e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2022 > Sabah Dersi Materyali – En Önemlisi Duadır – 11 Ocak

Sabah Dersi Materyali – En Önemlisi Duadır – 11 Ocak

1) Baal HaSulam, 57. Mektup

Küçük veya büyük her şey sadece duayla edinilir. Yapmaya mecbur olduğumuz tüm çaba ve çalışma sadece gücümüzün eksikliğini ve bayağılığımızı—özümüzde hiçbir şey için uygun olmadığımızı— keşfetmektir, ancak bundan sonra O’nun huzurunda kalpten gelen duamızı haykırırız.

2) Rabaş, Makale 18, Çalışmada, “Sayılanda Hiçbir Kutsama Yoktur,” Ne Demektir? (1989)

Her gün Yaradan’a gözlerini açması ve böylece O’nun yüceliğini ve önemini görebilmesi için dua etmek, kişiye kalmıştır ki böylece ihsan etmek için çalışacak gücü olacaktır.

Burada iki muhakeme vardır: 1) Yaradan’ına memnuniyet ihsan etmek için arzusu olması, ki bu kişinin tek özlemi olacaktır, 2) eylemleri, her şeyi Yaradan’ı memnun etmek için yapma arzusu getirmesi, amacıyla yapmak. Başka bir deyişle, ışık ve Kli elde etmek için yoğun bir şekilde çalışıp çabalamalıdır. Işık demek, gün buyunca Yaradan’a memnuniyet vermek için özlem duyacağı bir arzuyu Yaradan’ın kişiye vermesi demektir. Kli bir arzudur, yani kişi Yaradan’a ihsan etmek istemektedir. Bu ikisini Yaradan’dan almalıdır, yani hem ışığı hem de Kli’yi.

Ancak bunu kişinin talep etmesi gerekir ve bunun hakkında “Zion, kimse ona ihtiyaç duymaz” diye yazılmıştır. Bilgelerimiz, “Bu, onun aranması gerektiği anlamına gelir” dediler, yani aşağıdakilerin Yaradan’dan onlara hem ışığı hem de Kli’yi vermesi için bir talebi olması gerekir.

3) Rabaş, Makale 12, Bu Kandiller Kutsaldır (1991)

En önemlisi duadır. Şöyle ki, kişi mantık ötesi gitmekte ona yardım etmesi için Yaradan’a dua etmelidir, bunun anlamı şudur, kişinin çalışması sanki Keduşa’nın mantığı ile ödüllenmişçesine mutluluk içinde olmalıdır ve o zaman ne kadar da mutlu olacaktır. Benzer olarak, Yaradan’dan ona bu gücü vermesini talep etmelidir ki böylece bedeni mantığının ötesinde ilerleyebilsin.

Başka bir deyişle her ne kadar beden ihsan etmek için çalışmaya razı olmasa da, kişi, Yaradan’dan, yüce bir Kral’a hizmet eden birine yakışacak şekilde, mutluluk içinde çalışabilmeyi ister. Yaradan’dan, böylece memnuniyetle çalışması için, ona Yaradan’ın yüceliğini göstermesini istemez. Aksine Yaradan’dan mantık ötesi çalışmanın içinde ona sevinç duymayı vermesini ister, şöyle ki halen mantığa sahipmiş gibi olmak önemlidir.

4) Rabaş, Makale 29, “Kederin Ölçüsü Neyse Ödülün Ölçüsü de Odur,” Ne Demektir?

Kurala göre, “Kli olamadan ışık olmaz, eksiklik olmadan dolum olmaz,” kişi önce bu eksikliği edinmelidir. Şöyle ki, “ihsan etme arzusu” denen Kli’den yoksun olduğunu hissetmelidir. Bu nedenle kişi, ihsan etme arzusunun olmamasına neyin sebep olduğu üzerine içsel çalışma yapmalıdır.

Kişi kaybının ölçüsü kadar acı ve keder hisseder. Gerçek eksikliği olduğu zaman, yani, Yaradan uğruna çalışabilmek için gücü olmadığından bunun için, Yaradan’a kalbinin derinliğinden dua edebildiği zaman, yani gerçek bir yoksunluğu, Kli’si olduğu zaman, bu duasının karşılık görmesinin ve yukarıdan yardım almasının zamanıdır. Bilgelerimizin dediği üzere, “Arınmaya gelene yardım edilir.”

5) Rabaş, Makale 37, Kişiye Kim Tanıklık Eder (1985)

Kişi, Tora’nın her eylemini ve Mitzvot’u, kendisini ihsan etme amacına getirmek üzere uygulamalıdır. Sonrasında, kişi, ihsan etmekle ne kadar meşgul olması gerektiğine dair tam bir anlayışa sahip olduğu ve bu güce sahip olmadığı için acı ve ızdırap hissettiği zaman, kişinin zaten dua edecek bir şeye sahip olduğu, kalpteki çalışma için bir yeri olduğu düşünülür, çünkü kalp, neye ihtiyacı olduğunu hisseder.

Böyle bir duaya, duanın cevabı gelir. Bu demektir ki kişiye bu güç, ihsan etmeyi amaçlayabilsin diye yukarıdan verilmiştir, çünkü o zaman kişi, ışığa ve Kli’ye sahip olacaktır. Ancak, eğer gösterdiği tüm çabalardan sonra, kişi yine de ihsan edememenin eksikliğini, acı ve ızdırap olarak hissetmiyorsa, ne yapabilir? Çözüm, Yaradan’dan ona “hissetmemekten dolayı eksiklik” denen Kli’yi vermesini istemektir ve ihsan edememekten dolayı hiç acı duymuyorsa, kişi bilinçsizdir.

6) Rabaş, 65. Mektup

Kişi, Yaradan’ın kendisine O’nun önünde tamamen kendini feshetme arzusu vermesini istediğine karar vermelidir, yani kendi yetkisi altında herhangi bir arzu bırakmayacak ve içindeki tüm arzular sadece Yaradan’a ihtişam vermek için olacaktır.

Bir kez tam iptale karar verdiğinde, Yaradan’dan bunu başarması için yardım ister. Bu demektir ki, aklı ve arzusu Yaradan önünde iptal olmaya hemfikir olmasa da, Yaradan’a O’nun önünde iptal olmak için dua etmelidir. Buna “tam dua” denir, yani kendisi için bir şey istemeden Yaradan’ın ona tam bir arzu vermesini ister ve daima erdemlik içinde kalmak için Yaradan’a yakarır.

7) Rabaş, Makale 4, Çalışmada Yardım Almak ve Affedilmek İçin Dua Etmek Nedir? (1988)

İnsanın günahı Yaradan’dan yardım istememesidir. Yardım istemiş olsaydı kesinlikle Yaradan’dan yardım alırdı. Ancak eğer kişi yardım istediğini ama Yaradan’ın kendisine yardım etmediğini söylerse, buna kişinin Yaradan’ın her ağzın duasını duyduğuna inanması gerektiği cevabı gelir; şöyle yazıldığı gibi, ‘Çünkü Sen her ağzın duasını duyarsın.’ Eğer kişi gerçekten inanırsa duası tamamlanmış olur ve kişi tüm kalbiyle Yaradan’ın kendisine yardım edeceğini özlediğinde, Yaradan tam bir dua duyar.

Ancak duası daima dudaklarında değilse, yani Yaradan’ın ona yardım edebileceğine ve O’ndan talepte bulunan herkesi Yaradan’ın duyduğuna, büyük küçük herkesin O’nun önünde eşit olduğuna, yani herkesi cevaplayacağına gerçekten inancı yoksa bu durumda duası tam değildir.

8) Rabaş, Makale 23, Çalışmada, “Eğer Acı Baharatı Yutarsa, Kişi Çalışmadan Çıkamaz” Ne Demektir? (1989)

Kişi, ona yalnız Yaradan’ın yardım edebileceğinin farkına vardığı, gerçek çarenin yalnız dua etmek olduğunu anladığı zaman bile, beden gelir ve ona der ki “Baksana şimdiye kadar ne çok dua ettin, ama yukarıdan hiçbirine cevap almadın. Bu yüzden ne diye Yaradan sana yardım etsin diye dua etmeye uğraşırsın ki? Görüyorsun yukarıdan sana yardım gelmiyor.” O zaman kişi dua edemez. Bu durumda bir kere daha inanç yoluyla bunun üstesinden gelmeli ve Yaradan’ın her ağzın duasını duyduğuna inanmalıyız. Ve kişinin nitelikli veya iyi olup olmadığı önemli değildir. Doğrusu şudur; aklı ona defalarca dua ettiğini ama yukarıdan hala hiç cevap almadığını, bir kere daha dua etmesinin nedensiz olduğunu gösterse bile, bu durumun üstesinden gelip mantık ötesi inanca gelmeli ve Yaradan’a dua etmelidir. Bu da üstesinden gelmeyi, yani aklın ötesinde çaba göstermeyi ve Yaradan’ın onun kendi görüşünü aşmasına ve dua etmesine yardım etmesi için dua etmeyi gerektirir.

9) Rabaş, Makale 34, Çalışmada, Onların Meyvelerini Bu Dünyada Yemek ve Depozitinin Sonraki Dünyaya Kalması, Nedir?

Yalnız, bu mücadeleden kaçmak isteyen ama gidecek başka bir yerleri olmayanlar zira başka hiçbir şeyde tatmin bulamayanlar, işte bu kişiler çalışmadan ayrılmazlar. Çıkışları ve inişleri olmasına rağmen ümitsizliğe düşmezler. Yazıldığı üzere, İsrail çocukları çalışmaktan iç çektiler, yüksek sesle ağladılar ve onların yakarışı Yaradan’a yükseldi. Bunun anlamı şudur; Çalışma yüzünden ağlayıp yakardılar, çünkü çalışmada Yaradan’ı memnuniyet ihsan edebilecek ve Mısır’dan çıkacak yani “alma arzusunun kontrolünden çıkıp ihsan etmeye girecek” kadar ilerlemediler.

10) Baal HaSulam, Şamati 209- Duada Üç Koşul

Duada üç koşul vardır:

  1. Çağdaşlarının hepsinden daha kötü durumda olmasına rağmen, O’nun kurtarabileceğine inanmak; onu kurtarmakta “Efendi’nin eli kısa mı kalacaktır” ki. Aksi takdirde, “Ev Sahibi kendi kaplarını koruyamaz ” ki.
  2. O artık yapabileceği her şeyi zaten yapmıştır, daha fazla çareye sahip değildir ve de durumu için şifa görmemiştir.
  3. Eğer O, yardım etmezse, ölmesi hayatta olmasından daha iyi olacaktır. Dua kalpteki kayıptır. Daha fazla kaybettiğinde, duasının ölçüsü de artar. Açıkçası, lüksten yoksun biri, ölüme mahkûm edilmiş biriyle aynı değildir, eksik olan sadece infazdır ve o zaten demir zincirlerle bağlıdır ve hayatının bağışlanması için ayakta durur ve yalvarır. Kesinlikle dinlenmeyecek, uyumayacak ya da hayatı için dua etmekten bir an bile ayrılmayacaktır.

11) Rabaş, Makale 2, Çalışmada, “Ey İsrail, Efendine Tanrına Geri Dön,” Nedir? (1991)

Kişi Yaradan’a dua eder ve der ki, “Bana yardım etmek zorundasın, çünkü ben herkesten daha kötüyüm, zira kalbimi alma arzusunun kontrol ettiğini hissediyorum ve bu yüzden de benim kalbime Keduşa’dan hiçbir şey giremez. Ben lüks bir şey istemiyorum, tek istediğim Yaradan uğruna bir şey yapabilmek ve buna hiçbir şekilde muktedir değilim, bu nedenle yalnız Sen bana yardım edebilirsin.

Bununla şu yazılanı yorumlamalıyız, “Yaradan kalbi kırık olana yakındır.” Bunlar Yaradan’ın yardımını isterler ki böylece kalpleri kırık olmasın, bütün olsun. Bu ancak eğer kişi ihsan etmekle ödüllenirse olabilir. Bu nedenle, kişi Yaradan’dan ona ihsan etme arzusu vermesi için dua eder, zira bu dünyada başka bir şeyden değil, yalnız Yaradan uğruna çalışabilme becerisinden yoksun olduğunu görür. Bu yüzden yalnız Yaradan’a yakın olmayı talep eder, şöyle bir kural vardır, “ölçüsüne göre ölçülür.” Bu nedenle Yaradan onu yakınına getirir. “Yaradan kalbi kırık olana yakındır,” sözlerinin anlamı budur.

12) Baal HaSulam, 34. Mektup

Şöyle yazılmıştır: “Durup dinlenme ve O, tesisi olana kadar ve Kudüs’ü yeryüzünde bir övgü haline getirene kadar O’nu rahat bırakma!” Bu yüzden yalvarışlarımızı, yorulmadan, durmadan, acele ile, yukarıya tık tık vururuz ve O bize cevap vermediğinde hiç zayıflamayız. Dualarımızı duyduğuna, ancak tam bolluğu almak için Kelim’e sahip olduğumuz zamanı beklediğine inanıyoruz ve sonra her duaya bir kerede bir cevap alacağız, çünkü tanrı korusun, “Rab’bin eli kısa kalmayacak.”

13) Rabaş, Makale 5, “Çalışmada Erdemlinin İyi İşleri Nesillerdir, Nedir?” (1991)

Yaradan’dan, tüm eylemlerimizi O’nun için, yani Yaradan rızası için gerçekleştirebilmemiz için bize güç vermesini isteriz. Aksi takdirde, bize yardım etmezse, tüm eylemlerimiz sadece kendi yararımıza olacaktır. Yani, “aksi takdirde” sözünün anlamı: “Bize yardım etmezsen, tüm eylemlerimiz yalnızca kendimiz için, kendi yararımız için olacak, çünkü alma arzumuzun üstesinden gelmeye gücümüz yok.” Bu nedenle, “Senin için çalışabilmemize yardımcı ol! Bu nedenle, bize yardım etmelisin”. Buna “Kendi rızan için yap” denir, yani, bize ihsan etme arzusunun gücünü ver. Aksi takdirde mahvoluruz.

14) Baal HaSulam, 57. Mektup

Bu dünyada insanın kendini çaresizlikte görmesinden daha mutlu başka bir durum yoktur. Bu demektir ki, çabalamış ve yapabileceğini düşündüğü her şeyi yapmış fakat bir şifa bulamamıştır. Ancak ondan sonra O’nun yardımı için tüm kalbinden duaya gelir çünkü şundan emindir ki, kendi çalışması ona yardım etmeyecek.

Kendinde biraz güç hissettiğinde, duası bütün olmaz çünkü kötü eğilim gelir ve ona şöyle der, “Önce yapabileceğini yap, sonra Yaradan’a layık olursun.”

Bununla ilgili şöyle denir, “Yaradan yüksektir ve bayağı olan görür.” Kişi çalışma için çabalayıp, hayal kırıklığına uğradığında, herkesten daha aşağıda olduğunu bilerek gerçek bayağılığa gelir ve bedeniyle ilgili iyi hiçbir şey yoktur. Bu sırada duası bütün olur ve O’nun cömert elini tutar.

15) Baal HaSulam, 52. Mektup

Yaradan’ın dinlemesinin ölçüsü tamamen dua sırasında açığa çıkan özlemin ölçüsüne bağlıdır. Kişi aşırı özlem duyduğunda bilmelidir ki, o sırada Yaradan onu dikkatle dinlemektedir.

Açıkça bunu bildiğinde, ona dikkat kesilen dünyanın Kralı’ndan daha yüce bir öncelik olmadığından, kalbini daha güçlü açar. Bu atalarımızın şu söylediğine benzer: “Yaradan erdemlinin duasının özlemi içindedir” çünkü Yaradan, kişinin O’na yaklaşmasını ve O’na özlem duymasını ister, tıpkı “Yüz yüze bakar gibi, kalp kalbe karşıdır.”

Öyle anlaşılıyor ki, dua ve duanın duyulması birikene ve kişi her şeyi talep edene kadar el ele gider.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,158