e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi > Kongre Materyalleri > Güney Amerika Kongresi Materyali 17-19 Mayıs 2019 “Geleceğin Toplumunu İnşa Etmek”

Güney Amerika Kongresi Materyali 17-19 Mayıs 2019 “Geleceğin Toplumunu İnşa Etmek”

DERS 1: Kalpteki Noktadan Onluya

1) Rabaş, Makale 10, Kişinin Reenkarne Olmamak İçin Ulaşması Gereken Derece Nedir? (1984)

Tüm ruhlar Bilgi Ağacının günahından dolayı ruhu 600.000 parçaya bölünen Adam Harişon’un ruhundan uzanır. Bu demektir ki, Adam Harişon’un Cennet Bahçesinde sahip olduğu Kutsal Zohar’ın Zihara İla’a (üst parlaklık) dediği bu tek ışık sayısız parçaya bölünmüştür.

2) Rabaş, Makele 940, Kalpteki Nokta

Tapınak yıkıldığı zaman, “Bana bir kutsal bir yer yapsınlar ve ben onların arasında oturacağım” diye yazılmıştır. Bu kalpteki noktaya işaret eder, Yaradan’ın ışığı için kutsal bir yer olmalıdır. Yazıldığı üzere “ve ben onların arasında oturacağım.” Bu nedenle kişi içinde Kutsallık için bir yer inşa etmeye gayret etmelidir ve bu yapı üst bolluğun girmesi için uygun olmalıdır, ihsan edenden alana akana bolluk denir. Ancak kurala göre, ihsan edenle alan arasında form eşitliği olmalıdır ve alanda, anladığımız üzere ihsan etme niyetinde olmalıdır, tıpkı ihsan eden gibi. Buna yapma koşulu denir, yazıldığı üzere; “bana kutsal bir yer yap,” bir yer yapmak, ışığın içinde değil kabın içinde vuku bulur, zira ışık Yaradan’a aittir, yalnız ameller yaratılanlara aittir.

3) Baal HaSulam, 4. Mektup

Tanrı’nın kutsandığı yere gitmemen ve ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplayıp tek bir beden haline getirmemen haricinde hiçbir eksikliğin yok.

4) Rabaş, Makale 3, Dost Sevgisi (1984)

Ve adam ona sordu: ‘Ne arıyorsun?’ yani, “Sana nasıl yardım edebilirim?” “Ve o şöyle dedi: ‘Kardeşlerimi arıyorum.’ Kardeşlerimle, yani dost sevgisinin olduğu bir grupla beraber Yaradan’ın evine giden yolu çıkabileceğim.

Bu yola, “ihsan etme yolu” denir ve bu davranış tarzı bizim doğamıza aykırıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için, dost sevgisinden başka bir yol yoktur. Dost sevgisi ile herkes dostuna yardım edebilir.

5) Rabaş, 21. Mektup

Eğer çevreye hizmet etmek için kullanılırsa, kalpteki nokta kişiye güç verdiği için, her türlü çabanın gösterilmesi gereken tek husus budur.

6) Rabaş, Makale 13, Kurtuluşumun Kudretli Kayası (1985)

Herkes, kendi arzusuna sahip olmanın yanı sıra, dostlardan arzu edinir. Bu, sadece dost sevgisi aracılığıyla elde edilebilen değerli bir kazançtır. … yani kişi kendisinde eksik olan ihsan etme gücünü dostlardan alır ve nereye yürürse yürüsün, ona ihsan etme gücünü verebilecek insanların olduğu yeri arar. Bu nedenle kişi herkesin ihsan etme gücüne susamış olduğu bir gruba geldiği zaman, herkes bu gücü diğer herkesten alır. Bu, kişinin içinde sahip olduğu küçük güce ilave olarak dışarıdan aldığı güç olarak düşünülür.

7) Rabaş, Makale 8, Kendin İçin Bir Öğretmen Yap ve Kendine Bir Dost Satın Al 2 (1985)

Bu insanların dost sevgisiyle uğraşan tek bir grup olarak birleşmeye hemfikir olmalarındaki neden, her birinin düşüncelerini birleştirebilecek bir arzuya sahip olduklarını hissetmeleridir ki böylece başkalarını sevme gücünü edinirler. Meşhur bir atasözü vardır, “Yüzleri farklı olduğu gibi, görüşleri de farklı.” Bu nedenle, bir grup olmak için aralarında hemfikir olan kişiler, başkalarını sevme çalışmasının gerekliliğiyle ilgili olarak aralarında büyük bir fark olmadığını anlamışlardır. Dolayısıyla, her biri diğerleri adına ödün verebilir ve bunun etrafında birleşebilirler.

8) Rabaş, Makale 1, Toplumun Amacı 2 (1984)

İnsanın kendini iptal etmeden, Yaradan’la Dvekut (tutunmak) elde etmesi, yani form eşitliğine gelmesi mümkün değildir. İnsanın yaratılma amacının gerçekleşmesini engelleyen “kötü eğilim” dediğimiz alma arzusunu iptal etmek için beraberce çalışıp büyük bir güç oluşturacak bir topluluğa ihtiyaç duyarız. Bu nedenle, grup bu amacı başarmaları gerektiğine oy birliğiyle hemfikir olan bireylerden oluşmalıdır. Sonra, herkes herkese entegre olduğundan, her biri kendine karşı mücadele edebilecek tek büyük bir güç haline gelir. Bu nedenle her biri amacı başarmak için büyük bir arzu oluşturur. Birbirine entegre olmak için, herkes diğerlerinin önünde kendini iptal etmelidir. Bu, her birinin dostlarının hatalarını değil, onların erdemliğini görmesiyle başarılabilir. Fakat dostlarından biraz daha yüksek olduğunu düşünen kişi, artık onlarla birleşemez.

9) Maor VaŞemeş, Paraşat Vayehi

Toplantının temel amacı herkesin tek ve bir olarak birleşmesidir ve böylece hepsinin talebi tek bir amaca yönelir – Yaradan’ı ifşa etmek: “Her onluda Şehina barınır.” Ve eğer on taneden fazla iseler, kesinlikle Şehina’nın daha büyük bir ifşaatı olacaktır. Her biri kendini dostuna dâhil eder ve ona kendini eyer ve dostu da ona; ta ki hepsi kendini eğip sıfırlayana kadar. Böylece, topluluğun amacı bu olduğu için bundan sonra doğal olarak, Yaradan onları kendi yakınına çeker ve onların arasında oturur, tüm kurtuluş ve kutsamalar onlara açılır. … Ve büyük Hasadim (merhamet) ifşa olur ve İsrail topluluğuna çekilir.

DERS 2: Onlu İçindeki Çalışma

1) Tana de Bei Eliyahu Zuta, 14. Bölüm

İsrail, acılardan ve kölelikten ya da sıkıntıdan ve delilikten ya da baskıdan ve kıtlıktan kurtulamaz, ama eğer ancak İsrail, on kişi bir arada oturup, her biri arkadaşı ile birlikte okuyup öğrendiği zaman, onların sesi duyulur.

2) Rabaş, Makale 6, Dost Sevgisi – 2 (1984)

Birkaç kişi dışarıdan yardım almadan kendini sevmeyi bırakma arzusu ile bir araya gelmelidir. Bu insanlar tam olarak olmasa da Yaradan sevgisine sahip olduğundan, birbirinin önünde kendilerini iptal ederlerse, o zaman her birinin gruba katılımı ve grup önünde kendini iptal etmesiyle, tek bir beden haline gelirler. Örneğin, eğer bir bedende on kişi varsa, o zaman tek kişinin sahip olduğundan on kat daha fazla güce sahiptir. Ancak, bir koşul vardır: Bir araya geldikleri zaman, her biri kendini sevmeyi iptal etmek amacı için bir araya geldiğini düşünmelidir. Bu demektir ki şimdi kendi alma arzusunu nasıl tatmin edeceğini düşünmeyecek, fakat mümkün olduğunca sadece diğerlerini sevmeyi düşünecektir. “İhsan etme arzusu” diye bilinen bu yeni niteliğin arzusunu edinmek için tek yol budur. Ve kişi dost sevgisinden Yaradan sevgisine ulaşabilir, yani Yaradan’a memnuniyet vermek isteyebilir.

3) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranır? (1988)

Dostlar öncelikle birbiriyle Yaradan’ın yüceliği hakkında konuşmalıdır, çünkü kişi Yaradan’ın yüceliğini hissettiği ölçüde, doğal olarak kendini O’nun önünde iptal eder. … Bu nedenle dostların Yaradan’ın yüceliğini konuşması bir arzu uyandırır ve Yaradan önünde kendini iptal etme özlemi doğurur çünkü Yaradan’la bağ kurma özlemi ve arzusu hisseder. Ayrıca şunu da hatırlamalıyız ki, dostların Yaradan’ın önemini ve yüceliğini takdir etmesi kadarıyla mantık ötesi gitmeliyiz yani Yaradan’ın insanın hayal edebileceğinden çok daha yüce olduğunu anlamalıyız.

Şunu söylemeliyiz ki, mantık ötesi inanırız ki O dünyayı iyilikseverlikle yönetir ve eğer kişi Yaradan’ın sadece insanın iyiliğini dilediğine inanırsa, bu kişinin “Ve sen, senin Efendin, Tanrını tüm kalbinle ve ruhunla seveceksin,” koşuluyla ödüllendirilene kadar Yaradan’ı sevmesine sebep olur. Ve bu insanın dostlardan almaya ihtiyaç duyduğu şeydir.

4) Rabaş, Makale 21, Mantık Ötesi İle İlgili Olarak (1986)

Bunu ancak toplumla bağ kurarak ve dostlarının ondan daha iyi niteliklere sahip olduğunu görüp, onları kıskanarak edinir. Bu durum sahip olmadığı ve kıskandığı yeni nitelikler edinmesi için onu motive eder. Dolayısıyla, topluma imrenerek ve ondan daha yüksek derecede olduklarını görerek yeni nitelikler edinir. Toplum vasıtasıyla yeni güçler edindiğinden, şimdi bir topluluğa sahip değilken ki durumundan daha yüce olur.

5) Rabaş, Makale 30, Sosyal Yazılar, Dostlar Toplantısında Ne Aranır (1988)

Herkes gruba yaşam ruhu ve umut verip, enerji aşılamalıdır. Bu nedenle, her bir dost kendine şunu söyleyebilmelidir, “Şimdi çalışmada temiz bir sayfa açıyorum.” Diğer bir deyişle gruba gelmeden önce Tanrı çalışmasının gelişiminde hayal kırıklığına uğramıştır fakat şimdi grup onu yaşam ve umutla doldurmaktadır.

Bu nedenle grup vasıtasıyla güven kazanır ve üstesinden gelme gücü edinir çünkü artık bütünlüğü elde edeceğini hisseder. Tüm düşüncelerinin -fethedilemeyecek yüksek bir dağla karşı karşıya ve bunun gerçekten de ürkütücü bir engel olduğu- şimdi önemli olmadığını görür. Tüm bunu grubun gücünden almıştır çünkü her biri guruba cesaret ve yeni bir atmosfer ruhu aşılamıştır.

6) Rabaş, 40. Mektup

Sevgi “Kendine bir dost satın al” vasıtasıyla gerçekleşir. Diğer bir deyişle, eylemler vasıtasıyla kişi dostunun kalbini satın alır. Dostunun kalbinin bir taş gibi olduğunu görse bile, bu bir bahane değildir. Eğer çalışmanın onunla dost olmak için uygun olduğunu hissederse, o zaman onu iyi eylemlerle satın almalıdır. Her hediye açık olmalıdır ki böylece dostu onu bilsin, çünkü sadece düşünce vasıtasıyla dostu onun kendisini düşündüğünü bilemez. Bu nedenle, kelimelere de ihtiyaç vardır, yani onu düşündüğünü ve ilgilendiğini söylemelidir. Ve bu şekilde dostunun sevdiği şeyi yapmış olur. Turşu değil de tatlı seven birine, tatlı yerine turşu veremezsiniz. Bununla şunu anlamalıyız ki, birisi için önemli olmayan bir şey, bir diğeri için önemli olabilir, dosta verilen şey, taşa delik açan kurşun gibidir. İlk kurşun taşı sadece çizse bile, ikinci kurşun yerine ulaşıp çentik atar ve bir üçüncüsü delik açar. Ve kurşunlar vasıtasıyla, tekrar tekrar vurur ve bu dostunun tüm hediyelerin bir araya geldiği taştan kalbinde bir delik açar. Ve her bir hediye yani tüm sevgi kıvılcımları taştan kalbin deliğinde bir araya geldiğinde sevgi alev olur.

7) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranır (1988)

Başkalarını sevmeye dayanan dost sevgisi ki bununla Yaradan sevgisi edinilir, normalde dost sevgisi olarak bilinen şeyin zıttıdır. Diğer bir deyişle dost sevgisi dostlarım beni sevecek demek değildir. Daha ziyade bu dostlarımı sevmek zorunda olan benim demektir. Bu sebeple dostun onu kötülemesi ve nefret etmesi fark etmez. Onun yerine başkalarını sevmeyi başarmak isteyen kişinin, bir diğerini sevmenin ıslahına ihtiyacı vardır. Dolayısıyla, kişi çaba sarf edip dostunu olumlu yargılarsa, kişinin gösterdiği çaba “aşağıdan uyandırılma” denilen Segula’dır (çare/güç/erdemlilik), bununla kişiye istisnasız tüm dostları sevebilmesi için yukarıdan güç verilir.

8) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranır (1988)

Aklı ona dostunun gerçek yüzünü, ona olan nefretini gösterdiğinde, onu erdemine göre yargılamak nasıl mümkün olabilir?” Bedene bununla ilgili ne söyleyebilir? Dostunun önünde neden kendini eğmek zorundadır? Cevap şudur, kişi, Yaradan’la “form eşitliği” denilen, Dvekut’u (birleşme) başarmak ister, yani kendi menfaatini düşünmemelidir. Öyleyse dostun önünde eğilmek neden zor bir şeydir? Bunun nedeni şudur; kendi değerini iptal etmesi gerekmektedir ve yaşamak istediği tüm hayat yalnız, başkalarının yararına çalışmak için olan becerisini göz önüne almaktır, bu başkalarını sevmek ile başlayan, insan ve insan arasındakinden, Yaradan sevgisine doğrudur. Dahası, mantığıyla onu sevmek zorunda olanların dostları olduğunu düşündüğünden, mantığın üstesinden gelip, mantık ötesi giderek her şeyi kendisi için değil başkaları için yaptığını ve “Kendim için yaşamak değerli değil,” diyebileceği bir yeri vardır. Kişi her zaman böyle söyleyebilme durumunda olmamasına rağmen, bu yine de çalışmanın amacıdır. Bu nedenle, bedene verecek bir cevabı vardır.

9) Rabaş, 40. Mektup

En güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi. Ve kişi dostunun sevgisini hissetmeye başladığında, yenilik hoşa gider kuralı gereği haz ve neşe içinde derhal uyanmaya başlar. Dostunun sevgisi onun için yeni bir şeydir çünkü o zamana kadar kendi iyiliğini düşünen tek kişi kendisiydi. Fakat dostunun onunla ilgilendiğini keşfettiği an, bu onun içinde ölçülemez bir neşe uyandırır, insan sadece haz hissettiği yerde olmak istediğinden artık kendisiyle ilgilenmez. Ve dostuyla ilgilenerek, haz hissetmeye başladığından doğal olarak kendisini düşünmez.

10) Efrahim Kampı Üzerindeki Sancak, Paraşat VaEthanan

“Yaradan Bir’dir, İsrail birdir” şöyle yazıldığı gibi, “Sana benzeyen İsrail, tek Ulus,” dolayısıyla onlar Yaradan’a bağlıdır çünkü birinin bir diğerine bağlanması hoştur, peki bu ne zaman olacak? İsrail bir araya gelip mükemmel bir bağla birleştiğinde onlar bir olarak kabul edilir ve Bir olan Yaradan onların arasında olur. Fakat kalpleri bölündüğünde ve birbirlerinden ayrıldıklarında bir olarak bağlanamazlar ve Yaradan aralarında olmaz, daha ziyade yabancı bir tanrı onlara hükmeder… Bu “ve siz bağlısınız,” sözünün anlamıdır, yani birbirinize bağlandığınızda, birbirinize tutunduğunuzda ve bir olduğunuzda “siz hepiniz yaşayansınız,” olur. Bu nedenle birbirine tutunmak ne iyi ve hoştur ve Yaradan onların ortasında Bir olarak dolaşır.

DERS 3: O’ndan Başkası Yok

1) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 13

Ruhları yaratma düşüncesi ile Yaradan’ın düşüncesi, her şeyi tamamladı. Zira bizimki gibi hareketlere ihtiyacı yoktur. Anında, tüm ruhlar ve tüm dünyalar bir gayeyle yaratıldılar, Yaradan’ın onlar için planladığı bütün haz ve zevklerle ve yumuşaklıkla dolu olarak, ruhların içindeki alma arzusu tamamen ıslah olup saf ihsana dönmüş şekilde, ışığı yayan ile tam form eşitliğinde, ıslahın sonunda almaları planlanan son mükemmellikte hâsıl oldular.

2) Rabaş, 76. Mektup

Bilinir ki, “Tüm dünya O’nun ihtişamıyla doludur.” Bu her insanın inanması gereken şeydir, şöyle yazdığı gibi “Ben yeri ve göğü doldururum.” Ancak Yaradan, seçim şansımız olması ve O’nu görmememiz için gizliliği yarattı, böylece sonrasında inanç için —Yaradan’ın “tüm dünyaları doldurduğuna ve tüm dünyaları kapladığına” inanmak—bir yer olur. Kişi Tora ve Mitzvot’a bağlandığında Yaradan ona kendini ifşa eder ve kişi Yaradan’ın dünyanın yöneticisi olduğunu görür. Böylece insan ona hükmedecek kralı yaratır. Bu demektir ki, kişi Yaradan’ı dünyanın yöneticisi olarak hisseder ve bu insanın Yaradan’ı kendi üzerinde kral yapması olarak kabul edilir.

3) Zohar, Tetzaveh, 86

Dahası, Tora’nın sözleri yalnız orada yerleşir, çünkü şu karanlıktan çıkıp gelen dışında ışık yoktur. Çünkü bu taraf teslim olduğu zaman, Yaradan yükselir ve zaferi büyür. Ayrıca, Yaradan’ın çalışması yalnız karanlıktan dolayıdır, kötünün içinde olandan başka iyi yoktur. Her şeyin mükemmelliğinde iyi ve kötü beraber olduğu için ve kötü iyiyi terk ettiği için. Ve kötülükten çıkan dışında iyilik yoktur. Ve bu iyilikte, Yaradan’ın zaferi artar ve bu işin tamamıdır.

4) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, Gelinin Gecesi, Madde 138

Yaradan’dan üstü örtülmüş kötülük görmemesi bir kuraldır. Bu nedenle kişi kendini kötü hissettiğinde, Yaradan’ın ona yol gösterdiğini inkâr eder ve yüksek Operatör aynı ölçüde ondan gizlenmiştir. Bu, dünyadaki en büyük cezadır. Böylece O’nun yol göstericiliği ile ilişkili olarak iyi ve kötü algısı beraberinde ödül ve ceza algısını da getirir. Yaradan’a olan inancından ayrılmamak için çaba gösteren, Yukarı’nın takdirinden kötü bir tat alsa bile ödüllendirilir. Ve eğer çaba göstermezse, Yaradan’a olan inancından ayrıldığı için cezalandırılacaktır.

5) Rabaş, Makale 3, Gerçeğin Ve İnancın Anlamı

Bize mantık ötesi inanç yolu verilmiştir, yani hislerimizi ve aklımızı dikkate almayıp, şunu söylemeliyiz, “Onların gören gözleri yok. Onların duyan kulakları yok.” Daha ziyade inanmalıyız ki, Yaradan bizim için iyi olanı bilir. O, olduğum aşamamı hissetmemi ister ve ben kendimi nasıl hissettiğimle ilgilenmem, çünkü ihsan etmek için çalışmak isterim. Dolayısıyla temel şey şudur ki, Yaradan için çalışmam gerek. Çalışmamda bütünlük olmadığını hissetmeme rağmen, yine de üst olanın Kabında, yani üst olanın perspektifinden ben kesinlikle bütünüm. Bu nedenle çalışmamdan—Kral’a en düşük seviyede hizmet etme ayrıcalığından—hoşnudum. En azından Yaradan’ın O’na birkaç derece yakınlaşmama izin vermesi benim için büyük bir ayrıcalık.

6) Baal HaSulam, Şamati 138 – Kişi Bazen Kafasını Korkuyla Meşgul Ederken

Kişi bazen aklını korkuyla meşgul ederken şunu bilmelidir ki, O’ndan başkası yok. Ve eğer kişi hala korkunun üzerinde etkisi olduğu hissi içerisindeyse, kişi bilmeli ki şans eseri diye bir şey yoktur ve kendisine olanı Yaratan yukarıdan vermiştir, kişi sonu düşünebilmesi için ona bir korku gönderilir. Şöyle ki korku kişiye “O’ndan başkası yok” diyebilmesi için getirilmiştir. Ancak, hala bundan sonra kişi korku hissi içerisindeyse, o zaman kişi bu korkuyu örnek olarak almalı ve Yaratan korkusunun şu anda hissettiği korku kadar güçlü olması gerektiğini söylemeli.

7) Baal HaSulam, Şamati 33- Haman İle Kefaret Günlerinin Kuraları

Gerçekten de bilmemiz gereklidir ki, kişiye, sanki “İyi ve İyilik yapan” bir rehberliğe karşıt gibi görünen her şey sadece insanı, bu çelişkileri aşmak için Üst Işığı çekmeye zorlamak için vardır yoksa kişi bunların üstesinden gelemez. Bu durum, kişinin Dinim (yargı) demek olan çelişkiler var olduğunda, “Yaradan´ın Yüceliği” koşulunu genişletmesidir. Bu demektir ki, bu çelişkiler, kişi onların üstesinden gelmek istediğinde, yalnızca Yaradan’ın Yüceliğini büyüterek, çözebilir.

8) Baal HaSulam, 5. Mektup

Gerçekten seviniyorum, ancak gizli olan bozukluk ümitsiz bir durum ve onun yüzeye çıkması büyük bir kurtuluş olduğundan, henüz ortaya çıkmamış ama çıkması gereken bozukluklardan dolayı da üzüntü duyuyorum. Kural şudur ki, kişi sahip olmadığı bir şeyi veremez. Ve eğer şimdi ortaya çıkıyorsa, hiç şüphe yoktur ki gizli olanla değil onunla başlamamız için oradadır. Bu yüzden deliklerinden çıktıkları zaman mutlu oluyorum çünkü gözlerini onlara dikersen hepsi bir kemik yığınına dönüşür.

9) Baal HaSulam, Şamati 19- “Manevi Çalışmada Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir?

Kişi alma arzusu ile yapacak işi olduğunda öfkeli olmamalı; bu onun çalışmasını engeller. Eğer bedende alma arzusu yoksa yani, çalışmasında kişi Torah ve Mitzvot’u (sevap) yerine getirmesini sorgulamıyorsa, çalışmasını engellemiyorsa kişi elbette daha memnun olacaktır. Ancak kişi manevi çalışmasında alma arzusunun engellerinin kendisine yukarıdan geldiğine inanmalıdır. Kişiye alma arzusunu keşfetmesi için yukarıdan güç verilir. Çünkü tam olarak alma arzusu uyandığı zaman onun çalışması için yer vardır. Böylece alma arzusunu ihsan etmeye çevirmesine yardım etmesi için kişinin Yaradan ile yakın teması olur. Ve kişi bunun, kişinin O’na duasından Yaradan’ın memnuniyeti ölçüsünde onu yanına, form eşitliği, alma arzusunun ihsan etmek için almak üzere iptal edilmesi denen Dvekut’a (bağa), çektiğine inanmalıdır. Yaradan bunun hakkında der ki: “Oğullarım beni yendi.” Bu ben size alma arzusunu verdim ve siz benden bunun yerine ihsan etme arzusunu talep ettiniz demektir.

10) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, İki Nokta, Madde 121

Bu dünyada tattığımız, Onun eşsiz ve benzersizliği ile çelişen şeyler bizi Yaradan’dan ayırır. Gene de, bize emredildiği gibi Yaradan’ımızı memnun etmek için sevgi ile Tora ve Mitzvot için tüm ruhumuz ve gücümüzle çaba gösterdiğimiz zaman, bu ayırıcı güçlerin hiçbiri bizi, ruhumuzdan ve gücümüzden Yaradan sevgisini azaltarak etkileyemez. Aksine bu durumda, üstesinden geldiğimiz her çelişki O’nun bilgeliğini edinmek için bir geçit haline gelir. Çünkü her çelişkide özel bir nitelik vardır, O’na erişmede özel bir dereceyi ifşa eden. Ve buna layık olanlar, karanlığı aydınlığa, acıyı tatlıya çevirmekle ödüllenirler. Ayrılığın tüm güçleri – aklın karanlığı ve bedenin acısı – yüce kademeleri edinmek için onlara geçit olur. Böylece karanlık, büyük bir ışık, acı ise tatlı olur. Böylece, daha önce O’nun rehberliği yönetimindeki tüm ayırıcı güçler şimdi birlik olmaya dönüşürler ve tüm dünyayı erdeme göre yargılarlar.

11) Baal HaSulam, 1. Mektup

Herkes kişisel kadere inanır ama buna fazlaca tutunmaz diyebilirim. Bunun sebebi bir aptalın düşüncesinin, “iyi ve iyilik yapanın” tek örneği Yaradan’a atfedilmemesi gerektiği içindir. Ancak, sadece Yaradan’ın gerçek hizmetkârları kendi kaderinin bilgisine sahiptir ki O, hem iyi hem kötü her şeyin sebebidir. Onlar kadere yapışırlar, çünkü arı olana bağlananlar, arıdır. Koruyucu koruduklarıyla bir olduğundan, kötü ve iyi arasında belirgin bir ayırım yoktur. Onlar, O’nun benzersizliğini yüceltmeye hazır ve kapların taşıyıcıları olduklarından, hepsi bütün ve sevilendir. İyi ve kötü tüm eylem ve düşüncelerin bilgisine içgüdüsel olarak sahip oldukları ölçüde Tanrı’nın kaplarının taşıyıcılarıdırlar. Yaradan onları hazırlar, onlar O’dan gelir. Bunu ıslahın sonunda herkes bilecek.

DERS 4: Çoğunluğun Duası

1) Baal HaSulam, TES, Bölüm Bölüm, Ohr Pnimi, Madde 88

Dualarda ve pratikteki Mitzvot’taki tüm çalışmamız geriye dönerek, araştırmak ve Adam HaRişon’dan gelerek Klipot’a düşen bütün ruhları Bilgi Ağacı günahı öncesindeki asli (ilk) köklerine eriştirerek yükseltmektir.

2) Rabaş, Makale 217, Uzağa Kaç Sevgilim

Bu yüce bir kuraldır, yaratılmış olan insana, yalnızca ona “yaratılan,” adı verilir. Onun dışarısındaki ise Şehina diye kabul edilir. Buna göre, kişi kendi nesli için dua ettiğinde buna sürgün içerisindeki Şehina için dua ediyor denir ve onun kurtarılmaya ihtiyacı vardır. Sonsuzluğun anlamı budur ve özellikle bu meselede, Rahamim ışığı ifşa olabilir.

3) Baal HaSulam, Sürüyü Toplamanın Zamanı Değil

Kişi kendisini toplumdan ayırmamalı ve Yaradan’ı memnun etmek için bile olsa kendisi için talepte bulunmamalı yalnız tüm toplum için talep etmeli. Toplumdan ayrılan ve özel olarak yalnız kendi ruhu için talepte bulunan, ruhunu inşa edemez. Tam tersine ruhuna zarar verir. Şu sözlerde olduğu gibi “gururlu olanla aynı yerde oturmam,” zira kişi gurura bürünmediği sürece toplumdan ayrılamaz. Yazıklar olsun ona ki ruhuna zarar verir. … Böylece herkes tüm gücünü tüm İsrail’de, çalışmada Yaradan’a yapılan tüm dualar için toplar ve kendisini tüm İsrail’in köküne dâhil eder.

4) Baal HaSulam, Pri Haham, Halk İçin Üzüntü Duyan Kişi

Halkın acısını hisseden ve onların bütün sıkıntılarını kendi kişisel sıkıntıları gibi hisseden kişi, Şehina’nin tamamen ifşasını, yani tüm İsrail’in rahatlığa kavuşmasını görmekle ödüllenir. Çünkü kendi yoksunluğu kollektifin yoksunluğudur ve Keduşa’nın refahı da kollektif refahtır.

5) Rabaş, Makale 217, Uzağa Kaç Sevgilim

Ve kural şudur ki form eşitliği olmadan hiçbir şey alamayız, her zaman eşitlik koşulu olmalıdır. Böylece, kendi için alma koşulu içinde çalışarak kişi kendine merhameti uyandırdığı ve daha çok dua eklediği zaman, form eşitliğinde bir kap hazırlamak için, bu yeterli olmaz, aksine alma kıvılcımları onun içini sarar. Buna göre kişi aksi istikamete hareket etmektedir, yani kişi ihsan etme kabını hazırlarken alma kabını hazırlamaktadır. Ve “O’nun niteliklerine tutun” yani tam olarak, “O merhametlidir, sen de merhametli ol.” Böylece kişi kolektif için dua etiği zaman, bu duası ile, dua edebildiği ölçüde ihsan etme koşulunda çalışıyordur, bu derecede kabını doldurmaktadır, ki orada, “merhametli” denen ihsan etmenin ışığı ifşa olur. Ve merhamet ışığını edinerek kişi daha sonra “merhametli” olma koşulunu ifşa edebilir.

6) Noam Elimeleh – Likutey Şoşana

Kişi her zaman dostu için dua etmelidir çünkü kendisi için dua etmesi çok etkili olmaz, nitekim ”kişi kendisini hapisten, kendisini kurtaramaz”, fakat dostu çabucak onun yardımına gelir. Ve böylece, her biri dostu için dua etmeli, bu şekilde biri diğerine yardım ettiği zaman, her ikisine de yardım edilir. İşte bu yüzden şöyle denirdi, ”İsrail Arevim (sorumlu) biri diğeri için. ”Arevim”, hoş (tatlı) kelimesinden gelir, ”sesiniz hoş”ta olduğu gibi, çünkü her biri diğeri için ettiği dualar sayesinde birbirlerini tatlandırırlar ve bu nedenle onların duasına cevap verilir

7) Rabi Menahem, Ahavat Şalom, Barışı Sevmek

”Dostu için dua eden kişi ilk olarak karşılığını alır” Yorum: Dostu için dua eden biri, ihsan etmeye ilişkin bir geçiş hattı haline dönüşür, dostuna ihsan eder ve onun içerisinden bolluk akar ve bu sebepten dolayı o ilk olarak karşılığını alır.

8) Rabaş, Makale 15, Çoğunluğun Duası (1986)

Eğer kolektif içinde, Yaradan ile Dvekut amacına ulaşabilen birkaç kişi varsa ve bu Yaradan’a, kendisinin Yaradan’a yakınlaşmasıyla ödüllendirilmesinden daha fazla memnuniyet verecekse, kişi kendini kapsam dışında bırakır. Bunun yerine, Yaradan’ın onlara yardım etmesini arzular çünkü bu yukarıya kendi çalışmasından daha fazla memnuniyet verecektir. Bu nedenle, kişi kolektif için dua eder, Yaradan tüm kolektife yardım etsin diye, Yaradan’a ihsan edebildikleri ve O’na memnuniyet verebildikleri için Yaradan onlara tatmin olma duygusunu versin diye. Ve her şey aşağıdan bir uyanışa gerek duyduğu için, kişi uyanışı aşağıdan verir ve diğerleri uyanışı yukarıdan alır; Yaradan’ın O’nun için daha fazla faydalı olacağını bildiği her kim ise, o kişi alacaktır.

9) Rabaş, Makale 15, Çoğunluğun Duası (1986)

Eğer kişi böyle bir duayı isteyecek güce sahip ise – eğer böyle bir dua ile hemfikir olur ise – o zaman kesinlikle gerçek bir test ile yüz yüze gelecektir. Ancak, eğer kişi söylediği şeyin sözde kaldığını bilip, alma belirtisi olmaksızın sadece ihsan etmeyi isteyen böyle bir duayla bedenin hemfikir olmadığını gördüğü zaman, ne yapabilir? Burada sadece şu meşhur tavsiye vardır – Yaradan’a dua etmek ve Yaradan’ın ona ve tüm kolektife yardım edebileceğine dair mantık ötesi inanmak.

10) Likutey Halahot, Sinagogun Kuralları, 1

Ruhların ilerlemelerinin koşulu, tüm ruhların bir olarak birleşmesidir, zira Keduşa’ya yükselmenin yolu budur, çünkü Keduşa birdir. Bu nedenle ruhun koşulu olan dua tamamen ruhlar arasındaki birliğe dayanır. … Bu nedenle duaların çoğu tek başına değil toplu olarak edilir, hiç kimse kendini ayrı koymasın diye, çünkü bu Keduşa’ya karşıt olur. Kutsal bir topluluğun içinde bir olmak için birleşmeliyiz. Toplu duanın temeli budur ve özellikle ruhların birleştiği sinagogda yapıldığı zaman buna tam bir duadır denir.

11) Rabaş, Makale 5, “Çalışmada Erdemlinin İyi İşleri Nesillerdir”, Ne Demektir?

Şöyle deriz, “Babamız, Kralımız, bizi senin hatırın için koşuluna getir.” Yaradan yararına iyi işler yapabilmeyi O’ndan rica ederiz. Ve eğer O bize yardım etmezse, tüm işlerimiz kendi menfaatimiz için olacaktır, çünkü alma arzumuzun üstesinden gelecek gücümüz yoktur. Bu nedenle bize yardım etsin ki O’nun için çalışabilelim. Bu nedenle bize yardım etmeli. Aksi halde kayboluruz; kendi menfaatimiz için alma arzu içinde kalırız.

DERS 5: Yaradan’a Memnuniyetle Hizmet Et

1) Zohar, VaYechi, Madde 116-117

Kutsallık ancak tamam olan yerde var olur, eksiklik olan yerde, kusuru olan yerde ya da hüzünlü olan yerde değil ama sevinç olan yerde. “Yaradan’a mutlulukla hizmet et; O’nun huzuruna şarkılarla çık.” Mutlulukla yapılmadıkça Yaradan’a verilmiş bir hizmet yoktur.

2) Baal HaSulam, Şamati 58 – Mutluluk Yapılan İyi Şeylerin Yansımasıdır

Mutluluk kişiye yaptığı iyi şeylerden dolayı MAN, olarak yansıyan ışıktır.

3) Baal HaSulam, Şamati 42- Bu Çalışmada ELUL Kısaltması Nedir?

Ancak ihsan etme yolunda yürümek isteyenler her zaman mutluluk içinde olacaklar. Bunun anlamı, her biçimde ona gelenle mutlu olur çünkü kendisi için almaya niyeti yoktur. Bu nedenle der ki, eğer kişi gerçekten ihsan etmek için çalışıyorsa, her iki yolla da Yaradan’ına memnuniyet vermek nasip olduğu için kesinlikle mutlu olmalıdır. Ve eğer çalışmasının henüz ihsana etmek için olmadığını hissederse, kişi gene de memnun olmalıdır ve kendi için bir şey istemediğini söylemelidir. Alma arzusunun bu çalışmadan keyif alamamasından mutludur ve bu ona sevinç vermelidir.

4) Rabaş, Makale 42, Efendiye Mutlulukla Hizmet Et

Yaradan’a hizmet eden yani niyeti ihsan etmek için olan kişi mutluluk içinde olmalıdır, çünkü Yaradan’a hizmet etmektedir. Eğer kişi çalışma sırasında mutlu değilse bu onun Yaradan’ın yüceliğini takdir etmediğine işaret eder. Bu nedenle kişi mutlu olmadığını hissederse, Yaradan’a dua etmeli; O’nun yüceliği hissetmesi için kalbini ve gözünü açması için. Ve burada iki durum gelişir: 1) Kişi Kral’ın yüceliğini hissetmediğine hayıflanır. 2) Kişi mutlu olur, çünkü tüm hüznü manevi yoksunluktan gelmektedir; yoksunlukları alma arzusundan gelen diğer insanlar gibi değildir. Ve kişi ona bu bilgiyi – maneviyat için endişe duyup hayıflanmayı – kimin verdiğini anlamalıdır. Ve bu onu mutlu etmelidir, çünkü Yaradan ona manevi yoksunluk hakkında düşünceler yollamaktadır; buna “Efendinin kurtarışı,” denir ve bu nedenle de kişi mutlu olmalıdır.

5) Rabaş, Makale 42, Efendiye Mutlulukla Hizmet Et

Kişi pişmanlıklarının, diğer insanlar gibi yalnız almak için değil ama maneviyat hakkında olduğu için mutlu olmalıdır. Bize pişmanlıklarımızın maneviyat üzerine olması için farkındalık verenin kim olduğunun bilincinde olmalıyız. Ve Yaradan bize manevi yoksunluk (eksiklik) düşünceleri yolladığı için memnun olmalıyız, ki bu Yaradan’ın kurtarışı olarak addedilir. Bu nedenle mutlu olmalıyız.

6) Rabaş, Makale 28, Çalışmada, “Ekleme ve Geri Alma,” Ne Demektir?

Kişi mantık ötesi inanmalı ve organlarında hissedilen Yaradan’a zaten inanmakla ödüllendirildiğini düşünmelidir ve böylece Yaradan’ın bütün dünyayı iyi olan ve iyilik yapan olarak yönlendirdiğini görür ve hisseder. Her ne kadar mantık içinden baktığında tersini görse de mantık ötesinde çalışması gerekir ve ona sanki organlarında zaten hissedebilecekmiş gibi görünmesi gereken odur ki, gerçekten de Yaratan, dünyaya, iyi olan ve iyilik yapan olarak rehberlik eder. Burada, kişi amacın önemini kazanır ve hayat bulur, yani Yaradan’a yakın olmaktan sevinç duyar. Ve böylece bir kişi, Yaradan’ın iyi olduğunu ve iyilik yaptığını söyleyebilir. Ve Yaradan’a, “Sen bizi diğer milletlerin arasından seçtin, bizi sevdin ve bizi istedin,” diyecek gücü olduğunu hisseder, zira artık Yaradan’a şükretmek için bir nedeni vardır. Ve maneviyatın önemini hissettiği ölçüde, Yaradan’ı över ve O’na şükreder.

7) Rabaş, Makale 17, Toplantının Gündemi 2 (1986)

İnsanların çokluğundadır Kral’ın ihtişamı,” bu yazılana göre kolektifin sayısı fazla olunca, gücü daha etkilidir. Diğer bir deyişle, onlar Yaradan’ın önemine ve yüceliğine dair daha güçlü bir ortam oluştururlar. O anda, her kişinin bedeni hisseder ki kişi kutsallık için yapmayı dilediği her şeyi, yani Yaradan’a ihsan etmeyi, büyük bir kısmet olarak görmektedir, Kral’a hizmet etmekle ödüllendirilmiş insanlar arasında olmakla ona ayrıcalık tanınmıştır. O anda, kişinin yaptığı her küçük şey, onu neşe ve zevkle doldurur. Şimdi Kral’a hizmet edecek bir şeyleri vardır. Toplantı sırasında topluluk, Yaradan’ın yüceliğini düşüncelerinde önemsediği ölçüde, herkes kendi seviyesine göre Yaradan’ın önemini kendi içinde oluşturur. Dolayısıyla, kişi gün boyunca memnuniyet ve neşe içinde dolaşabilir.

8) Baal HaSulam, Şamati 1- O’ndan Başkası Yok

Kişi kutsallığa biraz yakınlık hissettiğinde, Yaradan tarafından lütfedilen hazzı hissettiğinde de geçerlidir. O zaman da öncelikle kişi bu hazzın şimdi Kutsal Şehina’da, Yukarıda haz olmasından kaynaklandığını söylemelidir, Şehina ona ait organını kendine yaklaştırabildiği ve onu uzaklaştırmak zorunda kalmadığı için. Kişi Şehina’yı mutlu etmekle ödüllendirildiği için mutluluk olur. Bu yukarıdaki hesapla uyumludur, yani parçası için mutluluk varsa, bu bütünün mutluluğunun sadece bir parçasıdır.

9) Baal HaSulam, Şamati 26- Kişinin Geleceği Geçmişe Duyduğu Minnete Dayanmakta ve Bağlı Bulunmakta

Bazen mümkün olan en basit şekilde bile olsa, kutsal görevi yapmak arzusunu ve düşüncesini kazandığı zaman, kişi bunun önemini takdir edebilirse, kutsal göreve değer verdiği ölçüde, kişi bunu övmeli ve bunun için minnettar olmalıdır.

Çünkü Yaradan’ın emirlerini, niyet olmadan bile, tutabilmenin önemini takdir edemediğimiz doğrudur. Bu koşulda kişi, kalbinde sevinç ve mutluluk hisseder.

Kişinin verdiği övgü ve şükran duygularını genişletir ve o kutsal çalışmanın her bir noktasında coşku duyar ve kimin işçisi olduğunu bilir ve böylece giderek daha yükseğe tırmanır. Bu yazılmış olan, geçmişte “Bana gösterdiğin bu lütuf için, Sana teşekkür ederim” sözlerinin anlamıdır ve bununla kişi güvenle söyleyebilir “ve Sen bana yazgılısın,” der.

10) Rabaş, Makale 386, Efendinin Yaptığı Gün Budur

“Efendinin yaptığı gün budur, O’nunla sevinecek ve mutlu olacağız.” “Gün budur”un anlamı şudur; buna gün denir başka bir şey denmez. Ve Yaradan herkesi, “O’nunla sevinecek ve mutlu olacağız,” koşuluna getirecek. “O’nunla” yani Yaradan’la bir olma koşulu ki buna “form eşitliği” denir. Bu herkesin Yaradan’ına ihsan etmekten daha büyük bir mutluluğun olmadığını anlamasıdır. Bu bizim ümidimiz, kolektifin son ıslah denen bu kademeye erişmesidir.

DERS 6: Tuz Antlaşması

1) Rabbi Nahman, Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Halahot Arev (Arvut’un Kuralları)

Tora ve Mitzvot’u yerine getirmek yalnız Arvut yoluyla mümkün olur, bunun dışında mümkün değildir. Arvut’da herkes dostundan sorumlu olur ki bu Tora’yı yerine getirmenin özüdür, arzulan şey birlik yoluyla olur. Bu nedenle Tora ve Mitzot’u üstelenmek isteyen kişi kendisini İsrail topluluğuna, büyük bir birlik içinde, dâhil etmelidir. Bu nedenle, Tora’nın edinilmesi sırasında onlar kesinlikle birbirlerinden sorumludurlar, zira kişi Tora’yı edinmek ister istemez, kendisini, arzusunu onlarla birleştirmek amacıyla diğerlerine tek ve bir olarak dâhil etmelidir. Ve kesinlikle her biri dostundan sorumludur, zira hepsi bir olduklarında önemlidirler. Ve tam da her biri dostundan sorumlu olduğu için ki birlik olurlar, bu yolla Tora’yı yerine getirebilirler, bu olmaksızın Tora’yı korumak mümkün değildir. Zira böylece sevgi ve birlik arzusu bakımından, her biri dostundan memnun kalır ve aralarında form eşitsizliği yoktur. Onunla yukarının arzusuyla birleşecekleri, tek bir arzuya dâhil olurlar, birliğin amacı budur.

2) Baal HaSulam, Arvut, Karşılıklı Sorumluluk, Madde 17

Bağ’dan (karşılıklı sorumluluk/garanti) tüm halk birbirinden sorumlu olduğunda bahsedilir. Zira ilmin ifşasından önce her birine tek tek “dostunu kendin gibi sev” kuralı olan başkalarını tam anlamıyla sevmeyi üzerlerine alıp almayacakları sorulmuştu (Madde 2 ve 3’de açıklandığı gibi burada detaylı inceleyin). Bunun anlamı şudur, halkın parçası olan her bir kişi ulusun her bir üyesine hizmet etmek ve onun için çalışmayı ve tüm ihtiyaçlarını karşılamayı en az kendi ihtiyaçlarını karşıladığı ölçüde üzerine yüklenir.

Tüm halk oybirliğiyle hemfikir olup “Yapacağız ve duyacağız” dedikten sonra halkın her bir üyesi, her bir diğer üyesinin hiçbir eksiği olmamasından sorumlu oldu. Sadece o zaman manevi edinime hak kazandılar, öncesinde değil. Bu kolektif sorumluluk ile her bir üye kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılama endişesinden özgür kaldı ve “Dostunu kendin gibi sev” manevi kanunu yerine getirebilir ve sahip olduğu her şeyi ihtiyacı olan kişiye tam anlamıyla verebilir hale geldi, zira artık kendi bedeninin ihtiyaçlarını düşünmek zorunda değildi, çünkü etrafında onun ihtiyaçlarını karşılayacak altı yüz bin sadık dostunun olduğunu biliyordu.

3) Rabaş, 42. Mektup

“Ve hepsi tek kalp tek adam olarak bir araya geldi.” Bu demektir ki, hepsinin tek bir amacı var, Yaradan’a yakınlaşmak. Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız.

Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.

4) Baal HaSulam, Şamati 76- Tüm Adaklarınızla Tuz Da Sunacaksınız

“Tüm adaklarınızla tuz da sunacaksınız,” bu, tuz antlaşmasını da sunacaksınız anlamındadır. Antlaşma akla karşılık gelir. Genel olarak kabul edilen odur ki, iki kişi birbirine iyilik yaptığı zaman, onların aralarında sevgi rol oynadığı zaman aralarında antlaşma yapmalarına kesinlikle gerek yoktur. Ama aynı zamanda tam da sevginin rol oynadığı bu zaman genellikle antlaşma yapmanın zamanıdır. Böylece o, “antlaşma yapmak daha sonrası içindir” dedi. Bu demektir ki bu antlaşma şimdi yapıldı, çünkü eğer daha sonra onlardan birisi diğerinin kalbinin tam olarak dostuyla dolu olmadığını düşündüğü bir durum olsa bile, ellerinde bir antlaşmaları olacaktır. Bu antlaşma onlara, bu durumda bile o eski sevgiyi sürdürmek için verdikleri sözü hatırlatacak. “Tüm adaklarınızla tuz da sunacaksınız,” sözünün anlamı, Tanrı’nın hizmetindeki tüm Krevut (yaklaşım) Kral’ın antlaşması hakkında olmalıdır.

5) Rabaş, Makale 9, Kişi Her Zaman Evinin Kirişlerini Satmalı (1984)

Eğer bir toplum belirli kişilerden oluşuyorsa, bir araya geldikleri zaman orada mutlaka bu “grubu” kurmayı arzulayan biri olmalıdır. Böylece, bu insanların birbirleri için uygun olduklarını görerek onları seçer. Diğer bir deyişle, her birinin dost sevgisi kıvılcımı vardır, fakat bu kıvılcım her birinin içindeki sevginin ışığını tutuşturmaz. Bu nedenle kıvılcımların büyük bir ateş olması için birlik olmaya hemfikir olurlar. Bu nedenle, kişi onları gizlice gözetlediği zaman, bunun üstesinden gelmeli ve demelidir ki; “Grup, başkalarını sevme yolunda yürümeleri gerektiğine hemfikir olanlardır.” Ve herkes dostlarını haklı çıkardığı zaman, tüm kıvılcımlar bir kez daha tutuşacak ve tekrar tek büyük bir alev olacaktır.

6) Baal HaSulam, 2. Mektup

Dolayısıyla, sana aramızdaki sevginin soğuma korkusunu içinde uyandırmanı tavsiye edeceğim. Akıl bunu anlamayı reddetse de düşün, eğer sevgiyi artıracak bir taktik varsa ve kişi onu arttırmıyorsa, bu da düşüş olarak kabul edilir. Bu tıpkı dostuna büyük bir hediye veren kişinin durumu gibidir. Eylem sırasında kalbindeki sevgi, eylemden sonra kalbinde geride kalan sevgiden farklıdır. Daha ziyade, sevginin bereketi tamamıyla kaybolana kadar gittikçe küçülür. Bu nedenle, hediyeyi veren kendinde bunu her gün yenilemek için bir taktik bulmak zorundadır. Tüm çalışmamız budur—her geçen gün aramızdaki sevgiyi göstermek, tıpkı almak gibi, yani akla pek çok ilave yaparak artırmak ve çoğaltmak, ta ki şimdinin bereketi gerçek bir hediye gibi duyularımıza dokunana kadar. Bu zamanı geldiğinde kullanılacak büyük taktikler gerektirir.

7) Rabaş, Makale 759, Bir Bütün Olarak İnsan

Kişi önce bilmelidir ki, sevgi eylemlerle satın alınır. Dostlarına hediyeler verdiğinde, verdiği her hediye dostunun kalbinde delik açan bir ok ya da kurşun gibidir. Açılan pek çok delik, verenin sevgisinin içeriye girdiği bir boşluk oluşturur. Ve sevginin sıcaklığı onu dostunun sevgisine yaklaştırır ve sonra iki âşık her ikisini de örten sevginin örtüsü altına girmiş olur. Bu demektir ki, tek sevgi her ikisini de örter ve doğal olarak, her ikisini de örten şey tek bir örtü olduğundan, tek kişi hâline gelirler. Bu şekilde her ikisi de iptal olur.

8) Baal HaSulam, 18. Mektup

Sabah ilk iş uyanır uyanmaz O’nla Dvekut’un anını kutsamalı ve aklına boş bir düşünce gelmesin diye yirmi-dört saat boyunca kalbini Yaradan’a açmalı ve bunu doğa üzeri ya da imkânsız görmemelidir. Aslında demir ayırımı yapan doğanın imajıdır ve kişi hissettiği doğanın ayrımını iptal etmeli ve önce bu ayrımların O’ndan gelmediğine inanmalıdır. Sonra kendi doğal arzusunun üzerinde olsa da kalbinin derinliklerinden dua etmelidir. Bilin ki daima, formlar Keduşa’dan olmadığı zaman bile size engel olur ve hatırladığınız anda da dururlar. Bütün gücünüzle kalbinizi açın böylece Yardan O’nla Dvekut’u engelleyenlerden sizi korur. Aşamalı olarak kalbiniz Yaradan’a alışarak genişler ve O’na tutunmaya özlem duyar ve Tanrı’nın arzusu sizin tarafınızdan yerine getirilmiş olur.

9) Zohar, Aharei Mot, Madde 65-66, “Bak, ne kadar iyi ve ne kadar hoştur”

Ve siz, burada olan dostlar, daha önce şefkat ve sevgi içindeydiniz, yaratan sizden memnun kalana ve size barış yollayana kadar, bundan böyle ayrılmayacaksınız. Ve sizin erdeminizle dünyada barış olacak. Bu sözlerin anlamı, “Kardeşlerimin hatırına ve dostlarım bırakın söyleyeyim ‘Barış içinizde olsun.'”

DERS 7: Onlu Yoluyla Dünyada Barış

1) Likutey Halahot, Kural 4

Bütün yaratılışın canlılığı, varlığını sürdürmesi ve ıslahı, farklı görüşlere sahip insanların sevgi, birlik ve barış içinde bir araya gelmeleri yoluyla olur.

2) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Belli bir kolektifin iyiliği ile tüm dünyanın iyiliğini karıştırırsam şaşırmayın; çünkü gerçekten de öyle bir dereceye geldik ki tüm dünya tek kolektif ve bir toplum kabul edilmektedir. Yani, dünyadaki her birey yaşamının özünü ve geçimini dünyadaki tüm insanlardan sağladığından; tüm dünyaya hizmet etmeye ve tüm dünyanın iyiliğini düşünmeye mecbur edilir.

3) Likutey Moharan No: 141, Madde:5

Herkes demelidir ki: Tüm dünya yalnız benim için yaratıldı (Sanhedrin 37). Bunun sonucu olarak, tüm dünya benim için yaratıldığından onu ıslah etmek yoksunluklarını gidermek ve onun için dua etmek için her an onu gözlemlemeli ve sorgulamalıyım.

4) Baal HaSulam, Bir Bilgenin Meyveleri, “Halkla Birlikte Hayıflanan”

Yaradan’ın hizmetinde olan halkla birlikte hayıflanmazsa yalnız kendi kişisel eksiğini hisseder, kendi bolluk alma kapasitesinden daha büyüğünü değil. Bundan dolayı herkese teselli veren Yaradan’ın kolektif ifşasını edinmesi mümkün değildir, zira kolektifi dolduracak ölçüde değil ama yalnız kendi kişisel kısmını dolduracak ölçüde bir kap hazırlamıştır. Halkın üzüntüsünü hisseden için ise bu böyle değildir, onların tüm sorunlarını kendi sorunu gibi hisseder. Bu kişi Şehina’nın tamamını yani İsrail’in tüm tesellisi edinir, zira onun eksikliği kolektif eksikliktir. Bu nedenle kutsallığın bereketi de kolektiftir.

5) Degel Mahaneh Efraim, BeŞalah

Yaradan’a gerçekten hizmet etmek isteyen biri, kendini tüm yaratılanlara dâhil etmeli, kendini tüm ruhlarla birleştirmeli, kendini onlara dâhil etmeli ve onunla birlikte olmalıdır. Yani, kendiniz için sadece, Şehina’yı birleştirmek için gerekli olan şeyleri bırakmalısınız. Bu, yakınlığı ve birçok insanı gerektirir, çünkü ne kadar çok insan Yaradan’a hizmet ederse, Şehina’nın ışığı onlara o kadar çok görünür. Bu sebepten ötürü, kişi kendini, tüm insanlara ve tüm yaratılışa kendini dâhil etmelidir ve her şeyi kendi köklerine, Şehina’nın ıslahına yükseltmelidir.

6) Likutey Halahot, Kokunun ve Duanın Kutsanması, 4. Kural

Kolektifin dünyaları ile Yaradan’ınki arasında bir ortalama vardır. Bu İsrail’in ruhudur, kökü çok yücedir ve gerçekte kutsallığın bir parçasıdır. Bu kolektifin dünyaları ile Yaradan’ınki bağlayan bir geçiş alanıdır. Onunla bolluk ve rızk tüm dünyalara yayılır. Bu nedenle her şey İsrail’e bağlıdır.

7) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk), Madde 28

Şöyle diyor, “Dolayısıyla şimdi, Sesime kulak verirseniz ve Sözümü tutarsanız,” yani, size burada söylediğime söz verin, tüm insanlar içinde benim hazinem olacağınıza. Siz, benim hazinem olacaksınız ve bedenin arınma ve temizlenme kıvılcımları sizden tüm insanlara ve tüm dünya uluslarına geçecek, zira dünya ulusları henüz buna hazır değiller. Her halükârda, şimdi bir ulusla başlamam gerekiyor ki tüm uluslara çare olsun. Ve bu yüzden şöyle bitiriyor, “zira tüm yeryüzü benimdir,” yani, yeryüzünün tüm insanları bana aittir, sizin gibi ve bana tutunmak kaderlerinde vardır. Ancak şimdi, hâlâ bu görevi yerine getiremezken, erdemli insanlara ihtiyacım var. Ve eğer tüm uluslara çare olmaya karar verirseniz, size “bana inananların krallığı olun” diye emrediyorum.

8) Baal HaSulam, Ortak Sorumluluk, Arvut, 20

Şu İsrail ulusuna kalmıştır; Tora ve Mitzvot yoluyla, kendisini ve tüm dünyayı başkalarını sevme işini üstlenmeye yeterlilik kazandırmak ki bu yaratışın amacına çıkan merdivendir, bu Yaradan ile Dvekut’tur.

9) Baal HaSulam, Yaradan Sevgisi Ve Yaratılan Sevgisi

İsrail ulusu bir “geçiştir.” Bunun anlamı, Tora’ya uyarak İsrail kendisini arındırdığı ölçüde bu güçlerini geri kalan uluslara geçirirler.

10) Maor VaŞemeş – Devarim

Biliyoruz, temel olan şey bağ kurmak, sevgi ve dostlar arsındaki gerçek şefkattir, bu tam bir kurtuluşa ve Dinim’in hafiflemesine neden olur. Böylece sevgi, tatlılık ve dostlukla bir araya gelip toplanabilirsiniz. Böylece tüm Dinim af olur ve Rahamim ile hafifler ve bu bağ ile tam bir merhamet ve Hassadim ortaya çıkar.

11) Rabaş, Makale 11, Purim ve Emir: Bilmeyene Kadar (1987)

Yaratılışın amacında var olan, tüm dünyaya haz ve keyif vermeye neden olarak, kişi Yaradan’a ortak olur, böylece herkesin yaratılışın amacına erişmesine yardımcı olur. Bu nedenle Yaradan’ın ortağı haline gelir, yazıldığı üzere, “Haz ve keyif vermek için yaratılışı Ben başlattım ve İsrail, yukarının bolluğunu almaya uygun Kelim’i yaparak bu amacın gerçekleşmesine çaba gösterecektir.”

12) Rav Kuk, İsrail’in Rolü ve Kaderi

Nihai barış ve gerçek sevgi, yalnız İsrail’in Tora’yı yerine getirmesi yoluyla gelecektir. İnsan ve dostu arasında saf sevgi hissiyatı ve kardeşlik bilinecek, zira bizler, tüm yeryüzünün Efendisi olan tek bir Tanrı’nın oğullarıyız. Ve içimizdeki bu gelişme tamamlandığı ve çoğunluğa örnek olmaya layık olduğumuz zaman, tüm uluslar bunu kabul edecek ve böylece barışın kutsaması bu dünyada var olmaya başlayacaktır.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
18 - 0,077