e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Yehuda Halevi Aşlag (Baal HaSulam) > Kabala Kütüphanesi > Makaleler > İsrail İlminin, Ebedi İlimle Kıyaslanması

İsrail İlminin, Ebedi İlimle Kıyaslanması

İLMİ DEĞERLENDİRMENİN STANDARDI

Dünyadaki herhangi bir ilmin değeri yaydığı amaca göredir. Bu tüm çalışmaların amaçladığı hedeftir. Dolayısıyla amacı olmayan ilim, zaman geçirmek için oyun oynayan çocuklar haricinde hiç kimse için tasavvur edilemez. Bu sebeple bir ilim sarf ettiği gayretle değil, yaydığı amacın faziletine göre değerlendirilir.

Dolayısıyla görürsünüz ki herhangi dışsal bir ilim sadece maddesellik amacı içindir, nerede olursa olsun manevi unsur taşımaz, daha önce söylediğimiz gibi bir ilim ebediyete ulaşma kararlılığına göre değerlendirilir. Ve eğer amaç geçici ve değişken ise ilim kaybolur gider.

Şimdi dışsal ilimlere kıyasla İsrail’in ilminin önemini değerlendirecek bir standardımız var. Bu ilim yalnızca Yaradan’ın yarattıkları üzerindeki hükmünün anlayışına dayanır. Öyle anlaşılıyor ki, ilmin özü Yaradan’a dayanır. Yarattığı yaratılışa kıyasla Yaradan’ın önemi gibi İsrail ilminin faziletinin dışsal ilimlere kıyaslanması da mümkün değildir.

İlmimizin özü her daim geçerli ve ebedi olması nedeniyle sonsuza kadar kalacaktır. Ve bu ilim nihai hedef olan Yaradan’a yakınlaşmakla ilgilendiğinden, ona bağlanan ve onunla ödüllendirilen konuşan tür için bu iyinin en iyisidir.

APTALLARIN ARZUSU YOKTUR

Fakat aptalların arzusu yoktur. Dolayısıyla İsrail evi azınlıktır, atalarımızın dediği gibi, Binlercesi Tora ile, yüzlercesi Misnah ile, onlarcası Talmud ile başlar ve sadece biri öğretme niteliği edinir.”

Yükselişteki çocukları gördüm, sayıları çok azdı.” Bunun pek çok sebebi vardır. Fakat asıl olanı onunla başlayanların onu tam anlamıyla tatmak ve aptalların en küçük ölçüsünün en azından O’nun rehberliğinin erdemlik olduğunu bilmek istemesidir.

Aptalın özüne uygun olarak bir takım bilinmesi gerekenler ve bilinir kılınanlar vardır. Fakat Konuştuğu gün kız kardeşimiz için ne yapacağız?” Her şeyden önce ilmimiz midenin yolu haricinde her şekilde yorumlanabilir çünkü bu ilmin konusunun mide yoluna ihtiyacı yoktur.

Açıklığa kavuşturmak istediğimiz budur, ayrı bir makalede bunu açıklığa kavuşturacağız.

HÜZÜNLÜ BİR YAŞAMIN OLACAK

Git ve gör, her ilmin bir koşulu olduğunu göreceksin: “Hüzünlü bir hayat yaşa.” Bilinen bir şeydir ki, “bilge” unvanı alan kişi, her tür dünyasal hazzı küçük görür. Ruhunun vazgeçme ölçüsüne bağlı olarak, kişi ilmi sürdürmenin ıstırabından ötürü tahammül etmeyi seçer.

Bu nedenle dünyadaki tüm bilgelerle ilgili şu soruyu sormalıyız: Her sevgi kişinin kendi etinden ve kendinden doğar ve kendine ve kendi etine döner. Bu nedenle tüm bu bilgeler başlangıcı ve sonu etin çalışmasından başka bir şey olmayan sevgi ilminde nasıl başarısız olur?

Aslında, tecrübeli bir insan bilir ki, dünyanın hayal edilebilen en büyük hazları insanın faydası içindir. Çok istenen bu şeyi elde etmek her çabaya ve dünyasal ödüne değerdir. Bu her neslin çekildiği ve tüm dünyasal yaşamı önemsizleştiren bir mıknatısıdır.

Her ilim, öncüllerinin inşa ettiği ve bu yolla arzularını açıkladıkları kendi terminolojisiyle gelir. Bu dil pek çok şeyi birkaç kelime ile açıkladığından, büyük bir avantaj —ilmin kendisine yakın ve ona bağlananlara yakındır— yaratır ve bir aracıdır.

GERÇEĞİN İLMİNİN TAŞIYICILARI VE DIŞSAL İLMİN TAŞIYICILARI

Gerçeğin ilminin faziletiyle ilgili olarak şu açıktır ki, herhangi bir ilim için gereken ön koşul olan dünyasal yaşamı bayağı görmek bu ilim için de gereklidir. Ayrıca buna ilave olarak kolektif mıknatısın —insanların onayı— kötülenmesi de gerekmektedir.

Dışsal bir bilge, dünyasal yaşamı değerli zamanını boşa harcamaktan korunmak için kötüler. Bütün aptalların yaptığı da budur. Dünyasal yaşama olan düşkünlüklerine bağlı olarak bununla zaman harcarlar. Dünyasal yaşamdan firar eden biri gibi kendilerini soyutlayıp, karşılığında ilmi edineceklerini düşünürler.

Oysa gerçeğin bilgeleriyle ilgili şu sonucu çıkarırız: Kolektif mıknatısı kötülemedikleri sürece —insanların onayını almak— kesinlikle ilmi edinmeye hazır değillerdir. Bu kişi zamanını insanların onayını almak için harcar ve bu şekilde aptallar gibi olur. Böyle bir insanın kalbi saf ve temiz ilmi edinmeye uygun değildir ve Yaradan’ın lütfunu almaya uygun değildir, bu bu kadar basittir.

Şimdi neden ilmimizin dünyadaki insanlar için arzu edilir olmadığını ve neden onu bayağı bir ilim olarak bile görmek istememelerini anlayabilirsiniz. Oysa yanılıyorlar çünkü dışsal ilmin tüm amacı insanların onayını almaktır. Dolayısıyla çoğunluğu oluşturduklarından ve tanınmış insanları daha da tanınmış yaptıklarından, aptalların onları kabul etmesi için ilimlerini yüzeysel kisvelerle örtbas etmeye çalışıyorlar.

GERÇEĞİN İLMİNİ APTALLARDAN SAKLAMAK

Oysa gerçeğin ilminin bilgelerinin ilmi aptalların kabul edeceği şekilde ifşa etme gibi bir arzusu yoktur. Şunu söylemek isterim ki, eğer neslin bilgeleri kabul etmeleri için onları gerçeklerle ilgili olarak eğitmeye çabalasa bile bu Tora ile olmayacaktır.

Aptalların kendilerine yakın, kısacası dünyasal hazlara ilişkin konuları ifşa etmenin haricinde hiçbir arzusu yoktur. Daha önce açıkladığım gibi, aptalın ilimden nefret etmesi aptallığından değil, fakat tüm yaşamı arzularının yarısını bile tatmin etmediğinden hazza olan düşkünlüğü nedeniyledir. Bu sebeple hoşlansa ve insanların onayını almaya yatkın o çok meşhur bilgeleri bizim ilmimize kıyasla dünyasal ve aptal görülse bile, bu ilim için zamanları olmayacaktır.

ATALARIMIZ GERÇEĞİN İLMİNİ İFŞA ETMEZ

Bu sebeple atalarımız aptallara gerçeğin ilmindeki gelişimi ifşa etmez çünkü bu büyük bir yanlış olur, tıpkı atalarımızın “İnsana duyduğu şeyi söylemesinin emredilmesi gibi, duyulmamış olanı söylememesi de emredilmiştir.” Ayrıca Zohar’ın pek çok yerinde şöyle yazar: “Yazıklar olun eğer söylersem; yazıklar olsun söylemezsem. Eğer söylersem, değersiz olanlar efendilerine nasıl hizmet edeceklerini öğrenir.” Bunun sebebi ilmin önemidir— kalpleri ihtirasla dolu olanların Şehina’nın (kutsallık) parlaklığıyla beslenmeyeceği gibi aptalların ağzında onu boş sözlere dönüştürmekten kaçınmak için.

Her nesilde hatta bizim neslimizde bile bayağı Malhut’un neslin üzerine kutsal Tora’mızı yayma çabasının acilen bozulmak zorunda olmasının sebebi budur. Bu böyledir çünkü onlar içinde kendi aptal arzularını doyuracak bir şey bulamadıkları için onlara bozuk gelen O’nun benzersizliğinin ilmini kötülemişlerdir.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,079