2 Haziran 1931´de duydum.
Ayette: “Siz Yaradan´ı sevenler, kötülükten nefret edin; O aziz Ruhlarını korur; onları hainlerin elinden kurtarır.” Bunun yorumu, kişinin sadece Yaradan´ı sevmesi ve O´na bağlanmayı istemesinin yeterli olmadığı; kişinin ayrıca günahtan da nefret etmesi gerektiğidir.
Günahtan nefret etme meselesi günah diye adlandırılan alma arzusundan nefret etmeyi ifade eder. Ve kişi bundan kurtulmak için becerisi olmadığını görür ama aynı zamanda bu duruma rıza göstermek de istemez. Günahın neden olduğu kayıplarını hisseder ve ayrıca tek başına bu kötülüğü iptal edecek durumda olmadığı gerçekliğini de görür, çünkü doğal bir güç olan bu alma arzusu Yaradan tarafından insanların içine işlenmiştir.
Bundan dolayı bu ayet bize insanın ne yapabileceğini söyler; günahtan nefret etmesini. Böylelikle Yaradan onu günahtan kurtaracaktır, yazıldığı üzere: “O aziz Ruhlarını korur.” Peki, bu koruma nasıl olur? “Onları günahkârın elinden kurtarır.” Bu durumda o artık başarılı bir kişidir, çünkü artık Yaradan ile küçücük bile olsa bir teması vardır.
Aslında günah hala varlığını devam ettirir ve Partzuf´un Ahorayim´i (arka taraf) olarak hizmet verir. Ancak bu kişinin içtenlikle günahtan nefret etmesi yoluyla günah, Ahoraim formuna ıslah olur.
Nefret koşulu gelir, çünkü Kişi Yaradan ile bir olmayı edinmek istediğinde, dostlar ile arasında belli bir hareket tarzı vardır. Eğer iki kişi de dostunun nefret ettiği şeyden nefret etmeyi ve dostunun sevdiği şeyi sevmeyi gerçekleştirirlerse onlar hiçbir zaman düşmeyecek ebedi bir bağa gelirler.
Dolayısıyla Yaradan ihsan etmeyi sevdiğinden, yaratılanlar de sadece vermeyi arzulamaya alışmalılar. Yaradan alıcı olmaktan da nefret eder, çünkü O, mutlak bir bütündür ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Bu nedenle kişide kendisi için almaktan nefret etmelidir.
Tüm bu söylenenlerden çıkan sonuç, kişinin alma arzusundan tamamıyla nefret etmesi gerektiğidir. Zira dünyadaki tüm kötülükler kendisi için alma arzusunun sonucudur. Ve kişi nefret aracılığı ile bunu ıslah eder ve kutsallığa teslim olur.