e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Michael Laitman > Kabala Kütüphanesi > Yeni Hayat > Yeni Hayat 1081 – Birey ve Toplum Arasındaki İlişki

Yeni Hayat 1081 – Birey ve Toplum Arasındaki İlişki

Oren Levi: Merhaba. Dr. Michael Laitman ile Yeni Hayat Söyleşi Serisi’nde bizlere katıldığınız için teşekkürler. Dr. Laitman ve hepiniz hoş geldiniz.

Dr. Laitman: Merhaba.

Oren Levi: Bugün Dr. Laitman ile bireyin içinde yaşadığı toplumla olan ilişkisi üzerine sohbet etmek istiyoruz. Bizi izlemeye devam edin. Bu konu gerçekten çok ilginç olacaktır.

Konuk: Son yıllarda insan hakları ile ilgili olarak çok fazla konuşmaktayız ve ben sizin bireyin toplumla eşit olduğunu söylediğinizi çok kere duydum ve şimdi bireyin içinde yaşamakta olduğu toplumla ilişkisini anlamak istiyorum. Bireyin toplumdaki yeri nedir? Toplumun bireydeki yeri, anlamı nedir? Konuya bireyin ve toplumun ne şekilde eşit oldukları sorusu ile başlamak istiyorum.

Dr. Laitman: Hepsinin özü bireyin toplumun bir parçası olması ve kendi çıkarı için çalışmasıdır. Toplum da o toplumu oluşturan ve her biri o toplumun bir parçası olan bireylerden başka bir şey değildir. Dolayısıyla onlar özgül ağırlıklarına göre eşittirler. Bin kişiden bile bahsediyor olsak, onların her birine nasıl muamele ediliyorsa onlardan oluşan toplumun ağırlık derecesi de odur.

Konuk: Tekrar eder misiniz lütfen?

Dr. Laitman: Toplam, onu oluşturan parçalara göre ölçülebilir. Burada da biz bireydeki topluluktan doğru ve düzgün bir biçimde var olmak isteyen bir toplumdan bahsediyoruz. İşte bu durumda birey ve toplum eşittir. Tarihte olduğu gibi milyonlarca insanı toplumun çıkarına diyerek öldüremeyiz. Bireye ne kadar özen gösteriyorsak topluma da aynı ölçüde özen göstermeliyiz. Aynı durum aksi için de geçerli olacaktır. Böylece her bir birey de parçası olduğu toplum kadar önemlidir.

Bu nereden kaynaklanmıştır? Bunun kaynağı “Adam” olarak adlandırılan genel ruhun içinde bir araya gelerek var olan tüm bireylerin ruhlarına ait sistemdir.

Bu “Adam” sistemi kapalı bir sistemdir. O bir bütündür ve tamdır. Orada bir yerde başıboş bireyler ya da o bütüne katılmamış, eksik, kayıp bireyler söz konusu değildir. Orada her birey bir diğeri ve oluşturdukları o toplumun bütünü kadar önemlidir. Çünkü bütünsel ve tam bir sistem, bir birey eksik olursa çöker. Böylece bireyin ve parçasını oluşturduğu toplumun eşitliği bakımından hem bireye hem de topluma yaklaşım birbirinin aynıdır. Mesele her şeyi tek bir bireyle ilişkilendirmektir.

Bunun yanı sıra bir başka 100 milyon bireyin diğer tarafta olması değildir. O da diğer 100 milyon kadar önemlidir. Anlamamız gereken bunun maneviyata dayalı bir toplumda manevî bir davranış oluşudur ve ümit edelim ki oraya erişebilelim.

Konuk: Bugünkü toplumumuza bakacak olursak bu hususlar nelerdir ve nerededir ya da en büyük sapma gösterdiğimiz noktalar hangileridir?

Dr. Laitman: Bu nokta söz konusu eşitliğin olmadığı ve bireyin toplumu, bütünü, toplumun da bireyi takdir etmekte eksik kaldığı durumdur. Bu durumda uzaklarda yaşamını sürdüren bir ayakkabıcıyı göz ardı ederken bir üniversite profesörünü takdir edebiliriz. Böylesi bir yaklaşıma göre herhangi birisi ile Einstein arasında bir fark vardır.

Konuk: Her şeyden önce toplumdaki bazı bireylere saygı göstermediğimizi ifade ediyorsunuz.

Dr. Laitman: İnsanları bize göre önemli ve önemsiz olduklarına göre değerlendiriyoruz ve bu da aralarındaki eşitliği nasıl ihlâl ettiğimizi gösteriyor. Oysa herkes eşittir, bunun yanı sıra bütün de tüm parçalarına eşittir, yani 100 milyon bire eşittir.

Konuk: Tamam, bu başka bir şey, bunun öncesinde size insanları nasıl değerlendirdiğimizi, nasıl dikkate aldığımızı sormak istiyorum. İnsanları doğru bir şekilde tartarsak, herkesin profesör mü ya da kim ve ne olduğu önemli olmadan birbiri ile aynı derecede önemli olduğunu söylüyorsunuz. Hatta kişi bir suçlu ya da bir deyişle dünyada yeri olmayan birisi bile olabilir mi demek istiyorsunuz?

Dr. Laitman: Bize göre de onun yeri yoktur düşüncesindeyiz.

Konuk: Düzgün ve sadece insanlığın iyiliği için bir şeyler yapan en aydın insanlardan söz ediyorsunuz. Çok aşırı bir örnek vererek bir tarafta herkese zarar verebilecek en büyük suçluyu diğer tarafa da tüm dünyaya sadece iyiyi sunan en büyük kâşifi koyuyorsunuz. O insan kansere çare buluyor değil mi? Ama toplumu kanser eden diğerini ise onun karşısına koyuyorsunuz?

Dr. Laitman: Bu iş böyle işte… Çünkü onların her ikisi de insan. Ben onların insan olmalarından konuşuyorum. Bu bakımdan onların her ikisi de eşittir.

Oren Levi: Nasıl eşit?

Dr. Laitman: Her ikisinin de insan olmaları, doğa ve yüce güç tarafından eşit olarak yaratılmış olmaları nedeni ile eşitler.

Konuk: Her birey içinde bulunduğu toplum kadar önemlidir ve hiç kimse ilgisiz ya da atlanmış değildir diyorsunuz; ama herkesi kanser edebilecek kişiyi sistemden çıkartırsak bir şey eksik kalacak diye devam ediyorsunuz değil mi? Bunu bana lütfen biraz açıklayabilir misiniz? Çünkü bu durum bana rasyonel gelmiyor.

Dr. Laitman: Siz onun toplumda hiçbir doğru eyleme girişmediğini, aksine toplum üzerinde yıkıcı etki yarattığını mı düşünüyorsunuz?

Konuk: Evet, bana öyle geliyor.

Dr. Laitman: Benim söylemek istediğim; bu kişilerin yaptıkları şeyler toplum kendisini düzeltinceye kadar doğru şeyler olarak kabul edilebilir. Toplumdaki böyle kişiler toplumu kanser etmekte, ona zararlı olmaktadır. Ancak bu zarar topluma zekâ, duygusal anlayış ve güç kazandırarak kendi başının çaresine bakma imkânı yaratarak bir daha böyle bireylerin içinde olmamasını sağlayabilecektir. Belki o kişiler, toplumun diğer bireyleri tarafından toplumdan temizlenebilir, hatta onların hepsi öldürülebilir veya hapse koyulabilir ve bunlar çözüm olarak varsayılabilir. Ancak bu da doğru çözüm yolu değildir. Toplumun diğer bireyleri kendilerini temizlemeli ve düzeltmelidir. O zaman söz konusu edilen kişiler o topluma katılmayacak, hatta hiç doğmayacaklardır.

Konuk: Bu değerlendirmeyi bizim öngörebilmemiz biraz zor gözükmekle birlikte sisteme genel olarak bakabildiğimizde bu yaklaşım bizi doğru yönde geliştirebilir.

Dr. Laitman: Yeryüzünde hiçbir şey gereksiz değildir, herkese ihtiyacımız var. En zararlı olan öğe bile toplum kendi başının çaresine bakıncaya, bünyesindeki söz konusu zararlı unsuru bile iyi bir şeye dönüştürecek şekilde kendisini düzeltinceye kadar o toplumda var olmalıdır.

Konuk: Tamam, o zaman toplumun yaşaması ve başarması gerekli bir süreç söz konusu değil mi?

Dr. Laitman: Evet.

Konuk: Tamam, ancak söz ettiğiniz bir başka husus da tüm parçaların bütüne eşitliği idi. Bunu açıklayabilir misiniz?

Dr. Laitman: Bu biraz daha karmaşıktır; çünkü burada kastedilen bir milyon kişinin bir kişiye eşit olması değildir.

Konuk: Ama söylediğiniz şey böyle idi.

Dr. Laitman: Açıklamaya çalışacağım. Eğer biz, milyonlarca insan, her şeyi bir tarafa bırakıp bir kişiyi olduğu gibi kabullenebilirsek işte o zaman kendimizden de vazgeçebiliriz.

Kendimize ve insana değer vermeyiz, bizi kontrol altında tutan genel kurallara da riayet etmemekteyiz. Bu göstermektedir ki hepimiz doğru yolda ilerlememiz gerektiğine işaret eden genel yaratılış kanununu izlemeye henüz hazır değiliz ve bu durumda eğer biz kendimizi doğru yola yönlendirmek yerine bir başkasını doğru yola getirmek, düzeltmek amacı ile dışlarsak hepimiz, milyonlar değersiz oluruz.

Konuk: Bu genel sistem ve yapı içerisinde her bireyin kendi önemi mi var?

Dr. Laitman: Esas itibariyle öyledir.

Konuk: Herkes için her bir bireyde önemli olan nedir?

Dr. Laitman: Her bir kişi kendi dışındaki herkesin garantisi olabilmelidir. Herkese özen göstermeli ve herkesten sorumlu olmalıdır. O zaman bir toplum tek bir adam gibi olabilir. Onların gücü tek adamda birleşmiş bir güçtür ve o zaman onlar her bir bireye topluluk gibi davranırlar. İşte birey ve bireylerin oluşturduğu toplumun eşitliği denen şey budur.

Konuk: Siz birey ile sistemin ilişki kalitesinden ve toplum içerisinde her birimizin bir diğerine karşılıklı sorumluluğundan söz ediyorsunuz.

Oren Levi: Ben ne anladığımı özetlemek istiyorum. Doğanın bizi eşit yarattığını, yaratılış sistemi itibariyle tüm insanların aynı veya eşit olduğunu söylüyorsunuz. Buna istisna bir kişi olamaz; çünkü o zaman sistem eksik olur. Bir fazlalık da söz konusu olamaz; çünkü her şey mükemmeldir. Benim anladığım budur.

Söylediğiniz bir başka husus da doğru yola girilmiş bir toplumsal durumun, doğru yolda girmiş bir toplumda, o toplumu oluşturan tüm parçaların da toplum tarafından benzer şekilde ilişkilendirilmiş olmasıdır. Her bir birey doğanın bizi yarattığı gibi mükemmeldir.

Bir de güncel duruma bakalım. Günümüzde insanların hepsi eşit değildirler. Toplum her bireyine değerli, saygılı bir tutum içinde olmayıp böyle bir yaklaşımdan çok uzaktadır. Bugün de yaratılış sisteminin, doğanın bir parçası olduğumuz gerçektir. Bizler birbirimize ve toplum da onu oluşturan bireylere öyle davranmadığı halde yine eşit miyiz? Doğanın özünde var olan bu eşitlik bizler hiçbir şekilde öyle davranmamamıza rağmen davranışlarımızı etkiliyor mu?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Nasıl?

Dr. Laitman: Zarar görmekteyiz.

Oren Levi: Zarar görmek? Nasıl?

Dr. Laitman: Bu, olmamız gereken ideal formdan ne ölçüde farklı oluşumuza bağlıdır.

Oren Levi: Ne çeşit bir zarar?

Dr. Laitman: Her şeyde; sağlık, aile içindeki ilişkilerde ve nerede var olduğumuza ve değişmez gerçekten kopuşumuza ilişkin anlayış eksikliğimizi gidermeye yetersizliğimizden kaynaklanan bir zarardan söz ediyorum.

Oren Levi: Değişmez gerçek, doğa tarafından hepimizin eşit olduğu mudur?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: Bunun anlamı hem bizim birbirimize hem de bireylerin topluma karşı davranışlarının veya toplumun bireylere davranışında olmamız gerektiği gibi davranmama hatasını yapmamız mıdır? Ayrıca bu sapma bugünlerde gördüğümüz zararın çeşidi ve yoğunluğu ile mi orantılıdır?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: O zaman doğa bizi neden böyle yarattı? Tuhaf değil mi?

Dr. Laitman: Kendimizi düzeltmemiz için yarattı. Toplumla bireyin birbirine karşıt olduğu en kötü durum ile bireyle toplumun eşit olduğu hal arasındaki açığı o zaman anlayabileceğiz.

Oren Levi: Bunu açıklar mısınız?

Dr. Laitman: Toplum ile birey birbirine karşıt durumdadır. Herkesin kendisini toplumdan ayrı tutarak en büyüğün kendisi olduğunu düşünmesi, sadece kendisi ile ilgilenmesi doğal bir bencillik eğilimidir. Bizim bu bencil nitelikten sıyrılıp onun üzerinde bir seviyeye ulaşmamız gereklidir ki orada toplum ve birey eşittir. Ben de orada herkes için, kendim için düşündüklerimin aynısını ve benimle herkes arasında hiçbir fark olmadığını düşüneceğim. Hepimiz eşitiz, esas olan eşitlik, bağlılık ve sevgidir.

Konuk: O zaman burada bir doğal gelişim süreci söz konusu değil mi? Galiba tarif ettiğiniz şey bu. Doğru anlayıp anlamadığımı söyleyebilir misiniz?

Dr. Laitman: Doğanın hangi gücü ile böyle bir gelişim içinde olacağız? Siz bunun doğal olduğunu mu söylüyorsunuz?

Konuk: Sadece anlayıp anlamadığımı görmek istedim. Bir taraftan her birimizin arzusunun sadece kendi başımızın çaresine bakmak olduğunu diğer taraftan da içinde herkesin eşit olduğu doğal bir yapının var olduğunu söylüyorsunuz. Eğer süregelmekte olan tüm sapmaları ve yanlışlıkları ortadan kaldırırsak o zaman gerçek yapıyı ve gerçek yapı ile aramızdaki açıklığı keşfedebileceğiz. Bir taraftan herkesin eşit olduğu, hepimizin tek bir bütünü oluşturduğu diğer taraftan da benim doğal olarak sadece kendim le ilgilendiğimi ifade ediyorsunuz. Bu durumda bu iki ayrı şey nasıl el ele birlikte yürüyecek ya da bu iki şey nasıl üst üste kesişecek?

Dr. Laitman: Hangi iki şey?

Konuk: Bunlardan bir tanesi hepimizin birbirimize eşit ve hepimizin tek bir bütün oluşumuza ilişkin gerçeğin yapısının doğallığıdır. Bu gerçekten nasıl olduğunu ve gelecekte de nasıl olacağını göstermektedir.

Dr. Laitman: Ne demek istiyorsunuz? Böyle bir şey nerede var?

Konuk: Tamam. Bu gelecekte nasıl olacağıdır; ama bugün bulunduğumuz yer…

Dr. Laitman: Görüyoruz ki tam aksi geçerlidir.

Konuk: Evet, toplum ve birey eşit değil. Herkes her şeyi kendisi için istemekte ve başka hiçbir şeye ya da kişiye aldırmamaktadır. Bizi buradan oraya götürecek süreç hangisidir?

Dr. Laitman: İki yolu var. Bu ya iyi ve hoş bir gelişme şeklinde olacak ya da pek güzel olmayan şekilde olacak. Bir anlamda tokatlar yiyerek, oradan oraya savrularak geçireceğimiz kötü bir gelişim şeklinde olacaktır. Ancak böylece herkesin kendi egosundan kurtulduğu ve herkesin kendi ihtiyaç ve arzularını doğal bir toplum yapısı içinde kabul ettiği bir duruma doğru gelişebiliriz.

Oren Levi: Bu doğal değil.

Dr. Laitman: Tabii değil.

Oren Levi: O zaman niye doğal olmayan bir yönde gelişim sağlamak mecburiyetindeyiz?

Dr. Laitman: Herkesin kendisini iyi hissetmesi, herkesin eşit olması için bu gereklidir.

Oren Levi: Eşit olmak neden umurumda olsun ki?

Dr. Laitman: Toplumda hepimiz eşit oluncaya kadar bizi aldatmak, diğer insanları ortadan kaldırmak, toplumu yok etmek isteyen güçler olacaktır.

Oren Levi: Doğa bizi tamamen sadece kendi başımızın çaresine bakacak doğal bir eğilimle yarattı. O zaman niçin doğal olmayan bir gelişimi sağlamayı hedeflemekteyim?

Dr. Laitman: Çünkü gelişim budur.

Oren Levi: Niçin?

Dr. Laitman: Böylece bunun mümkün olan en iyi durum olduğu konusunda zihinsel ve duygusal bir karara varmış olacaksın ve tüm gücünü bu durumu inşa etmek için kullanacaksın.

Oren Levi: Bu, çözümünü kendimin bulması gereken bir çeşit bulmacaya benziyor.

Dr. Laitman: Evet, seçmen gereken şey bu şekilde olmaktır.

Oren Levi: Benim vücudumda birçok organ var. O zaman bireyin ve bütünün eşitliği hakkında ilettiğin kural benim vücudum için de geçerli midir?

Dr. Laitman: Sağlıklı bir vücut için evet.

Oren Levi: Bu ne şekilde ifade edilebilir?

Dr. Laitman: Her ne kadar vücudumuzdaki parçaların bir kısmı çok, bir kısmı az önemli olsa da hepsi önemlidir ve vücudumuz bunların her birini dikkate alır.

Oren Levi: Her birine eşit şekilde mi davranır?

Dr. Laitman: Her bir parçaya önemi ölçeğinde yaklaşır. Önemli olan parçanın ne kadar önemli olduğu değil, o parçanın varlığının vücut için ne kadar önemli olduğudur. Kalp kendi başına önemli değildir; çünkü o tüm vücuda hizmet etmektedir ve bu nedenle vücudun önemli bir parçasıdır. Bunun ölçüsü o organın tüm vücut için ne kadar önemli olduğudur.

Oren Levi: Demek istediğiniz şey; geliştirilmesi gerekenin, bireyin toplumun bütünlüğüne katkı derecesi mi, yoksa eşitliği ilkesine göre mi oluşudur? O zaman toplum neden böyle olmalıdır?

Dr. Laitman: Bu, herkesi topluma katkısı ölçüsünde birbiri ile ilişkilendirecektir. Eğer kalp gibi o ölçüde bir katkı sağlıyorsa ona kalp gibi davranılacaktır. Eğer topluma katkınız serçe parmağınızın vücuda katkısı kadar ise o ölçüde karşılık bulacaksınız.

Oren Levi: Birey böyle bir toplumda kendisini nasıl hissedecektir?

Dr. Laitman: Kendisine doğru davranıldığını düşünecektir.

Oren Levi: Doğru burada ne anlama gelmektedir?

Dr. Laitman: Toplumdaki her kişi, diğer her birey kadar önemli olacaktır. Ona doğru davranılması sebebiyle tam anlamı ile de bir bütünün ayrılmaz parçası gibi bir karşılık alacaktır.

Oren Levi: Bu ona nasıl bir etki yapacak?

Dr. Laitman: O zaman söz konusu birey topluma daha da fazla katkıda bulunmak isteyecektir.

Oren Levi: Niçin?

Dr. Laitman: Çünkü buna karşılık daha çok saygı görecek, daha da önemli olacaktır.

Oren Levi: O zaman o kişi toplumdaki diğer bireylere karşı nasıl bir duyguya sahip olacaktır?

Dr. Laitman: Onlarla rekabet içinde olacaktır.

Oren Levi: Ne çeşit bir rekabet?

Dr. Laitman: Kimin topluma daha fazla katkıda bulunacağı konusunda bir rekabet…

Oren Levi: Rekabet iyi bir şey midir, yoksa yıkıcı mı?

Dr. Laitman: Bu onun ne için olduğuna bağlıdır. Toplumun yararına ise ve herkes bundan hoşlanıyorsa o zaman o iyi bir şeydir.

Oren Levi: Peki, birey bakımından bir katkısı var mı, yoksa yıkıcı mıdır?

Dr. Laitman: Bireyi geliştirir.

Oren Levi: Şimdi de bireyin ve toplumun eşitliği temel kuralına geri dönelim. Nasıl eşittirler? Tanımladığınız tam bir eşitsizlik hali değil midir? Rekabet ortamında her birey topluma katkısı ölçüsünde kalbe serçe parmağından daha fazla değer verildiği durumdaki gibi değerlendiriliyorsa, o zaman eşitlik nerededir?

Dr. Laitman: Kalp ve serçe parmak eşit midir? Serçe parmağını kesip atabilir misin?

Oren Levi: Evet.

Dr. Laitman: Ya kalp?

Oren Levi: Hayır.

Dr. Laitman: O zaman neyi soruyorsun?

Oren Levi: Bu durumda sizin ifadenizle gelecekteki düzeltilmiş toplum bu değil mi?

Dr. Laitman: O zaman her birey topluma sağladıkları katkı ölçüsünde değerlendirilecektir.

Oren Levi: Bu durumda nasıl eşit oluyorlar?

Dr. Laitman: Herkes kendi durumuna göre karşılık bulacak.

Oren Levi: Fakat eşitlik nerede o zaman?

Dr. Laitman: Her birey değerine göre karşılık bulacak.

Oren Levi: Katkısına göre değil mi?

Dr. Laitman: Evet.

Oren Levi: O zaman gerçeğin ölçüsüne göre değil mi?

Dr. Laitman: Bireyin toplum için önemi ve toplumun bireyin için önemi ölçüsünde…

Oren Levi: Sohbetimizin başında dediniz ki…

Dr. Laitman: Evet, bu şekilde eşittirler.

Oren Levi: Nasıl yani?

Dr. Laitman: Herkes topluma katkısı ölçüsünde karşılık buluyor.

Konuk: Birisi serçe parmak, bir diğeri kalp; öyle ise daha işin başında eşit değiller.

Dr. Laitman: Bu farklı bir sorudur, tamamen farklı bir soru. Onunla ilgili olarak daha sonra konuşacağız, şimdi değil.

Konuk: Buradaki eşitlik kelimesini anlamıyorum.

Dr. Laitman: Siz herkesin her şeyi insan olduğu için eşit alacağını düşünüyorsunuz. Senin iki gözün, burnun ve kulakların var. Senin hakkın 200 USD ve diğerinin aynı organları var, onun da hakkı 200 USD. Bu doğru değildir. Herkes topluma katkısı ölçeğinde karşılık bulur ve bunda herkes eşittir.

Konuk: O zaman parmak kendi görevini doğru olarak yerine getiriyorsa, aynı şekilde kalp gereğini yapıyorsa her ikisi de sistemin bütününe gerçekte aynı katkıda bulunuyorlar ve o zaman eşitler.

Dr. Laitman: Evet.

Konuk: Herkesin kendi rolünü gerçekleştirmesi gerekiyor. Kastettiğiniz budur değil mi?

Dr. Laitman: Evet.

Konuk: O zaman eşitlik rolün yerine getirilmesi anlamına geliyor.

Dr. Laitman: Evet.

Konuk: Ayrıca rolümün büyük ya da küçük oluşu önemli değil.

Dr. Laitman: Herkes nasılsa öyle dünyaya gelmiştir. Burada bir başka soru: Eğer ben serçe parmak olarak, o da kalp olarak dünyaya gelmiş ise ve her ikimiz de kalp ve parmak olarak işlevlerimizi hakkıyla %100 yerine getirirsek, her ikimiz de hak ettiğimiz karşılığı alıp almamakta olduğumuza ve aldığımız karşılıkları hak edip etmediğimize ilişkindir.

Konuk: Hatta o kalp olmasına rağmen işlevini parmak olarak benim yaptığımdan daha kötü yerine getiriyorsa, onun alacağı karşılık benimkinden daha az olacak ve o zaman eşitlik ortadan kalkmış olacaktır, değil mi?

Dr. Laitman: Göreceli olarak evet.

Oren Levi: Tamam, bize öğretmiş olduğunuz tüm ilkelerin tam olarak değil; ama minimum düzeyde yerine getirildiği bir toplumu tanımlayabilir misiniz? Bu toplumda yaşayan birisi neler hisseder? Acaba benim bugün hissetmediğim neleri hisseder? Siz, her bireyin kendisini tam olarak gerçekleştirmesinden ve diğerlerine, dolayısı ile topluma iyilik yapması şeklinde topluma katkı sağlamada rekabetten söz ettiniz. Böyle bir toplumda birey kendisini nasıl hisseder? Onun günlük yaşamı nasıl olacaktır? O bizim aşina olmadığımız ne gibi deneyimler yaşayacaktır?

Dr. Laitman: Kendisini özgür hissedecektir. Bunun nasıl bir duygu olduğunu biliyorsunuz değil mi?

Oren Levi: Hayır, bilmiyorum. Kişinin kendisini özgür hissetmesi ne anlama geliyor?

Dr. Laitman: Kendini toplumda iyi hissedecektir. Annesinin kucağındaki bir bebek, hatta bir embriyo gibi hissedecektir. Kendisinin annesinin içinde olduğu duygusunu yaşayacaktır. Korunur olmaktan, başkaları tarafından kendine nazik davranılmasından, hiçbir şey hakkında kaygı duymamaktan, sadece başkalarını düşünmekten daha iyi ne olabilir? Herkes ona, o da herkese olumlu davranmaktadır. Dünyada olup biten her şeyi anlamaktadır. Kendini toplumun içinde görür. Bir başka deyişle yaşamakta olduğu şey, “Gelecek Dünya”nın yaşamıdır.

Oren Levi: Onun yaşamdan zevk almasını sağlayan ve bugün bana tanıdık gelmeyen şey nedir?

Dr. Laitman: Toplumun genelliğinden, toplumda ortaya çıkarılanlardan hoşlanacaktır. Toplumun hoşuna giden her şey onun da hoşuna gidecektir.

Oren Levi: Bana bir örnek verebilir misiniz?

Dr. Laitman: Bilmiyorum. Toplumda her an farklı şeyler vardır. Herkes cennetteymiş gibi birbirlerine iyi şeyler yapmaktadır; çünkü o herkese kalpten ve ruhtan bağlıdır. Bütün bunları yaşayacaktır, geriye sadece haz kalır.

Oren Levi: Onu mutlu kılan nedir?

Dr. Laitman: Toplum sürekli gelişmektedir ve durmadan daha güzel şeylerle dolmaktadır. O da bunları görmektedir. Herkes bu sürekli duygudan keyif almaktadır ve herkes neşe ile dolar. Onun hissettikleri de işte budur.

Oren Levi: Bu onu mutlu mu yapar, yoksa üzer mi?

Dr. Laitman: Tabii ki mutlu yapar.

Oren Levi: Onlar kendileri keyif alıyorlar; ama o almıyor.

Dr. Laitman: Hayır, herkes birbirine bağlıdır. Herkes bir sistemin içinde birbiri ile bağlanmışlardır.

Konuk: Bu durumda siz herkesin aldığı hazzı mı hissediyorsunuz?

Dr. Laitman: Tabii… Onun herkesin aldığı hazzı hissetmesine imkân verecek araçları var. Bunun anlamı herkes keyif almakta, o da toplumun bütününün hazzını deneyimlemektedir.

Konuk: Sadece kendi aldığı hazdan keyif almıyor değil mi?

Dr. Laitman: Hayır. O kendi bireysel aldığı hazdan haz almaz, toplumun bütününün keyfini yaşar. Bu durum geneldeki özel ya da toplumdaki birey eşittir olarak adlandırılmaktadır.

Konuk: Öyle ise bu farklı, günümüzün tam tersi bir dünya.

Oren Levi: Evet.

Konuk: O zaman o dünyada Oren benim de aldığım aynı hazzı tadacaktır.

Dr. Laitman: Tam öyle değil. Herkes kendi bireysel özel kabında; ama herkesin deneyimini yaşayacaktır.

Oren Levi: Harika Dr. Laitman. Size çok teşekkür ederiz. Bizimle beraber olduğunuz için teşekkürler. Gelecek sefere kadar her şeyin en iyisi sizlerle olsun.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,082