Şavuot yemeğinde duydum.
Tora’nın Sina Dağı’na verilmesi ile ilgili olarak: Bu, Tora’nın onlara o zaman verildiği ve bugün verilmediği anlamına gelmez. Bilâkis Tora’nın verilmesi sonsuz bir şeydir – Yaradan hep verir. Ancak, bizler almak için uygun değilizdir. Fakat o zaman, Sina Dağı’nda, Tora’yı alan bizlerdik. Ve sahip olduğumuz tek erdem, “tek yürekte tek insan” olmuş olmamızdı. Bu, o zaman, hepimizin tek bir düşüncede – Tora’nın alınması düşüncesinde – olduğumuz anlamındadır.
Ancak Yaradan açısından; O daima verir, Ribaş’ın adı altında yazıldığı gibi: “Kişi, her gün Sina Dağı’ndaki on emri dinlemelidir”.
Tora’ya “yaşam iksiri” ve “ölüm iksiri” denir. Kendimize, “bu iki karşıt nasıl tek bir konu içinde olabilir?” diye sormalıyız. Gözlerimizin gördüğü her şey algımızdan başka bir şey değildir, ancak gerçeğin kendisi bizi ilgilenmez. Dolayısıyla bir kişi Tora’yı çalışırken Tora, onu Yaradan sevgisinden uzaklaştırıyorsa, bu Tora “ölüm iksiri” olarak adlandırır. Ve eğer Tora, onu Yaradan’a yaklaştırıyorsa, bu kesinlikle “yaşam iksiri” olarak adlandırılır.
Ancak Tora’nın kendisi, yani gerçekliğin kendisi dikkate alınmaz. Bunun yerine, bizim gerçekliğimizi burada, aşağıda algımız belirler. Onu alan olmadan, edinim olmadan, Tora’nın kendisini kabı olmayan ışık olarak yorumlamalıyız. Bu, “maddesiz bir öz” olarak düşünülür. Özü edinemeyiz, maddesel özü bile; manevi özü ise hiç edinemeyiz.
Biri kendi adına çalışırsa, bu Lo Lişma (O’nun adına değil) diye adlandırılır ve Lo Lişma’dan Lişma’ya (O’nun adına) geliriz. Dolayısıyla, biri Tora’yı edinmekle ödüllenmemiş ise, onu gelecek yıl edinmeyi ümit eder. Ve tüm Lişma’yı edindiğinde ise bu dünyada yapması gereken başka bir şey kalmaz.
Bu nedenle her yıl bir Tora’yı alma zamanı vardır; aşağıdan bir uyanışa vaktin uygun olduğu, bir uyanışın zamanı ve Tora’nın veriliş ışığının aşağıdakilere ifşa olduğu bir zaman.
Bu nedenle her zaman yukarıdan bir uyanış olur, böylece aşağıdakiler o vakitte olduğu gibi hareket edebilirler. Dolayısıyla, eğer biri Lo Lişma’nın Lişma’yı getireceği yolda devam ederse, buna göre kusursuzca ilerler ve sonunda Tora, Lişma’nın alınması ile ödüllendirilmesini umar. Ama eğer amaç her zaman gözlerinin önünde değilse ve “yaşam ağacı” olarak adlandırılan Tora’ya ters bir çizgide ilerlerse, o zaman bu nedenle, Tora “ölüm iksiri” olarak tanımlanır, zira o sürekli olarak Yaşam çizgisinden uzaklaşmaktadır.
“Çabaladım ve bulamadım, buna inanmayın.” “Buldum” ne demektir anlamalıyız. Bulunan nedir? “Buldum”, Yaradan´ın gözünde itibar, merhamet bulmak anlamındadır.
“Çabalamadım ve buldum, inanmayın.” Aslında yalan söylemediğini anlamamız gerekir; bu, kişinin kendisi hakkında, bir birey hakkında değildir. Aksine, herkes için kural aynıdır. Ve biri Yaradan tarafından kayrıldığını görürse, neden “inanmayasınız”? Mesele, bazen duada olduğu gibi, bir insan Yaradan tarafından kayrılır. Bunun sebebi duanın gücüdür; bu dua çaba rolü oynar. (Ayrıca, bu fiziksel dünyada gördüğümüz gibi kimileri vardır, ihtiyaçlarını çabalarıyla tedarik ederler ve bazı ise duayla tedarik ederler. Ve onların ihtiyaçları için yalvarmaları yoluyla ihtiyaçlarını temin etmelerine izin verilir.)
Ancak maneviyatta kişi kayrılarak ödüllendirilmesine rağmen, daha sonra tam fiyatı, yani herkesin verdiği çaba ölçüsünde bunu ödemesi gerekir. Yoksa bu Kli’yi kaybeder. Bu yüzden, “Ben çabalamadım ve buldum, inanma” denir; çünkü o, her şeyi kaybedecektir. Bu nedenle, kişinin daha sonra tümünü, çabası ile ödemesi gerekir.