e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2022 > Sabah Dersi Materyali – Günleri Gecelere Bağlamak – 15 Temmuz

Sabah Dersi Materyali – Günleri Gecelere Bağlamak – 15 Temmuz

1) Rabaş, Makale 34, Çalışmada Gün ve Gece Nedir? (1988)

Çalışmada, gün ve gecenin ne olduğunu anlayabiliriz. Kişi karanlığın ne olduğunu hissetmesi gerektiğini bilmelidir, yoksa ışığın tadını çıkaramayacaktır, çünkü kullanmaya değer mi yoksa değmez mi diye tadını almak istediği herhangi bir şeyde, birini bir diğerinden öğrenmek zorundadır, yazıldığı üzere, “Işığın avantajı karanlıktadır.” Aynı şekilde, kişi yorgunluğun ne olduğunu bilmediği sürece dinlenmekten zevk alamaz.

Bu nedenle, kişi yükseliş ve iniş sürecinden geçmelidir. Ancak, inişlerden etkilenmemelidir. Bunun yerine, mücadeleden kaçmamak için çaba göstermelidir. Bu nedenle, kişi çalışma sırasında iki ayrı şey olarak görmesine rağmen, çalışmanın sonunda ışık ve karanlığın, kişiyi hedefe götüren iki bacak olduğunu görür.

2) Zohar, Tetzaveh, “Ve Gördüğün Çölde” No:86

Orada karanlıktan gelenin dışında başka ışık olmadığı için, Torah’nın sözleri yalnız oraya yerleşir. Bu böyledir çünkü bu taraf teslim olduğunda, Yaratan yükselir ve ihtişamı büyür. Aynı zamanda, Yaratanın çalışması yalnızca karanlıktandır, kötünün içinden olanın dışında başka iyi yoktur. Ve biri kötü bir yola girer ve onu terk ederse, Yaratan ihtişamla yükselir. Her şeyin tamamlanması, iyi ve kötü beraberdir ve kötü iyiye ayrılır. Ve kötünün içinden çıkıp gelen dışında iyi yoktur. Ve iyide Yaratanın ihtişamı yükselir ve işin tümü budur.

3) Rabaş, Makale 300, Kıtlık İçinde Ekmek Yiyeceğin Toprak (1973)

Zohar’da yazıldığı gibi, kişi gece ve gündüz Tora ile uğraşmalıdır, gece ve gündüz onun için eşit olmalıdır. Başka bir deyişle, bütünlük olan durumuna “gündüz,” bütünlük olmayan durumuna “gece,” denir, bunlar eşit olmalıdır. Şöyle ki, eğer amacı Yaradan hatırı için ise kişi O’na memnuniyet vermek ister ve eğer Yaradan onu bütünlük olmayan durumda tutmak istiyorsa, kişi buna da razı olur. Rızasını, çalışmasını sanki bütünlük durumunda olmakla ödüllenmişçesine yaparak, gösterir. Kişi için gece ve gündüz eşit olduğunda, buna “kabul etmek,” denir.

Ama eğer farklılık varsa, bu fark ölçüsünde ayrılık vardır ve bu ayrılıkta dışarıdakilere tutunma vardır. Bu nedenle, eğer kişi farklılık hissederse, Yaradan’a, onun için farklılık olmamasında ona yardım etmesi için dua etmelidir ve böylece bütünlükle ödüllenir.

4) Rabaş, Makale 34, Çalışmada Gün ve Gece Nedir? (1988)

“Ve Tanrı ışığı ‘gün’ olarak adlandırdı ve karanlığa ‘Gece’ adını verdi.” Anlamı, Baal HaSulam’ın dediği gibi, gördüğümüz üzere, “gün” aslında gece gündüzün bağlantısıdır. Aynı şekilde, karanlık olmadan ışığa sahip olmak imkânsızdır. Yani, Yaradan bize karanlığı verdi, böylece ışık onun içinden görünsün diye. Buna “ve Tanrı çağırdı,” denir. Yani, Yaratan bizim için çalışmanın sırasını bu şekilde düzenlemiştir.

5) Rabaş, Makale 8, Çalışmada “İbrahim Yaşlanmıştı, Yaşı Onu Zorladı,” Nedir? (1991)

İhsan etme işini başarmak isteyenler, Zohar’da söylendiği gibi, “Günden güne sözler dökülür ve geceden geceye bilgi açığa çıkar.” şeklinde yorumlandığı gibi, iniş ve çıkışlardan geçerler.

Bu durumda, ihsan etmek için çalışan kişideki “yaşlı” niteliği, bir koşulun uzun zaman alması anlama gelir. Daha doğrusu, “yaşlıdır” çünkü birçok günü ve gecesi olmuştur. Bu nedenle, “İbrahim çok günlere sahipti.” der. “Birçok günleri” yorumlamak için “Ve Rab İbrahim’i her şeyle kutsadı.”, “her şeyle” nedir? Günleri çok olduğuna göre, arada pek çok gece geçirmiş olmalı, çünkü arada gece olmasaydı, çok gün de olamazdı. “Rab, İbrahim’i herkesle kutsadı.”, gecelerin de onunla kutsanmış olduğu anlamına gelir. Bu “Ve Rab İbrahim’i her şeyle kutsadı.”nın anlamıdır.

6) Baal HaSulam, Şamati 16 – Çalışmada Efendi’nin Günü ve Efendi’nin Gecesi Nedir?

Rabbin günü, Yaradan’ın dünyayı yönlendirdiği rehberliğin açıkça iyilik ve iyilik yapma şeklinde olduğu anlamına gelir. Örneğin, kişi ne zaman dua eder, onun duası hemen cevaplanır ve ne için dua ettiyse alır ve kişi her nereye dönerse başarıya ulaşır. Buna “Yaradan’ın günü” denir.

Tersine, gece yani karanlık, yüzün gizlenmesi anlamına gelecektir. Bu kişiye yabancı düşünceler ve O’nun iyi rehberliği konusunda şüpheler getirir. Diğer bir değişle, rehberliğin gizlenmesi kişiye tüm bu yabancı izlenim ve düşünceleri getirir. Buna “gece” ve “karanlık” denir. Şöyle ki, kişi dünyanın karanlığa döndüğünü hissettiği bir koşulu deneyimler.

Şimdi yazılanları yorumlayabiliriz, “Yaradan’ın gününü arzulayan size yazıklar olsun! Neden siz Yaradan’ın gününe sahip olabilesiniz? O karanlıktır ve ışık değildir.” Konu şudur ki Yaradan’ın gününü bekliyor olanlar, mantık ötesi edinmek için bekliyorlar anlamına gelir, öyle ki inançları sanki gözleriyle görmüş kadar güçlü olacaktır. Yani bu, Yaradan dünyaya kesinlikle iyilikle rehberlik eder manasına gelir.

7) Rabaş, Makale 30, Çalışmada Menora’yı Yakmak Ne Demektir?

Karanlığın içinde ışığın faydası vardır. Böylece, seçim yapma meselesinin, iyiyi, yani ihsan etmeyi seçmenin, kötüye gönülsüz olmanın neden bu kadar zor olduğunu görürüz. Bu yüzden karanlığın tadını bilmek zorundayız.

Ancak karanlık bize gerçekte olduğu gibi gösterilmez. Eğer içimizdeki kötülüğün derecesini görmüş olsaydık, derhal çalışmadan kaçardık. O zaman karanlığı hissedemezdik. Çünkü kişi kendi için almanın onu yöneten olduğuna aldırmazdı zira karanlığı hissetmezdi. Yalnızca elinden geldiğince çalışan ve iniş ve çıkışlardan geçen kişi karanlığı tattığını söyleyebilir, çünkü kendi başına alma arzusunun üstesinden gelemez.

Bu nedenle, kişinin, gerçeğin yolunda yürümek isterken aldığı bu düşüşler, aldığı yardımı hissetmesinin araçlarıdır.

8) Rabaş, Makale 9, Çalışmada “O’nun Giysilerinin Kokusu” Nedir?  (1991)

Bir kişi yükseliş halindeyken, “Karanlığın içinden gelen ışığın avantajı gibi,” diye yazıldığı gibi, aydınlık ve karanlık arasındaki farkı bilmek için iniş sırasındaki durumundan öğrenmelidir. Bununla birlikte, çoğu zaman, insan karanlık zamanı hatırlamak istemez çünkü bu ona acı verir ve insanlar sebepsiz yere acı çekmek istemezler. Daha ziyade, kişi içinde bulunduğu yükseliş halinden zevk almak ister.

Ancak bilmelidir ki, inişleri çıkışta değerlendirirse, bundan kendisine fayda sağlayacak iki şey öğrenecek ve dolayısıyla inişlerden sebepsiz yere zarar görmeyecektir: 1) Kendini inişe düşmekten nasıl koruyacağını olabildiğince bilmelidir. 2) “Karanlığın içinden gelen ışığın avantajı gibidir.” O zaman, yükseliş halinden daha fazla canlılığa ve neşeye sahip olacak ve onu Kendisine yaklaştırdığı için Yaradan’a teşekkür edebilecektir. Yani, şimdi kişi Yaradan’ın hizmetkârı olmanın değerli olduğunu anladığı bir durumda olmaktan dolayı iyi bir duyguya sahiptir, çünkü şimdi Kralın büyüklüğünü ve önemini hisseder.

9) Rabaş, Makale 8, Çalışmada “İbrahim Yaşlanmıştı, Yaşı Onu Zorladı,” Nedir? (1991)

Bilge olan ve zaman kazanmak isteyen, ona yukarıdan düşüşler verilmesini beklemez, aksine yükselişte iken ve Yaradan’a yakınlaşmanın önemli olduğu durumda iken, düşüş durumunu, Yaradan’dan uzak olmanın ona nasıl ıstırap vereceğini, kendisi gözünde canlandırmaya başlar ve şimdi Yaradan’a yakın olduğunu hisseder. Buna göre, kişi yükselişte olduğu zaman bile, sanki düşüşteymiş gibi, anlayışlar edinir ve yükseliş ve düşüş arasındaki farkları hesaplayıp anlayabilir. […]

Yükseliş zamanında kişinin yaptığı tüm bu hesaplamalarla şimdi onun ışık ve karanlığın ayırdına varmak için bir yeri vardır ve yukarıdan ona düşüş durumu verilmesini beklemek zorunda değildir.

10) Rabaş, Makale 30, Çalışmada Menora’yı Yakmak Ne Demektir? (1989)

Tüm bunlar ona şu nedenle gelir, çünkü her defasında ne kadar ilerlediğini görmek zorundadır. Ancak kişi şunu idrak etmez; karanlığı edinmede ilerlemek zorundadır çünkü edinmek zorunda olduğu tek Kli budur. Kli dolmak için bir ihtiyaçtır. Şöyle ki eğer eksiği için dolumu yoksa karanlıkta olduğunu hisseder. Bu nedenle, kişi çalışmada ilerlemediğini söylememelidir.

Bu nedenle, mücadeleden kaçmak istemesi doğru değildir, bu her defasında ışığı edinmekten, yani Yaradan’ın ona “ihsan etme” Kli’sini vermesinden ne kadar uzak olduğunu gördüğü içindir. İhsan etme arzusunu kendi başına edinemez ve o zaman dünyasının karardığını hissetmeye başlar. O vakit ışık gelir, yani yukarıdan yardım gelir, yazıldığı üzere, “Arınmaya gelene yardım edilir.”

11) Rabaş, Makale 21, Çalışmada Tora’nın Karanlıkta Verilmesi Ne Demektir?

Tora, özellikle eksikliği olan kişiye verildi ve bu eksikliğe “karanlık” denir. Yazıldığı üzere, “Tora karanlıktan verildi.”, sözünün anlamı, ihsan etme kabına sahip olmadığı için kişi hayatındaki karanlığı hissettiği zaman Tora’yı almaya hak kazanır demektir; böylece Tora aracılığıyla onun içindeki ışıkla ıslah olur. Böylece, ihsan etme kabını edinir ve bununla keyif ve haz bulur. […]

Bu nedenle Tora özellikle alma arzusunun onları kontrol ettiğini hissedenlere verilir. Onlar karanlıktan ağlar yakarırlar, onları karanlıktan, alma kaplarının kontrolünden kurtarması için Tora’ya ihtiyaçları vardır, zira orada Tzimtzum (kısıtlama) vardır ve hiçbir ışık orada parlamaz. Ancak burası Tora’yı edinme ihtiyacına neden olur.

12) Rabaş, Makale 8, Çalışmada “Pek Çok Gün, İbrahim Yaşlıydı,” Nedir? (1991)

Kişi, duadan sonra, dua ettiği durumdan daha yüksek bir dereceye çıkacağını zanneder. Ama sonra, Yaradan’ın kendisine, Yaradan’a dua etmeden önce olduğundan daha kötü bir durum verdiğini görür. Cevap, burada Baal HaSulam’ın dediği gibi, “karanlığın içinden gelen ışığın avantajı” meselesi vardır. O, kişinin karanlığın içinden gelmedikçe ışığın önemini ve onu nasıl koruyacağını bilemeyeceğini söyledi. O zaman, kişi ışık ve karanlık arasındaki mesafeyi ayırt edebilir.

13) Rabaş, Not 735, “Çardak Tapınağın Kurulduğu Gün”

“Gündüz”ün anlamı yaptığımızı görmemiz, “gece” ise havanın karanlık olması ve ne yaptığımızı görmememizdir. Kişi inandığında ve sevinçle çalıştığında, “gün” olarak kabul edilir ve böylece Mitzvot’a [emirler] bağlanır ve Şehina’nın [Kutsallığın] olduğu bir mekân haline gelir. Ancak geceleri, ne yaptığını görmediği için neşelenmediği zaman, bu mekân haline gelemez.

“Gece” konusunda iki idrak vardır: 1) Kişi göremez. 2) Morali yüksek değildir, hayatını istediği gibi kuramayan biri kadar depresiftir ve böylece dünya onun üzerine kararır.

O zaman, inanç yoluyla sevinçle ödüllendirilir.

14) Rabaş, 24. Mektup

Bir gündüzü ya da geceyi hissettiğinizde, bütün gün ve bütün gece daima tetikte olmalısınız.

Yaradan’a şöyle deriz, “Seninkiler hem gün, hem gece.” Bu nedenle, gece de, gecenin karanlığı da insanın iyiliği için Yaradan’dan gelir, şöyle yazdığı gibi: “Günden güne konuşmayı ifade eder ve geceden geceye bilgiyi tanımlar.”

Öyle anlaşılıyor ki, alevler kendi kendine yükselene kadar dostların kalplerini uyandırmalısınız, atalarımızın bununla ilgili şöyle söylediği gibi, “Mumları yaktığın zaman.” Bununla Yaradan’ın sevgisinin farkındalığı ile ödüllendirilmiş olursunuz.

15) Baal HaSulam, 18. Mektup

Cennet krallığının yükünü üstüne alan kişi, Yaradan’a tapınmada çaba harcamaz, O’na gece ve gündüz, karanlıkta ve aydınlıkta tutunur. Yağmur—gelecekte ve şu anda yaratılan—onu durduramaz, çünkü Ein Sof olan Keter her şeyi eşit olarak aydınlatır. Aptal—arkasından ve önünden üzerine gelen engellerin altında yürüyen— herkese Dvekut (birleşme) eksikliğini, bozukluk ya da kendi adına kötülük olarak hissetmediğini söyler.

Eğer hissetmiş olsaydı, kesinlikle az veya çok Dvekut eksikliğinden kendisini kurtaracak bir yöntem bulacaktı. Bu yöntem, sıkıntıdaki bir insandan, saklandığı yerde Yaradan’a yakaran bir hırsızdan bile, ister “inancın düşüncesi” ya da “güven”, ister “duasının yakarışında,” olsun, onu arayandan asla kaçamaz.

16) Rabaş, Makale 34, Çalışmada Gün ve Gece Nedir? (1988)

Islahın sonunda herkes tarafından şu bilinir, “Seninki gündür; Seninki gecedir de.” Şöyledir, O’nun arzusu yarattıklarına iyilik yapmaktır ve iyi gün anlamına gelir, o zaman Yaradan’ın karanlığı verdiği nasıl söylenebilir? Bu O’nun amacına aykırı! Ancak kişi, “karanlık” ve “gece” denen, -Yaradan ile Dvekut’un kesildiği- durumu hissetmesine rağmen, gece anlamına gelen karanlık da “gün” olarak kabul edilir.

Ancak, ıslahın sonunda, karanlığı da O’nun verdiği bilindiğinde, bu da kesinlikle ışıktır. Bunun kanıtı, o zaman günahların erdem haline gelmesidir. Böylece, biliyoruz ki “Sizinki gündür; Seninki gecedir de.”

Tersine, işin sonundan önce, kişinin maruz olduğu, Yaradan ile Dvekut kesintisini Yaradan’a atfetmesi, bunu O’nun yolladığını kabul etmesi imkânsızdır, zira bu yaratılışın amacına karşıttır. “Gecenin karanlığı, günün ışığı olarak parlayacak” sözlerinin anlamı budur. Yani, günahları onun erdemleri haline geldiğinde, her şey gün olur.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,091