“Aralarında olan ayaktakımı açgözlü arzulara sahipti… Biz yalnızca Manna’yı görüyoruz.”
Şunları sormamız gerekir:
1- Onların arzu ettikleri ne anlama gelmektedir? Basitçe bir arzu mu? Şöyle söylenmeliydi, “arzulanan et”
2- Et istemeleri ama gerçekte balık yemelerinin arasındaki bağlantı nedir?
3- “Bedava” ne anlama gelir?
4- Saydıkları için değil ama yalnızca et hakkında kızgındılar, öyleyse neden her türlü çeşitten bahsettiler?
5- Raşi şöyle yorumlar, “Onların etleri yok muydu? Aksine kötülemeye çalıştılar.” Anlamalıyız ki, bu, ona hemen verilebilecek şeyi kötüye kullanmak için isteyen birinin davranışı değildir, bu onların sahip oldukları et anlamına gelir.
Tüm bunları açıklamak için ilk önce, günahkârlar ile ilgili olan “öfkelendirmek” ve “iyi bir iştah için” ayrımını idrak etmeliyiz. Bunun yanı sıra bir de orta vardır, yani kişi şehvet duymamasına rağmen, şehvet duymak ve haz almak için çareler ve yollar arar.
İyi bir iştahla yemek, arzusu onu ele geçirmiş olduğundan dolayı, eğiliminin üstesinden gelemediği anlamına gelir. Orta olanın ayrımı, keyif almak için şehvet aramasıdır. Bu, zaten bir şehvete sahip olan kişiye kıyasla daha kötüdür.
Diğer taraftan, “öfkelendirmek”, bilgelerimizin Kral Amon’un annesiyle ilişki yaşaması hakkında söylemiş oldukları gibi, kişinin şehveti olmasa bile bunu kızdırmak için yaptığı anlamına gelir. Ona sordular “Yaptıklarından ne keyif aldın?”, Kral Amon “Bunu yalnızca Yaradanımı öfkelendirmek için yapıyorum.” diye cevapladı.
Görünüşe göre, yukarıdaki sözleri, onların şehvetli hale geldikleri, yani yukarıda bahsedilen ortada olandaki gibi, onlara şehvet getirebilecek şeyleri aradıkları şeklinde yorumlamalıyız. Ete sahip oldukları halde, şehvetleri yoktu. Tam tersine, Mısır’da içlerinde yemek yeme arzusunu uyandıran buruk şeyler vardı.
Bu nedenle “Bedava balık” diye yazılmıştır, yani ücretsiz olmasına ve artık iyi durumda olmadığı için onları çöpe atacak olmalarına rağmen, hala yiyebilirlerdi çünkü onların içinde sarımsak ve soğan sayesinde her şeyi yiyebilecek kadar büyük bir arzu uyandı. Ancak şimdi, “Biz yalnızca Manna’yı görüyoruz” (Yesod HaTorah, Rav Baruh Kasov).