e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi Materyalleri > Sabah Dersi Materyali 2020 – Şavuot Bayramı 2020

Sabah Dersi Materyali 2020 – Şavuot Bayramı 2020

1) Rabaş 59. Mektup

Omer saymasıyla (Passover akşamı başlayan Şavuot’ta biten yedi hafta süresi) ilgili bilinir ki, insanın öncelikli çalışması kendini Yaradan’a bağlamasıdır.

Omer “demetleri bir araya getirmek” kelimesinden gelir. RAŞİ şöyle yorumlar, “kelime anlamı gibi, yani bir araya toplamak.” Bu demektir ki, Yaradan ile ilgili şikâyette sessiz kalır, ağız açmaz, daha ziyade kişi ‘Merhametli olan, her şeyin en iyisini yapar,’ der, düşüncesi ve arzusu sadece Yaradan için olur, sonrasında hepsini bir araya toplar.

Bu demektir ki düşüncelerini ve arzularını yalnızca tek amaç için sıkıca bir araya getirdiğinde—Yaradan’a memnuniyet vermek için— bu “bir araya topladı” olarak kabul edilir.

Yorumcular der ki, Omer sayması “ve O’nun ayağının altında, gökyüzünün bedenleri kadar saf bir safir tuğla belirdi,” kelimelerinden gelir. Bu demektir ki, kişi kendini Yaradan’a bağladığında, Yaradan’ın ışığının ifşasıyla ödüllendirilir. Öyle anlaşılıyor ki, kişi tüm arzularını bir düğümle, yani bir amaçla—Yaradan için— bağladığında, sonrasında Omer parlar. Bu Omer saymasının anlamıdır, insanın Yaradan’ın ışığıyla parladığı yer.

2) Maor VaŞemeş, Şavuot

Sayım günleri kutsal kitaplarda yazıldığı gibi birlik anlamına gelir. Bu nedenle, sayım sırasında, kişi, bu birlik niteliğini düzeltmeli ve bu şekilde, Şavuot bayramında Tora’da yazıldığı gibi ödüllendirilmelidir, “Ve Refidim’den yolculuk ettiler ve Sina Çölü geldiler ve İsrail dağın eteğinde kamp kurdu.” Her şeyin bağlı olduğu temel şey, İsrail Çocukları arasında sevgi ve kardeşlik olmasıdır. Bilgelerimizin söylediği gibi, tüm Tora “Komşunu kendin gibi sev,” emrine bağlıdır. İsrail’de barış olduğunda, İsrail’in ruhlarının toplamı 600.000 ve Tora 600.000 harf olduğu için Şehina onlarla birliktedir, bu yüzden İsrail’deki herkesin ruhunun kökü, Tora’daki bir harftir. Bu nedenle, aralarında barış, sevgi, kardeşlik ve dostluk olduğunda, Tora’yı alabilirler, çünkü Tora aralarındaki bağ yoluyla tamamlanır ve her birinin kendini Tora’taki köküne bağlaması kolaydır. Bu nedenle, Tora’nın verilmesi sırasında, orada RASHİ’nin yorumladığı gibi, tek bir kalp, sevgi ve kardeşlik içinde kamp kurduklarında, bu nedenle Tora’yla ve O’nun Şehina’sının yüz yüze ifşasını almakla ödüllendirildiler. “Ve Refidim’den yolculuk ettiler” in anlamı budur. Refidim’de Prudim’in [İbranice: ayrılmış] harfleri vardır. Bu, tembellik ve ayrılıktan uzağa seyahat ettiklerini ve Yaradan’a sevgiyle hizmet etmek için bir olduklarına ima eder. Bu nedenle, Yaradan onlara Tora’yı verdi.

3) Rabaş 59. Mektup

Tora’nın edinimi için kırk-dokuz gün sayarız.

Omer Seorim (ölçü/arpa) kelimesinden gelir. Bu demektir ki, kalpte Yaradan’ın yüceliğini ölçmek, tıpkı kutsal Zohar’da yazdığı gibi, “Onun kocası kapılarda tanınır.” Zohar der ki, “Her biri kalbindekine göre,”insandaki Yaradan ışığının ölçüsüne göre.

Buna “inanç” denir. Kişi inançla ödüllendirildiğinde, bu “hayvan” olarak kabul edilir. Bu Omer’in arpa, hayvan yemi olmasının sebebidir, yani o henüz Tora düşüncesi ile ödüllendirilmedi. Fakat Şavuot’ta Tora alımı ile ödüllendirildiğinde insan seviyesini, Tora düşüncesini edinir. Bu sebeple bizler sunakta insan yiyeceği olan buğdayı adarız. Fakat kişi Tora ile ödüllendirilmeden önce bu arpa adağı olarak kabul edilir. Buna “demetleri bir araya getirmek” denir ve kişi konuşmayan, hayvansal seviye olarak kabul edilir, çünkü yalnızca Tora vasıtasıyla “konuşan” olmakla ödüllendirilir.

4) Maor VaŞemeş, Emor

Sayım günleri kutsal kitaplarda yazıldığı gibi birlik anlamına gelir. Rabbi Akiva’nın öğrencileri Pesah ve Şavuot arasında öldüler, çünkü o günler birliği gösterir ve onlar birbirlerine saygı göstermediler. Bu yüzden Omer vaazların ortasında, o, Bar Kafra’nın öyküsünü anlatır, çünkü Bar Kafra’da önemli olan tek şey onun arkadaşlarını davet etmemesiydi, çünkü [Omer] sayımı sırasında, bu nitelik düzeltilmelidir. Ve bununla birlikte, yazdığı gibi Şavuot bayramında Tora’yı edinmekle ödüllendirilecekler, “Ve Refidim’den seyahat ettiler ve Sina Çölüne geldiler ve İsrail dağın eteğinde kamp kurdu.” RASHİ şöyle yorumlar, hepsi tek bir kalp, tek bir adamdılar ve bu yüzden Tora’nın verilmesi sırasında Tora’yı edinmekle ödüllendirildiler.

5) Rabaş 52. Mektup

Şavuot Bayramı—Tora’nın veriliş zamanı— yaklaşıyor. Şavuot dünyalardaki Malhut, insandaki kalp olarak kabul edilir. Baal HaSulam’ın yorumladığı gibi Mekadeş Şevi’i (7. Kutsayıcı), Şebi-Hu (içimdeki kim) kelimesinden gelir.

Baal HaSulam der ki, Tora’nın ruhu kıyafetlendirdiğini söylediğimiz an, Yaradan kalpte kıyafetlenmiştir. Bu sebeple, ona Shavuot ve “Tora’nın verilişi” denir, yani bu sırada Tora, İsrail’in her bir kalbinde kıyafetlenir. Pesah saymasından Şavuot’a kadarki süre, kalbin ve aklın arınması, yani kapların (Kelim) arınmasıdır. Kaplar mükemmel hale geldiğinde Tora ile ödüllendiriliriz.

Dolayısıyla, Pesah’tan önce kapların arınması, Mitzva denilen inançla yerine getirilir. Mısır çıkışı vasıtasıyla İsrail inançla ödüllendirilmiştir, tıpkı “Ben sizi Mısır topraklarından çıkaran Tanrı’nızım,” sözündeki gibi. Pesah’tan sonra Tora’nın alımı hazırlığı olarak, arınma çalışması başlar. Tora, ruhu kıyafetlediğinde buna “Şavuot, Tora’nın veriliş zamanı,” denir.

6) Likutey Halahot, Hilhot Arev, Kural 3, Madde 30

Tora ve Mitzvot’u [emirleri] yerine getirmenin tamamı Arvut [karşılıklı garanti] olarak kabul edildiğinden, tüm İsrail birbirinden sorumludur, çünkü Tora’nın özü arzudur ve yalnız sevgi ve birlik yoluyla, bu birlik olma arzusuna dahil olmakla ödüllendirmek mümkündür. Dolayısıyla İsrail kutsal bir ulustur, çünkü birlik halindedirler, çünkü İsrail birliğin kaynağından gelmektedir ve tüm İsrail tek bir kişi olarak kabul edilmektedir. Bu yüzden onlar Şavuot’t Tora’yı edinmekle ödüllendiler, bu bir arzudur, zira Şavuot’ta O onlara bir sakal, arzunun ifşası olarak göründü, bu arzuların arzusu ile ilgilidir. Kutsal Dikna (sakal), arzuların Metzah’ıdır (alnıdır). Bu öyledir çünkü, o sırada aralarında olan harika birlik sayesinde, yazıldığı gibi, bilgelerimiz, “Ve İsrail dağın önünde kamp kurdu” dediler, hepsi bir arada, büyük bir birlik içinde bu yüzden Şavuot’a, Arzuların Arzusu’na dahil edildikleri için ödüllendirildiler. Böylece tüm Tora’yı aldılar, ki bu bir arzudur ve bu yüzden tüm İsrail, Tora ve Mitzvot’u yerine getirmekte birbirlerinden sorumludur.

7) Baal HaSulam, Şamati 66- Tora’nın Verilmesi

Sina Dağı’nda Tora’nın verilmesi meselesi; bu, Tora bir kere verildi ve sonra verilmesi durduruldu demek değildir. Aksine maneviyatta yokluk yoktur. Zira maneviyat, son bulmayan ebedi bir meseledir. Ancak verenin bakış açısından bizler Tora’yı edinmeye uygun değiliz; biz ise bunu “Yukarıdaki kesti” diyoruz.

Ancak o zaman, Sina Dağı’nın eteğinde, tüm İsrail Tora’yı almaya hazırdı. Yazıldığı üzere; “orada İsrail, tek bir adam ve tek bir kalp olarak kamp kurmuştu.” O zaman tüm halk hazırdı; bir tek niyette idiler; bu yalnız Tora’nın edinilmesi düşüncesiydi.

Ancak, verenin açısından hiçbir değişiklik yoktur, O her zaman verir. Baal Şem Tov tarafından şöyle yazılmıştır: “Kişi her gün Sina Dağı’nda on emri duyar.”

8) Rabaş, Not 943, Tora’nın Üç Anlayışı

Tora’da üç anlayış vardır:

1. Tuşiyah, kişinin gücünü zayıflatır.

2. Tora baharattır (şifadır).

3. Tora’nın Işığı.

İlk iki safha Tora’nın edinime hazırlık durumlarıdır, yalnız üçüncü anlayışa Tora denir, bunun özü, “O’nun yarattıklarına karşı iyiliksever” olduğu anlayışıdır. Ve ilk ikisi yaradılışın ıslahına ait safhalar olarak kabul edilir.

9) Rabaş, 42. Mektup

Tora için hazırlık yapmak, şöyle yazdığı gibi “Ve hepsi tek kalp, tek adam olarak bir araya geldi.” Bu demektir ki, hepsinin tek bir amacı var, Yaradan’a yakınlaşmak.

Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız.

Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.

Bu “Ev sahiplerinin düşüncesi Tora’nın zıddıdır,” sözünün anlamıdır. Bu böyledir, çünkü Tora’nın düşüncesi otoriteyi iptal etmektir, atalarımızın dediği gibi, “‘Eğer bir adam çadırda ölürse,’ Tora sadece kendini ölüme mahkûm eden için vardır,” yani kişi kendini, kendi-memnuniyetini ölüme gönderir ve her şeyi Yaradan için yerine getirir.

Puta-tapanlara Tora’yı öğretmek yasak olduğundan, buna, “Tora’nın alımına hazırlık” denir.

10) Rabaş, Not 740, “Tora İsrail’e Neden Verildi”

“Tora neden İsrail’e verildi? Çünkü onlar şiddetliydiler.” RASHİ yorumladı, İsrail şiddetli olduğu için onlara güçlerini azaltan ve kalplerine baskılayan Tora verildi (Masechet Beitza 25).

Aşağıdakileri anlamalıyız:

1) Bu, Tora’nın dünya uluslarına şiddetli olmadıkları ve dolayısıyla Tevrat’a ihtiyaç duymadıkları için verilmediğini gösterir.

2) Tora’dan sonra onlar, artık dünya uluslarıyla aynı derecede olmayacaklar.

“Yabancı” sözünü, kendisi için çalışmak anlamında ve “İsrail” sözünü Yaradan’a hizmet etmek anlamında ifade ederiz. Kişi İsrail olmak istediğinde hem niteliklerinin hem de görüşlerinin şiddetli olduğunu görür, ki bunlar Keduşa’ya [kutsallık] karşı şiddetle karşıdır. Bu yüzden onlara Tora onlara verildi.

Ancak kendi çıkarları için çalışan biri yabancı sayılır. O zaman, onun nitelikleri Keduşa’ya karşı değildir ve şiddetli değildir, bu yüzden, şehvetin gücü anlamında, güçlerini kaybettiren Tora’ya ihtiyaç duymazlar. “Kalplerini itaat altına alır”, sözü tüm arzularının Keduşa’nın önünde teslim olduğu anlamına gelir, çünkü Tora’nın ışığı onu yeniden düzenler ve böylece kişi, Yaradan’ın büyüklüğünü hisseder ve kendi niteliklerini bastırmak için güç alır.

Ama kişi kendisi için çalıştığında, kötü niteliklere ve görüşlere sahip olduğunu göremez, çünkü kendi iyiliği için, beden çalışmaya güç verir ve ona herhangi bir iş eksikliği göstermez.

11) Rabaş, Makale 29, Tora’nın Edinilmesine Hazırlık Nedir? – 2 (1989)

Bilgelerimiz, “Tora yalnızca, kendisini onun için ölüme koyanda vardır,” dedi. “Var” kelimesini anlamalıyız. Bize ne söylüyor? Bunu bilgelerimizin söylediklerine göre yorumlamalıyız, “Yaratan: ‘Kötü eğilimi yarattım; Tora’yı şifa olarak yarattım.’” Yani Tora şifa olmalıdır. Bu kimin için böyledir; “Kli’siz ışık yoktur, eksiklik olmadan dolum yoktur.”

Bu nedenle, kendilerini ölüme koyanlar, yani kendi için alma arzusunu ölüme koyan ve Yaradan uğruna her şeyi yapmak istediklerinde, bunu kendi başlarına yapamayacaklarını gördüler. Yaradan onlara şöyle dedi, “Kötü eğilimi yarattım; Tora’yı şifa olarak yarattım.”

Ancak kendilerini iptal etmek istemeyen ve iki otoriteye sahip olmak isteyenler için -yani insanın otoritesinin kalmasını ve Yaradan’ın onlara vermesini ve O’nun emrindeki haz ve keyfi, alıcılar için çekip almayı isteyenler için- Tora yoktur. Yani, Tora onlar için bir şifa haline gelmez, çünkü onlar, bunun bir şifa olmasını istemezler ve eğer Kli olan arzu ve ihtiyaç yoksa, ışık da yoktur.

12) Rabaş, Makale 29, Tora’nın Edinilmesine Hazırlık Nedir? – 2 (1989)

Tora’yı almak için, bir kişi -Kli denilen, Tora’nın doldurabileceği bir ihtiyaç için- kendini hazırlamalı. Bu, özellikle Yaradan uğruna çalışmak istediğinde geçerlidir, çünkü o zaman vücudun direnciyle karşılaşır ve “Bu senin için ne işe yarar?” diye ona bağırır. Ancak kişi, sadece Tora’nın onu kötü eğilimin kontrolünden kurtarabileceğini söyleyen bilgelere inanır. Bu sadece Yaşar-El [doğruca Yaradan’a] anlamına gelen “İsrail” olmak isteyenler için söylenebilir. Kötü eğilimin kontrollerinden çıkmalarına izin vermediğini görüyorlar ve bu yüzden Tora’yı alma ihtiyacı duyarlar, böylece Tora’nın ışığı onları ıslah edecektir.

Artık bilgelerimizin ne dediğini anlayabiliriz, “Tora’nın tek bir kelimesi bile puta tapanlara verilmeyecektir, ‘Herhangi bir ulus için bunu böyle yapmadı; onların emirleri bilmelerine izin vermedi.’” Zira onların Tora’ya ihtiyaçları yoktur. Bizim için yabancı, yani kendi menfaati için çalışan kişi, Tora olmadan yaşayabilir, çünkü Tora’nın yardımına ihtiyacı yoktur. Yalnızca İsrail -Yaradan uğruna çalışmak isteyenler- “içindeki ışık onu ıslah ettiği” için Tora’nın ışığına ihtiyaç duyar. Yani, Tora olmadan içindeki kötülüğü yenmesi imkansızdır.

13) Rabaş, Makale 18, Tora’nın Edinilmesine Hazırlık Nedir? (1987)

1) Yaradan ile ilgili… Örneği: “Ve Tanrı Sina Dağı’nın tepesine indi.” 2) İnsanlarla ilgili… Örneği: “Ve onlar dağın eteklerinde durdular.”

“Dağ”ın ne anlama geldiğini bilmeliyiz. Har (dağ) kelimesi insanın aklı demek olan Hirhurim (düşünceler) kelimesinden gelir. Akılda olan her şey “gizli” olarak kabul edilir. Daha sonra eylem olarak gerçeğe dönüşür. Buna göre “Ve Tanrı Sina Dağı’nın tepesine indi” ifadesini insanın düşüncesi ve aklı olarak yorumlayabiliriz. Yani Yaradan insanın kalbindeki eğilimin çocukluğundan beri kötü olduğunu tüm insanlara bildirdi. Yaradan onları gizlilikle bilgilendirdikten sonra, yani dağın tepesinde gizli olan, eylem olarak gerçeğe dönüştü.

Bu nedenle insanlar gerçekten hissetmeye, herkes şimdi Tora’ya ihtiyaç duymaya başlamıştır. “Kötü eğilimi ben yarattım, Tora’nın tadını yarattım”. Aslında seçim hakkı olmaksızın Tora’yı kabul etmek zorunda kaldıklarını hissetmişlerdi; çünkü eğer Tora’yı edinirlerse haz ve zevk alabileceklerini, eğer edinmezlerse oranın onlara mezar olacağını görmüşlerdi. Başka bir deyişle; eğer şu anki durumumuzda kalırsak hayatlarımız hayat değil, bize birer mezar olacaktır.

14) Baal HaSulam, Arvut (Krşılıklı Garanti), Madde 17

Arvut’tan, (karşılıklı sorumluluk) tüm halk birbirinden sorumlu olduğunda bahsedilir. Zira ilmin ifşasından önce her birine tek tek “dostunu kendin gibi sev” kuralı olan başkalarını tam anlamıyla sevmeyi üzerlerine alıp almayacakları sorulmuştu (Madde 2 ve 3’de açıklandığı gibi burada detaylı inceleyin). Bunun anlamı şudur, halkın parçası olan her bir kişi, ulusun her bir üyesine hizmet etmek ve onun için çalışmayı ve tüm ihtiyaçlarını karşılamayı en az kendi ihtiyaçlarını karşıladığı ölçüde üzerine yüklenir.

Tüm halk oybirliğiyle hemfikir olup “Yapacağız ve duyacağız” dedikten sonra halkın her bir üyesi, her bir diğer üyesinin hiçbir eksiği olmamasından sorumlu oldu. Sadece o zaman manevi edinime hak kazandılar, öncesinde değil.

Bu kolektif sorumluluk ile her bir üye, kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılama endişesinden özgür kaldı ve “Dostunu kendin gibi sev” manevi kanunu yerine getirebilir ve sahip olduğu her şeyi ihtiyacı olan kişiye tam anlamıyla verebilir hale geldi, zira artık kendi bedeninin ihtiyaçlarını düşünmek zorunda değildi, çünkü etrafında onun ihtiyaçlarını karşılayacak altı yüz bin sadık dostunun olduğunu biliyordu.

15) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Halahot Arev

Tora ve Mitzvot’u yerine getirmek yalnız Arvut yoluyla mümkün olur, bunun dışında mümkün değildir. Arvut’da herkes dostundan sorumlu olur ki bu Tora’yı yerine getirmenin özüdür, arzulan şey birlik yoluyla olur. Bu nedenle Tora ve Mitzot’u üstelenmek isteyen kişi kendisini İsrail topluluğuna, büyük bir birlik içinde, dâhil etmelidir. Bu nedenle, Tora’nın edinilmesi sırasında onlar kesinlikle birbirlerinden sorumludurlar, zira kişi Tora’yı edinmek ister istemez, kendisini, arzusunu onlarla birleştirmek amacıyla diğerlerine tek ve bir olarak dâhil etmelidir. Ve kesinlikle her biri dostundan sorumludur, zira hepsi bir olduklarında önemlidirler. Ve tam da her biri dostundan sorumlu olduğu için ki birlik olurlar, bu yolla Tora’yı yerine getirebilirler, bu olmaksızın Tora’yı korumak mümkün değildir. Zira böylece sevgi ve birlik arzusu bakımından, her biri dostundan memnun kalır ve aralarında form eşitsizliği yoktur. Onunla yukarının arzusuyla birleşecekleri, tek bir arzuya dâhil olurlar, birliğin amacı budur.

16) Rabaş, Makale 3, “Dünyanın Tora İçin Yaratılmış Olması Ne Anlama Gelir” (1990)

Bilgelerimiz, bu konuda şunları söyledi: “Yaratan, ‘Kötü eğilimi yarattım; Tora’yı şifa olarak yarattım.’” Başka bir deyişle, Tora ve Mitzvot’un Segula’sı [erdem / çare] aracılığıyla, kişi ihsan etme arzusunu elde edebilir. İhsan etme kapları ile ödüllendirilebiiecek tek yol budur ve bilgelerimiz bunun hakkında “İçindeki ışık onu ıslah eder,” demişler.

Tora aracılığıyla, bir kişinin ihsan etme kaplarını edineceği ve daha sonra Yaradan’ın yaratılan varlıklara vermek istediği haz ve keyfi alabileceği sonucuna varılır. Bu bağlamda, Tora’nın “613 tavsiyesi” denir, yani 613 ihsan etme kapları ile ödüllendirilir.

Tora aracılığıyla ihsan etme kapları ödüllendirildikten sonra, Yaradan’ın düşüncesinde bulunan haz ve zevki almalıdır. Bu haz ve keyif aynı zamanda “Tora” olarak da adlandırılır, yani o zaman, 613 tavsiye, […] 613 Mitzvot, Pikadon [depozito] kelimesinden Pekudin haline gelir, çünkü her Mitzva’da, eşsiz bir ışık derecesi emanet edilmiştir ve bunlar […] 613 organın, ruhun ve vücudun tendonlarının eşsiz bir organına karşılık gelir. Böylece, Mitzva’yı yaparken, kişi, ruhunda ve bedeninde buna karşılık gelen organına bunu uzatır.

17) Rabaş, Makale 21, Çalışmada Tora’nın Karanlıkta Verilmesi Ne Demektir?

Kişi Yaradan’ı yakınına çekmek istediğinde, yani ihsan etme kaplarını kullanmak istediğinde ama beden buna razı olmadığı için bunu yapamadığında, zira beden alma kaplarından uzanıp gelir, o zaman kişinin dünyası kararır. Şunu anlar, eğer ihsan etme kaplarını edinemezse asla, “O’nun yarattıklarına iyilik yapan” üst ışıkla ödüllenmeyecektir.

Bu nedenle, kendi kendine ihsan etme kaplarını edinememekten dolayı duyduğu bu karanlık, birisinin ona bu kapları vermesine ihtiyaç duymasına neden olur. “Kap olmadan ışık olmaz, eksiklik olmadan dolum olmaz,” kuralı gereğince, şimdi kişi Tora’nın ışığı için bir ihtiyaç edinmiştir. Bilgelerimizin dediği üzere, “Kötü eğilimi yarattım; Tora’yı da şifa diye yarattım.”

Tora, özellikle eksikliği olan kişiye verildi ve bu eksikliğe “karanlık” denir. Yazıldığı üzere, “Tora karanlıktan verildi”, sözünün anlamı, ihsan etme kabına sahip olmadığı için kişi hayatındaki karanlığı hissettiği zaman Tora’yı almaya hak kazanır demektir; böylece Tora aracılığıyla onun içindeki ışıkla ıslah olur. Böylece, ihsan etme kabını edinir ve bununla keyif ve haz bulur. Zira şu ikisi Tora’ya dahil edilmiştir: 1) İhsan etmek isteyen Kli, 2) Böylece kişi keyif ve hazzı bu kabın içine alır.

18) Rabaş, Makale 21, Çalışmada Tora’nın Karanlıktan Verilmesi Ne Demektir? (1988)

Tora, özellikle alma arzusunun onu kontrol ettiğini hissedenlere verilmiştir. Onlar karanlıkta ağlarlar, onları, alma arzusunun karanlıktan çıkarması için, Tora’ya ihtiyaçları vardır, bu, üzerinde Tzimtzum (kısıtlama) olan alma arzusunun kontrolüdür, bu yüzden orada ışık aydınlatmaz. Ama bu yer Tora’nın alınması için bir ihtiyaca neden olur.

Tora, karanlık yüzünden geldiğinden, Tora iki şey yapmıştır: 1)’İçindeki ışık onu ıslah eder.’ Daha sonra Tzimtzum ve gizlilik, kişinin alma kaplarından ayrılır, çünkü alma kaplarına sahip olduğu yerde, şimdi ihsan etme kaplarıyla ödüllendirilmiştir. ‘Ve Efendi üzerinizde parlayacak’ sözlerinin anlamı budur. Bu demektir ki, Yaradan, ihsan etmeyi istediği için, insan da ihsan etme arzusu ile ödüllendirilecektir. 2) Kişi, ihsan etme kaplarıyla ödüllendirildikten sonra, yani kişiye, ‘Tora Lişma’yı öğrenmek’ olarak adlandırılan Lişma (O’nun adına) çalışma yeteneği verildikten sonra, Tora’nın sırları gösterilir, Rabbi Meir’in söylediği gibi (Mişna, Avot). ‘Ve O’nun ihtişamı üzerinizde görülecek’ sözlerinin anlamı budur, yani İlahiliğinin ifşası olan Yaradan’ın ihtişamı, ‘üzerinizde görülecek’, çünkü o zaman, kişi, ‘Tora, İsrail ve Yaradan birdir’ ile ödüllendirilecektir.

19) Baal HaSulam, Şamati 53- Kısıtlama Meselesi

Kısıtlama meselesi kişinin içinde bulunduğu durumu sınırlaması ve Gadlut (Yücelik/büyüklük) derecesini istememesi. Kişinin içinde bulunduğu Gadlut derecesi ne olursa olsun, hatta kişinin en küçük Katnut (Küçüklük) derecesi bile olsa, bu sonsuza kadar yansır ve kişide Dvekut koşulu sonsuza kadar olur denir. Ancak, daha büyük Gadlut isteyen birisi olursa buna lüks denir.

“Herhangi bir üzüntü fazlalık olacaktır” cümlesinin anlamıdır, şöyle ki kişiye mutsuzluk lüks şeyler istediği zaman gelir. Bu şu demek, İsrail Oğulları (maneviyata yönlenmiş bir insana İsrail oğlu denir) Tora’yı (Tevrat ışık anlamındadır ve ıslah olmak için kullanılan metot/ilaç olarak bilinir), Musa halkını dağın eteğine getirdi, yazdığı gibi “ve dağın en alt kısmında durdular.

(Dağ kelimesi (İbranicede: Har) düşünceler demektir (İbranice: Hirhurim)). Yani Musa onları düşüncenin sonuna, anlayışa ve nedenine getirdi, olabilecek en alt dereceye. Ancak o zaman böyle bir koşulu kabul ettiler, içlerinde hiçbir tereddüt ve karşılık olmadan, sanki en büyük Gadlut derecesindelermiş gibi ve bundan mutluluk duyarak.

“Yaratan’a memnuniyetle hizmet edin” cümlesi bunu anlatmaktadır. Şöyle ki Gadlut zamanında, bizlere mutluluk duyacağımız bir iş veriyor demek alakasızdır, zira Gadlut’tayken, mutluluk kendiliğinden gelir. Bunun yerine, mutlu olmaları için verilen iş, onlara Katnut zamanında verilir, kendilerini Katnutta hissetmelerine rağmen bu aslında çok büyük bir çalışmadır.

Seviyenin esas kısmı budur denir, yani Katnut koşulunun anlaşılması. Anlayış sürekli olmalı ve Gadlut sadece bir eklemedir. Ayrıca, kişi ana bölüm için özlem duymalı, eklemeler için değil.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,092