e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Baruh Halevi Aşlag (Rabaş) > Kabala Kütüphanesi > Makaleler > Çalışmada Yaratandan İstemeniz Gereken Yardım Nedir?

Çalışmada Yaratandan İstemeniz Gereken Yardım Nedir?

Makale 35, 1988

Bilgelerimiz (Kiduşin) dedi ki, “Rabbi Yitzhak ‘İnsanın eğilimi onun üzerinde her gün yenilenir.’ dedi. Rabi Şimon Ben Levi ; ‘İnsanın eğilimi onu her gün yener ve öldürmeye çalışır. Yaradan’ın yardımı olmasaydı, kişi üstesinden gelemezdi, ‘Tanrı kişiyi onun eline bırakmayacak’ denildiği gibi, dedi.’ “Onlar aynı zamanda şöyle de dediler (Şabat 104), “Arınmaya gelene yardım edilir.”

Yukarıdan verilmesini istememiz gereken yardımın ne olduğunu anlamalıyız. Açıkça, kişinin zayıflık hissettiği yerde, takviyeye ihtiyacı vardır. Bu, anlamakta güçlük çeken bir çocuk gibidir, bu yüzden çocuğun babası birini tutup, oğlunun okuldaki diğer çocuklarla eşit olmasına yardım etmesi için o kişiye ödeme yapmaya çalışır. Ya da oğlunun çok hünerli olmadığını bildiğinden, hünerlerinin diğer çocuklarınki gibi olmamasında umudunu kaybetmesin diye ve o her zaman içlerinde başarısız olup ve bu nedenle kendini aşağı hissettiğinden onu cesaretlendirmek ve güçlendirmek için okulun idarecileriyle konuşur.

Aynı şekilde Yaradan’ın çalışmasında şunu söylemeliyiz ki, kişi nerede zayıf olduğunu görürse, o kısımda yukarıdan yardım istemesi gerekir, atalarımızın “Arınmaya gelene yardım edilir.” dediği gibi. “Arınmaya gelen” diyen bilgelerimizin sözlerinden, çalışmadaki tüm zayıflık özellikle saflık üzerindeymiş gibi görünüyor ki yalnızca bu insanın elinde değildir ve kişinin yardıma ihtiyacı vardır.

Yine de bilgelerimiz, arınmaya gelip galip gelemediğini gören kimsenin, korkmaması, mücadeleden kaçmaması, arınmaya ulaşmaya muktedir olmayışına dikkat etmemesi gerektiğini söylemişlerdir. Bunun yerine, kişi Yaradan’ın kendisine yardım edeceğine inanmalıdır.

Ancak Yaradan’ın bunu neden yaptığını da anlamalıyız, burada bir çelişki olduğundan bu net değildir. Bir yandan bize, “Arınmaya gelen” denilir. Bu, kişinin saflık üzerinde çalışmaya başlaması gerektiği anlamına gelir. Ancak daha sonra, “Yaradan’ın yardımı olmasaydı, kişi üstesinden gelemezdi” dediler. Bu, bilgelerimizin dediği gibi, insanın kendi kötülüğünü yenme seçeneğine sahip olmadığı anlamına gelir – Yaradan’ın yardımı olmadan, onun üstesinden gelemezdi.

Bu, Yaradan’ın insana kötülüğü yenme dirayeti vermediği anlamına gelir. Aksine, kişiye üstesinden gelme kuvvetini veren kesinlikle Yaradan’dır. Öyleyse, insanın başlaması gerektiği gerçeğinden ne çıkar? Bunun yerine kişi, “Benim çalışmam zaten değersiz. Ben üstesinden gelemiyorum, öyleyse neden çalışmaya başlayayım ki? Yaradan bana yukarıdan üstesinden gelmek için kuvvet verene kadar bekleyeceğim ve sonra çalışmaya başlayacağım. Neden boşuna çalışayım?” diyebilir. Kişi, ya Yaradan’ın kendisine kötülüğün üstesinden gelmesi için güç verdiğini ya da daha önceki makalelerde söylediğimiz gibi, Yaradan’ın çalışmaya başlayıp bitirdiğini anlar.

Cevap şudur: “Kli [kap] olmadan ışık, eksiklik olmadan dolum olmadığından” bir kişi saflık üzerine çalışmaya başlamalıdır çünkü unutmamamız gereken bilinen bir kural vardır ki ev sahiplerinin görüşünün tam tersi olan çalışmaya bir emir vardır. Daha ziyade bu Tora’nın görüşüdür: Arınma işi özellikle maneviyat çalışanlara aittir ve maneviyat çalışanlar da tam olarak Tora seviyesine ulaşmak isteyenlerdir. Bilgelerimiz bunun hakkında şöyle dediler: “Tora ancak onun için kendini ölüme mahkûm edende bulunur.”

“Onun için kendini ölüme mahkum edende bulunur.” un açıklaması, kişinin öz sevgi olan nefsini iptal etmesidir. Kişi form eşitliği olan Dvekut’u [yapışma] edinmek ister. Kendisi için almanın kaplarından kendini arındırdığında buna “saflık” denir. Bu “kendini ölüme mahkûm etmek” olarak adlandırılır.

Bu, şöyle yazıldığı gibidir “Sana hakikatte hizmet etmemiz için kalplerimizi arındır.” Kalbin saflığı, çalışmamızın hakikatte olmasıdır, yani Yaratıcısına memnuniyet vermek için olacaktır. Yalan, kişinin Yaradan için çalıştığını söylemesi anlamına gelir, oysa aslında kişi Yaradan için değil, kendi çıkarı için çalışır.

Tora öğrenenler, Tora’yı edinmenin değerli olduğunu anlayanlardır, çünkü Tora ayrılığın olduğu yerde olamaz ve kişisel çıkar, insanı Yaradan’dan ayırır. Bu nedenle onlar kendi otoritelerini iptal etmek ve Yaradan’a ve “Yaradan’ın adları” olarak adlandırılan Tora’ya, Dvekut [bağlılık] ile ödüllendirilmek isterler. Bu aynı zamanda, “Yarattıklarına iyilik yapmak” olarak da adlandırılır ve bu “iyilik yapmak” Tora’dır.

İnsanın ulaşması gereken bütünlük budur çünkü bu O’nun düşüncesiydi. (Böyle söyleriz çünkü “Biz seni eylemlerinden biliriz.”) Bu nedenle, yaratılışın amacının “O’nun yarattıklarına iyilik yapmak” olduğunu söylediler. Bunu başaramayan kişi, tamamlamayı başaramamış sayılır.

Bununla birlikte, yardımın neden özel olarak saflık üzerine gelmesinin ima edildiğini, neden genel olarak Mitzvot’u [emirleri / iyi işleri] uygulamaktan ve Tora’yı incelemekten bahsetmediklerini ve “Yaradan’ın yardımı olmasaydı” üzerinde açık bir vurgu yapmadıklarını anlamalıyız.

Bir yandan, “İnsanın eğilimi” sözleri, eğilimin genel olarak Tora ve Mitzvot’un yerine getirilmesinin üstesinden geldiğini ve Yaradan’ın ona yardım ettiğini ima eder. Öte yandan, “Arınmaya gelene yardım edilir.” derler. Bu, tam olarak kişinin saflık konusunda yardım aldığı anlamına gelir. Gerçekte insanın her konuda Yaradan’ın yardımına ihtiyacı vardır. Ancak, çalışmada, genel halkın çalışması ile bireyin çalışması arasında karar vermeliyiz. Bireyin çalışması, tüm eylemlerinin kendi iyiliği için değil, yalnızca ihsan etmek için olmasıdır. Bu gerçekten doğaya aykırıdır çünkü Yaradan yaradılışı zevk ve haz almayı arzulaması için, onların eksikliklerini haz ve zevkle gidermenin verdiği haz için yaratmıştır.

Üst dünyalarda buna “Ein Sof ”(sonsuzluk dünyası) denir. Bu, alma arzusunun bolluğu sona erdirmediği anlamına gelir, örneğin, “Form eşitsizliğinden dolayı almak istemiyorum.” demek gibi. Hala böyle bir şey yoktur. Bunun yerine, daha sonra, bu ıslahın alttaki tarafından yapıldığını öğreniyoruz: Alttaki, form eşitliği istediğinde, alma kaplarında üst bolluğu almanın yasak olduğuna dair bir yasaklama vardı. Daha sonra, özel ıslahlar yoluyla, haz ışığının alma kaplarında da parlayacağı bir mesele vardı.

Bunda birçok idrak vardır. Bir yandan Zohar, Klipot [kabuklar / deriler] içinde parlayan zayıf bir ışık olan bir “ince ışık” olduğunu söyler. Sadece bilgi ağacının günahı yüzünden Klipot’a birçok kıvılcım düştü ve onlardan Klipot’un ABYA’sı yapıldı. Sonuç olarak, çalışmalarımızda üç muhakeme görüyoruz: 1) Mitzva (emir/iyilik), 2) izin/seçenek, 3) günah.

Bu üç muhakemenin tümü, “Mitzvot’un pratiği” olarak adlandırılan eylemde geçerlidir. Ayrıca, Mitzvot’u nasıl uygulayacağını bilmek olan bu “pratik” de, Tora’nın bir anlayışı vardır. Bir de pratik yani “Tora’yı uygulamak” olarak görülen Tora vardır.

Ancak Tora ve Mitzvot’u uygulamanın nedeninin ne olduğu, yani Tora ve Mitzvot’u uygulamaya kişiyi neyin zorladığı gibi bir niyet de vardır. Bu niyet iki anlayışa ayrılır:

1) “ödül ve ceza” adı verilen ödül uğruna. Yani mükâfat ile ilgili olarak ödül ve ceza söylenmiştir. Başka bir deyişle, kişi eğer Tora ve Mitzvot’u yerine getirirse, ödülü, karşılığında iyi şeyler alması olacaktır. Bu da iki anlayışa ayrılır: 1) bu dünyada ödül, kişinin mutlu olacağı, 2) sonraki dünyada kişinin mutlu olacağı.

Bu ikisine Lo Lişma [Onun hatırı için değil] denir, çünkü onun Tora’yı ve Mitzvot’u uygulamasının nedeni kendi yararıdır. Onun Tora ve Mitzvot ile meşgul olma çabası, karşılığında iyi bir şey almak içindir. Yani, çalışmasından sonra kişi ödül alacaktır. Kişinin yaptığı her hareket hesaba katılır ve daha sonra yaptığı her hareketin mükâfatını alır. Hiçbir şey kaybolmaz; her şey sayılır. Kişi “Çalışmanızın bedelini ödemesi için ev sahibinize güvenebilirsiniz.” diyen bilgelere inanır.

Buna, Zohar’da (“Zohar Kitabının Girişi”, Madde 190) söylendiği gibi Lo Lişma denir: “Korku, üç anlayışta yorumlanır, ikisi değerli bir kök içermez ve biri korkunun köküdür. Oğulları yaşasın, ölmesin diye Yaradan’dan korkan bir kişi vardır ya da bedensel bir cezadan ya da parasına gelecek bir cezadan. Bu yüzden O’ndan daima korkar. Sonuç olarak, Yaradan’dan korktuğu korkuyu kök olarak oturtmaz, çünkü kök kendi yararınadır ve korku da bunun sonucudur. Bir de dünya ve cehennem azabından korktuğu için Yaradan’dan korkan bir insan vardır. Bu iki tür korku, korkunun özü ve kökü değildir. Öz olan korku, kişinin Efendisinden korkmasıdır, çünkü O büyüktür ve hükmeder. Yani Yaradan’dan korkmalıdır, çünkü O büyüktür ve her şeye hâkimdir ve yarattığı tüm dünyalar, üst ve alt, O’nun özüne bir şey katmadıkları için O’nun huzurunda bir hiçtir.”

Buna göre, genel halk ile birey arasında büyük bir fark olduğunu görüyoruz. Yani “birey” demek, bu çalışmanın halka ait olmayıp, hakikate meyilli, “Bütün eylemleriniz Yaradan için” derecesine ulaşmayı arzulayan, ”O yüce ve hükmeden” olduğundan krala hizmet etmek isteyen kişilere ait olduğu anlamına gelir. Ve onların istedikleri tek ödül Kral’a hizmet etmektir, yani Tora ve Mitzvot’u uygulamak, çünkü Yaradan’ın büyüklüğü onları Tora ve Mitzvot’u uygulamaya ve kendi iyilikleri için değildir.

Sonuç olarak sadece Lişma’yı (O’nun hatırı için) çalışmak isteyenler arasında da, ödül ve ceza vardır, çünkü bilgelerimiz onlar hakkında da, insanın ödül ve cezaya inanması gerektiğini söyledi. Dolayısıyla, Lo Lişma’da ödül ve cezayla Lişma’da yürümek isteyenler için ödül ve ceza arasındaki fark nedir?

Cevap, “ödül”ün ve “ceza”nın ne olduğunu anlamamız gerektiğidir. Herkes ödülün iyi bir şey olduğunu ve cezanın kötü bir şey olduğunu bilir. Sonuç olarak, kendi çıkarları için çalışan insanlar için “iyi”; çalışmaları karşılığında alma isteklerini tatmin eden bir şey aldıkları anlamına gelir ve elde edeceği iyi şeyler karşılığında çalışmaya değer olduğunu söylerler. “Ceza” basitçe, “Tora ve Mitzvot’u uygulamamış olmam utanç verici zira ödülü kaybettim ve hatta bir cezaya yani bana acı çektiren bir şeye maruz kaldım.” demesi anlamına gelir.

Buna karşılık, Yaradan için çalışmak isteyenler, ihsan etme ve kendileri için almama gücüne sahip oldukları zamanı bir “ödül” olarak görürler. Ve kendilerini sevmeye daldıklarında bunu “ceza” olarak görürler. Ancak, ödül ve ceza, Lo Lişma’da çalışanlarda olduğu gibi ödülle ilgili değildir. Doğamıza aykırı olan çalışmada Lişma’ya “saflık” denir. Ve insanın gücü dâhilinde olmadığı için, bilgelerimiz bunun hakkında, “Yaradan’ın yardımı olmasaydı, kişi üstesinden gelmezdi.” dediler.

Tersine, Lo Lişma’da, Lo Lişma doğamıza zıt olmadığı için, “Yaradan’ın yardımı olmasaydı, üstesinden gelmezdi” demeye gerek yoktur. Yani bu, dünya mükâfatından veya ahiret mükâfatından başka bir şey bilmeyen, “tek çizgi” denilen genel halkın işidir.

Ve bu, kendini sevmekle ilgili olduğundan, yani onlar gelip geçici dünya olan bu dünyadaki zevklerden vazgeçmenin ve karşılığında “yaban öküzü ve balina” yiyebilmenin buna değer olduğunu anladıkları için, bir çizgide çalışan birçok insan, sonsuz bir dünya olan öbür dünyada zevklerle ödüllendirilmek için bu dünyada kendilerini ıstırap çekebilir. Dolayısıyla Yaradan’ın yardımına ihtiyaç duymazlar, çünkü kendilerinin işçi olduğunu görürler ve halka baktıklarında kendilerini üstün hissederler.

Ama ihsan etmek için çalışmak isteyenler, halka baktıklarında, kendilerinin onlardan daha kötü ve aşağılık olduklarını hissederler, çünkü içlerinde kendileri için alma arzusu olan hükmeden kötülüğü hissederler ve öz-sevgiden çıkamazlar. Her zaman ihsan etmek için çalışabilmek adına ne kadar emek harcadıklarına bakarlar ve onlara her zaman özünde bundan ne kadar uzakta oldukları gösterilir. Her yönden kirli olduklarını ve arınmaya ihtiyaçları olduğunu görürler.

İki çizgide yürüdükleri için gerçeği görürler. Bu nedenle, böyle bir kişinin mücadeleden kaçmaması için, kendisine kötü eğilimi yenmenin bizim elimizde olmadığı gerçeği söylenir. Bunun yerine, “Yaradan’ın yardımı olmasaydı, üstesinden gelemezdi.”

Zohar’da “Arınmaya gelene yardım edilir.” denmesinin nedeni budur. Sadece kişiye yardım edildiğini söylemediler çünkü özellikle saflıkta kişi tüm çalışmanızın Yaradan için olduğu yolda yürüyemeyeceğini görür. Dolayısıyla, “Yaradan’ın yardımı olmasaydı, üstesinden gelemezdi.” diye mantık ötesi bir şekilde inanmak zorunda değildir, zira öz-sevgiden çıkamayacağı gerçeğini kendisi görür. Bu nedenle, çoğu zaman kişi umutsuzluğa düşer ve Yaradan’ın öz sevgiden çıkmasına yardımcı olabileceğine inanmak için büyük bir takviyeye ihtiyaç duyar.

Ama tek çizgide yürüyenler tamamen zıttır. Kişi, kötü eğiliminin üstesinden geldiğini ve Tora ve Mitzvot’u uygulamak adına Yaradan’ın herhangi bir yardımına ihtiyaç duymadığını mantıklı bir şekilde görür. Bilakis, bilgelerimiz “Yaradan’ın yardımı olmasaydı, üstesinden gelmezdi.” dediğinden, Yaradan’ın kendisine yardım ettiğine mantık ötesi inanır. Ancak mantık çerçevesinde, kötü eğilimlerinin üstesinden gelebilecek güce sahip olduğunu bilir ve halktaki diğer aşağılık insanlar gibi değildir. Kendini onlardan üstün hisseder.

Bu nedenle, Yaradan’ın yardımı ile ilgili olarak, tek çizgi üzerinde yürüyenler ile iki çizgi üzerinde yürüyenler arasında büyük bir fark olduğu sonucu çıkar. Tek çizgide yürüyenler her şeyi yaptıklarını görür ve Yaradan’ın yardım etmesi gerektiğini görmezler. Aksine, Yaradan’ın kendilerine yardım ettiğine mantık ötesi inanırlar.

Ancak iki çizgide yürüyenler hiçbir şey yapamadıklarını görürler. Onlar, Yaradan’ın verdiği yardım için çok çaba sarf etmeli ve uğraşmalı ve Yaradan’ın onlara yardım edebileceğini söylemelidirler. Sonra eğilimin kontrolünden çıktıklarında, Yaradan’ın kendilerine yardım ettiğini akılları ile görürler zira diğer türlü tek eğilim tarafından yönetilirlerdi.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,098