Bu yaprak, ışığı, yani güneşi gölgelemeye işaret eder. İki gölge vardır: Biri kutsallık tarafından gelir ve diğeri günah nedeniyle gelir.
Bu nedenle, ışığın iki çeşit gizlenmesi vardır. Bu dünyevi gölgenin Güneş’i gizlemesindeki gibidir, yani “Güneş” denen Üst Işık’ın gizlenmesi vardır, bu kutsallık tarafından gelir, yani seçim nedeniyledir. Musa hakkında yazılmış olduğu gibi: “Ve Musa bakmaya korktuğu için, yüzünü sakladı.”
Gölge, korku nedeniyle gelir ve korkunun anlamı; kişi ihsan etme niyetiyle alamayacağı bir lütfu almaktan korkar. Bunu kutsallık tarafından gelen gölge izler, yani kişi Yaradan’a tutunmayı istemektedir.
Diğer bir deyişle Dvekut (bir olma) ihsan olarak adlandırılır ve belki ihsan etme yeteneğine sahip olamazsa diye kişi korkar. Böylece, kutsallığa bağlanmış olur ve buna “Kutsallık tarafından gelen gölge” denir.
Günah nedeniyle gelen bir gölge de vardır. Bunun anlamı gizlilik kişiye gelir, almak istememesi nedeniyle değil, tam tersine kişinin (kendisine) almak için almak istemesidir. Bu Işık’ın ayrılmasının sebebidir, çünkü Kutsallık ve Klipa’nın arasındaki bütün farklılık, kutsallığın ihsan etmek istemesi, Klipa’nın ise ihsan etmek değil, ama sadece almak istemesidir. Bu nedenle bu gölgenin Klipa tarafından geldiği kabul edilir.
Bu durumdan çıkmak için, şu yazılanlar haricinde verilecek başka hiçbir tavsiye yoktur: “Ve onlar incir yapraklarını birbirine diktiler ve kendilerine kuşaklar yaptılar.” Kuşaklar, vücudun, kutsallığın gölgesi formuna giren güçlerine işaret etmektedir. Bunun anlamı, günah nedeniyle bolluk bereket ayrılmış olduğu için şimdi ışığa sahip olmadıkları hâlde, onlar yine de sırf zorlayarak, mantık ötesinde Yaradan’a hizmet etmenin üstesinden gelirler buna “zorla” denir.
Yazıldığı üzere “Ve onlar Yaradan’ın sesini duydular… Ve adam ile karısı kendilerini gizledi” yani onlar gölgeye girdi. Bu “Ve Musa yüzünü gizledi” sözlerinin anlamıdır, yani Adam Harişon (ilk adam) da Musa’nın yaptığının aynısını yapmıştı.
Ve ona dedi ki: ‘Neredesiniz?’ Ve o “Bahçede senin sesini duydum ve korktum, çünkü çıplaktım; kendimi gizledim,” dedi. Çıplaklığın anlamı, Üst Işık’tan soyunmaktır.
Yaradan sordu: Gölgeye gelmenin ve çıplak olduğum için “kendimi sakladım” demenin sebebi nedir? Bu kutsallığın gölgesi nedeniyle mi yoksa günah nedeniyle mi? Yaradan ona sordu: “Sana yememeni emrettiğim bu ağaçtan yemeği hiç düşündün mü?” Yani günah nedeniyle mi anlamında.
Ama gölge günah nedeniyle geldiği zaman, bu “görüntüler, görüntü yapanlar ve büyücüler” olarak adlandırılır: “Tanrı birini bile diğeri kadar iyi yapmıştır.” Bunun nedeni değişiklikler yapmak, işaretler ve alametler göstermek için kutsallığın içinde güçler olduğu gibi, Sitra Ahra’nın içinde de güçler vardır. Bu nedenle erdemli olanlar bu güçleri kullanmazlar, çünkü “birinin yanı sıra diğeri de” nedeniyle ve böylece onların yaptığı gibi Sitra Ahra’ya güç vermezler.
Sadece istisnai durumlarda Yaradan, kutsallık içindeki gücün aynısını Sitra Ahra’ya vermez. Bu Karmel Dağı’nda “Beni dinleyin” diyen İlyas’a benzer, böylece bunun büyücülük olduğunu söylemeyeceklerdir, yani burada Üst Işık’ın gizlenmesi için güç vardır.
Bu kuşaklar bilgi ağacından, incir yapraklarından geldiği için, bu yapraklar yani bu gölge günah nedeniyle gelir; zira gölgeyi kendisi seçen kutsallık tarafı buna neden olmaz ama onlar başka çareleri olmadığı için gölgeyi seçerler, bu yalnız düşüş durumundan çıkmakta işe yarar. Ancak bundan sonra çalışma yeni baştan başlamalıdır.