e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2022 > Sabah Dersi Materyali – Uşpizin Musa – Sefira Netzah – 13 Ekim

Sabah Dersi Materyali – Uşpizin Musa – Sefira Netzah – 13 Ekim

1) RABAŞ, Not 604, “Neden O, Amalek’e Karşı Savaşa Kadar Bekledi?”

Musa’ya “sadık çoban”, inancın çobanı denir, çünkü “Kulum Musa’nın Tora’sını [yasasını] hatırlayın.” diye yazıldığı gibi, Musa, “Tora” olarak adlandırılır. Dolayısıyla onlar Musa’ya bağlı kaldıklarında inanç için güç alırlar.

2) RABAŞ, Not 711, “Hiçbir Peygamber Musa Kadar Yükselmedi”

Musa, Netzah’ın niteliğidir ve aynı zamanda Daat’ın niteliğidir. Bununla birlikte, her zaman onun içerdiği şeyi değil, kendi derecesini dikkate alırız. Yani, tüm niteliklere sahip olsa bile, kullandığı niteliği dikkate alırız, bununla ilgili Tora şöyle diyor, peygamberlik söz konusu olduğunda, o en büyüğüdür.

3) Rabaş, Makale 9 (1987), Kişinin Yüceliği İnancının Gelecekteki Ölçüsüne Bağlıdır

Musa’ya “sadık çoban” dendiği bilinmektedir. Baal HaSulam, Musa’nın, halkına inanç getirdiğini ve inanca Malhut (krallık) dendiğini açıklar. Diğer bir deyişle, o, İsrail halkına “cennet krallığı” denilen cennet korkusunu aşılamıştır. Bu sebeple Musa’ya, inancından dolayı “sadık çoban” denir. Bununla ilgili şöyle yazılmıştır: “Onlar, Yaradan’a ve onun hizmetkârı Musa’ya inandılar,” yani Musa onlara Yaradan inancı aşıladı.

4) Rabaş, Makale 13 (1988), Çalışmada, “Halkın Çobanı Tüm Halktır” Ne Demektir?

Zohar’ın Musa’ya “sadık çoban” dediği biliniyor. Baal HaSulam, onun, İsrail halkını inançla beslediğini açıklar. O, insanın Tora ve Mitzvot’u [emirleri / iyilikleri] tam olarak yerine getirebilmesi için hiçbir güçten yoksun olmadığını, ama sadece inançtan yoksun olduğunu söyledi. Kişi inançlı olduğu ölçüde, çalışmada o ölçüde çaba gösterebilir.

5) Rabaş, Makale 25 (1987), Çalışmada Baştaki Ağırlık Nedir?

Musa hakkında ‘Ben ağır ağızlı ve ağır dilliyim’ de denir. Musa’ya ‘inançlı çoban’ denir, zira Musa ‘inanç’ olarak adlandırılır ve inançta ağız ya da dil yoktur, çünkü ağız ve dil, Musa mantık ötesi inanç iken, kişinin meseleleri akıl ve mantıkla açıkladığı anlamına gelir.

6) Baal HaSulam, Şamati 52, Günah Mitzva’yı Bozmaz

Kişi kendi aklını aştığı zaman, anlamayı arzuladığı şeyi ve her şeyi mantığının üzerinde inanç olarak aldığı zaman, buna insan niteliğinin en alçak seviyesinde olmak denir. Kişi daha fazla bilme talebi içerisinde oldukça ve bunu mantık ötesi inançla aldığı zaman, kişi kendisini daha da alçaklıkta bulur.

Şimdi onların yazılan cümleyi nasıl yorumladıklarını anlayabiliriz: “Musa dedikleri adam çok uysaldı,” mütevazı ve sabırlı. Bu, Musa’nın alçaklığa mümkün olan en yüksek ölçüde tahammül etmişti.

7) Rabaş, Not 159, İnancı Öğretmenin Gerekliliği ve Önemi

Kişi mantık ötesi inanca tahammül edemez, zira doğası gereği mantık kendisini zorladığında akılda kavradığı şeyi takdir eder.

Diğer taraftan, mantığa karşı gitmek küçümsenir, çünkü bilgelerimizin “Ahmak kimdir?” “Buraya gelmesine izin verin” ayetiyle ilgili dediği gibi böyle bir çalışma “ahmaklık” olarak adlandırılır. Bu, inançla ilgili olarak Musa’dır çünkü Musa inanç sahibi olan ve tüm İsrail’in tamamına inancı eken “sadık çoban” olarak adlandırılır.

8) Rabaş, Makale 13 (1988), Çalışmada “Halkın Çobanı Tüm Halktır” Ne Demektir?

“Musa bütün İsrail’e eşdeğerdi.” Bundan öğreniyoruz ki, “halkın çobanı gerçekten bütün halktır”, çünkü insanın içindeki inanç, insanın tamamıdır. Yani eğer, “inanç” denen Musa niteliğine sahipse, o zaman bütün halk erdemlidir. “Eğer kişi ödüllendirilirse, tüm halk erdemlidir,” demesinin nedeni budur çünkü bunun anlamı, “ödüllenenin” çobanı, Musa denilen inançtır.

9) Rabaş Not 17, Şehina’ya [Kutsallık] İlişkin

Bu nedenle bilgelerimiz “Musa 600.000 ile eşdeğerdir” (Şarkılar Şarkısı 1) dediler, bu, Musa’nın tüm İsrail’e ifşa olmaya hazır olan Tanrısallığın ifşasıyla ile ödüllendirildiği anlamına gelir. “Şehina, Musa’nın boğazından konuşur” sözlerinin anlamı budur, yani bu da Musa’nın Şehina adı verilen genel ifşa ile ödüllendirildiği anlamına gelir.

10) Rabaş, Not 199, Sözlü Tora

“O’nun hizmetkarı Musa”, “bilgelere inanç” olarak adlandırılır. Bilgelerin söylediği her şeye “Ve onlar Efendi’ye ve O’nun hizmetkârı Musa’ya inandılar” denir, bu,  Musa’nın, Tora’yı Yaradan’dan aldığına ve Musa’nın açılımının her nesilde olduğuna inandıkları anlamına gelir.  Bu nedenle, bilgelere olan inanç “O’nun Hizmetkârı Musa”nın devamı üzerinden uzanır. Buna “sözlü Tora” denir ve her öğretmen halka, kendi öğretmeninden aldığını verir.

11) Baal HaSulam, Şamati 33, Haman İle Kefaret Günlerinin Kuraları

Musa hakkında şöyle yazılmıştır, “Ve Musa yüzünü sakladı.” Bunun anlamı; Musa´nın tüm çelişkileri gördüğü ve bunlara mantık ötesi inancın gücünden aldığı gayret ile dayandığıdır.

Bilgelerimizin söylediği üzere “Ve Musa yüzünü sakladı, çünkü oraya bakmaktan korkuyordu”. “Yaradan’ın görüntüsünü görmekle” ödüllendirildi. 

12) Baal HaSulam, Şamati 38, Yaradan Korkusu O’nun Hazinesidir

Hazinesinde, Yaradan sadece Tanrı korkusu servetine sahiptir. (Berahot 33).

Ancak, korku nedir yorumlamamız gerekir; korku kaptır ve hazine bu kaptan yapılmıştır ve tüm değerli şeyler bunun içine yerleştirilmiştir. O dedi ki; Musa hakkında yazıldığı üzere, bilgelerimiz şöyle der (Berachot p 7): “ ‘Ve bakmaya korktuğu için, Musa, yüzünü sakladığı’ için o ‘Efendiye benzer oldu ve o görmek ile’ ile ödüllendirildi.”

Korku, kişinin orada var olan büyük bir zevkten ve kişinin bunu ihsan etmek için almasının mümkün olmayacağından korkması anlamına gelir. Bunun için ödül, korkuya sahip olmak için, içine üst lütfu almak için, kendine bir kap yapmış olmasıdır. Bu adamın çalışmasıdır ve bunun dışında, her şeyi Yaradan’a atfederiz. 

13) Baal HaSulam, Şamati 53, Kısıtlama Meselesi

İsrail, Tora’yı almak için geldikleri zaman, Musa halkını dağın eteğine getirdi, yazdığı gibi “ve dağın en alt kısmında durdular.”

(Dağ kelimesi (İbranicede: Har) düşünceler demektir (İbranice: Hirhurim)). Yani Musa onları düşüncenin sonuna, anlayışa ve nedenine getirdi, olabilecek en alt dereceye. Ancak o zaman böyle bir koşulu kabul ettiler, içlerinde hiçbir tereddüt ve karşılık olmadan, sanki en büyük Gadlut derecesindelermiş gibi ve bundan mutluluk duyarak. “Yaradan’a memnuniyetle hizmet edin” sözünün anlamı budur. Çünkü Gadlut zamanında, onlara mutluluk içinde olmaları için bir çalışma verdiği söylenemez, zira Gadlut’tayken, mutluluk kendiliğinden gelir. Bunun yerine, mutluluk çalışması onlara, Katnut zamanı için verilir, böylece onlar Katnut’u hissetmelerine rağmen mutluluk duyacaklarıdır.

Bu, Katnut olarak algılanan “derecenin ana kısmı” olarak adlandırılır. Bu anlayış sürekli olmalıdır ve Gadlut sadece bir eklemedir. Ayrıca, kişi, ana kısım için özlem duymalı, eklemeler için değil.

14) Rabaş, Not 691, “Tora Gizlilikte Verildi”

“Yukarıdakilere verilsin ama Musa’ya verilmesin.” Tora, kişi yükseldiğinde verilmelidir. Musa’nın “sadık çoban” olarak adlandırıldığı ve Musa’nın elleri “inanç” olarak görüldüğü “Ve onlar Musa’ya verilmesin.” O sırada şeytan iftira eder ve  layık olmayanların Tora’yı alamayacağını söyler. Bu yüzden tavsiye, Musa’nın alma kabiliyetine sahip olmasıdır, yani İnanç niteliği anlamında çünkü o zaman kişi mantık ötesindedir ve orada hiçbir soru yoktur çünkü tüm sorular sadece mantıktadır.

15) Baal HaSulam, Kabala Öğretisi ve Özü

Yaradan’ın, bu türü yaratmasının amacını neydi? Gerçekten de insanı daha yüksek ve daha önemli bir dereceye yükseltmek, Yaradan’ını, ona zaten verilmiş olan insan algısıyla hissetmek içindir. Ve kişi, dostunun arzusunu bildiği ve hissettiği gibi, Yaradan’ın yöntemlerini de öğrenecektir; Musa ile ilgili şöyle yazıldığı gibi “Ve Yaradan Musa’yla yüz yüze konuştu, insanın dostuyla konuştuğu gibi”

Herkes Musa gibi olabilir. Şüphesiz, önümüzdeki Yaratılışın gelişimini, evrimini inceleyen herkes, bir dostuyla konuştuğu gibi, Yaratıcısı ile sohbet edebilme ve O’nunla anlaşabilmenin o harikulade hissini edininceye kadar, işleyişi geliştiren Operatör’ün büyük hazzını görecek ve anlayacaktır.

16) Baal HaSulam, Şamati 121, “O, Ticaret Gemileri Gibidir”

Kişi her şeyi Yaradan’a ithaf etmelidir, yani çıkışlar bile O’ndan kaynaklanmaktadır. Ve ödüllendirildiğinde, hem çıkışların hem de girişlerin O’ndan geldiğini görür. Bu, kişiyi alçakgönüllü olmaya zorlar çünkü şimdi Yaradan’ın her şeyi, hem girişleri hem çıkışları yaptığını görür.

Bu, Musa hakkında alçakgönüllü ve sabırlı denmesinin anlamıdır, kişi alçakgönüllülüğe tahammül etmeli yani her derecede alçakgönüllülüğü korumalıdır. Alçakgönüllülüğü terk ettiği an,  erişmiş olduğu tüm “Musa” derecelerini derhal kaybeder.

Sabrın anlamı budur. Alçakgönüllülük  herkeste vardır; fakat her insan alçakgönüllülüğün iyi bir şey olduğunu hissetmez. Anlaşılan o ki ızdırap çekmek istemez. Ancak, Musa alçakgönüllülüğü kabul eder, bu nedenle alçakgönüllülük onu mutlu ettiğinden, ona “alçakgönüllü” denir.

17) Baal HaSulam, 10. Mektup

“Ve Musa cevap verdi ve dedi ki, ‘Ama bana inanmayacaklar’ … çünkü onlar, ‘Rab sana görünmedi’ diyecekler.” Yorum: Keduşa’nın ağzı sürgündeydi, “Ben ağır sözlü ve ağır dilliyim” de olduğu gibi, Musa, inançlı çoban, Yaradan’ın karşısında, “Fakat onlar bana inanmayacaklar” diye tartıştı. İsrail’i kendime bağlasam ve onlar için biraz ihsan indirsem bile, Firavun’un Klipa’sı onu emer ve onlardan çalar. Ve bana bağlı olmalarına rağmen yine de beni dinlemezler.” Bu demektir ki, Firavun’un Klipa’sının hükmü altında ve ağız ve söz sürgündeyken, yine de sadık çobana gerektiği gibi inanmışlarsa, İsrail oğulları, ağzın ve sözün üzerinde olan Musa’yı dinleyebilirdi. Eğer kendilerini bunda güçlendirselerdi, kesinlikle Firavun’un Klipa’sından kurtulurlardı. 

18) Rabaş, Makale 17 (1991), Çalışmada, “Onun Kalbini Sertleştirdiğim İçin,” Nedir?

Kişi kendi alçaklığını hissettiğinde, bunun kendisine Keduşa’dan [kutsallık] geldiğine inanmalıdır. Bu, Musa hakkında yazılana benzer (Çıkış 2: 11-12), “Kardeşlerinin yanına gitti ve onların acılarını gördü ve Mısırlı bir adamın, kardeşlerinden biri olan İbrani bir adama vurduğunu gördü ve hiç kimsenin olmadığını gördü.”

Çalışmada, tam olarak kişi “Tora,” denilen Musa niteliğine sahip olduğu zaman, Mısırlı adamı, yani kendisi için alma arzusunu görebilir ve ona “insan,” denir der, “Tora,” denen güç ile onun, İbrani adama vurduğunu görür. Bu şöyledir, İbranicede “insan”, hayvanın yaptığını yapmayandır, yani insan hayvanın arzularını kullanmaz, yazıldığı üzere, “ve hiç kimsenin olmadığını gördü,” yani, kendi kendine ondan bir insan ortaya çıkmayacaktır. Çünkü bu kişi “sadık çoban” (tüm İsrail’in imanına çobanlık eden) niteliği olan Musa niteliğine sahiptir ve bu güç, kişiyi gerçeği görmeye uyandırır, kendi kendine “insan” niteliğini asla edinemez. “Ve kimsenin olmadığını gördü,”  ayetin anlamı budur.  Bu, kişinin, Yaradan ile Dvekut’a ulaşabilmek için, Yaradan’dan, Yaradan inancını istemesine neden olur.

19) Rabaş, Makale 35 (1986), Av’ın On Beşi

Baal HaSulam’ın, Yaradan’ın, Musa’ya konuştuğu ayet (Eksodus 4:2) hakkında söylediği üzere: “Ve Tanrı, Musa’ya, ‘Elinde ne var?’ dedi. Musa, ‘Asa var,’ dedi. Tanrı, ‘Yere fırlat onu’ dedi ve asa, yılan oldu ve Musa ondan kaçtı.” O, Musa’nın ellerine, ‘inanç’ denir dedi. Bu, ‘çok önemsiz’ olarak addedilir. Çünkü insan sadece bilgiye özlem duyar. Elde etmek isteyeceği bir bilgi olmadığını gördüğünde, konuya erişemez. Zaten bu çalışma için çaba harcamış olduğunu savunur yani Yaradan için her şeyi yapmıştır ama o yerinden birazcık bile oynamamıştır. Bu nedenle, beden ona der ki: ‘Bundan vazgeç ve asla ona ulaşabileceğini düşünme. Yani bu yoldan ayrıl.’ O zaman, Yaradan, ona şöyle söyler: ‘Yere fırlat onu’; yani İsrail halkının önünde yapman gereken budur.

20) Rabaş Not 923, Ve O “Yahudi Kadınları Doğurttuğunuzda” Dedi

Eğer amacı kendi yararı için değil, Yaradan uğrunayı amaçlamaya gelmekse, bundan “Musa’nın niteliği” denilen “İsrail’in kurtarıcısı” ile ödüllendirilebilir, bilgelerimizin dediği gibi, “her bir ve her nesilde Musa’nın gelişmesi”.

Eğer kişi, onları Mısır’dan kurtaracak “İsrail’in kurtarıcısı” olarak adlandırılan Musa’nın niteliğiyle ödüllendirilirse, Mısır’daki sürgünden çıktığı bir safhaya ulaşmasını önlemek için önceden görmeliyiz.

Ancak, ihsan etme amacına gideceğini nasıl bilebilirler? Ne de olsa, o hâlâ Mısır’dadır, ihsan etmek için değil, kişisel çıkar için çalışıyordur. Ancak şimdi onunla ödüllendirilmek ister ve bunun için onları işaret olarak verdi: “Bir erkek, yüzü aşağı doğru; bir dişi, yüzü yukarıya doğru”.

21) Rabaş, Not 924, Ve Tanrı Musa ile Konuştu

“Ve Tanrı Musa ile konuştu ve ona, “Ben Efendiyim” dedi.

Bu ifadenin bizim için ne anlama geldiğini anlamalıyız. Bölümün, Shemot [Çıkış 5:23], sonunda söylenen Musa’nın sorusuna atıfta bulunuyor gibi görünüyor, “Firavun’a senin adında konuşmak için geldiğimden beri, o, bu insanlara zarar verdi ve sen İnsanlarını kurtarmadın” yazılı olduğu yerde.

Musa’nın sorusu şuydu ki, Musa onlara Lişma’yı [O’nun uğruna] çalışmak zorunda olduklarını söylediğinde, herkes çalışmalarının daha yoğun ve daha büyük bir güçle olacağını düşündü, ancak gerçek tam tersi oldu – Onlar çalışmada güçsüzleştiler.

Sonuç olarak Musa’ya haykırdılar, “Mısır’daki sürgünden çıkacağımızı vaat ettiğinde bizim için ne yaptın, yani aklımız sürgündeydi ve ki bize verdiğin bu yolla, Lişma çalışmak için, ‘Firavun’ olarak adlandırılan bedenin köleliğinden kurtulmuş olacaktık? Gerçekte, herhangi bir motivasyonumuz yok! Böylece aklımız, senin yüce amacını alamadığımızdır.”

Buna cevap geldi, “Ve Tanrı Musa ile konuştu.” Tanrı doğadır. Doğa söz konusu olduğunda, çalışmanıza devam etmek için yakıtınız olmadığı konusunda haklısınız. “Ve ona, ‘Ben Efendiyim’ dedi. Yaradan, merhamet niteliğidir ve O’nun merhametiyle, onlar güçleri ve yakıtı doğanın üstü ve mantık üzerinde uzatabilirler ve bunun üzerinde artık tartışamazlar, çünkü tüm argümanlar bir kişinin yapabileceği tüm argümanlar yalnızca mantığın doğruladığı yerdir. Ancak mantık üstünde her şey olabilir, Yaradan’ın doğanın üstünde bize yardımcı olabileceği inancını arttırmamız gerektiği haricinde.

Aslında, bir kişi bunun doğanın içinde olamayacağına karar vermeden önce, doğanın üstünde bir şey almak imkânsızdır. Sadece kişi doğadan umutsuzluğa düştükten sonra, doğa üstü yardım verilmesi için yukarıdan yardım talep edebilir.

22) Rabaş, Not 977, Üç Dua – 2

Musa, İsrail halkına Yaradan’ın elçisi olarak gelmeden ve onları Mısır’dan çıkarmayı istemeden önce,  İsrail Halkı Yaradan çalışmasıyla uğraşıyordu, fakat onlar Mısır Kralı Firavun’a kölelerdi. Mısır Kralı Firavun, yaratılan varlıklarda bulunan ve kendi yararı için değilse hiçbir şey yapamayan alma arzusudur. Bu, tüm yaratılan varlıkların hükümdarıdır ve egemenliğinden çıkmak isteyen yani başkalarının uğruna çalışmak isteyen herkesin başına bela olur.

Musa, İsrail halkına geldi ve onlara Yaradan’ın onları Firavun yönetiminden kurtarmak istediğini söyledi, her birinde bulundan Firavun’un kontrolündeki İsrail halkının tamamına rehberlik etmek için.

Buna göre, her biri Musa’nın misyonunun; bizlerin Lişma [O’nun uğruna] çalışmasına başlamak zorunda olmamız olduğunu anlar ki böylece şimdi bu daha mantıklı hale gelir, eğer her birinin Yaradan çalışmasını yaparken ihsan etme amacı olduğu yerde, gerçeğin yolunda yani Yaradan uğruna yürümeye başlarsak, şimdi her biri büyük bir coşkuyla, daha sıkı çalışmaya başlayacak ve tutku o kadar yoğun olacak ki, tamamen gerekli olan bedensel ihtiyaçları dahi düşünmesi için bir dakika uzaklaşması zor olacak çünkü o, şimdi sadece Yaradan uğruna çalışıyor. Ve bu çalışmaya başlamış olmamasına rağmen, Yaradan uğruna çalıştığını hissetmek için, beden kesinlikle kendi için çalıştığından, yani Lişma’da, gerçeğin yolunda çalışmıyorken olduğundan daha fazla taviz vermeyi kabul edecektir.

Ancak gerçek tam zıttır. Tam olarak Lişma yolunda yürümek istediğimizde, beden direnmeye başlar. O zaman, tamamen itirazlara başlar, yani Mısır Kralı Firavun’un itirazı, yani “Sesine itaat etmem gereken Efendi kimdir?” itirazı ile ve “Bu çalışma senin için nedir” diyen kötünün itirazı. O zaman, çalışma ağırlaşır ve kişi her seferinde daha fazla takviyeye ihtiyaç duyar.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,087