Ekim 1979
“Nuh erdemli bir adamdı.” Erdemli Ezra, iyi işlerde “dürüst”, kalbi “bütün”, diye yorumlar “onun neslinde,” kimisi kınar kimisi över. Kötülerin nesillerinde, neslin düşünceleri ihsan etmek için çalışmaya değmez olduğu zaman, beden bazen över yani görüşü çağdaşlarıyla birliktedir. Ve bazen, çağdaşlarının söylediklerini kınar.
O zaman, kişi iyi işler yapma seçeneğine sahiptir yani eylemlerle üstesinden gelebilir. Ancak, kalp, çağdaşlarının söylediklerini hissederse ve kalp çoğunluğun peşinden koşarsa, insanın kalpteki hissi değiştirebilmek için kalbi üzerinde hiçbir kontrolü yoktur.
Bu nedenle, eylemlerle üstesinden gelmek, ihsan etme eylemlerini gerçekleştirmek ve yazıldığı gibi, “Kalplerimizi arındır” diye Yaradan’dan kendisine başka bir kalp vermesini istemekten başka seçenek yoktur. Ancak, argümanlarında başarılı olamaz. Erdenli Ezra’nın dediği gibi, uygulama açısından erdemli olduğunda ödüllendirilir ve kalbinde bütün hale gelir.
Daha sonra, “Nuh Tanrı ile yürüdü” koşuluna gelir yani Yaradan bir kişiye ifşa olduğunda, Yaradan’ın varlığını hissetmeye başladığında, bir meşalenin önündeki bir mum gibi iptal olmaktan başka seçeneği yoktur. O zaman, çağdaşlarından duyduklarından etkilenmez çünkü hepsi Yaradan’ın ışığı önünde iptal olur.
Yukarıdakilere göre, “bütün”ün pratikte üstesinden geldikten sonra geldiği sonucu çıkar. O zaman, kişinin bütünlüğü daha önce sahip olduğu tüm kusurları tamamlar hale gelir. Bu, Baal HaSulam’ın dediği gibi, “Tamim‘de [bütün] Tav-Mayim’in [Tav-su] harfleri vardır, bu sadece kendini aldatmayı bilen ve gerçeği gözünün gördüğü gibi gören, ancak yine de her şeyi bütünlük içinde kabul eden kişidedir.” Buna “mantık ötesi inanç” denir.