e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Yoksul Bir Çocuk Daha İyi

Not 377

Aralık 1971

Rabbi Şimon dedi ki, “Gelin ve görün, ‘Fakir ve bilge bir çocuk daha iyidir…’ iyi eğilimdir. Ama bir ‘çocuk’ daha iyidir, yazıldığı gibi, ‘Gençtim, şimdi yaşlıyım’” Bir başka şey: “O bir çocuk, zavallı bir çocuk, kendine ait hiçbir şeyi olmayan. Peki neden ona ‘çocuk’ deniyor? Bunun nedeni, sürekli yeniden doğan ayın yenilenmesine sahip olduğu içindir ve o her zaman bir çocuktur… ve bilgedir çünkü bilgelik onun içinde yaşar.”

“Doğduğu günden beri Tuma’a’sından [pislikten] ayrılmadığı için, ‘Yaşlı ve aptal bir kral’ kötü eğilimdir… ‘Bir çoçuk’ çünkü bebeklikten beri insanla birliktedir, on üç yaşından beridir.”

Sormalıyız, çünkü bu yirmi yaşında olan bir insanda, kötü eğilimin yirmi yaşında olduğunu ve “yaşlı” olarak adlandırıldığını ima eder. Kişi yetmiş yaşına geldiğinde, iyi eğilim elli yedidir ve ona “çocuk” denir.

Yine de, burada doğanın bizi uymakla yükümlü kıldığı kurallar gibi olan doğa yasalarıyla uğraştığımızı anlamalıyız. Onlar dışsallık ve içsellik olarak ikiye ayrılırlar. Örneğin, bir kişi ekmek veya başka şeyler yiyip, su veya başka içecekler içtiğinde ekmeğe “dışsallık” denir çünkü dışsallık insanda herhangi bir değişikliğe uğramaz.

Madde her birinde aynı şekilde görünür yani bir dilim ekmeğin şeklinin değiştiğini söyleyemez, aksine herkes ekmeği aynı dış görünüşte görür. Hatta, su veya şarap gibi diğer dışsal şeyler için de durum aynıdır. Dışsal şeyleri herkes, hiçbir değişiklik olmadan görür ve bir kişi ile bir başkası arasında hiçbir fark yoktur.

Bu, dışsal şeylere bürünmüş içsellikte böyle değildir. Bilinir ki, her şeyde, başkasında olmayan farklı bir tat hazzı kıyafetlenmiştir.

Örneğin, ekmekte olan tat ette yoktur. Sığır etinin tadı kümes hayvanlarınınkiyle aynı olmadığı için, etin kendisinde bile yapılabilecek oldukça çok fark vardır. Ve kümes hayvanlarında da tatları ayırt etmeliyiz çünkü tavukların tadı hindi veya güvercin etleriyle, diğerleriyle aynı değildir.

Bu, dışsallık içerisinde içsel olan bir lezzetin kıyafetlendiği ve bir kişiyi memnun eden tüm hazların dışsallıktan değil, yalnızca içsellikten geldiği anlamına gelir. Sadece içsellikte, bir kişi ile diğeri ayırt edilebilir çünkü her biri dostundan farklı bir tat ve haz duyar. Hatta aynı kişi bile yiyecek ve içeceklerde her zaman aynı içsel tadı hissetmez; bu kişinin sağlığına ve ruh haline bağlıdır.

Fakat aynı zamanda, insanın bu şeylerin içinde bulunan içsel tat ve hazzı hissedemediğinde, dışsal şeyleri kullanmak zorunda olduğunu görüyoruz. İnsan yemeğin lezzetini hissetmediği için bir hafta veya bir ay yemek yemeyeceğini söyleyemez.

Ya da küçük çocuklarda gördüğümüz gibi, yemeğin içerdiği tat ve hazzı hissetmediklerinde, tat ve haz almadan isteklerine karşı şekilde yemek zorunda kalırlar, yoksa var olmaya devam edemezler ve yok olur ve ölürler.

Ancak bir yetişkin, tat almadığı halde yemek yerse, bunu bir hastalık veya melankoli gibi bir nedene bağlayacaktır. Çocuklarla ilgili olarak, yeme, içme vb. tatları anlayacak ve hissedecek kadar gelişmediklerini söylemekteyiz.

Mitzvot‘ta [emirlerde] da böyledir. Tora içsellik ve dışsallık olarak ikiye ayrılır. Burada da Mitzva’nın dışsallığı [Mitzvot’un tekil hali] herkes için aynıdır ve Mitzva‘nın dışsallığı açısından neslin erdemlileri ile sokaktaki basit bir adam arasında hiçbir fark yoktur.

Burada da insan ve insan arasındaki fark, yalnızca Mitzva’da kıyafetlenmiş içselliktedir çünkü her biri aynı Mitzva‘da farklı bir tat hisseder.

Ayrıca, aynı kişi içindeki bir tat ile diğerini ayırt etmeliyiz çünkü kişi Mitzva‘nın içselliğini hissetmek için her zaman aynı anlayışa ve aynı ruh haline sahip değildir.

Bu nedenle, Mitzvot‘un dışsallığını hesaba katarsak, aşağı yukarı her gün Mitzvot‘u yerine getirdiğinden, her insanın “sürekli ekleme” yaptığı kabul edilir. Bu yüzden, bilgelerimizin “İçinizdeki boş yerler bir nar gibi Mitzvot‘la doldurulur” dediği gibi, sürekli olarak eklediği sürece kişi pek çok Mitzvot‘a sahip olur.

Ancak Mitzvot‘un içselliği açısından yani Mitzvot‘ta kıyafetlenen tat ve haz ve Mitzvot‘un gelme amacı; bilgelerimizin “Kötü eğilimi ben yarattım; Tora’yı şifa olarak yarattım” dediği gibi, burada kendini sevmekten çıkıp Yaradan sevgisine gelmesi için Tora ve Mitzvot‘un onu temizlemesi ve arındırması gerekir, dışsallıkta bir kişi yetmiş yaşına ulaşabilir ve birçok Mitzvot‘a sahip olabilir ama içsellikte, Mitzvot‘ta kıyafetlenen niyette, hala kendini sevmenin içindedir ve hala hiç bir şey başaramamıştır.

İçsellikle ödüllendirilmek isteyen kişinin yolu, her seferinde, “Olan oldu ve bundan sonra, Yaradan’ın yollarında yürümeyi yani ihsan etme arzusu ile ödüllendirilmeyi kendim üstleneceğim.” demektir.

Bu nedenle, onun her zaman bir çocuk olduğu sonucu çıkar. Yetmiş yaşında bile, “Şimdiye kadar yanlıştı; şu andan itibaren başlıyorum.” der.  Bundan dolayı her zaman “çocuk” durumundadır. Yetişkin olsa dahi, hala bir çocuk niteliğindedir (Rabbi Saadia Gaon hakkındaki hikaye gibi).

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,094