e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ters Ülkesi

Büyülü bir ülkeye dair bir hikâye ki orada herkes vermek ister.

Bir zamanlar, “Ters” ülkesinde, kuyusu olan bir adam yaşarmış. Adamın en büyük arzusu, önünden geçen herkese içecek su vermekmiş. Bir sabah, kuyunun sahibi bir gezgin görmüş ve ona seslenmiş: “Görüyorum ki çok yorgunsunuz ve sıcaklamışsınız. Buyrun gelin ve kuyumdan su için.”

Gezgin cevaplamış: “Gerçekten de çok susadım, fakat şimdi hiç zamanım yok. Bütün bu tahta kaşıkları yaptım ve onları verecek birini bulmalıyım. Lütfen kaşıklarıma ihtiyacı olan birini bulmama yardım edin. Ondan sonra kuyunuzdan biraz su içeceğim.”

Kuyunun sahibi bu sözleri duyunca, hemen yakındaki lokantaya koşmuş, çünkü onların birçok tahta kaşık kullanabileceğinden eminmiş.

Tam o sırada, lokanta sahibi mutfağında leziz yemekler pişirmekle meşgulmuş. Misafirler gelmeden önce, yemeklerin hazır olmasını istiyormuş.

“Tahta kaşıkları alacağım,” demiş aşçı kuyu sahibine. “Fakat önce doyurmak için birçok insan bulmalıyım çünkü bu lezzetli yemeklerden çokça hazırladım.”

Kuyunun sahibi hemen bir inşaat alanına koşmuş. Bütün o çalışkan insanların pek iştahlı olacağını düşünmüş.

“Çok fazla çalışıyorsunuz,” demiş tüm işçilere. “Eminim çok aç olmalısınız. Yakında yemek yiyebileceğiniz harika bir lokanta var ve aşçısı pek çok lezzetli yemekler hazırladı.”

“Evet, acıkmış gibiyiz fakat hâlâ çalışmaya devam etmek için yeterli gücümüz var. Sizin için fazladan bir su kuyusu kazmamızı ister misiniz?” diye sormuş işçiler.

Kuyunun sahibi, kendisine fazladan bir su kuyusu yapmaları için inşaat işçileriyle anlaşmış, çünkü daha fazla içecek su elde etmek için bu zahmete değeceğini düşünmüş. Böylelikle suyun daha fazla gezgine yeteceğinden emin olabilecekmiş.

Aşçı, gezginin tahta kaşıklarını alma konusunda, inşaat işçileri de aşçının lokantasında yemek konusunda anlaşmışlar. Gezgin bütün bunları duyunca, kuyu sahibinin kuyusundan biraz su içmeyi kabul etmiş. Herkes mutluymuş. Her biri diğerlerine vermenin yolunu bularak her günü böyle geçiriyormuş. Böylece herkes “Ters” ülkesinde huzur ve sükûnet içinde yaşamış, ta ki bir gün ülkeye bilge bir adam gelene dek. Onun bildiği tek şey ise oturup düşünmekmiş.
Kuyunun sahibi ona biraz su vermek, aşçı ise biraz yemek vermek istemiş. İnşaat işçileri onun için bir ev yapmak istemiş ve birçok gezgin de tahta kaşıklar gibi değişik şeyler vermek istemiş, fakat o hepsini almayı reddetmiş çünkü karşılığında onlara verecek hiçbir şeyi yokmuş.

“Onların hayatını daha kolay hale getirmek için bir yol bulana kadar bu iyi insanlardan hiçbir şey almayacağım,” demiş bilge adam. Oturmuş ve düşünmüş, ve düşünmüş… ve sonunda cevabı bulmuş. Parayı icat etmeye karar vermiş. Birbirinden almak yerine, herkese altın sikkelerle ödeme yapılacakmış!

Böylece, kuyunun sahibi kuyusundan su içenlere ödeme yapacak ve bu parayı kazanmak için inşaat işçilerinden kendisine birşeyler inşa etmesini isteyecekmiş. İşçiler ise lokantada yemek yediklerinde para alacakmış. Aşçı da gezginlerden birşeyler alacak ve gezginler de bunun için ona ödeme yapacaklarmış.

Bu ödeme sırasını değiştirmek tabii ki mümkünmüş, çünkü temel olan herkesin birşey aldığı zaman kazanmasıymış. Aksi takdirde diğerlerine birşey veremezlermiş. Eğer birisi kendine almaksızın vermek için kalpazanlık yaparsa da, mahkemeye götürülecek ve yargılanacakmış.

Böylece, bir yargıç aramaya koyulmuşlar ve onu bulduklarında kendisinin zayıf, aç ve işsiz olduğunu görmüşler. Zavallı yargıç, yargılayacak hiç kimse olmadığı ve yapacak hiç işi olmadığı için o kadar uzun süredir bir şey yememiş ki.

Birdenbire, bilge adam harika bir fikirle gelmiş. “Ters” ülkesinde yaşayan insanların doğasını çok iyi anlamış. Onlar sadece vermek istiyorlarmış ve daha çok verebilmek için kalpazanlık gibi bir suçu işlemeye bile isteklilermiş.

“Ters” ülkesinin sakinleri, bilge adamın sözlerinden ilham almışlar. O zamandan beri, kimse sadece kendine bakmıyormuş, bunun yerine herkes diğerlerinin yararına daha çok vermeye çalışıyormuş.

İşte bilge adam, “Ters” ülkesindeki ilk bankayı böyle kurmuş.

“Ters” ülkesi dünyadaki tüm diğer ülkelere benzer hale gelmiş. Artık hem bankaları ve kurumları hem de fabrikaları, okulları, hastaneleri, dükkânları, müdürleri, memurları, mühendisleri ve öğretmenleri varmış.

“Ters” ülkesiyle tüm diğer ülkeler arasında sadece bir fark varmış: “Ters” ülkesinde bütün insanlar kendileri için çok daha az almaya ve başkalarına çok daha fazla vermeye çalışıyormuş. “Ters” ülkesinde herkes birbirini sevdiği için bu böyleymiş ve bu yüzden de herkes mutluymuş.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,078