e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Onu Yenemediğini Gördü

Not 373

Aralık 1981

“Onu yenemediğini gördü.” Ne yaptı? Hemen “uyluğunun çukuruna dokundu”, ona karşı bir plan yaptı. Tora’nın destekleri kırıldığı için, Tora’nın hızla daha fazla güçlenemeyecek hale geleceğini ve sonra babalarının “Ses Yakup’un sesidir, ancak eller Esav’ın elleridir” dediğinin gerçekleşeceğini söyledi. Ve onu tanımıyordu.

“Tora’nın Destekçileri”, onların Tora’yı destekledikleri anlamına gelir, bu da bilge bir öğrencinin onlar aracılığıyla öğrenebileceği demektir çünkü rızık olmadan öğrenmek imkansızdır; ekmek yoksa Tora da yoktur. “Rızık”, bedene besin ve haz veren şey demektir. Bedenin ihtiyaçlarının sağlanması gerekir çünkü rızık aracılığıyla beden gıdaya sahip olur. Bir insan sahip olduğu neşenin ölçüsü neyse, o ölçüde var olmak ister.

Besinleri paradan gelen bazı kimseler sadece para isterler yani kendilerine para verildiğinde bu onlara bütün neşelerini verir yani ihtiras ve onurdan vazgeçerler. Ve ne kadar çok paraları olursa, o kadar çok çalışabilir ve hayattan zevk alabilirler.

“Öyleyse halkını onurlandır.” Yaradan’dan onur vermesini isteyebilir miyiz? Ne de olsa bilgelerimiz, “Çok, çok alçakgönüllü olun” demiştir. Bilinen şu ki, insan yetmiş milletten oluşan küçük bir dünyadır. Bu, her milletin yedi niteliğe karşılık gelen kendi ihtirasına sahip olduğu ve her birinin on Sefirot‘tan oluştuğu, dolayısıyla yetmiş oldukları anlamına gelir. Yani insan, yetmiş ulusun yetmiş arzusundan ibarettir ve istedikleri para, saygı vb. tutkusu anlamına gelen bu arzuları arzular.

İnsanlar istedikleri tutkulara saygı duyarlar, öyle ki ahlakçılar bu tutkulardan nefret etmemiz gerektiğini söylerler.

Diğer taraftan, “sıradan insanlar”, İsrail halkı ne zaman Yaradan’a memnuniyet getirmek için can atarsa, bu saygın değil, tam tersidir. Kişi, kendisine bir fayda sağlayacağını görmediği ve sırf ihsan etme maksadıyla yapılması gereken bir şeyi yaptığında, o anda kendini bir alçaklık durumu içinde hisseder, bu çalışmadan kendine bir fayda görmediği için hiçbir canlılığı yoktur.

Bu nedenle Yaradan’a “Halkını onurlandır” diye dua ederiz, böylece ihsan etme durumuna saygı duyacağız ve onu alçaltmayacağız. Buna “Şehina‘nın [Kutsallığın] ihtişamı”, “Şehina‘yı tozdan kaldırmak” denir. Bunun anlamı şudur, ihsan etmek adına Yaradan için hareket etmemiz gerektiğinde, bu çalışma toz gibi tat verir. Bu nedenle, İsrail halkının saygı görmesi ve yetmiş ulusun İsrail halkına hizmet eden köleler olması yani bizim yetmiş ulusun arzuları olan bedenselliğe olan bağlılığımızın yalnızca insanın içindeki İsrail niteliğine hizmet etmek olması için dua ederiz.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,096