e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Makaleler > Çalışmada Tora’ya Neden ‘Orta Çizgi’ Denir? – 2

Çalışmada Tora’ya Neden ‘Orta Çizgi’ Denir? – 2

Makale No. 19, 1990

Zohar’da (Yitro, madde 293) şöyle yazar: “Kabalist Yehuda şöyle der: ‘Tora, Gevura tarafından verildi.’ Kabalist Yosi der ki: ‘Bu nedenle Tora, sol taraftadır.’ Ona şöyle der: ‘O sağa döndü, şöyle yazıldığı gibi: ‘Sağında, onlara kızgın bir yasa.’ Ve şöyle yazılmıştır: ‘Senin sağın Ey Tanrım, gücünde olağanüstü.’ Dolayısıyla solun, sağa dâhil olduğunu görürüz, şöyle yazıldığı gibi: ‘Sağında, kızgın bir yasa’ ve sağ solun içinde, şöyle yazdığı gibi: ‘Senin sağın Ey Tanrım, gücünde olağanüstü.’ Bu nedenle sol olan Gevura, sağa dâhildir.”

Öyle görünüyor ki, Tora ortadadır yani her iki çizgiyi, hem sağı hem solu içerir.

Ayrıca şöyle yazılmıştır (madde 235): ‘Üçüncü ayı, bu ayı Uriel yönetir zira Nissan, Iyar, Sivan HGT’ye karşılık gelir -Michael Hesed’i, Gabriel Gevura’yı ve Uriel Tiferet’i yönetir. “Bütün insan” sözünün anlamı budur, o, Yakup’tur, Tiferet’tir. Ayrıca, “bütün”, “bütünlük” sözünden gelir.

Ve şöyle yazılmıştır (madde 242): ‘Ve üçüncü ayda, üç dereceye dahil olan üç kişiye yani üç patriğe üçlü Tora verildi, bunlar, Tora (Pentateuch), Peygamberler ve Hagiographa ve üçü birdir.’ Bu nedenle Tora, orta çizgi olarak kabul edilir.

Ayrıca şöyle yazılmıştır (madde 296): “Ve bütün insanlar sesleri gördü.’ ‘Gördü’ der oysa ‘duydu’ demeliydi, diye sorar. Şöyle yanıtlar: ‘Bu şekilde öğrendik. Bu sesler karanlığa, buluta ve sise kazınmıştır ve onların içinde, bir bedenin göründüğü gibi görünürler.’”

Tora’nın sağı ve solu içermesinin çalışmadaki anlamını anlamalıyız. Ayrıca, Tora “bütünlük” denilen bütün bir insana, Yakup’a, üçüncüde verildi ne demektir? Onlar, seslerin kazındığı bir beden olan karanlığa, buluta ve sise kazındı ne anlama gelir?

Bilinir ki, çalışma düzeninde kişi, öncelikle cennet krallığının yükünü üstlenmeli ve daha sonra Tora’yı öğrenmelidir. Bu böyledir çünkü kişi, cennetin krallığına sahip değilse “kimin Tora’sını öğreniyor?” diye sormalıyız, çünkü kişi, öncelikle Tora’yı verene inanmalı ve daha sonra Tora’yı izlemelidir. Bu nedenle cennet krallığı, ‘Assiya’ olarak adlandırılır yani kişi mantık ötesi gitmeyi üstlenmiştir.

Diğer bir deyişle mantığı kişiye pek çok soru getirse de onlara şöyle cevap verir: “Bana mantık dahilinde sorular soruyorsun ama ben “inanç” denilen mantığın anlayamadığı, ulaşamadığı, edinemediği bir yerde mantık ötesinde gidiyorum. Dolayısıyla bana sorduğun tüm bu sorular için yer yok.”

Buna “sağ” denir, öyle ki Yaradan, dünyayı ‘İyilik Yapan İyi’ olarak gözetmektedir. Kişi, dünyaya baktığında pek çok sorusu olmasına rağmen mantık ötesi gider ve şöyle der: “Onların gözleri var ama görmezler.”

Onun yerine, herkese iyilik verdiği için Kral’a şükreder ve O’nu över. Buna “sağ”, Hesed denir yani dünyanın yönetimi Hesed’dedir (merhamet). Bu demektir ki Yaradan, dünyayı sadece Hasadim’le yönetir. Kişi bununla ilgili şöyle der: “Seni her gün kutsayacağım.”

Ancak, insanda kötü bir Yetzer (eğilim) vardır. Baal HaSulam bunun Tziur (çekmek) kelimesinden geldiğini söyler. Diğer bir deyişle bu, kişiye Yaradan’ın rehberliğinin, O’nun dünyaya olan tavrının kötü imgelerini gösterir. Ayrıca, “Şehina (Kutsallık) tozun içinde” denilen çalışmanın bayağılığını da gösterir. Dolayısıyla kişi bunların üstesinden gelip “bütünlük” denilen sağda nasıl yürüyebilir ve şunu söyleyebilir; “Tüm yaşamım boyunca, sadece iyilik ve merhamet beni izleyecek”?

Atalarımız bununla ilgili şöyle der: “Yaradan dedi ki: ‘Kötü eğilimi Ben yarattım, şifası için de Tora’yı yarattım.’” Öyle anlaşılıyor ki, kişinin bağlandığı Tora, ona şifa olacaktır yani Tora vasıtasıyla kötülüğün üstesinden gelecek ve “sağ” denilen Hesed’in yolundan yürüyecektir. Bu açıdan şöyle denilebilir; Tora, eylemden sonra adlandırılmış sağda verilmiştir. Diğer bir deyişle sağ çizgide yürümesi için kişiyi nitelikli hale getirmiştir. Buna, kişi hiçbir eksiklik hissetmediği zaman, ‘sağ’ın bütünlük olarak adlandırıldığı ‘Tora’daki ilk anlayış’ denir.

Tora’daki “ikinci anlayış”, Hohma (bilgelik) denilen soldur. Bu, Tora’nın bilgeliği olarak kabul edilir. Diğer bir deyişle kişi, zaten Hesed yani mantık ötesi inanç denilen sağa sahip olduğunda ve Yaradan’a, Yaradan’ın dünyayı ‘İyilik Yapan İyi’ olarak yönettiğine inandığında, “Tora’nın bilgeliği” olarak adlandırılan Tora’yı Veren ile ödüllendirilir, şöyle yazdığı gibi: “Tora, bilgelikten gelir.”

Diğer bir deyişle kişi, Tora’nın bir vereni olduğuna inandığı an, Tora ile ödüllendirildiği andır. Bilinir ki, Tora, Hohma’dan gelir ve bu anlayışa “sol” denmelidir yani kişi, “örtülü Hasadim” denilen mantık ötesi inanç olan sağ ile ödüllendirildikten sonra gelir.

Ancak, “sol” olarak adlandırılan Hohma’nın açığa çıktığı zamanla ilgili olarak konuştuğumuzda, “orta çizgi” denilen başka bir mesele söz konusu olur ki bu, Hohma, Hasadim’de kıyafetlenmek zorunda demektir. Bunun öncesinde “sağ” denen Hasadim’le “sol” denen Hohma arasında büyük bir mesafe vardır.

Atalarımızın şöyle söylediği gibi: “Tora’yı, Tora sayesinde Lişma’yla ödüllendirilmek amacıyla Tora Lişma’da (O’nun adına) çalışan kişinin Tora’daki niyeti, Hesed derecesini edinmektir yani her şeyi Hesed denen ihsan etmek amacıyla yerine getirme gücüne sahip olmak için çalışır. Tıpkı atalarımızın söylediği gibi: “Kim Hassid’dir (inaçlı/izleyen)? Kendisi için bir şey istemeyip ‘Senin olan senin, benim olan da senin’” diyen kişi. Sonrasında Tora aracılığıyla Hesed ile ödüllendirildiğinde, “Ona, Tora’nın sırları gösterilir” (Avot, bölüm 6:1).

Buna halihazırda “sol” denir. O zaman bu sol, sağla iş birliği yapmalıdır. Bu demektir ki sol olan Hohma ışığı, sağ olan Hasadim’de kıyafetlendi ve buna Tora, sağ ve solun arasındaki orta çizgi denir. Bu nedenle Tora’nın, Hesed ve Gevura’yı içerdiği kabul edilir.

Öyle görünüyor ki, ilk aşama, kişinin Lişma derecesine ulaşmayı yani ihsan etmeyi arzuladığı aşamadır. Bu aşamada kişinin sürgünde olduğu, kötü eğilim tarafından yönetildiği düşünülür. Bu noktada Tora’ya ihtiyacı vardır. Buna, “Lişma’yı edinmek için Tora çalışmak” denir yani kişi, atalarımızın şu söylediğine inanmaktadır: “Kötü eğilimi Ben yarattım, şifası için de Tora’yı yarattım.” Buna, “Sağ formdaki Tora” yani Hesed, ihsan etmek için denir.

Ve kişi Lişma derecesini elde ettiğinde, ikinci bir aşama gelir ve Tora’nın sırlarının ifşasıyla ödüllendirilir. Dolayısıyla Veren ile yani dünyada bir Veren olduğu ile ödüllendirildikten sonra Verenin, kişiye Tora’yı verdiği aşama gelir.

Ama daha fazlası vardır. Kişi, Hasadim denen “Sağın içine dâhil olması gereken Hohma” olarak adlandırılan üçüncü bir aşamaya ihtiyaç duyar. Bu böyledir çünkü Tora, Hohma’dan gelir, bu demektir ki Tora, Hohma’dan gelir ve Hasadim ışığıyla kıyafetlenmelidir. Ayrıca, Hasadim’e “eylem”, Tora’ya “Hohma” denir. Kişinin Tora’sı, eyleminden fazla olmamalıdır. Bununla ilgili atalarımız şöyle der (Avot, bölüm 3:12): “Hohma’sı (bilgelik) eylemden büyük olan kişinin Hohma’sı, devamlılık göstermez.” Bunun sonrasında Hohma denilen Tora, orta çizgide parlar. Bu, Tora, Hesed ve Gevura’yı içerir olarak kabul edilir.

Tora Lişma’yı öğrenen bir kişiyle ilgili olarak gelinmesi gereken iki anlayış vardır:

1.Kişi, Yaradan için bir şeyler yapmakla ilgili hiçbir bağının olmadığını, bunun yerine “hepsi benim” diyen kötü eğilimin yönetimi altında olduğunu görür. Bu eğilim, ihsan etmek için bir şeyler yapmasına izin vermez. Tersine, kişi ancak kendi yararına olacağını gördüğünde çalışabilir. Ancak, kendi alma arzusu için bir fayda olduğunu görmezse çalışmak için enerjisi olmaz. Başka bir deyişle kişi, alma arzusunun kazanacağı şeye göre hesap yapar.

Kişi, onun hükmünden çıkmaya çalıştığında, tıpkı makalede (Beshalach, Makale No. 18, Tav-Şin-Nun, 1989/90) yazdığı gibi: “Çalışmada Şabat’tan bahsetmek, hafta içi bir günden bahsetmek gibi değildir demek, ne demektir?” “Kişi kölelikten ve sürgünden çıkmaya çalıştıkça karanlığa, buluta ve sise yerleştiğini görür.”

Bu aşamada kişi, atalarımızın “Kötü eğilimi Ben yarattım, şifası için de Tora’yı yarattım” sözlerinin tam tersini görür. Diğer bir deyişle kişinin içindeki kötülük güçlenir yani çalışmaya başladığını, çaba gösterdiğini ve Lişma’yı edinmek amacıyla iyi işler yaptığını ve bunun aksini deneyimlediği için de böyle bir bayağılığa düşmüş olduğunu asla hayal edemez.

Aslında bu ona, “kalbini sertleştirdiğim için” anlayışından gelir. Ve o an, aşağıda olmasının sebebi yukarıdan gelse de karanlıkta hisseden aşağıdakinin hissiyatında -onun için hiçbir şey parlamaz-, yukarıdan geliyor olmasına rağmen sürgünün tadını alır.

Yukarıda söylenenlerle sorduğumuz şu soruyu yorumlayabiliriz; “Zohar’da geçen ‘Bu sesler karanlığa, buluta ve sise kazınmıştır ve onların içinde belirirler’ ifadesinin anlamı nedir?” Bunu şöyle yorumlamalıyız; “Bu sesler”, kişinin ihsan etme amacıyla hareket etmesine güç vermek için gelen, Tora’nın sesleridir. Buna “Lişma’nın ikinci anlayışı” denir yani ihtiyaç duyduğu ve Tora’nın seslerini toplayacağı karanlık, bulut ve sis kabı.

Lişma denilen bu iki anlayış yukarıdan gelir: 1) Kli (kap) yani karanlık. Kişi karanlığa daha fazla tahammül edemediğinde buna ihtiyaç duyar. 2) Işık yani güç. Bu, ihsan etme amacı için güç veren ses, Tora’nın sesi, onu ıslah eden ışıktır. Bu şudur; “Kötü eğilimi Ben yarattım, şifası için de Tora’yı yarattım.” Diğer bir deyişle Tora’nın sesi, kötü eğilime Lişma niyetiyle şifa verir.

Bu sebeple şöyle yazılmıştır: “Bu sesler karanlığa, buluta ve sise kazınmıştır ve onların içinde, bir bedenin göründüğü gibi görünür.” Bu demektir ki eğer daha önce “karanlık” ve “eksiklik yeri” denilen Kelim’e sahip olsalardı, o zaman Tora’nın sesi karanlığa girebilir ve orayı aydınlatabilirdi.

Fakat karanlık yer olmadığında yani kişi, ihsan etmek amacıyla hiçbir şey yapamıyor olmanın eksikliğini hissetmediğinde, ışığın gireceği bir yer olmadığı için, ışığın gelmesinden ve aydınlatmasından bahsedilemez. Bu, sağın anlayışıyla yani Hesed’le ilgilidir. Bu demektir ki, kişi başkalarına merhametli davrandığında, Hesed’e “ihsan etme” denildiği için ihsan etme kaplarını edinir. Bu bağlamda Kelim’i zaten tamamlamıştır.

Sonrasında kişi, sol denilen Tora’nın sırlarıyla ödüllendirildiğinde, üçüncü anlayış başlar. Bu, ışık alma kaplarına geldiği için kesinlikle ihsan etmek için olmalıdır. Kişi, ihsan etmek için bir alıcı olmakla ödüllendirilmiş olsa da bu halen sol olarak kabul edilir, zira Hohma’nın Hasadim’de kıyafetlenmesinin ıslahı burada henüz gerçekleşmemiştir. Aksi taktirde bu, ‘Hohma’sı kişinin eylemlerinden büyüktür’ olacaktır.

Burada, Hohma’nın Hasadim’de kıyafetlendiği orta çizgi meselesi başlar. Bu demektir ki, “Hohma’yı alan alma kapları” olarak adlandırılan sol, Hasadim’de kıyafetlenecektir. “Tora, Hesed olan sağdan, Gevura olan soldan gelir’ şeklinde yazılanların anlamı budur. Buna “Hohma’nın ifşası” denir.

Ancak, sağ solla, sol sağla kaynaşmalıdır. Bu, Tora’nın ‘orta’ olarak adlandırılması yani Hohma’yı ve iyi eylemleri içermesi olarak kabul edilir, Hohma’sının kişinin eylemlerinden daha büyük olmaması gerektiğini söylediğimiz gibi.

Baal HaSulam, “Ve bütün insanlar sesleri gördü” ayetini açıklamıştır. Bilinir ki, “ses”, “duymaktan” gelen, Bina olarak adlandırılan Hesed demektir. “Görmek”, Hohma olarak adlandırılır, şöyle yazıldığı gibi: “Topluluğun gözleri, topluluğun bilgeleridir.” Ayrıca, alma kaplarında parlayan Hohma’yı, almak için almamak koşulunda tutmak gerekir. Bu şekilde, “ses” ve “duymak” denilen Hasadim’in kıyafetlenmesi yayılmalıdır.

Dolayısıyla “Ve bütün insanlar sesleri gördü” ifadesi, kap seste yani Hesed’de kıyafetlendiğinde onlar Hohma ışığını aldıklarını gördüler, demektir. Bu sebeple seslerde yani Hasadim’de kıyafetlendiğinde onlar Hohma’yı gördüler, diye yazılmıştır. Buna, Hohma’yı ve Hasadim’i içeren “orta çizgi” denir.

Yukarıda söylenenlerle şu sorduğumuz soruyu anlayacağız; “‘Bütün bir insan,’ Tiferet olan Yakup ve Tiferet denilen Tora, üçüncüde verildi demek ve bütünün anlamının bütünlük olması ne demektir? Şöyle sorduk; ‘Yakup’un ‘bütün bir insan’ olarak adlandırıldığı bütünlük nedir?’”

Cevap şudur; Tora orta çizgidir ve Yakup orta çizgidir, bütünlükten dolayı sağı ve solu içerir. Diğer bir deyişle Hohma ve Hasadim’in kaynaşması söz konusudur. Çalışmada bu demektir ki kişi, Hohma’sının eylemlerinden daha büyük olması yasaklandığı için Hasadim ve Hohma olarak adlandırılan her iki eylemi de içermelidir.

Ancak, kişi “O’ndan başkası yok” koşuluna ve her şeyi Yaradan’ın yaptığına inanmalıdır. Diğer bir deyişle kişi, Baal HaSulam’ın dediği gibi her eylemden önce insana tek seçenek verildiğini söylemelidir zira “Ben kendim için değilsem kim benim için?” Dolayısıyla her şey kişinin seçimine bağlıdır. Ancak bundan sonra kişi, her şeyin İlahi Yönetim’den geldiğini ve insanın kendi başına hiçbir şey yapamadığını söylemelidir.

Bunu, Ari’nin yazdığı şekilde (TAS, bölüm 13, madde 152) açıklamalıyız; “Işığı örten Se’arot (saçlar) meselesi vardır ki böylece onlar değersiz oldukları sürece ışıktan haz alamasınlar zira lekeleyebilirler.”

Mesele şu ki, Yaradan’ın bize iyi eylemler yapmamız için bir arzu ve özlem verdiğine inanmalıyız. Kişi değersiz olduğu sürece Yaradan’ın onu iyi şeyler yapmaya zorladığını hissedemez. Yaradan’ın, Kendini kıyafetlerle saklamasının sebebi budur ve bu kıyafet, Lo Lişma (O’nun adına değil) olarak adlandırılır. Diğer bir deyişle Yaradan, bazen Kendini dostlar kıyafetinde saklar.

Örneğin, kişinin şafaktan önce kalkıp çalışmak istemediği bir durum var. Bu yüzden Yaradan, Kendini dostlar kıyafetinde saklar ve kişi yorgun olsa bile yataktan kalkar çünkü kişinin aklına, bütün dostlarının öğrenmek için gelmesinin ama onun gitmemesinin ve o zaman herkesin, onun bayağılığını görmesinin hoş olmayacağına dair bir düşünce gelir. Bu nedenle kalkar ve çalışmalara katılır ve öğrenir. Öyle anlaşılıyor ki kişinin, Yaradan’ın emirleri yüzünden yataktan kalkacak enerjisi yoktur, bu nedenle Yaradan onu çalışma için zorlamaz zira eğer sebep buysa yatağında yatardı. Fakat onu dostları mecbur eder.

Ve kişi Lo Lişma’da eylem yaptığında, bu örneğe benzer şekilde hepsi başka bir şeydir. Lo Lişma’da birçok derece olmasına rağmen, bu örnekle ilgili konuşacağız. Biz burada Yaradan onu mecbur ettiği için değil de kendiliğinden Miztvot’u öğrenen kişiye bakmalıyız. Diğer bir deyişle eğer Yaradan’ın emri nedeniyle olsaydı kişi, bedenin üstesinden gelemez ve iyi eylemler yapmak için onu zorlayamazdı. Ancak kişi, insanlar nedeniyle iyi işler yapma gücüne sahiptir. Dolayısıyla Lo Lişma’da neyin önemli olabileceğini görüyoruz.

Yine de kişi, yukarıda söylenen “O’ndan başkası yok,” koşuluna yani onu iyi eylemler yapmaya zorlayanın Yaradan olduğuna inanmalıdır, fakat henüz onu zorlayanın Yaradan olduğunu bilmeye layık olmadığından, Yaradan kendini onlar vasıtasıyla bu eylemleri gerçekleştirdiği kan ve etle kıyafetlendirir. Bu nedenle Yaradan Ahoraim (sırt/arka) formunda hareket eder.

Diğer bir deyişle kişi, insanların yüzlerini görür fakat bu yüzlerin arkasında bu eylemleri yapan Yaradan’ın durduğuna inanmalıdır. Bu demektir ki, insanın arkasında Yaradan durur ve Yaradan’ın istediği eylemleri yerine getirmesi için onu zorlar. Öyle anlaşılıyor ki, her şeyi Yaradan yapıyor ama insan inanması gerekeni değil, gördüğünü hesaba katıyor. Bu sebeple kişi, onu zorlayan dostlar örneğinde olduğu gibi Lo Lişma eylemlerini yerine getirdiğini söyler.

Ayrıca bu, dostlar olmak zorunda değildir. Daha ziyade herkesin kendine uyan dışsal bir kıyafeti vardır. Bu nedenle örneğin, toplantıya, dostları onu gelmeye zorladığı için gelen kişi şöyle der: “Çalışmaya gelme sebebim Yaradan’dır, Yaradan sadece dostların kıyafetiyle kıyafetlendi.” Dolayısıyla şimdi Yaradan’a sebebi olduğu için şükreder.

Öyle görünüyor ki, kişi Lo Lişma eylemi yerine getirdiğinde, Yaradan Mitzva’yı (Mitzvot’un tekili) yerine getirmeye onu zorlayan sebep olmadığında ama kişi örneğin; dostları emrettiği ve kişi uymak zorunda olduğu için yerine getirdiğinde, inanmalıdır ki bunu, Yaradan Mitzva’yı yerine getirmesini emrettiği ve Yaradan’ın emrine uymak zorunda olduğu için yaptı. Ancak, Yaradan Kendini dostlarda olduğu gibi, Lo Lişma kıyafetinde sakladı, böylece kişi bu kıyafetlenme ile Lo Lişma’nın sesine uyması gerektiğini düşünür.

Fakat gerçekte, kişi inanmalıdır ki tüm bunlar Yaradan’ın yaptıklarıdır. Bu nedenle kişi, Mitzva’yı yerine getirdikten sonra, Lo Lişma kıyafetinin arkasında duranın Yaradan olduğunu söylemelidir. Sonrasında Yaradan’a bu kıyafetlenme vasıtasıyla O’nun emirlerini yerine getirme arzusu verdiği için şükretmelidir.

Yukarıda söylenenlerle Lo Lişma’nın büyük önemini anlayabiliriz. Bu demektir ki, bu, kişinin düşündüğü gibi değildir -kişinin her şeyi Lo Lişma için yaptığı. Daha ziyade bu şöyledir, kişi, henüz gerçek yönetenin Yaradan olduğu hissiyle ödüllendirilmese de her şeyi Yaradan ona emrettiği için yerine getirir. Bu sebeple kişi, yönetenin Lo Lişma olduğunu düşünür ve dolayısıyla eylem gözünde o kadar da önemli olmaz.

Ancak, “O’ndan başkası yok” olduğuna inanırsa o zaman önceki makalede yazıldığı gibi, aslında Yaradan’ın emirlerini yerine getirir ve Lo Lişma’daki eylemlerinin değerini bilmelidir. Kişinin eylemi, sadece Lo Lişma’da yerine getirdiğini hayal etmesi, henüz Kral’ın emirlerini yerine getirdiğinin, Kral’a hizmet ettiğinin hissiyle ödüllendirilmemiş olmasındandır.

Bu nedenle eğer gerçekten de Lo Lişma’da Yaradan’ın ona Tora ve Mitzvot’a bağlanmasını emrettiğine inanırsa, kişi Lo Lişma kıyafetlenmesi için Yaradan’a şükredebilir. Bununla kişi, Lo Lişma bile olsa Tora ve Mitzvot’un önemini takdir edebilir. Atalarımız bununla ilgili şöyle der; “Ve onlar kişiden bilerek toplarlar” yani “bilerek”, Lişma ve “bilmeyerek”, Lo Lişma.

Se’arot (saçlar), ona uygun olmadıkları sürece ışıkla beslenemesinler diye Lo Lişma’nın ışığını örter, yazılmasının anlamı budur. Diğer bir deyişle Se’arot bir kıyafettir ve bu kıyafetin altında ışık durur ve parlar. Fakat ışık aynı zamanda örtülüdür.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,079