Kişi, arkadaşının arılığını (temizliğini) istemeli ve onun hakkında hiçbir şekilde kötü konuşmamalıdır, tıpkı Yaradan’ın bizim karalanmamızı, Izdırap çekmemizi veya yozlaşmamızı istememesi gibi. Dostuyla, aynı ıstırap ve de aynı sevinç duygusu içinde gibi olmalıdır.

11) Baal HaSulam, Arvut, Madde 17

Arvut’tan, (karşılıklı sorumluluk) tüm halk birbirinden sorumlu olduğunda bahsedilir. Zira ilmin ifşasından önce her birine tek tek “dostunu kendin gibi sev” kuralı olan başkalarını tam anlamıyla sevmeyi üzerlerine alıp almayacakları sorulmuştu (Madde 2 ve 3’de açıklandığı gibi burada detaylı inceleyin). Bunun anlamı şudur, halkın parçası olan her bir kişi, ulusun her bir üyesine hizmet etmek ve onun için çalışmayı ve tüm ihtiyaçlarını karşılamayı en az kendi ihtiyaçlarını karşıladığı ölçüde üzerine yüklenir.

Tüm halk oybirliğiyle hemfikir olup “Yapacağız ve duyacağız” dedikten sonra halkın her bir üyesi, her bir diğer üyesinin hiç bir eksiği olmamasından sorumlu oldu. Sadece o zaman manevi edinime hak kazandılar, öncesinde değil.

Bu kolektif sorumluluk ile her bir üye, kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılama endişesinden özgür kaldı ve “Dostunu kendin gibi sev” manevi kanunu yerine getirebilir ve sahip olduğu her şeyi ihtiyacı olan kişiye tam anlamıyla verebilir hale geldi, zira artık kendi bedeninin ihtiyaçlarını düşünmek zorunda değildi, çünkü etrafında onun ihtiyaçlarını karşılayacak altı yüz bin sadık dostunun olduğunu biliyordu.

12) Rabaş, Not 106, Keduşa’nın Yıkımı

Kişi, Yaradan’dan kendini O’na yakınlaştırmasını talep etmemelidir çünkü bu, insanın küstahlığındandır zira neden o diğerlerinden daha önemlidir? Bununla birlikte, “İsrail meclisi” olarak adlandırılan, Malhut olan kolektif için dua ettiğinde, ruhların toplamı – ki Şehina [Kutsallık] toz içindedir ve kişi, onun yükselmesi için dua eder yani Yaradan, onun karanlığını aydınlatacaktır, daha sonra tüm İsrail’in tamamı da derecede yükselecektir, kolektife dahil olan yalvaran kişi dahil.

13) Rabaş, Makale 18, Tora’nın Alınışına Hazırlık Yapmak Nedir? (1987)

Şöyle yazılmıştır, “Ve onlar dağın eteklerinde durdular.” “Dağ”ın ne anlama geldiğini bilmeliyiz. Har (dağ) kelimesi insanın aklı demek olan Hirhurim (düşünceler) kelimesinden gelir. Akılda olan her şey “gizli” olarak kabul edilir. Daha sonra eylem olarak gerçeğe dönüşür. Buna göre “Ve Tanrı Sina Dağı’nın tepesine indi” ifadesini insanın düşüncesi ve aklı olarak yorumlayabiliriz. Yani Yaradan insanın kalbindeki eğilimin çocukluğundan beri kötü olduğunu tüm insanlara bildirdi. Yaradan onları gizlilikle bilgilendirdikten sonra, yani dağın tepesinde gizli olan, eylem olarak gerçeğe dönüştü.

Bu nedenle insanlar gerçekten hissetmeye, herkes şimdi Tora’ya ihtiyaç duymaya başlamıştır. “Kötü eğilimi ben yarattım, Tora’nın tadını yarattım”. Aslında seçim hakkı olmaksızın Tora’yı kabul etmek zorunda kaldıklarını hissetmişlerdi; çünkü eğer Tora’yı edinirlerse haz ve zevk alabileceklerini, eğer edinmezlerse oranın onlara mezar olacağını görmüşlerdi. Başka bir deyişle; eğer şu anki durumumuzda kalırsak hayatlarımız hayat değil, bize birer mezar olacaktır.

14) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Halahot Arev (Arvut’un Kanunları)

Tora ve Mitzot’u üstelenmek isteyen kişi kendisini İsrail topluluğuna, büyük bir birlik içinde, dâhil etmelidir. Bu nedenle, Tora’nın edinilmesi sırasında onlar kesinlikle birbirlerinden sorumludurlar, zira kişi Tora’yı edinmek ister istemez, kendisini, arzusunu onlarla birleştirmek amacıyla diğerlerine tek ve bir olarak dâhil etmelidir. Ve kesinlikle her biri dostundan sorumludur, zira hepsi bir olduklarında önemlidirler. Ve tam da her biri dostundan sorumlu olduğu için ki birlik olurlar, bu yolla Tora’yı yerine getirebilirler, bu olmaksızın Tora’yı korumak mümkün değildir. Zira böylece sevgi ve birlik arzusu bakımından, her biri dostundan memnun kalır ve aralarında form eşitsizliği yoktur. Onunla yukarının arzusuyla birleşecekleri, tek bir arzuya dâhil olurlar, birliğin amacı budur.

15) Rabaş, Makale 15, Çoğunluğun Duası (1986)

Tavsiye, tüm kolektif için istemektir. Diğer bir deyişle, eksikliğini hissettiği ve yerine getirilmesini istediği her şey için, kişi kendisinin bir istisna olduğunu ya da kolektifin sahip olduğundan daha fazlasını hak ettiğini söylememelidir. Aksine, “Kendi halkım arasında yaşarım,” yani kolektifin tamamı için isterim, çünkü kendim için hiçbir şey istemediğim fakat sadece Yaradan’ın memnun olmasını istediğim bir koşula gelmeyi arzularım. Dolayısıyla, Yaradan’ın benden hoşnut olması ya da başkalarından hoşnut olması benim için hiç fark etmez.

Diğer bir deyişle, kişi Yaradan’dan “tamamen Yaradan için” denen bir anlayış vermesini ister. Bu demektir ki kişi, kişi bu şekilde Yaradan’a ihsan etmek istediğinden, belki de gerçekten sadece kendini sevmeyi düşündüğünden, sevinç ve haz alacak diye kendisini aldatıp aldatmadığından emin olacaktır.

16) Rabaş, Makale 15, Çoğunluğun Duası (1986)

Eğer kolektif içinde, Yaradan ile Dvekut amacına ulaşabilen birkaç kişi varsa ve bu Yaradan’a, kendisinin Yaradan’a yakınlaşmakla ödüllendirilmesinden daha fazla memnuniyet verecekse, kişi kendisini hariç tutar. Bunun yerine, Yaradan’ın onlara yardım etmesini arzular çünkü bu, yukarıya kendi çalışmasından daha fazla memnuniyet verecektir. Bu nedenle, kişi kolektif için, Yaradan tüm kolektife yardım etsin, Yaradan’a ihsan edebildikleri ve O’na memnuniyet verebildikleri için, Yaradan onlara tatmin olma duygusunu versin diye dua eder.

Ve her şey aşağıdan bir uyanışa gerek duyduğu için, kişi uyanışı aşağıdan verir ve diğerleri uyanışı yukarıdan alır; Yaradan’ın O’nun için daha fazla faydalı olacağını bildiği her kim ise, o kişi alacaktır.

17) Rabaş, 42. Mektup

Şöyle yazdığı gibi, “Ve hepsi tek kalp tek adam olarak bir araya geldi.” Bu demektir ki, hepsinin tek bir amacı var, Yaradan’a yakınlaşmak. Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız. Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.

18) Rabi Menahem, Ahavat Şalom

”Dostu için dua eden kişi ilk olarak karşılığını alır”. Yorum: Dostu için dua eden biri, ihsan etmeye ilişkin bir geçiş hattı haline dönüşür, dostuna ihsan eder ve onun içerisinden bolluk akar ve bu sebepten dolayı o ilk olarak karşılığını alır.

19) Baal HaSulam, Arvut, Madde 17-18

Tüm halk birbirinden sorumludur, hem olumlu hem de olumsuz yönden. Olumlu taraftan, eğer her biri Bağı dostunun ihtiyaçlarıyla ilgilenip karşılayana dek korursa Manevi Çalışma ve Islahı tam anlamıyla yerine getirebilirler, yani Yaradan’a mutluluk getirebilirler. Olumsuz taraftan da, eğer ulusun bir kısmı Bağı korumak istemezse ve kişisel-sevgiden zevk almayı seçerse ulusun geri kalan kısmının da içinden hiç çıkamayacakları bataklık ve alçak seviyede kalmalarına neden olurlar.

Bu nedenle, Bağ birinin delik açtığı kayıktaki iki kişi olarak tanımlar. Arkadaşı sorar, “Neden delik açıyorsun?”, diğeri yanıt verir “Sana ne, ben kendi altıma delik açıyorum senin altına değil.” Ve öteki şöyle yanıtlar, “Aptal! İkimiz birlikte boğulacağız!”.

20) Rabaş, Not 738, Tuz Antlaşması

Tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” bu tuz antlaşması meselesidir. Ve bu antlaşma mantık ötesidir zira kişi dostundan iyi şeyler aldığı zaman onlar bir antlaşma yapmalıdırlar.

Ve bu antlaşmayı yapma meselesi tam da her birinin diğerinden şikayetleri ve talepleri olduğu, öfke ve ayrılık olduğu zaman olmalıdır. Ve böylece yaptıkları bu antlaşma onlar arasında sevgi ve birliği korur. Ve kural şudur ki, ne zaman içlerinden biri diğerine zarar vermek isterse ona aralarında yapmış oldukları antlaşma hatırlatılır.

Bu onların sevgi ve barışı korumaya zorunlu kılar ve “tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” sözünün anlamı budur yani Yaradan’a doğru yaklaşma çalışması tuz antlaşması ile olmak zorundadır, bu her şeyin temelidir.

21) Baal HaSulam, Zohar’ın Tamamlanması İçin Bir Konuşma

Yaradan Kendisini düşünmez, O mevcut mu, Varlıklarını gözetiyor mu ve benzer şüpheleri düşünmez.  Benzer şekilde, Yaradan’ın bunları düşünmediği açık iken form eşitliğini gerçekleştirmek isteyen kişi de bu şeyleri düşünmemelidir, zira bundan daha büyük form eşitsizliği yoktur. Dolayısıyla, bunları düşünen kişi elbette ki O’ndan ayrıdır ve asla form eşitliğini gerçekleştiremeyecektir.

Bilgelerimizin söylediği budur, “Tüm hareketlerinizin Yaradan için olmasına izin verin”, yani Yaradan’la birleşmek için. Birleşmenin amacını yüceltmeyen hiçbir şey yapmayın. Bunun anlamı, tüm hareketlerinizin ihsan etmek ve dostunuza faydalı olması demektir. O zaman, Yaradan’la form eşitliğini gerçekleştirirsiniz; zira O’nun tüm aksiyonları ihsan etmek ve başkalarına fayda sağlamak içindir, öyleyse sizin, tüm hareketleriniz sadece ihsan etmek ve başkalarına yarar sağlamak için olacaktır. Bu, tam bir bütünleşmedir.

22) Rav Haim Vital, Şaar HaGilgulim, Giriş, 38

Öğretmenim beni ve o grupta onunla birlikte olan tüm arkadaşlarımı, sabah duasından önce “Komşunu kendin gibi sev” emrini üstlenmemiz ve İsrail’den olan herkesi, kendi ruhuymuş gibi sevmeyi hedeflememiz gerektiği konusunda uyardı. Çünkü böylece tüm İsrail’i kapsayan dua yükselecek, yukarı çıkıp, yukarıda bir düzeltme yapabilecektir. Özellikle arkadaş sevgisinde, her birimiz sanki o arkadaşların bir organıymışız gibi kendimizi dahil etmeliyiz. Öğretmenim bu konuda beni sert bir şekilde uyardı.

23) Rabaş, Makale 4, Her biri Dostuna Yardım Etti (1984)

Herkeste ortak olan tek bir şey var-ruh hali. Şöyle denir: “Kişinin kalbinde bir endişe varsa, bırakın başkalarına ondan bahsetsin.” Çünkü kendini canlı ve neşeli hissetmek için, ona ne zenginlik ne de bilgelik yardımcı olabilir.

Daha ziyade, dostunun düşüşte olduğunu görüp, ona yardım edebilecek olan bir kişidir. Şöyle yazılmıştır: “Kişi kendini hapisten kurtaramaz.” Aksine, kişinin ruh halini yükseltecek olan, dostudur.

Bu demektir ki kişiyi, bulunduğu durumdan, canlılık durumuna dostu yükseltir. Sonra, kişi, sanki şimdi amacı ona yaklaşmış gibi, tekrar yaşama ve zenginliğe dair güven ve güç kazanmaya başlar.

Sonuç olarak, herkes dikkatli olmalı ve dostunun ruh halini yükseltmek için ona nasıl yardım edebileceğini düşünmelidir, çünkü ruh hali konusunda, herkes dostunda doldurabileceği bir ihtiyaç noktası bulabilir.

24) Degel Mahaneh Efraim, VaEthanan

Yaradan birdir ve İsrail birdir,” diye yazılmıştır; buna göre onlar Yaradan’a bağlanırlar zira bu Bir olanın bire bağlanması yararlıdır. Bu ne zaman olur? İsrail tek bir deste olarak birbirine tam bir birlik içinde bağlandığında olur. O zaman bir olarak kabul edilirler ve Yaradan onların üzerindedir, çünkü O birdir.

Ama kalpleri bölündüğünde onlar birbirlerinden ayrı düşerler ve birliğe bağlanamazlar ve Yaradan onların üzerinde olmaz. Aksine başka bir tanrı onların üzerindedir. Bu şu ayette ima edilir, “Ve siz bağlanmış olanlar,” yani birbirine bağlanan ve birlik olanlar, “Siz, her biriniz yaşıyorsunuz.” Onlar birlik içinde iken, böylece Bir’in bire bağlanması uygundur ve tek bir Yaradan onların üzerindedir.

25) Baal Hasulam, Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi

Bu şekilde kişi çalışmasını sevgi ve başkalarına ihsan olarak tamamlayıp, en yüksek noktaya gelirse, aynı zamanda Yaradan için sevgi ve ihsanı da tamamlamış olur. Bu aşamada ister başkalarına, ister onu Yapana memnuniyet vermek olsun, bu ikisi arasında fark yoktur.

Bu Hillel’in söylediği şeydir, “Dostunu kendin gibi sev,” nihai hedeftir. Çünkü bu insanlık için en uygun formdur.

Yaptığımız işlerle yanlışa düşmemeliyiz. Biliyoruz ki, dostumuzun ihtiyacını kendimizinkinden önce koyarsak, bu ihsan etme niteliğidir. Bu sebeple Hillel amacı “Ve Tanrı’nı tüm kalbinle, ruhunla ve gücünle seveceksin,” olarak tanımlamaz, çünkü onlar gerçekten bir ve aynı şeydir. Bu böyledir, çünkü kişi dostunu da tüm kalbiyle ve ruhuyla sevmelidir, çünkü bu “kendin gibi,” sözünün anlamıdır. Her şeyden evvel kişi tüm kalbi, ruhuyla kendini sever, fakat Yaradan’la ilgili kişi kendini kandırır; dostuyla ise her şey gözlerinin önündedir.

26) Degel Mahaneh Efraim, Yitro

İsrail oğulları halkının her zaman tek bir demet olarak bir araya gelmesi iyidir. Böylece, daha düşük derecede olanlar bile dostlarının daha fazla Keduşa [kutsallık] kazanmalarına ve daha fazlasına erişmelerine yardımcı olurlar. Üstteki alttakine ihtiyaç duyduğu gibi alttakinin de üsttekine ihtiyacı olduğu için, her zaman tek bir demette toplanacaksınız ve böylece kökleriniz de birleşecek. “Ve Bana Segula [çare / erdem] olacaksın,” sözünün anlamı budur, yani aşağıda bir ve birlik içinde olduğunuzda, üst dünyada da Segula olacaksınız.

27) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır? (1988)

Her biri gruba yaşam ruhu ve umut verip, enerji aşılamalıdır. Bu nedenle, her bir dost kendine şunu söyleyebilmelidir, “Şimdi çalışmada temiz bir sayfa açıyorum.” Diğer bir deyişle gruba gelmeden önce Tanrı çalışmasının gelişiminde hayal kırıklığına uğramıştır fakat şimdi grup onu yaşam ve umutla doldurmaktadır.

Bu nedenle grup vasıtasıyla güven kazanır ve üstesinden gelme gücü edinir çünkü artık bütünlüğü elde edeceğini hisseder. Tüm düşüncelerinin -fethedilemeyecek yüksek bir dağla karşı karşıya ve bunun gerçekten de ürkütücü bir engel olduğu- şimdi önemli olmadığını görür. Tüm bunu grubun gücünden almıştır çünkü her biri guruba cesaret ve yeni bir ruhu hali aşılamıştır.

28) Baal HaSuam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk), 23

Bilgelerimiz “ve orada, halk dağın önünde kamp kurdu,” sözünü “tek kalpte tek insan” olarak yorumlamışlardır.

Zira, “Dostunu kendin gibi sev” Sevabı ilgili olarak … ulusun her bir kişisi kendisini kişisel-sevgiden ayırmış ve sadece dostuna fayda sağlamak istemiştir. Sonuç olarak ulusun tüm bireyleri bir araya geldiler ve tek kalp tek adam oldular zira sadece o zaman Manevi Edinimi hak ettiler.

29) Baal HaSulam, Şamati 76- Tüm Adaklarınızla Tuz Da Sunacaksınız

Tüm adaklarınızla tuz da sunacaksınız,” bu, tuz antlaşmasını da sunacaksınız anlamındadır. Antlaşma akla karşılık gelir. Genel olarak kabul edilen odur ki, iki kişi birbirine iyilik yaptığı zaman, onların aralarında sevgi rol oynadığı zaman aralarında antlaşma yapmalarına kesinlikle gerek yoktur. Ama aynı zamanda tam da sevginin rol oynadığı bu zaman genellikle antlaşma yapmanın zamanıdır. Böylece o, “antlaşma yapmak daha sonrası içindir” dedi.

Bu demektir ki bu antlaşma şimdi yapıldı, çünkü eğer daha sonra onlardan birisi diğerinin kalbinin tam olarak dostuyla dolu olmadığını düşündüğü bir durum olsa bile, ellerinde bir antlaşmaları olacaktır. Bu antlaşma onlara, bu durumda bile o eski sevgiyi sürdürmek için verdikleri sözü hatırlatacak.

Tüm adaklarınızla tuz da sunacaksınız,” sözünün anlamı, Tanrı’nın hizmetindeki tüm Krevut (yaklaşım) Kral’ın antlaşması hakkında olmalıdır.

30) Rabaş, 40. Mektup

En güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi.

Ve kişi dostunun sevgisini hissetmeye başladığında, yenilik hoşa gider kuralı gereği haz ve neşe içinde derhal uyanmaya başlar. Dostunun sevgisi onun için yeni bir şeydir çünkü o zamana kadar kendi iyiliğini düşünen tek kişi kendisiydi. Fakat dostunun onunla ilgilendiğini keşfettiği an, bu onun içinde ölçülemez bir neşe uyandırır, insan sadece haz hissettiği yerde olmak istediğinden artık kendisiyle ilgilenmez. Ve dostuyla ilgilenerek, haz hissetmeye başladığından doğal olarak kendisini düşünmez.

31) Rabaş, Not 759, Bir Bütün Olarak İnsan

Kişi önce bilmelidir ki, sevgi eylemlerle satın alınır. Dostlarına hediyeler verdiğinde, verdiği her hediye dostunun kalbinde delik açan bir ok ya da kurşun gibidir. Açılan pek çok delik, verenin sevgisinin içeriye girdiği bir boşluk oluşturur.

Ve sevginin sıcaklığı onu dostunun sevgisine yaklaştırır ve sonra iki âşık her ikisini de örten sevginin örtüsü altına girmiş olur. Bu demektir ki, tek sevgi her ikisini de örter ve doğal olarak, her ikisini de örten şey tek bir örtü olduğundan, tek kişi hâline gelirler. Bu şekilde her ikisi de iptal olur.

32) Rabaş, Not 217, Uzağa Kaç Sevgilim

Form eşitliği olmadan hiçbir şey alamayız, her zaman eşitlik koşulu olmalıdır. Böylece, kendi için alma koşulu içinde çalışarak kişi kendine merhameti uyandırdığı ve daha çok dua eklediği zaman, form eşitliğinde bir kap hazırlamak için, bu yeterli olmaz, aksine alma kıvılcımları onun içini sarar.

Buna göre kişi aksi istikamete hareket etmektedir, yani kişi ihsan etme kabını hazırlarken alma kabını hazırlamaktadır. Ve “O’nun niteliklerine tutun” yani tam olarak, “O merhametlidir, sen de merhametli ol.” Böylece kişi kolektif için dua etiği zaman, bu duası ile, dua edebildiği ölçüde ihsan etme koşulunda çalışıyordur, bu derecede kabını dokumaktadır, ki orada, “merhametli” denen ihsan etmenin ışığı ifşa olur. Ve merhamet ışığını edinerek kişi daha sonra “merhametli” olma koşulunu ifşa edebilir.

33) Zohar, Toldot, Bunlar İzhak’ın Neslidir # 3

Aynı zamanda, adamın bedeninde, dünyada karşılığı olmayan hiçbir organ da yoktur.

Bu şu nedenledir, çünkü adamın bedeni organlara bölünmüştür ve kademe kademe durur, biri bir diğeri üzerine inşa edilmiştir ve hepsi tek bir bedendir. Benzer şekilde bu dünya, yani bu dünyadaki yaradılışta da pek çok organ bir diğerinin üstünde durur ve onlar tek bir bedendir.

34) Baal HaSulam, Şamati 225- Kendini Yükseltme

Kişi kendini çevresinin üzerine yükseltemez. Dolayısıyla, kişi çevresinden beslenmek zorundadır. Ve kişinin çok çaba göstermek ve Tora çalışmaktan başka çaresi yoktur. Bu nedenle kişi kendine iyi bir çevre seçerse, çevresine göre yönleneceği için, zamandan ve çabadan tasarruf eder

35) Rabaş, Makale 3, Dost Sevgisi – 1 (1984)

Ve tarlada gezinirken bir adam onu buldu. Ve adam ona sordu: ‘Ne arıyorsun?’ Şöyle dedi: ‘Kardeşlerimi arıyorum. Sana yalvarırım, bana sürüyü nerede otlattıklarını söyle.’” (Genesis, 37)

Tarlada gezinen” adam, dünyayı besleyecek ekine kaynak olan yer anlamına gelir. Ve tarladaki çalışma, toprağı sürmek, tohum ekmek ve ekin biçmektir. Bununla ilgili şöyle denir: “Gözyaşı içinde ekenler, neşe içinde biçecek” ve buna, “Efendi’nin kutsadığı toprak” denir.

Baal HaTurim, tarlada gezinen kişiyi, aklın yolundan sapan kişi olarak açıklar. O, “tarlada gezinen eşek” durumundadır ve ulaşması gereken yere onu götürecek olan gerçek yolu bilmez. Ve ulaşması gereken amaca asla ulaşamayacağını düşündüğü bir koşula gelir.

Ve adam ona sordu,’ Ne arıyorsun?’”, yani, “Sana nasıl yardım edebilirim?” “Ve o şöyle dedi: ‘Kardeşlerimi arıyorum.’” Kardeşlerimle yani dost sevgisinin olduğu bir grupla beraber, Yaradan’ın evine giden yolu çıkabileceğim.

Bu yola, “ihsan etme yolu” denir ve bu yol, doğamıza aykırıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için, herkesin dostuna yardım edebileceği, dost sevgisinden başka bir yol yoktur.

36) Rabaş, Makale 17, Puta Tapanlara Tora Öğretmenin Kesinlikle Yasaklanmasının Anlamı (1987)

Eğer kişi gruba bağlanmazsa, yani eğer grubu takdir etmezse gruptan etkilenemez. Bağlandığı ölçüde, çabalamadan sadece gruba tutunarak onlardan alabilir.

37) Baal HaSulam, Sürüyü Toplamanın Zamanı Değil

Zohar bize aynı gemide yelken açmış iki kişi ile ilgili bir kıssa anlatır: Bir tanesi kendi altında bir delik açmaya başlar. Arkadaşı sorar, “Neden delik açıyorsun?”, diğeri yanıt verir “Sana ne, ben kendi altıma delik açıyorum senin altına değil.” Ve öteki şöyle yanıtlar, “Aptal! İkimiz birlikte boğulacağız!”. Ve işte şu halkın gizli duasıdır: Kişi kendisini genelin dışında tutmamalı, Yaradan’ını memnun etmek için olsa bile, yalnız genel için. Herhangi bir nedenle geneli terk eden ruhuna zarar verir.

38) Rabaş, Makale 471, Bugün Ayakta Duruyorsunuz (B)

Anlaşma ile ilgili olarak Baal HaSulam der ki, aralarında sevgi ve dostluk olan, birbirini seven iki dost neden anlaşma yapmalıdır? Ancak anlaşma, aralarındaki sevginin mükemmel olduğu, şimdiki zaman için değildir, bir süre sonra aralarında aynı sevgi olmayabilir ve her biri diğerinin yanlış yaptığını düşünebilir. O zaman anlaşma gelir ve böylece her biri aralarında gerçek sevgi olduğu zaman yaptıkları antlaşmayı tutacaktır. Şimdi bunu hissetmeseler bile, aralarındaki dostluğu, sanki sevgi hissediyormuş gibi koruyacaklardır.

Aynı şekilde, kişi Yaradan’ın sevgisini hissettiğinde, Yaradan’ı sevmek uğruna diğer tüm sevgilerden vazgeçmesi gerektiğini anlar, ancak daha sonra bu uyanış ondan geçtiğinde, artık Yaradan’ın sevgisini hissetmez. Böylece daha önce vazgeçmeye karar vermiş olduğu diğer sevgililere geri dönmek ister; o zaman antlaşmayı sürdürmeli ve Yaradan’ın sevgisini hissettiğindeki tarz doğrultusunda ilerlemelidir, artık hiç böyle hissetmese bile. Bu, daha önce yaptığı antlaşmayı yerine getirmek için zorla, kendini zorlayarak çalışmaktır. Ve buna “antlaşmaya girmek,” denir.

39) Likutey Halahot, Hilhot Arev

Arvut’un kökünün özü, Tora’nın edinimi yönünden gelir, İsrail’in tümü her bir diğerinden sorumlu olduğu zaman. Çünkü köklerinde İsrail’in ruhları tek ve bir diye göze alınırlar çünkü onlar birliğin kaynağından gelirler.

40) Rabaş, Makale 2, Dost Sevgisine Dair (1984)

Kişi kalbindeki sevgiyi, dostlarına karşı ifşa etmesi gerekir, zira bu sevgiyi ifşa etmekle, dostlarına karşı, dostlarının kalplerini uyandırır, böylece onlar da her birinin dost sevgisini uyguladıklarını hissederler. Bunun faydası, kişinin bu şekilde, dost sevgisini daha güçlü uygulama gücü kazanmasıdır, zira her birinin sevgisinin gücü, birbirlerine entegre edilmiştir.

41) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Toplumdaki her birey bir makineye yerleştirilmiş birkaç başka çarka bağlı bir çark gibidir. Bu tek çarkın, kendisi dışında hareket etme özgürlüğü yoktur; ancak makineye, genel görevini gerçekleştirmesinde yeterlilik kazandırmak için belli bir yönde ve diğer çarkların ile harekete devam eder. Eğer çarkta bir kırılma olursa kırılma; çarkın kendisine değil, hizmeti ve makinenin tümüne ilişkin rolüne göre değerlendirilir.

42) Rabaş, Makale 9, Kişi Her Zaman Evinin Kirişlerini Satmalıdır (1984)

İki dostun yaptığı anlaşmayla ilgili Baal HaSulam’a şu sorulduğunda, “Ve İbrahim koyunları ve öküzleri aldı ve onları Abimeleh’e verdi ve ikisi bir anlaşma yaptı.” Şöyle sordu, “Eğer ikisi de birbirini seviyorsa, tabii ki birbirlerine iyilik yaparlar. Ve doğal olarak, bir sebeple, aralarındaki sevgi azaldığı zaman, birbirlerine iyilik yapmazlar. Öyleyse aralarında anlaşma yapmaları onlara nasıl yardım eder?”

Şöyle cevapladı, yaptıkları anlaşma, şu an için değildir; şimdi aralarındaki sevgi hissedildiği için, anlaşma yapmalarına gerek yoktur. Tersine, anlaşma, kasıtlı olarak gelecek için yapılmıştır. Diğer bir deyişle, bir süre sonra, muhtemelen şu an hissettikleri gibi bir sevgi hissetmeyecekler, ama yine de ilişkilerini daha önceki gibi devam ettireceklerdir. Anlaşma bu yüzden yapılır. Ayrıca, toplum kurulduğu zamanki sevgiyi hissetmeseler de yine de herkes, kendi bakış açısının üstesinden gelmeli ve mantık ötesi gitmelidir. Bu sayede, her şey ıslah olur ve her biri dostunu uygun bir şekilde yargılar.

43) Rabaş, 5. Mektup

Savaşta olduğunuzu hissettiğinizde, her biriniz dostunun yardımına muhtaç olduğunu ve o olmadan kendi gücünün zayıflayacağını bilecek ve anlayacak. Sonra, hayatlarınızı kurtarmak zorunda olduğunuzu anladığınızda, her biriniz koruması gereken bir bedene sahip olduğunu unutacak ve düşmanı nasıl yeneceğiniz düşüncesiyle birbirinize bağlanacaksınız.

44) Rabaş, 24. Mektup

Bu, Yaradan’ın sevgisinin farkındalığını bu yolla korumak zorunda olduğunuzun, tüm gün ve gece, gün veya gece aşamasını hissettiğinizde, daima tetikte olmanız gerektiğinin size yukarıdan bildirilmesinin sebebidir. Yaradan’a şöyle deriz, “Seninkiler hem gün hem gece.” Bu nedenle, gece de gecenin karanlığı da insanın iyiliği için Yaradan’dan gelir, şöyle yazdığı gibi: “Günden güne konuşmayı ifade eder ve geceden geceye bilgiyi tanımlar.” Öyle anlaşılıyor ki, alevler kendi kendine yükselene kadar dostların kalplerini uyandırmalısınız, atalarımızın bununla ilgili şöyle söylediği gibi, “Mumları yaktığın zaman.” Bununla Yaradan’ın sevgisinin farkındalığı ile ödüllendirilmiş olursunuz.

45) Pri Etz Haim, Selihot Kapısı, Bölüm 8

“Günah işledim” değil, “günah işledik” şeklinde çoğul bir olarak konuşmalıyız. Bunun nedeni, tüm İsrail’in tek bir vücut olması ve İsrail’den olan herkesin belirli bir organ olmasıdır, çünkü bu Arvut’tur [karşılıklı garanti], burada kişi günah işlediğinde arkadaşına kefil olur. Bu nedenle, içinde aynı haksızlığa sahip olmasa da yine de itiraf etmelidir, çünkü arkadaşı işlediğinde, sanki kendisi yapmış gibi olur. Bu yüzden çoğul olarak söyleniyor. Kişi evinde tek başına bir itirafta bulunsa bile, günah işlediği şeyin, ruhların Arvut’u nedeniyle günahımızı birlikte işlediğimizi düşündüğünü söylemelidir.

46) Rabaş, Makale 3, Tüm İsrail’in Bir Sonraki Dünyada Payı Vardır (1987)

İbrahim ve Avimelek hakkında şu yazılmıştır: “Ve ikisi bir anlaşma yaptılar.” Baal HaSulam sordu: “Eğer iki kişi, birbirlerini sevmenin zahmete değer olduğunu anlıyorlarsa, neden bir anlaşma yapsınlar ki? Görünürde bir sözleşme imzalamanın ne gibi bir yardımı olabilir ki? Bize ne katar?” Daha sonra dedi ki: “Bir anlaşma yaptığımızda kastettiğimiz, onları bir şeyin ayırması mümkün olduğundan, şimdi bir anlaşma yapıyorlar, böylece şimdiki gibi aralarında sevgi ve eşitliğin olduğunu anlıyorlar, daha sonra onları ayıran bir şeyler olduğunda bile bu anlaşma geçerliliğini korur. Yine de, şu anda kurdukları bağ kalıcı olur. Buna göre, diyebiliriz ki, daha sonra onları ayıran bir şeyler olduğunda, her birinin mantık ötesi gitmesi gerektiğini ve mantık dâhilinde gördüklerini dikkate almayıp mantık ötesine gideceklerini söyleyebiliriz. Ancak bu şekilde anlaşma geçerliliğini korur ve aralarında bir ayrılık olmaz.

47) Maor VaŞemeş, Paraşat Ekev

En önemli şey kutsal topluluğun içinde, her biri kendisinin erdemli veya özel olduğunu düşünmemeli, aksine tek düşüncesi davranışı veya eylemleri ile kutsal topluluğa zarar vermemek olmalıdır. Ve hatta kişi önemli biri bile olabilir ama gene de eylemlerini sorgulamalı ve ne için önemli olduğunu dikkate almalı ve kendisini tamamen sıfırlamalıdır. Tam bir ünite olan her onlunun içinde Şehina’nin oturduğu bilinir. Ve tam bir ünite baş, kollar, bacaklar ve topuklardan yapılmıştır. Buna göre herkes kendisini kutsal toplum içindeki “bir hiç” olarak gördüğü zaman -diğerleri baş ve beden ve üst parçalar olurken- bu kişi topluluğun topuğu addedilir. Ve herkes kendisinin bu şekilde olduğunu düşünür ve onların eylemleri bolluk, bereketin ve dünyadaki tüm iyiliğin kapılarını açar. Tam olarak bu (bolluk ve iyilik) kendisini başka bir şey değil ama yalnız topuk olarak kabul edenden yayılır.

48) Rabaş, 18. Mektup

Kalbe konuşan Yaradan’ın sesini duyduğumuzda, her şey “Arınmaya gelen yardım alır,” sözündeki gibi gerçekleşir. Kutsal Zohar bunu şöyle yorumlar, kişi kutsal ruhtan yardım görür, yani kalp Yaradan’ın sesini duyar ve sonra özellikle kutsallığın sesi, yani ihsan etme arzusu tüm arzulara hükmeder. Ve doğal olarak aptallığa geri dönmez, yani bir daha günah işlemez, çünkü tüm alma arzusu ihsan arzusuna teslim olmuştur. Bu sırada tüm iyilikler kalpte belirir, çünkü Şehina’nın haz doldurması için orada yer vardır ve sonra tat ve dostluk yayılıp insanın tüm organlarını kaplar. Bu özellikle Yaradan’ın sesini duyduğunda olur. Tüm beden teslim olur ve kendini kutsallığa köleleştirir. Beden kutsallığa hizmet eden bir hizmetkâra dönüşür.

49) Ramhal Grubu, Takanon (Ana Yasa)

Bunlar, dostların üstlendikleri antlaşmanın sözleridir. Yaradan’ı Şehina’sı ile birleştirmek uğruna buna uyacaklardır, çünkü hepsi bu işi, Tanrı’nın işini yapacak tek bir adam haline geldiklerine dair imza attılar. Ve bu çalışmada her biri, hepsi olarak değerlendirilecektir.

Kendi üzerlerine aldıkları şey budur:

Bu öğrenim, herhangi bir ödül beklentisi veya başka bir düşünce veya eğilim için ödül almak için değildir, sadece Şehina’nın ıslahı ve tüm İsrail’in ıslahı ile bu halkın Rabbine memnuniyet vermek için olacaktır. Bundan bir ödül almayacaklar, bunun yerine, Yaradan’ı ve O’nun Şehina’sını birleştirmek ve tüm İsrail’i düzeltmek için bu tür ıslahları daha fazla hak edecekler. Bu öğrenim, hiçbir şekilde, suçların kefareti için bile olsa, dostlardan birinin kişisel bir ıslahı olarak görülmeyecektir. Aksine, buradaki tek ve tam niyet, Şehina’yı düzeltmek ve tüm İsrail’i ıslah etmek olacaktır.

50) Pri HaAretz, 10. Mektup

Cehaletten ve Dvekut’un sona ermesinden uzakta tutan şey, dostlar arasında bağ, sevgi ve Dvekut’taki gerçek barıştır. Gerçekten de bu olmazsa, Yüz gizlenir. Kalbi, bir miktar nefret ve kıskançlık yüzünden onu insanlardan ayırmak için acele ederse, kişi hemen Yaradan’ın sesini gerçekten dinleyen kardeşlerine koşmalı ve şöyle demelidir, “Kardeşlerim, ruhum, beni kurtarın, lütfen duymama izin verin; Yaradan’ın sözü harab olmuş kalbimi iyileştirecek.” Kişi ölünceye kadar yüreğine daima dost sevgisi aşılamayı alışkanlık edinmeli ve ruhu bir olana, onlara tutunana kadar buna devam etmelidir. Sonra, herkes tek bir adam olduğunda, Bir ve Tek olan onların içinde yaşayacak ve onları kurtuluş ve bollukla çokça yıkayacaktır ve onlar beden ve ruhun yükselmesiyle yükselecekler.

51) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Tefsirimin ana konusu tüm yaratılanlara bahşedilmiş, form olarak Yaradan’a zıt alma arzusudur. Bu yüzden maneviyattaki form eşitsizliği maddesellikte bedenden kesilip çıkarılan bir organ gibi olduğundan, ruh bedenden ayrılmıştır. Dolayısıyla açıktır ki, Yaradan’ın bizden istediği yaratılmadan önceki gibi O’na bir kez daha tutunmamızdır. 

Atalarımız şöyle der: “O’nun niteliklerine tutun; o merhametlidir.” Bu, alma arzusundaki niteliklerimizi değiştirip, kendimizi sadece ihsan olan Yaradan niteliklerine adapte etmemiz demektir, böylece tüm eylemlerimiz insanlara ihsan etmeye yönelir.

Böylece form eşitliğine, O’na tutunma amacına geliriz. İnsanın kendisi için yapmaya mecbur kaldığı yani kendisi ve ailesinin devamlılığı için yapması gerekenler, form eşitsizliği olarak kabul edilmez çünkü “Gereklilik ne kınanır ne de övülür.” Bu Mesih’in günlerinde bütünüyle ortaya çıkacak olan büyük ifşadır. Bu öğreti alındığında tam bir ifşa ile ödüllendirileceğiz.

52) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Birey ile kolektif arasındaki, birey ile maddi ve manevi anlamda içinde var olduğu ve onu besleyen kolektif arasındaki oransal değeri derinlemesine bilmemiz lazım.

Realite; bir başına kalmış bir bireyin, çevresinde ona hizmet edecek ve ihtiyaçlarını sağlamaya yardımcı olacak yeterli sayıda insan olmadan var olma hakkı olmadığını bize gösteriyor. Dolayısıyla, kişi öncelikle sosyal bir hayat sürmek için doğmuştur. Toplumdaki her birey bir makineye yerleştirilmiş birkaç başka çarka bağlı bir çark gibidir. Bu tek çarkın, kendisi dışında hareket etme özgürlüğü yoktur; ancak makineye, genel görevini gerçekleştirmesinde yeterlilik kazandırmak için belli bir yönde ve diğer çarkların ile harekete devam eder.

Eğer çarkta bir kırılma olursa kırılma; çarkın kendisine değil, hizmeti ve makinenin tümüne ilişkin rolüne göre değerlendirilir.

53) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş

Bir kişinin hareketlerinin tüm dünyayı yükseltmesine veya alçaltmasına şaşırmayın; çünkü genel ve özelin (bütünün parçası), bezelye kabuğundaki iki bezelye tanesi gibi eşit oldukları değişmez bir kanundur ve genele atfedilen her şey özele de atfedilir. Dahası, parçalar bütünde bulunanı oluştururlar ve ancak parçaların miktarına ve kalitesine bağlı olarak, parçalar ortaya çıktıktan sonra genel olan da ortaya çıkabilir. Sonuç olarak, bir bireyin hareketinin değeri, bütünün tamamını yükseltir veya düşürür.

54) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Belli bir kolektifin iyiliği ile tüm dünyanın iyiliğini karıştırırsam şaşırmayın; çünkü gerçekten de öyle bir dereceye geldik ki tüm dünya tek kolektif ve bir toplum kabul edilmektedir. Yani, dünyadaki her birey yaşamının özünü ve geçimini dünyadaki tüm insanlardan sağladığından; tüm dünyaya hizmet etmeye ve tüm dünyanın iyiliğini düşünmeye mecbur edilir.

55) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Bizim konumuzda, bütünü içinde her bir kişinin faydası; kendi iyiliğine göre değil, kişinin topluma hizmetine göre değerlendirilir. Bunun tersi de doğrudur; bizler her bireyin toplumun genelini uğrattığı zarara göre kötü niteliğin ölçeriz, kişinin bireysel değerine göre değil.

Tüm bunlar; içlerindeki hakikat ve iyilik açısından apaçık ortadadır. Bunun nedeni; kolektifte bulunan şeyin, sadece bireyde bulunan şey olmasıdır. Kolektifin yararına olan, her bireyin yararına olandır: Kolektife zarar veren kimse, bu zarardan payını alır ve kolektife faydası olan kimse, bu faydadan payını alır. Zira bireyler bütünün parçasıdır ve bütünün değeri hiçbir şekilde bireylerin toplamından başka bir şey değildir.

56) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Bizim neslimizde birey mutluluğu için dünyadaki tüm ülkeler tarafından desteklendiğinde, aynı ölçüde bireyin de tüm dünyaya esir olması bir gerekliliktir, tıpkı makinede işleyen bir çark gibi…

Dolayısıyla; bir bölgede iyi, mutlu ve barışçıl işler yapma imkânı dünyadaki tüm diğer ülkelerde böyle değilse hayal edilemez ve bu durumun tersi de söz konusudur. Bizim zamanımızda, ülkeler yaşamsal ihtiyaçların sağlanması için birbirlerine bağlıdırlar, daha erken dönemlerde bireylerin ailelere bağlı oldukları gibi… Bu yüzden, artık sadece bir ülke veya bir ulusun iyiliğini garanti edecek işlerden bahsedip, bunlarla ilgilenmek yeterli değildir; ancak tüm dünyanın iyiliği ile ilgilenebiliriz. Çünkü dünyadaki her bireyin menfaati veya zarar görmesi, dünyadaki tüm insanların menfaatine bağlıdır ve bununla ölçülür.

57) Baal HaSulam, Özgürlük

Kolektif ve birey bir ve aynıdır ve kolektifin özgürlüğü ile bireyin özgürlüğü de bir ve aynı olduğu için kolektife köle olmasından dolayı birey zarar görmez, onlar iyiliği de ve özgürlüğü de paylaşırlar. Böylece iyi nitelikler ve kötü nitelikler, iyilikler ve kötülükler sadece kamu yararı açısından değerlendirilir.

Tabii ki, yukarıdaki sözler, tüm bireyler halka karşı rollerini sonuna kadar yerine getirirlerse ve hak ettiklerinden fazlasını almazlarsa veya arkadaşlarının payını almazlarsa geçerlidir. Ancak kolektifin bir kısmı buna göre davranmazsa, sonuç olarak sadece kolektife zarar vermekle kalmaz, kendileri da zarar görür.

Herkesin bildiği bir konuyu daha fazla tartışmamalıyız ve yukarıda bahsedilen sadece yanlış olanı, düzeltilmesi gereken yeri, yani her bireyin kendi yararının ve kolektifin yararının aynı ve bir olduğunu göstermektir böylece dünya tam ıslahına kavuşacaktır.

58) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Herkes düşüncelerini, dostuna ihsan etmeye adayacak tıpkı kendi ihtiyaçlarını hissetmeden önce, onunkini (dostununkini) hesaplayan, bir eğitimin doğasında olduğu gibi… Bu, tüketimde diğer hayvanlar gibi olduğumuz gözlemine dayanır. Ayrıca dünyadaki her iğrenç eylem tüketimden kaynaklanmaktadır. Ve bunun tersi de, dünyadaki her sevinçli eylemin, kişinin bir başkasına ihsan etme niteliğinden geldiğini görüyoruz. Bu nedenle, tüketim düşüncelerini kendimiz için küçümsemeli ve reddetmeliyiz ve zihinlerimizi yalnızca dostumuza ihsan etme düşünceleriyle doldurmalıyız.

59) Baal HaSulam, Ulus

Her yaratılanın doğasında var olan egoizm ölçüsü, varlığının devamlılığı için gerekli bir koşuldur. O olmadan, ayrı bir varlık olamaz ve kendi olmaktan uzaklaşır. Yine de, bu insandaki özgecilik ölçüsünü kesinlikle inkâr etmemelidir. Aralarına kesin sınırlar koymak için gereken şey şudur: Egoizm yasası, asgari varoluşunu sürdürecek ölçüde, tüm gücüyle korunmalıdır. Bu ölçünün artmasına, bundan feragat edilmesine, ancak kişinin dostunun iyiliği söz konusu olduğunda müsaade edilir.

60) Baal HaSulam, Tek Emir

Lişma’yı edinme başarısını garanti eden ilk ve tek Mitzva, insanın gereksinimlerin haricinde kendisi için değil, başkaları için çalışmasıdır. Kişi sadece rızkını sağlamak için kendisine çalışır. Geri kalan zamanda, halk için çalışır: ezilenlere hizmet eder ve kurtuluşa ve faydaya ihtiyacı olan dünyadaki her varlığı kurtarmak için çalışır.

Bu sevabın iki avantajı vardır: 1) Herkes bu sevabın yüceliğini idrak eder çünkü bu çalışma dünyadaki tüm insanlar için kabul edilebilir ve makul tek yasadır. 2) Bu sevap kişiyi Tora’yı ve Lişma’yı yerine getirmesinde yardımcı olur çünkü hazırlık amacın bir parçasıdır. Bu böyledir, çünkü kendini insanlara hizmete adayarak, kişi kendine değil başkalarına fayda sağlar. Böylece zamanla Yaradan sevaplarını yerine getirmeye uygun hâle gelir. Doğal olarak niyet Yaradan’ın sevaplarını yerine getirmek olmalıdır.

61) Baal HaSulam Panim Meirot uMasbirot Kitabina Giriş, 22

Kişi kendi için değil, tüm zincir (insanlık) zincir için yaşamalı, öyle ki zincirin (insanlığın) her bir parçası, her bir ruh için yaşamalı. Hayatın hayatının ışığını kendisi için değil ama yalnız tüm zincire (insanlık) için bir kanal olmak için almalı.

62) Likutey Moharan No: 141, Madde:5

Herkes demelidir ki: Tüm dünya yalnız benim için yaratıldı (Sanhedrin 37). Bunun sonucu olarak, tüm dünya benim için yaratıldığından onu ıslah etmek yoksunluklarını gidermek ve onun için dua etmek için her an onu gözlemlemeli ve sorgulamalıyım.

63) Baal HaSulam, Pri Haham, Halk İçin Üzüntü Duyan Kişi

Bu nedenle eğer Yaradan’ın hizmetkârı halkla için üzülmüyor ama yalnız kendi yoksunluğunu hissediyorsa kendi için aldığı yer (kabı) da pek büyük olmaz. Dolayısıyla sırrı “halkın refahının” içinde olan Yaradan’ın kolektif ifşasını edinemez, zira kolektif anlayışın kabını (Kli) değil yalnız bireysel anlayışın kabını hazırlamıştır. Bu nedenle, halkın acısını hisseden ve onların bütün sıkıntılarını kendi kişisel sıkıntıları gibi hisseden kişi, yoksunluğu toplu yoksunluk olduğu için İsrail’in tamamının rahatı olan Şehina’nın doluluğuna kavuşur. Çünkü Şehina’nın yoksunluğu kolektiftir, Keduşa’nın da bolluğu kolektiftir.

64) Degel Mahaneh Efraim, BeŞalah

Yaradan’a gerçekten hizmet etmek isteyen biri, kendini tüm yaratılanlara dâhil etmeli, kendini tüm ruhlarla birleştirmeli, kendini onlara dâhil etmeli ve onunla birlikte olmalıdır. Yani, kendiniz için sadece, Şehina’yı birleştirmek için gerekli olan şeyleri bırakmalısınız. Bu, yakınlığı ve birçok insanı gerektirir, çünkü ne kadar çok insan Yaradan’a hizmet ederse, Şehina’nın ışığı onlara o kadar çok görünür. Bu sebepten ötürü, kişi kendini, tüm insanlara ve tüm yaratılışa kendini dâhil etmelidir ve her şeyi kendi köklerine, Şehina’nın ıslahına yükseltmelidir.

65) Baal HaSulam, Son Neslin Yazıları

Hayatın yönü bir olmaya ve kesinlikle yalnız Yaradan’ın yararına ya da halkın O’nunla bir oluşa (Dvekut’a) erişmesine doğrudur.

66) Baal HaSulam, İnsanın Eylemleri ve Taktikleri

Dünyadaki tüm ruhlar birleşmeli ve tek bir ruhta bütünleşmelidir. Tüm ruhlardan ortaya çıkmalı ve gerçekten tek bir ruh haline gelmelidir, zira yaratılışın başlangıcında, sadece bir adam [Âdem] yaratıldığında ve ondan Zivugim [çiftleşmeler], oğulları doğdu ve oğulları onun yollarını takip ederek, yetmiş ulusla birlikte bu dünya ve onlar içlerinden İsrail tohumuna dönüşene kadar Zivugim’i yaptılar. Islahın sonunda, hepsi Adam HaRişon gibi tek bir adam olana kadar birbirleriyle bir olacaklar.

67) Baal HaSulam, Karşılıklı Sorumluluk -Arvut, Madde 19

Kabalis Raşbi’nin oğlu Elazar, Bağ kavramına daha da açıklık getiriyor. Tüm İsrail’in birbirinden sorumlu olması yetmez, tüm dünya Bağ’a dâhil olmalı.

68) Sefat Emet, Sefer Şemot, Paraşat Yitro

Yaradan’a özlem duyanlar (Yaşar-Kel), tüm dünyayı Tora’nın gücü ile islah etmek üzere birbirlerinden sorumlu olurlar, zira her şey onlara, kendisini ıslah eden ve tüm yaratılanları arkalarından sürükleyenlere bağlıdır.

69) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk), Madde 20

Ancak, dünyanın ıslahının sonu tüm insanları Yaradan’ın amacına getirmekle olacak, şöyle yazılmıştır: “Ve hükümdar tüm yeryüzünün Kralı olacak, o günde Hükümdar Bir ve O’nun adı Bir olacak”. Metinler de şöyle belirtilir “o günde” ve öncesinde değil. Ve birkaç beyit daha vardır, “zira dünya Yaradan bilgisiyle dolacaktır…” “…ve tüm insanlar O’na akacaklar.”

Ancak, manevi bir halkın, tüm insanoğluna karşı rolü Yüce Atalarımızın halka karşı rolüne benzer: nasıl manevi edinimin hak edilişine dek atalarımızın erdemliği bizim gelişimimize ve arınmamıza yardım ettiyse, bizlerin manevi edinimi öncesi, uygulayan atalarımız olmasaydı kesinlikle diğer insanlardan hiçbir farkımız olmazdı (Madde 12).

Ayrıca, Manevi İlmin çalışılması ve Islahlar vasıtasıyla kendisini ve tüm insanları Yaradan’la bütünleşmek olarak adlandırılan ve Yaratılışın amacı olan basamakları başkalarını sevme koşulunu edinene dek geliştirmek Yaradan’a kalbini yönlendiren insanların sorumluluğudur.

70) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk), Madde 28

Şimdi, Sesime kulak verirseniz ve Sözümü tutarsanız,” yani, size burada söylediğime söz verin, tüm insanlar içinde benim hazinem olacağınıza. Siz, benim hazinem olacaksınız ve bedenin arınma ve temizlenme kıvılcımları sizden tüm insanlara ve tüm dünya uluslarına geçecek, zira dünya ulusları henüz buna hazır değiller. Her halükârda, şimdi bir ulusla başlamam gerekiyor ki tüm uluslara çare olsun. Ve bu yüzden şöyle bitiriyor, “zira tüm yeryüzü benimdir,” yani, yeryüzünün tüm insanları bana aittir, sizin gibi ve bana tutunmak kaderlerinde vardır. Ancak şimdi, hâlâ bu görevi yerine getiremezken, erdemli insanlara ihtiyacım var. Ve eğer tüm uluslara çare olmaya karar verirseniz, size “bana inananların krallığı olun” diye emrediyorum.

71) Maor Eynaim, Yitro

Tüm dünyanın tüm yaratılmış varlıklarının, canlılığını her zaman, Yaradan’dan almak zorunda olduğu bilinir. Bu nedenle, erdemli olan, Yaradan ile tüm dünya arasında bir geçiş ortamı olmalıdır, her şeyi O’na bağlamalı, bir yol yapmalı, bolluk ve canlılık için bir geçiş sağlamalıdır ve aşağıya doğru tüm yaratılanlara doğru akan bir geçiş hattı oluşturmalıdır. Semayı ve yeri birbirine bağlayan; tüm dünyayı Yaradan’a bağlayan kişi böylece O’ndan asla ayrılmayacaktır.

72) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk), Madde 24

İsrail ulusu arınma kıvılcımlarının tüm dünyadaki insanları aydınlatabileceği bir giriş kapısı olarak kuruldu.

Ve bu kıvılcımlar her gün çoğalıyor, tıpkı kişinin yeterince dolana dek hazineye ekleme yapması gibi, bu başkalarını sevmenin özünde bulunan haz ve huzuru anlayacak seviyeye gelişene dek anlamına geliyor. Zira o zaman dengeyi nasıl sağa doğru kaydıracaklarını bilecekler ve kendilerini Yaradan’ın verdiği sorumluluk altına sokacaklar ve günah kefesi dünyadan yok olacak.

73) Baal HaSulam, Tanrı Sevgisi ve İnsan Sevgisi

İsrail ulusu bir “geçiştir.” Bunun anlamı, Tora’ya uyarak İsrail kendisini arındırdığı ölçüde bu güçlerini geri kalan uluslara geçirirler. Ve diğer uluslar da kendilerini erdemlerine göre yargıladıkları zaman, Mesih ortaya çıkacaktır. Çünkü Mesih’in rolü yalnız, O’nunla bir olma nihai amacında İsrail’i yetkinleştirmek değil, ama tüm uluslara Tanrı’nın yolunu öğretmektir, ayette yazıldığı gibi, “Tüm uluslar O’na doğru akacaktır.”

74) Likutey Halahot, Kokunun ve Şükran Duasının Kutsanması, 4. Kural

Tüm dünyalar ile Yaradan arasında bir geçiş ortamı vardır. Bu İsrail’in ruhudur, kökü çok yücedir ve gerçekte Tanrısallığın bir parçasıdır. Bu tüm dünyaları Yaradan ile bağlayan bir geçiş alanıdır. Onunla bolluk ve rızk tüm dünyalara yayılır. Bu nedenle her şey İsrail’e bağlıdır.

75) Rav Kuk, İsrail’in Rolü ve Kaderi

Nihai barış ve gerçek sevgi, yalnız İsrail’in Tora’yı yerine getirmesi yoluyla gelecektir. İnsan ve dostu arasında saf sevgi hissiyatı ve kardeşlik bilinecek, zira bizler, tüm yeryüzünün Efendisi olan tek bir Tanrı’nın oğullarıyız. Ve içimizdeki bu gelişme tamamlandığı ve çoğunluğa örnek olmaya layık olduğumuz zaman, tüm uluslar bunu kabul edecek ve böylece barışın kutsaması bu dünyada var olmaya başlayacaktır.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,102