e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1111 – Yahudilik’in Gelişmesi- Bölüm 2

Yeni Hayat 1111 – Yahudilik’in Gelişmesi- Bölüm 2

Oren Levi: Merhaba. Dr. Michael Laitman ile Yeni Hayat Söyleşi Serisi’nde bizimle olduğunuz için teşekkür ederiz. Merhaba Dr. Laitman.

Dr. Laitman: Herkese merhaba.

Oren Levi: Bugün Dr. Laitman ile Yahudilik’in gelişmesi hakkında konuşmak istiyoruz. Bu söyleşimiz gerçekten ilginç olacak.

Konuk: Bugün hakkında konuşmak istediğimiz konu Yahudilik’in gelişmesi ve hayatın farklı dönemlerinde bu ulusun nasıl farklı biçimlerde ortaya çıktığını görmektir. Şimdi bir giriş yapmak gerekirse Yahudilik yönünden izlediğimiz yolu öğrenmeye çalıştığımız şu anda önümüzde iki yol olduğunu söylemekte fayda var. Bunlardan bir tanesi okuduğumuz Kutsal Kitap hikâyelerindeki yoldur. Bu hikâyelerde anlatılan farklı süreçleri takip etmeye çalışıyoruz. Diğer yol ise tarihsel yoldur. Deneyerek farklı bulgulara ulaşabiliriz. Kısacası temel olarak iki yol vardır ve bu söyleşide tartışmak istediğimiz yol belki de daha az aşina olduğumuz Kabalistik yoldur. Kabalistlerin gerçeği, otantik Yahudi hikâyelerini gördükleri yoldur. Bizim asıl hedeflediğimiz de budur. Bu nedenle bunu her zaman aklımızda tutmaya çalışacağız; çünkü örneğin okula gittiğim zamanı gözden geçirdiğimde Kutsal Kitap’taki hikâyeleri öğrendiğimi görüyorum. Şemot, Vayikra, vb. gibi kitapları çalıştım. Farklı hikâyeleri ve tarihi inceledim. Sizinle beraber konunun özünü anlamak istiyoruz. Şimdi odaklanmak istediğimiz nokta İsrail Halkı’nın Mısır’dan çıktıktan sonra çölde 40 yıl geçirdiği, İsrail topraklarına girip oraya yerleştiği, toprakları kabileler arasında paylaştığı, her kabilenin bir toprak parçası alıp orada bir çeşit hiyerarşi oluşturduğu hikâyedir. Önceki bir söyleşimizde bu insanların yaşadığı içsel süreci açıklamıştınız. Sizin açıklamalarınıza göre bu insanların İsrail Topraklarına geldikten sonra yaptığı şeyler ihsan etme niteliğini, kendi aralarında ve üst güçle bağlantı kurma arzusunu açığa çıkarmaktır. İnsanların bir kral istediği o koşula ulaşmak… Bu konuya dışarıdan bakıyorum ve diğer ulusların birer kralları olduğunu görüyorum. Biz de bir kral istiyoruz. İsrail Halkı açısından bir krallarının olmasının ne anlama geldiğini içsel düzeyde anlamaya çalışalım.

Dr. Laitman: Bunun manevî gelişim ile bir bağlantısı yoktur. Bir şekilde öyle olsa da biz buna alışkın değiliz. Çünkü örneğin Kral Davut, Kral Süleyman ve diğer kralları anlamıyoruz. İyi ve kutsal olanlar olduğu gibi kötü ve zalim olanlar da vardı. Kabala İlmi perspektifinden bakıldığında bu bizim için biraz daha az nettir. Çünkü Kabala İlmi’nde kralın ulusun en kutsal karakterlerinden biri olduğu, tüm ulusa örnek olması gereken ve halkı manevî gelişime doğru yönlendirmesi gereken kişi olduğu ifade edilir. Kral ulusa hizmet eder. Buna bağlı olarak bu neslin peygamberleri de kral olarak taç giymiştir. Başka yerlerde, örneğin kralın tacını ve tahtını miras olarak elde ettiği Avrupa ülkeleri gibi yerlerde böyle olmamıştır. Burada kral olmak sadece kişinin başarılarına bağlıdır. Bu nedenle İsrail Kralı olmak gerçekten de zor bir iştir. Tüm ulusa hizmet etmek zorundadır. Yaradan ile ilgili açıklamalarına ek olarak ihsan etmenin ne anlama geldiğine dair örnek teşkil eden açıklamalar yapmak ve kendisi de tüm ulusa bir örnek teşkil etmek durumundadır. Kral kelimesinin İbranice’deki karşılığının “Melek” olması bu yüzdendir. En son Sefira olan Malhut’taki Melek, yani kral ilk ve en baştaki Sefira olan Keter’e ulaşmak zorundadır. Yani kral hem en iyidir hem de en kötüdür.

Konuk: Yani sanki her iki ucu da kendi içinde barındırıyormuş gibi…

Dr. Laitman: Evet.

Konuk: Krallardan önce gelmiş olan liderlerle kıyaslarsak…

Dr. Laitman: Tekrar tarihe girmek istemiyorum; çünkü tarihten çıkaracağımız şey doğru değildir. Kendi aklımıza göre tarihi inceleriz ve bu tamamıyla yanlıştır. Her zaman ihsan etme, bağlantı ve sevgiye karşı bir eğilimi olan bir ulustur. Bunun içinde kalmak için savaştılar. Egomuz özellikle İsrail topraklarına geldikten sonra sürekli büyümektedir. Bunun anlamı şudur, Mısır’da var olan egonun uyanışına ve sonra da çöle girdik. Çöl ihsan etmek için ihsan etmek anlamına gelir, çölün kendisi, kumlar vs. anlamında değildir. Ancak Mısır’da içimizde uyanan, büyüyen arzu ile çalışmaya başladığımızda bunlara zaten ihsan etmek için almak üzerinde çalışmak zorunda olduğumuz arzular denir. Bu, egomuzla çalışma şeklimizden tamamen farklı bir çalışma biçimidir ve sonra gerçekten büyük sorunlar başlamıştır. Bu arzularla savaşmaya başlarız ve bunlar toprağı ele geçirmek için yapılan savaşlar olarak adlandırılırlar. Mısır’dan çektiğimiz ve çölde edinmiş olduğumuz güçle uyanmış olan arzuyu fethetmek… Egoist arzuları ifşa etmek, onları ihsan etmeye boyun eğdirmek için mücadele veriyoruz. Buna “toprağı fethetme arzusu” denir. Bu egoist arzu ihsan etme niyetiyle birlikte çalışmalı.

Konuk: Bu hep almayı istediğimiz bu arzular üzerinde sürekli çalışmamız anlamına gelir. Alma arzusu ile bunu tersine çevirme arasında sürüp giden bir hoşnutsuzluk ve içsel savaş vardır.

Dr. Laitman: Bu arzuyu tersine çevirmek başkalarına ihsan etmede çalışır.

Oren Levi: Doğru. Eğer doğru anladıysam; Kabalistik perspektiften bakıldığında çölden İsrail topraklarına gelmek, orayı fethetmek ve toprağı bölmek olarak karşımıza çıkan dışsal eylemlerin yanı sıra, bu insanların içsel olarak yaşadıkları bir süreç de vardır. Uyanmış olan, savaş verdikleri ve kendi yararına olan her şeyi ihsan etmek, sevmek için kendine çekme yönünde boyun eğdirilen egoist arzuların fethedilmesine dair bir içsel koşuldan geçiyorlar. Resmi kısmen tamamlayabilirsiniz. Kimsenin kafasını karıştırmak istemem. İnsanların bildiği, İsrail Halkı’nın çölden geldiği, İsrail topraklarına girdikleri, toprağı kabileler arasında böldükleridir. Buna ek olarak ne olmuştur?

Dr. Laitman: Sadece kafa karıştırıcı eklemeler yapabilirim. Bu durumdan dolayı üzgünüm. Ancak bunları dünya üzerinde yaşamadığımızı, Babil topraklarından Kenan topraklarına, Kenan’dan Mısır’a, Mısır’dan Sina Çölü’ne, Sina Çölü’nden İsrail topraklarına geçmediğimizi, bunun yerine her zaman arzularımızın içinde var olduğumuzu anlamak durumundayız. Çalıştığımız tek şey arzularımızdır ve arzularımızdan başka bir gerçeklik yoktur. Arzularımızla çalıştığımız, içinde yaşadığımız coğrafi bölgede keşfettiğimiz ölçüde her şey içimizde gerçekliğin algısı olarak ifşa olur. Ancak biz sadece arzumuzun içindeki dünyada yaşıyoruz.

Konuk: Yani dünya, bir insan, bir ulus ya da kendi aralarında Yahudilik’in ilkelerini ifşa etmek isteyen bir grup bu koşuldan geçer. İçinde oldukları içsel koşullar, içsel savaşlarda bazen daha başarılı bazen de daha başarısız olurlar. Sonunda alma kuvveti onları alt eder. Bu onlara gerçekliğe dair dışsal bir projeksiyon sağlar.

Dr. Laitman: Evet.

Konuk: Tamam, şimdi bu savaşları içsel olarak anlamayı deneyelim. Tapınağın inşasını da ekleyelim. Nedir bu?

Dr. Laitman: Bu, Adam HaRişon gerçekliğine geri dönmek için inşa ettiğimiz aynı Kli, aynı kaptır. Kelime anlamı ilk Adam’dır.

Oren Levi: O nedir?

Dr. Laitman: Ruhumuzdur. Birbirimize yardım ettiğimiz, başkalarını kendimiz gibi sevdiğimiz, ihsan etmenin ve sevginin üst gücünün bulunduğu, Yaradan’ın, üst gücün ifşa olduğu tek bir sistem içerisinde karşılıklı olarak birbirine bağlı olan arzularımızdır. Tüm tarihsel süreç boyunca bundan hoşlansak da hoşlanmasak da bu yöne doğru ilerlemeye zorunlu tutulduk. Sonra Tapınak’ı ya da kabımızı, bağlantımızı inşa ettiğimiz koşula vardık. Bu, İsrail topraklarına girmek demektir. İsrail’in farklı bir telaffuzu olan Yaşar El, yani doğrudan Yaradan’ı amaç edinmek demektir. Mısır’dan bir arzu edindiler ve ihsan etmek, geri kalan kırık parçaları bir araya getirmek, bu parçalar arasında özel bir bağlantı inşa etmek için onun üzerinde çalışmaya başladılar. Bu, ruh ya da ev, yapı olarak isimlendirilir.

Oren Levi: “Bir yapı” ne anlama geliyor?

Dr. Laitman: Hepimizin, ulusun kalbi olan birbirimizin arzularında bütünleşmiş olduğu bir yer. Herkes arasındaki bağlantı. Buna Tapınak, İbranice’de ‘’Beit Ha Migdaş’’ denir. Bu tamlama arzu anlamına gelen Beit ve birbirine ihsan etmek için anlamına gelen Keduşa kelimelerinden oluşmuştur. Evin hazır olduğu ve herkesin bağlantıları vasıtasıyla üst güce, Yaradan’a ihsan etmeye istekli olduğu anlamını taşır. Buna Tapınak’ın Çalışmaları denir.

Oren Levi: Herkesin diğer herkesi kullanmak istemesine sebep olan, egoist arzunun içerisinde bulunan bir İsrail Halkı mevcut. Kişi kendi egoist eğilimleri ile içsel bir savaşa girer ve onun üstesinden gelerek onu tam zıt yöne çevirir. Yani hedef artık kendisi değil, diğerleridir. Herkesin diğerlerini kullanmak istediği, birbirinden faydalanmak istediği egoist ilişkilerin yerine, oluşturulan iyi ilişkilerin ağı mevcut. Bu bağlantılar ağı onları sizin tapınak olarak isimlendirdiğiniz yeni bir seviyeye getiriyor. Yani siz fiziksel bir yapıya atıfta bulunmuyorsunuz. Kastettiğiniz, insanlar arasında niteliksel olarak yeni bir bağlantı.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bu yeni bağlantıyı neden Beit, yani ev olarak adlandırıyorsunuz?

Dr. Laitman: Çünkü bu yapıyı aralarında inşa ederler.

Oren Levi: Bu bağlantılar ağı ile ilgili eşsiz olan nedir?

Dr. Laitman: Karşılıklı bir ihsandır.

Oren Levi: Bunun anlamı nedir?

Dr. Laitman: Herkesin herkese ihsan etmek, yardım etmek ve destek olmak istemesi ihsan etmenin, sevginin ve sıcaklığın üst gücünü diğer herkese geçirmek istemesidir. Bu, var olan insanın amacıdır.

Oren Levi: Birbirimize yönelik olan bu arzu özel bir ağ inşa eder.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Sonuçta buna, bu bağlantılar ağına ya da Beit HaMikdaş Tapınağı’na ruh denir. Neden tapınak? Çünkü tarih bu bölgedeki tüm ulusların bizden önce bile tapınağı olduğunu göstermektedir. İsrail Halkı İsrail topraklarına geldi, burayı fethetti ve benzer şekilde bir tapınak inşa ettiler. Burada farklı olan nedir? Ya da yoksa bir fark yok mudur?

Dr. Laitman: Bu çok özeldir; çünkü bizim için ulusun tüm insanlarının arasındaki iyi ve hoş tutumları başkasını kendin gibi sevme tutumunu sembolize eder.

Konuk: Dışarıdan bakan birisi bir yapı görüyor diyelim. Yahudiler, yani ulusun kendisi aslında kendi aralarındaki yapıyı sembolize eden ekstra bir yapıyı mı hissediyorlar?

Dr. Laitman: Bu evle o kadar da ilgili olduklarını sanmıyorum. Daha çok o bir semboldür. Çünkü onlara göre temel olan Kudüs’teki yapı ya da tapınak değildir. Önemli olan bizlerin sevgi noktasına kadar karşılıklı, ortak bir bağlantıya sahip olmamızdır. Bu bağlamda Yaradan’ı ifşa edebiliriz.

Konuk: Bu bağlantıya, aralarında inşa ettikleri bu sisteme bir bakalım. Onun içinde rahipleri, yani Kohenler’i barındıran belli bir sınıf insan vardı. Onların rolleri neydi?

Dr. Laitman: Kohenler, Leviler ve İsrail… Tüm ulus bu şekilde bölünmüştü. Babil’den çıktıklarından bu yana İbrahim’in, Harun’un, Musa’nın, vs. manevî seviyelerinde ve daha alt seviyelerde olanlar olmuştur. Bu bölünme İbrahim, İshak ve Yakup’a göreydi. Daha sonraki bölünme ise Yakup’un oğullarına göreydi. İbrahim, İshak ve Yakup; Keter, Hohma ve Bina’dır. Bunlar ulusun başına, yani ulusun Roş’una ait olan üç üst idrak seviyesidir. Sonrasında yukarıdan aşağı doğru Yakup’un oğulları olan İsrail Halkı gelir.

Oren Levi: Kohenler ve Levililer, Levi’nin kabilesinden gelirler. 12 kabile vardır ve bir kabileden, yani Levililer’den iki farklı sınıf oluşmuştur: Kohenler ve Leviler. Şimdi Kohenler, yani rahipler diğer uluslarda da var olan bir sınıftır. İsrail Halkı’ndaki rahipler olan Kohenler’in durumuyla ilgili özel olan veya olmayan nedir?

Dr. Laitman: O zamanlar Kohenler, tapınak olarak adlandırılan en yüksek manevî çalışmayla ilgiliydiler. Leviler onlara yardım ederdi. Kohenler ve halk arasındaki bağlantıyı sağlarlardı.

Oren Levi: Kohenler’in meşgul olduğu bu eşsiz çalışma ne tür çalışmaydı? Neyle meşgul olurlardı ve kurban ederler miydi? Kurban etmenin etraftaki diğer uluslarda da gerçekleştirilen bir tören olduğunu biliyoruz.

Dr. Laitman: Yahudiler’in tapınak inşa etmelerinden önce bile bunun bugün bilindiği şekliyle hiçbir ilgisi yoktu. Bu, alma arzusunu ihsan etme arzusuna dönüştürmektir. Dönüştürme onu bayağı, hayvanî olan egoist formundan ihsan etme ve sevginin bulunduğu insanî formuna çevirmek için çalışmaktır. Yani dünyadaki alma niyetinin eyleme dökülmüş hâlinin tamamen ıslah edilmesi.

Oren Levi: Ne arzusu? Kimin arzusu?

Dr. Laitman: Hayvanın arzusu.

Oren Levi: Kohenler’in yaptığı gibi, insanların bazı hayvanları tapınağa getirip son derece titiz bir çalışma yaptıktan sonra o hayvanları kurban ettikleri söylenir. Diyelim ki siz bana kurban edilecek bir hayvan getirdiniz. Ben de onu kurban ettim. Şimdi siz buna ne eklediniz?

Dr. Laitman: Orada tapınağın kasabı Kohen’i, rahibi olarak çalıştığınızı ekliyorum.

Oren Levi: Evet.

Dr. Laitman: Siz o hayvanı kesmek ve pişirmek zorundasınız. Sonra siz ve ben onu yeriz.

Oren Levi: Peki, bunu siz söylemeden önce de biliyordum. Buna ne ekliyorsunuz?

Dr. Laitman: Rahiplerin en büyük işlerinin getirilen kurbanı halka dağıtmak olduğu ortaya çıktı. Geçen tüm süreci görüyorsunuz. Kişi bir koyun getirir, Kohenler onu keser, pişirir, vs. Sonra onun etini koyunu getiren kişilere servis ederler.

Oren Levi: Bu ne anlama geliyor?

Dr. Laitman: Bunu kelime kelime inceleyelim. Herkes ulusun öğretmenleri olan Leviler ve Kohenler ile bağlantı halindedir. Leviler ayrıca tapınakta da çalışırlardı. Herkesin kendine ait özel bir yeri vardı ve sahip olduğu bir şeyi ıslah etmek isteyen biri hayvan kısmına getiriyordu. Tuz olabilir, tarlada yetişen bir şey olabilir, meyveler olabilir, koyun ya da inek olabilir, fark etmez. Üzerinde manevî çalışmalar yapabileceğiniz herhangi bir şey… Kişi onu kurban etmeye gelirdi. Bunun anlamı nedir? Her insanın küçük bir dünya olduğu, dünyada ulusların olduğu ve Kohenler ve Leviler olarak ikiye bölünmüş bir ulus olan İsrail’in de bunların arasında olduğu anlamına gelir. Hepsi üst güçle, Yaradan ile bağlantıda olmak zorundadır. Bu dünyadaki tüm arzularımızı ıslah etmek için nasıl çalışmamız gerektiği konusunda eksiksiz bir sistem görüyorsunuz. Maneviyatla tamamen bağlantılı olma ve onun tarafından doldurulmak için maneviyattan ihsan etme kuvvetini elde etme, ıslah etme arzusuna erişme amacıyla…

Oren Levi: Tüm bu sürecin ıslahı nedir? Bitkisel seviyeden ya da cansız seviyeden herhangi bir şeyi tapınağa getirdim. Üzerinde bazı çalışmalar yapıldı ve kurban edildi.

Dr. Laitman: Tamam, haklısınız. Açıklamaya çalışacağım. İsrail, Yaradan’a ihsan etmeyi amaçlayanlar anlamını taşır. Onlar tüm arzularını getirmelidirler.

Oren Levi: İsrail’den bir kişi mi?

Dr. Laitman: Evet, örneğin İsrail’den bir kişi… İsrail aynı zamanda Yaradan’a yaklaşanları da ifade eder.

Oren Levi: Yaradan neyi temsil ediyor?

Dr. Laitman: Sevgi ve ihsan etme kuvvetini.

Oren Levi: Yani insan buna yaklaşmak istiyor.

Dr. Laitman: İhsan etme ve sevgi gücü… Kişinin kendi içinde böyle bir güce sahip olması için. Bu kişi Afrika’dan ya da Amazon’dan biri de olabilir.

Oren Levi: İhsan başkalarına iyilik ihsan etmek anlamına geliyor. İhsan etme ve sevgi gücüne sahip olmak isteyen kişi…

Dr. Laitman: Evet, kişinin bunu yapabilmek için bir güce ihtiyacı vardır. Buna doğuştan sahip değildir. Bu nedenle İbranice’de “Korban” olarak geçen kurban etme koşuluna erişmelidir. Korban yaklaşmak, yakın olmak anlamına gelen Karov kelimesinden gelir. Kişi sevgi ve ihsan etme gücüne yaklaşmak ister ki bu da Yaradan’dır. Ayrıca Korban kelimesinin kökü yakına getirmek anlamı taşıyan Lekarev kelimesidir. Kişi egoist arzusunu, onu ıslaha sokmak için kurban etmeye isteklidir. Bu arzuyu almak için egoistçe kullanmaktansa ihsan etmek için kullanmayı ister. Ardından koyun ya da başka bir şey olarak isimlendirilen arzusunu ıslah etmek için bir üst seviyeye yükseltir. Onu tapınak olarak adlandırılan yere getirir.

Oren Levi: Tapınağın rolü nedir?

Dr. Laitman: Arzularının Yaradan’a bağlı olduğu, Kohenler ve Leviler’in bulunduğu yerdir. Sonra kişinin kurban etmek istediği bu arzuları adak olarak kabul ederler. Yani bir hayvan olarak yeteri kadar yaşadınız, artık içinizdeki Âdem seviyesine, insan seviyesine hizmet edeceksiniz. Bu yüzden hayvan kurban edilmiştir, işlenmiştir, pişirilmiştir ve onu kurban etmek isteyen kişiye servis edilmiştir. Çünkü her insanda cansız, bitkisel ve hayvansal seviyeler mevcuttur. Yaradan’ın seviyesine ulaşmak için, içinde var olan ve egoist olan cansız, bitkisel ve hayvansal kısımlarını tapınakta bulunan Kohenler ile çalışarak kurban etmelidir. Bunun yapmak zorunda olduğumuz bir şey olduğunu görüyoruz. Sadece arzularımızın içindeki ıslahlar olan bu ıslahları gerçekleştirmek zorundayız. İnşa edilmiş olan bu ev içerisinde ne oluyor? Eğer bu çalışmadan geçmek zorundaysak şimdi bile aynı işlemleri yapmak zorundayız.

Oren Levi: Sevgi ve ihsan etmenin bu iyi gücüne sahip olmak isteyen bir kişi içindeki egoist arzuları kurban etmelidir. Söylediğiniz gibi: ‘’Bir hayvan olarak yaşamayı bırak!’’ Eğer doğru anladıysam bir hayvan olarak yaşamak herkesi kendimiz için kullanarak yaşamak demek. Bu, kurban etmem gereken bir şey. Kohenler ve Leviler olarak adlandırılan ve ıslah olmuş olan, egoist arzumu yükseltmemde bana yardım eden, içimdeki bazı arzuları sembolize eden belli bir mekanizmayı kullanırım. Bu, kurban etmenin, bir kurbanlık hayvan getirmenin ne demek olduğunu ortaya çıkardı.

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bu nedenle sevgi ve ihsan etme seviyesine erişmek isteyen bir kişinin tapınağın var olup olmamasıyla bağlantılı olmaksızın bu içsel kurban etme işini yapması gerektiğini söylüyorsunuz.

Dr. Laitman: Bu dünya hiç var olmadı ki! Bu dünyayı gördüğümüz şekliyle biliyoruz. Bunun hakkında zaten konuşmuştuk. Bu dünya hayalî bir dünyadır ve bizler sadece arzularımızın içinde tasvir ettiğimiz şekliyle onu algılıyoruz. Bu nedenle arzumuzu ıslah edelim ve bu içsel arzunun dış dünyayı bize nasıl gösterdiğini görelim.

Oren Levi: Son sorumu soruyorum. Az önce bir insanın içinde gerçekleşen bir süreci tanımladınız. Bütün bir ulusun bu içsel ıslah sürecinden geçmesi ne anlama geliyor? Ne tür bir ulus hâline gelir?

Dr. Laitman: Bir olurlar. Bir insan ve bir kalp, bir kişi…

Oren Levi: Onlarla ilgili özel olan nedir?

Dr. Laitman: Tek kalpleri, tek arzuları, tek akılları, tek düşünceleri vardır. Herkes birdir. Bununla Yaradan’a, üst güce, sevgi ve ihsan etme kuvvetine O’nu içlerinde ifşa etmek için yer açarlar.

Oren Levi: Çok teşekkürler Dr. Laitman. Bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederiz. Bir dahaki söyleşide görüşmek üzere, en iyi dileklerimle!

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,092