e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1140 – Kader

Yeni Hayat 1140 – Kader

Oren Levi: Merhaba. Dr. Michael Laitman ile Yeni Hayat söyleşi serisinde bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz. Merhaba Dr. Laitman.

Dr. Laitman: Herkese merhaba.

Oren Levi: Bugün kaderle ilgili konuşmak istiyoruz. Bir kişinin hayattaki potansiyelinin tamamını gerçekleştirmek için kaderini nasıl bulabileceğini anlamak istiyoruz. Lütfen bizimle olun.

Konuk: Birçok insan kendi kaderini arıyor. Sabah kalkıyorlar ve kim olduklarını gerçekten anlamadan ve gerçek potansiyellerini, kaderlerini keşfetmeden aynı şeyleri yapmaya devam edemeyeceklerini hissediyorlar. Çocukluktan itibaren her çocuğun farklı bir eğilimi olduğunu biliyoruz, birinin bilime daha çok eğilimi var, bazılarının spora vb. Her insan gerçekten özel bir karakteri ve nitelikleri olduğunu bilir ve bugün insanlar taviz vermek istemiyorlar, gerçek kaderlerini, yaşamdaki gerçek anlamlarını bulmak istiyorlar. Doğru bir şey, büyük bir şey yapmaya çağrıldıklarını hissediyorlar ve maalesef çoğu kişi kaderini bulamıyor. Tatmin olmamış, hoşnutsuz hissediyorlar, çünkü kaderinizi bulmak ve mutlu olmak iç içe geçmiş şeyler. Şunu sormak isterim: hayattaki, doğadaki her şeyin, her insanın kendi kaderi var mıdır?

Dr. Laitman: Herhangi bir yaratığın kaderi nedir?

Konuk: Hayvanları mı kastediyorsunuz?

Dr. Laitman: Evet, yaşayan herhangi bir varlık.

Konuk: Doğadaki her hayvanın rolü olduğunu biliyoruz. Ortak yaşam, mesela arıların özel bir rolü vardır. Yani doğa, kendi parçalarının tamamına bağlıdır.

Dr. Laitman: Yani herkes kendini desteklemek, devam ettirmek ve çoğalmak için yaşıyor.

Konuk: Ama onların da bir rolü var.

Dr. Laitman: İnsanlar rollerini bilmiyorlar. Olan bu. İnsanlar binlerce yıl, yüz binlerce yıl boyunca böyle yaşadılar. Sonuçta gerçekten sorular soruyorlar. Ama hayat bu, hayattayım, hepsi bu. Babam çiftçiydi, ben de bir çiftçi olacağım, babam demirci, ben de demirci olacağım, vb. Yani, kişinin mesleği, nerede yaşayacağım, nasıl yaşayacağım açısından bir soru yoktu, her şey açıktı. Aniden 20. veya 19. yüzyılda, özellikle 20. yüzyılda tüm bu mermili silahları, bu büyük karışıklığı başlattı. Olanlar net değil. İnsanlar mesleklerini değiştirmek istiyor, endüstri başladı, böylece insanlar kırsal yaşamından koptu ve şehirlere, fabrikaya doğru ilerlemeye başladılar. Bilim adamları farklı fenomenleri, üniversiteleri, vb. keşfetmeye başladılar. Tamamen yeni bir hayata girdik ve sorun ortaya çıktı. Daha önce böyle bir sorun yoktu. Herkes kendi yerindeydi. Ama sonra kaderle ilgili bu soru meydana çıktı. Kim olmak istiyorsun, nerede yaşamak istiyorsun, hatta kiminle evleneceksin, ne tür bir ailen olmasını istersin? Daha önce hiç kimsenin sormadığı şeyler. Kiminle evleneceğim belli değil mi? Köyümden, komşu köyden bir kız. Kim olacağım belli değil mi? Eğer babam demirciyse, ben de bir demirci olacağım. Babam toprakla çalışıyorsa ben de öyle yapacağım. Olan budur. Hayır, kader var. Yani herkes ego yüzünden, büyüyen ve daha çok tatmin olmak isteyen, herkese ne olmak istediğini sorduran alma arzumuz yüzünden kendi içinden düşünmeye başladı. Şimdi buna bakıyorum, bunu istemiyorum, onu istemiyorum, evet, hayır. Ayrıca bugün farklı tezleriniz var. Psikologsunuz, bir kişinin yeteneklerinin ne anlama geldiğini söylemeniz gerekir, bunun için kocaman bir kurum var. Bunun etrafında bütün bir endüstri var. O kişi nasıl yönlendirilir, nasıl hazırlanır, onlara nasıl rehberlik edilir… Torunum gelecek yıl üniversiteye gidecek, bunun için birkaç yıldır çeşitli kurslara gidiyor, özel dersler alıyor, gün batımından şafağa kadar matematik çalışıyor. Bu çok büyük bir şey haline geldi, neden? Çünkü egomuz onun gerçekleşmesini istiyor. Kaderimizi bulmalıyız ve bu iyidir, çok iyidir. Sadece bu süre içerisinde kaderimiz mesleğimizle, sahip olacağımız aileyle, yaşayacağımız hayatla az çok ilgiliydi. Ve yine de kültürler, eğitim, bilim ya da başka bir şey doğrultusunda gitmiş birileri için o eşsizdi. Bugün bu tamamen sona eriyor. Son birkaç düzine senedir bu dönem devam etmekteydi, fakat 70’lerde, 80’lerde bir yerde sona erdi. Ayrıca, bugün bu bölgede nelerin konuşulduğuna bağlıdır, ancak aslında kader meselesi bitmiştir. Çünkü tüm meslekler, mesleklerin sınırları bir şekilde yok oluyor. Bugün her şey internet, bilgisayarlar, makineler aracılığıyla oluyor. Bilgisayar programlama dışında çok fazla sayıda bir meslek kalmadı ve bizim yerimize makineler çalışıyor. Peki bizim kaderimiz ne, nerede eli boş kalır? Fakat onun yanında bu büyük bir sorudur. Bana ne olacak, ya cep telefonumla evde oturacağım ki bu şekilde kendimizi gerçekten delirtebiliriz. Veya çiftçi olup olmama noktasına geri dönmek. Yani yaşam bunu yapmamıza izin vermeyecek fakat gerçek kaderi belirleyip onu incelememiz gerekecek. Ve sonra kaderimizin şu kısacık hayatta ufak, basit şeylerle ilgilenmemizden ibaret olmadığını keşfedeceğiz. Ben bir ressamım, bir müzisyenim ve şu ya da buyum. Binlerce farklı meslek var fakat nihayetinde şöyle söylendiği gibi: “gidin ve birbirinize iyi bakın”. Artık buna ihtiyaç yok. Dünyada 8 milyar insan var ve artık onlara bu anlamda ihtiyaç yok. Ancak farklı bir ihtiyaç var. Kaderle farklı bir düzeyde uğraşmak için bir insanın kaderi veya bir insanın bu dünyadaki kaderi egonun üzerinde bağ kurmak, egoların üzerinde bir başkasıyla bağ kurmaktır. Kötü bağlantıda yeni bir düzeyde hayatı bulmak. Eskiden olduğu gibi kırsal bir hayatta ve bugünki modern ormanda değil, manevi düzeyde. Peki manevi düzey nedir? Fiziksel koşullar ve içinde bulunduğum kısıtlamaların ne olduğu önemli değilken, benim için önemli olanın manevi hayatı ne ölçüde yaşadığımdır. Manevi hayat, kültürle, müzikle, felsefeyle ilgili bir şey değildir. Doğanın üzerinde olan bir şeydir. Doğa fiziksellik demektir ve maneviyat, doğanın üzerinde olan bir şeydir. Fiziksellik, almanın egoist kuvvetleridir ve maneviyat vermenin, ihsan etmenin, özgecil olanın kuvvetleri demektir. Bizler hem sıradan kuvvetlerimizle, egomuza ait sıradan güçlerimizle bu dünyadayız, hem de onun üzerindeyiz, bir sonraki seviyedeyiz. İstesek de istemesek de, doğa bizi bu yönde ilerletiyor. Bu nedenle kaderimizi geçtik, ona endüstriyel dünya diyelim, sona eren modern dünya ve yeni nesiller x, y, z, vb. alfa, beta, artık onları nasıl sayacağımı bilmiyorum. Tüm bunlar zaten bu dünyanın sınırları ya da çerçevesi içinde kaderi olmayan bir nesildir. Bu dünyaya bıraktıkları tek şey, bu oyunun boş olduğunu görünceye kadar oynamaktır. Ayrıca uyuşturucuların da aslında boş olduğunu, kendilerine uymadığını, bağlantıyı kopardığını, ayırdığını da hissederler. Çünkü kişi aslında onunla kendini öldürür, bağlantısını koparmasına neden olur. Sonra bu kişiler kendilerini gerçekten varlıklarının bir sonraki seviyesine yükselten gerçek kaderlerini bulmaya dair bir ihtiyaç hissedeceklerdir.

Oren Levi: Bu daha ileri seviyeyi yaşamak ve özgecil bir hayat tarzı sağlamak olarak tanımlanır.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Her şeyden önce bir insanın hayattaki büyük kaderini gerçekleştirebilmek için verme, ihsan etme doğrultusunda olması gerekir. Tamam, şimdi kişi verme dünyasında birçok şey bulabilir, ama illa ki Tael’in çok fazla kişinin öğretmeni olarak yapabileceğinden fazlasını vermesi gerekmez. Belki de onun kaderi başka bir şey olmaktır. İhsan etme dünyasında Tael olmanın ne anlama geldiğini nasıl bilebilir veya gerçek anlamda Oren olmanın ne anlama geldiğini ben nasıl bilebilirim ki doğanın bana verdiği eşsiz potansiyelimi gerçekleştirdiğimi hissedeyim. Her birey, ihsan etme yeteneğini mümkün olan en iyi şekilde gerçekleştirmek için, kendi eşsiz potansiyelini nasıl bulabilir? Her şeyden önce herkesin kendi kaderi var mıdır?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: İkincisi, başkasınınkini değil, kendi kaderimi gerçekleştiriyor olduğumu nasıl hissedebilirim?

Dr. Laitman: Açıklayacağım. Kabala İlmi, tüm dünyanın parçalanma, kırılma şeklindeki büyük bir krizden yaratıldığını açıklar. Hepimiz dünyamızın parçalarıyız, hepsi egoist, kendilerine yakın. Doğanın kuvvetlerinin her zaman nasıl daha fazla almak için olduğunu açıklayan budur. Hayatlarımızda bunu kendimize eklemek olarak adlandırsak da Kabala İlmi’nde bunlar pozitif olanlar olarak değil, negatif kuvvetler olarak kabul edilirler. Farklı bir gerçeklik, zıt bir gerçeklik mevcut veya buna gri madde, gri enerji de diyebilirsiniz. Astronomi ve uzay bilimi ile ilgili olandan farklı şeylere sahipsiniz. Bunlara sahipler. Ancak Kabala İlmi tüm bunların üzerindedir. Ama yine de sadece şimdi bilimin keşfetmeye başladığına, ki bu dışsal formdur, çok zıt bir şey var. Onun içsel formunu keşfedemeyeceğiz çünkü o, onların yalnızca bizim içsel kuvvetlerimiz, insani kuvvetlerimiz vasıtasıyla keşfedebilecekleri bir şeydir. Burada alma kuvvetine ek olarak, ihsan etme kuvveti olan zıt kuvvetin de mevcut olduğu bir koşula erişiyoruz. İçimizde ihsan etme kuvvetini keşfetmek istiyoruz. Bunun onların kaderi olduğunu hisseden insanlar bunu yapar.

Oren Levi: İhsan etme ne demektir?

Dr. Laitman: Vermek, egonun üzerinde bağlantı kurmak.

Oren Levi: Tamam.

Dr. Laitman: Doğanın diğer yarısı.

Oren Levi: Tamam, ihsan etme kuvvetini ve bağlantıyı ifşa etmek için içsel bir eğilim hissediyorsak ne olur?

Dr. Laitman: Bu durumda diğerlerinden farklı bir kaderim var demektir. Bu şekilde olan diğer insanlarla bir araya gelirim. Aslında bizim organizasyonumuz bununla ilgilidir. Bu insanlarla bağ kurarız ve bu, alma kuvvetine değil, ihsan etme kuvvetine dayanan bir bağdır. İnsanlar burada egolarından çıkmak, onun üzerine çıkmak için ihsan etmeyi başarmayı arzular. Çünkü egomun içinde, bir hayvan misali hayvansal seviyede kilitliyimdir. Hayatım boyunca her zaman almakla ilgili düşündüm, sadece nasıl biraz daha iyi hissedebileceğimi düşündüm. Biraz olsun bunun üzerine çıktığımızda, hayatı bu bedenden değil, bu bedenin üzerinden görmeye başlarız. Bedenin üzerinden, bedenin dışından görmeye başlarsam işler nasıl olur? Bu tür alıştırmalar yapabiliriz ve hâlâ hayvansal seviyedeki fiziksel bedenimizde yaşıyor olmamıza rağmen, bedenimizden kurtulduğumuz böyle bir vizyona erişebiliriz – yiyorum, içiyorum, çalışıyorum, ailem, çocuklarım var, her şeyim var. Bununla birlikte daha yüksek bir gerçekliği hissedebiliyorum.

Oren Levi: Bu daha yüksek gerçeklikte, ya sadece kendinizi ve kendiniz için almayı düşünürsünüz ya da başkalarına vermeyi, ihsan etmeyi. Bu ihsan etmede kendi özel kaderimi nasıl bulabilirim?

Dr. Laitman: Bu, böyle bir eğilime sahip olan insanlar içindir.

Oren Levi: Ben de onların bunu nasıl bulacağını soruyorum.

Dr. Laitman: Binlerce yıldır var olan bir yöntem mevcut. Ve o, İsrail halkının özündedir.

Oren Levi: İnsanın kendi özel kaderini vermenin içinde bulmasına yardım etmek, binlerce yıldır kullanmadığımız bir şey, değil mi?

Dr. Laitman: Evet.

Konuk: Bize ne veriyor?

Dr. Laitman: İlişkilerinizi dengelersiniz. Herkes ne kadar alıyor ne kadar veriyor? Çünkü alma olmadan bağlantınız da yoktur. Bu sadece herkese vermek, bir şeyi birine itelemek değildir, bu çok açık. Fakat alma ve ihsan etme kuvvetlerinin dengede olduğu dengeli bir sisteme erişiriz. Sonra sistem dengededir ve içinde herkesin sadece kendilerini değil, tüm sistemi hissetmeye başladığı, içinde mevcut olan dengenin genel kuvvetini açığa vurmaya başlar. İnsanlar tarafsızlık içinde, herkesin benlik duygusunu yitirdiği şekilde, giderek daha da yakınlaşırlar.

Oren Levi: Neden?

Dr. Laitman: Çünkü bunun yerine, bir kişi tüm sistem kendisine aitmiş gibi hisseder. Bir ailedeki anne- benlik hissini birazcık yitirdiğini hisseder, sanki içinde o tüm ailedir.

Oren Levi: Fedakârlık yoluyla mı?

Dr. Laitman: Evet, fedakârlık.

Oren Levi: Sonra o sanki büyüyor, genişliyor. Ben ve benim tüm ailem.

Dr. Laitman: Doğru.

Oren Levi: Bir kişinin ihsan etme yolunda kendisinde gerçekleştirdiği şey, kendi küçük sınırlarından çıkması ve bir annenin ailesine yaptığı gibi kendini açmasıdır. Tüm dünyaya yaklaşımımız bu şekilde. Bir kişi bu yolu arzulamaya ve bu yolda çalışmaya başlarsa, özel kaderinin verdiği şeyi hissetmeye başlar.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Sonra kendi özel kaderimi bulurum ve ona da kendisininkini bulmasının söylerim. Kimse kimsenin önünde durmaz ve herkesin bütün bir dünyası olur. Paulo Coelho şöyle der: “Bir kişi kendi kaderini bulmak isterse, tüm evren onun yardımına koşar”. Bu gerçekten böyle midir yoksa sadece bir metafor mu?

Dr. Laitman: Gerçekten öyledir.

Konuk: Bir kişi evrenin ona yardım ettiğini nasıl hissedebilir? Nasıl?

Dr. Laitman: Evrene doğru ilerlemeye başlamalı ve evrenin nasıl yardımına koştuğunu görmelidir.

Konuk: Bunu nasıl ifade edebiliriz?

Dr. Laitman: Herkese fayda sağlamak için, isteyerek vermek, herkes için düşünmek istediğimiz, herkesle bağlantı kurmak istediğimiz yol budur. O zaman her şeyin nasıl sizin lehinize, faydanıza olduğunu hissedeceksiniz.

Konuk: Bir kişinin ihsanının yalnızca görünmeyen, gizlenmiş çevrede değil, aynı zamanda açığa vurulmuş, fiziksel çevrede de bir ifadesi var mıdır?

Dr. Laitman: Hayır, bu tamamen his meselesidir. Siz bir psikolog olarak bunun üzerinde çalışıyor ve görüyorsunuz. Onu farklı cihazlarla, toplumda ölçebilirsiniz.

Oren Levi: Son zamanlarda birçok insanda fark ettiğim bir fenomen var. Bir kariyerleri var, çok para ve statü kazandılar ve sanki her şey mükemmelmiş gibi. Sonra kendilerini gerçekleştirmediklerini, kendi iyi pozisyonlarını terk ettiklerini ve paradan vazgeçtiklerini görüyoruz. Daha az para kazandıkları fakat kendilerini gerçekleştirdiklerini hissettikleri bir şeyler yapmaya başlıyorlar. 40 yaş civarındaki birçok insan ileri teknolojiyi terk ediyor. Orada 15-20 yıldır çalışıyorlardı; her şey güzeldi fakat hayatın bundan ibaret olamayacağını hissediyorlar. Örneğin, yeni bir başlangıç fikri olan, öğle yemeğine giden birkaç adamla tanıştım. Fikir, ayrıntılara girmeksizin dünya için iyi bir şey yaratmak. Çünkü birçok böyle başlangıç mevcut. Fakat iyi organize olmuş bir dünya vardı ve sıfırdan bir şeyler inşa etme yoluna gitmişlerdi. Neden? Çünkü iyi bir şeyler yapmak istiyorlar. Başarılı olup olamayacaklarını bilmiyorlar, kimse onlara bir şey ödemiyor. Belki de para kazanma konusunda başarılı olacaklar ama bunu para için yapmıyorlar. Edindikleri ve programladıkları tüm bilgilerle bu yapısal şeyleri inşa edebileceklerini, iyi şeyler inşa edebileceklerini düşünüyorlar. Çocukların gelişmesine yardımcı olmak için eğitim yönünde gittiler. Bu, bir kişinin kaderi açısından ne anlama gelir? Başkalarına iyi bir şeyler yapmak için yaşadığımız hissi. Bunun büyüdüğünü görüyorum. Neden?

Dr. Laitman: Bu neslin sorunu. Dediğim gibi, tüm bu nesillerden sonra X, Y, Z, vs. Artık tatmin olamayacağımız bir koşula ulaşıyoruz. Yeterli yiyecek, cinsellik, aile, para, saygınlık ve bilgimiz var. Önemli olan bu değil. Önemli olan alma arzumun tatmin olmaması, egomun tüm bu fiziksel arzuların ötesine geçecek kadar gelişmiş olması. Onları istemiyorum ki. Onların dışına çıkamayacağımı biliyorum ve benim için onlar tıpkı bir hapishane gibiler. Beni zincirlemişler ve hiçbir şey yapamıyorum. Giderek onlardan sıyrılabilirsem…

Konuk: Soru şu: bir kişi onlardan sıyrılırsa ve buradaki, toplumdaki rolünü gerçekleştirmezse, manevi dünyada kendimi geliştireceğim derse, bu gerçeklerden kaçmak olmaz mı?

Dr. Laitman: Geçiş aşamasındayız. Bu yüzden öyle ya da böyle, bir yol arıyoruz. Fakat bu zamanlar, genç neslin, tıpkı babaları gibi, fiziksel yaşama olan ilgilerini yitirdiklerini gördüğümüz çok özel zamanlar. Daha önce bilgisayarlar, teknoloji, ondan önce bir hacker kültürü, vb…

Konuk: Bugün birçok kişi internette ders veriyor, birlikte farklı projeler yaratıyorlar.

Dr. Laitman: Bunların hepsi yavaş yavaş yok oluyor. İnsanlar bunu yapıyor ama bu zaten çekiciliğini kaybetmiş bir şey.

Oren Levi: Eğer doğru anladıysam, bir kişinin kendi kaderini bulma yolunda olup olmadığının ölçüsü, yaptığı şey değil. Belki bir doktor, öğretmen, tesisatçıdır. Bu, kişinin ona karşı olan tavrıdır. İçsel bir tatminiyet için mi bunu yapıyor yoksa diğerlerine ihsan etmek mi istiyor? Kişinin ne yapmayı seçeceği önemli değil, seçtiğinin onu tatmin edip etmeyeceği, kişinin kendi küçük sınırlarında, içeriye doğru yönlendirip yönlendirmediği veya kendinden çıkıp başkalarına ihsan eden bir anne gibi olup olmadığı önemli. Doğru mu?

Dr. Laitman: Evet ama daha pek çok şey var.

Oren Levi: İki dakikamız kaldı. Herkesin bir kaderi var mıdır?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Eğer bulabilmemizi istiyorsanız, o verme yolunda mı olmalıdır?

Dr. Laitman: Evet ama evet.

Oren Levi: Evren, kaderini ihsan etme yönünde bulmak isteyenlere yardım eder mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Öyleyse, evrenin bana verdiği bu işaretleri nasıl bulabilirim?

Dr. Laitman: Bunu yapmanızda size yardımcı olacak bir toplum bulmalısınız.

Oren Levi: Peki ya sonra?

Dr. Laitman: Kabalistler toplumu olan bu dünyadaki insan seviyesinin gerçekleşmesine doğru ilerleyen böyle bir toplumdaki yerinizi bularak. Sonra bu sayede yolu bulabilirsiniz, bu kolay değildir. Yine de bu topluma girmek, ona entegre olmak, benlik duygunuzu yitirmek ve birçok şey yapmak zorundasınız. Sonra kendi gerçekliğinize erişirsiniz. Herkesin gerçekliği, insanoğlundan integral bir sistem meydana getirmektir. Tıpkı doğanın tümünde olduğu gibi. Böylece insanlık da doğanın içine girecek, onunla bütünleşecek, özdeşleşecek ve bütün bir doğa ile bağlantıda olma koşuluna erişecektir. Bu, özellikle her birimizin ve birlik olarak hepimizin kaderidir.

Oren Levi: Dr. Laitman çok teşekkürler. Bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederiz. Bir dahaki söyleşide görüşmek üzere, en iyi dileklerimle!

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
22 - 0,201