e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2021 > Sabah Dersi Materyali – Üstesinden Gelerek İlerlemek – 13 Haziran

Sabah Dersi Materyali – Üstesinden Gelerek İlerlemek – 13 Haziran

1) Rabaş, Makale 19, Firavun’a Doğru Gel-1 (1985)

‘Firavun’a doğru gel’ ifadesine dikkat etmeli ve olası en kötü koşullarda inançlı olmalı ve mücadeleden kaçmamalıyız. Aksine Yaradan’ın daima yardım edeceğine ve ister küçük, isterse büyük bir yardım olsun daima vereceğine güvenmeliyiz.

Gerçekte, insanların geri kalanından daha kötü olduğu için, Yaradan’ın kendisine çok fazla yardım etmesine ihtiyacı olduğunu anlayan kişi, duasının cevaplanması için daha uygundur, şöyle yazıldığı gibi, ‘Yaradan, kalbi kırık olana yakındır ve ezilmiş ruhu kurtarır’.

Bu yüzden kişi, Yaradan’ın onu daha yakına getirmesi için uygun olmadığını söylememelidir, bunun nedeni, kişinin çalışmasında aylaklık etmesidir. Bunun yerine kişi daima üstesinden gelmeli ve umutsuz düşüncelerin zihnine girmesine izin vermemelidir.

2) Rabaş, Makale 22, Tüm Tora Tek Bir Kutsal İsimdir (1985)

Her zaman amacı göz önüne almalıyız, bu “O’nun yarattıklarına” iyilik yapmaktır. Eğer kötü eğilim gelir ve kişiye Firavunun sorularını sorarsa, kişi bunları aciz bahanelerle cevaplamamalıdır, demelidir ki, “İşte şimdi senin bu soruların sayesinde ihsan etme çalışmasına başlayabilirim.”

Bunun anlamı şudur; bizi bulunduğumuz kademeden aşağıya indirmek için gelen kötü eğilimin soruları hakkında konuşmamalıyız. Tam tersine, şimdi bu bize çalışacak bir yer vermekte ve biz bu sayede tamamlanmış olma kademesine yükseleceğiz.

3) Rabaş, Makale 22, Tüm Tora Tek Bir Kutsal İsimdir (1985)

Bu dünyadaki her üstesinden gelmeye “Yaradan’ın hizmetinde yürümek” denir, zira her kuruş büyük bir miktara eklenir. Her defasında üstesinden gelir ve bolluk ve bereketi edinen bir Kli haline gelmek için gereken miktara belli ölçüde ekleme yaparız.

Üstesinden gelmek demek, alma kabından bir parçayı alıp ihsan etme kabına eklemek demektir. Bu üzerine Aviut (kalınlık, alma arzusu) koymamız gereken Masah (perde) gibidir. Eğer kişinin alma arzusu yoksa üzerine Masah koyacağı bir şeyi de yoktur.

4) Baal HaSulam, 18. Mektup

Ein Sof olan Keter her şeyi eşit olarak aydınlatır. Aptal—arkasından ve önünden üzerine gelen engellerin altında yürüyen— herkese Dvekut (birleşme) eksikliğini, bozukluk ya da kendi adına kötülük olarak hissetmediğini söyler.

Eğer hissetmiş olsaydı, kesinlikle az veya çok Dvekut eksikliğinden kendisini kurtaracak bir yöntem bulacaktı. Bu yöntem sıkıntıdaki bir insandan, saklandığı yerde Yaradan’a yakaran bir hırsızdan bile, ister “inancın düşüncesi” ya da “güven” ister “duasının yakarışında,” olsun onu arayandan asla kaçamaz. Bu sebeple dalın kökten ayrılmasını engelleyecek Mohin de Gadlut’a gerek olmaz.

5) Rabaş, Makale 22, Tüm Tora Tek Kutsal İsimdir

Dolayısıyla kötü eğilim yabancı düşünceler getirdiğinde, bu düşünceleri mantık ötesi yükseltmemiz gerekir.

Bu insan ruhunun arzularla ilgili her şeyi yapabileceğinin göstergesidir. Çalışmadan reddedileceğini söylememelidir. Daha ziyade düşüncelerin ve arzuların onları Keduşa’ya kabul ettirebilmek için yukarıdan verildiğini söylemelidir. Dolayısıyla yukarıdan yaklaştırılmış, ona çalışma gönderilmiştir.

Bununla ilgili şöyle denir: “Tanrı’nın yolları düzdür; erdemli orda yürür, günahkâr düşer.”

6) Rabaş, Makale 23, Çalışmada, “Eğer Acı Baharatı Yutarsa, Kişi Çalışmadan Çıkamaz” Ne Demektir? (1989)

Kişi çalışmaya başladığı zaman, inanç ile başlar, ama beden bu çalışmaya karşı koyar ve böylece çaba gösterme durumu ortaya çıkar. Kişi bedeni yenmek zorunda olduğu ve çare aradığı zaman, bilgelerimizin dediği üzere; “hilekârlık içinde savaş yapacaksın,” zira beden kendi-menfaatinden vazgeçmez. Çaba gösterdiği ölçüde, hiçbir şey yapamayacağını hissetmeye başlar. Zira kendi bakış açısına göre elinden gelen her şeyi yapmıştır. Bu çabadan sonra yalnız Yaradan’ın yardım edebileceğini anlar hale gelir, durum artık kendi elinden çıkmıştır. Bundan sonra üçüncü durum – dua – gelir, bu dua kişinin kalbinin en derin yerinden gelir, çünkü artık çok açık olarak ona yalnız Yaradan’ın yardım edebileceğini bilir.

7) Rabaş, Makale 23, Çalışmada, “Eğer Acı Baharatı Yutarsa, Kişi Çalışmadan Çıkamaz” Ne Demektir? (1989)

Ancak, ona yalnız Yaradan’ın yardım edebileceğinin farkına vardığı, gerçek çarenin yalnız dua etmek olduğunu anladığı zaman bile, beden gelir ve ona der ki “Baksana şimdiye kadar ne çok dua ettin, ama yukarıdan hiçbirine cevap almadın. Bu yüzden ne diye Yaradan sana yardım etsin diye dua etmeye uğraşırsın ki? Görüyorsun yukarıdan sana yardım gelmiyor.” O zaman kişi dua edemez. Bu durumda bir kere daha inanç yoluyla bunun üstesinden gelmeli ve Yaradan’ın her ağzın duasını duyduğuna inanmalıyız. Ve kişinin nitelikli veya iyi olup olmadığı önemli değildir. Doğrusu şudur; aklı ona defalarca dua ettiğini ama yukarıdan hala hiç cevap almadığını, bir kere daha dua etmesinin nedensiz olduğunu gösterse bile, bu durumun üstesinden gelip mantık ötesi inanca gelmeli ve Yaradan’a dua etmelidir.

8) Baal HaSulam, Şamati 172- Engeller ve Gecikmeler Konusu

Önümüze çıkan tüm engeller ve gecikmeler bir nevi yakınlaştırmadır. Yaradan bizleri yakınlaştırmak ister. Tüm bu engeller, sadece bizleri yakınlaştırır, zira bunlar olmasaydı Yaradan’a yakınlaşma imkânımız hiç olmazdı. Bunun nedeni, bizlerin maddeden yaratılmış olması ve Yaradan’ın ise en yüce olmasıdır. Sadece kişi yakınlaşmaya başladığı zaman aramızdaki mesafeyi hissetmeye başlar. Dolayısıyla kişinin aştığı her engel, yolu kişiye yakınlaştırır.

Bunun nedeni kişinin uzaklaşan bir çizgide ilerlemeye alışmasıdır.

9) Baal HaSulam, Şamati 19- “Manevi Çalışmada Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir?

Kişi, çalışması esnasında bilmelidir ki; alma arzusu ona kendi konuları ve görüşleri ile geldiği zaman hiçbir tartışma ve hiçbir mantık ona yardımcı olamaz. Yine de kişi, bunların doğru görüşler olduğunu düşünür. Bu, kişiye kendi kötülüğünü yenmekte yardımcı olmayacaktır.

Bunun yerine, yazıldığı gibi, “O, onun dişlerini köreltti.” Bu demektir ki sadece eylemle ilerlenir, tartışmalarla değil. Buna kişinin zorlamayı arttırması gerekir denir. Bunun anlamı bilgelerimizin yazdığı gibi; “O ‘istiyorum’ diyene kadar zorlanır.” Diğer bir deyişle süreklilik sonucunda, alışkanlık ikinci bir doğa olur.

10) Rabaş, Not 5, Erdemler Gibi Olan Günahların Anlamı

Kişi yabancı düşünceyi aldığında, herhangi bir bahane üretmek istemediğini, ancak mantık üstünde olan inanç yolunda yürüyor olduğu dışında, mantığın söylediği her şeyin doğru olduğunu söyler.

Buradan, inanç alevinin yabancı düşüncenin fitiline bağlı olduğu sonucu çıkar. Böylece, ancak şimdi inanç Mitzva’sını düzgün bir şekilde uygulayabilir. Sonuç olarak, sorular ona erdem gibi olmuştur, çünkü aksi takdirde inançtan hiçbir erdemi kabul edemezdi.

Buna “ıstırap içinde sevinç” denir. Kendisini etkileyen ve iftira atmasına ve dedikodu yapmasına ve çalışması hakkında kötü konuşmasına neden olan yabancı düşüncelerden mustarip olmasına rağmen, yine de bundan memnundur, sadece şu an için, böyle bir zamanda, mantık üstü bir inanç yolunu uygulayabilir. Buna “Mitzva’nın sevinci” denir.

11) Rabaş, Makale 1, Çalışmada, “Bizim Senden Başka Kralımız Yok,” Nedir? (1991)

Kişi bu aşağı durumda oluşunun nedeninin şimdi daha kötü olması yüzünden olduğunu söylememeli, aksine şimdi, tüm yaptığı işler yalnız cennet hatırına olsun diye kendini düzeltmek istemektedir. Yukarıdan ona gerçek durumu, yani bedeninde gerçekte ne olduğu gösterilmektedir ki bu çok gizliydi ve dışarıdan görülmüyordu, ama Yaradan şimdi ona bunu göstermekte.

Bunun hakkında denilebilir ki Yaradan’ın ona içindeki kötülüğü göstermesi merhamettir, zira böylece gerçeği bilecek ve Yaradan’dan gerçek bir dua ile talepte bulunabilecek. Böylece şimdi bir yandan Yaradan’dan ne kadar uzak olduğunu görebilecek ve diğer yandan da kişi Yaradan’ın kendisine yakın olduğunu ve ona ihtimam gösterdiğini ve ona eksikliklerini gösterdiğini söylemelidir. Bu nedenle kişi merhametin var olduğunu söylemelidir, yazıldığı üzere; “sonsuza kadar Yaradan’ın merhametine şarkı söyleyeceğim.”

Bu şudur, kişi bir yandan neşelidir ve şarkı söylemesi bundandır ve diğer yandan tövbe etmesi gerektiğini, yani Yaradan’ın onu yakınına getirmesi ve ona ihsan etmek için arzu, yani ikinci bir doğa vermesini istemesi gerektiğini görür.

12) Baal HaSulam, Şamati 13- Nar

Var oluşun olmadığı bir yerde yalnız boşluk olur, yazıldığı üzere: “Dünya hiçbir şeyin üzerinde asılı değildi.” Boş yerin doluşunun ölçüsünün ne olduğunu nasıl bulursunuz? Bunun cevabı, kişinin mantık ötesine yükselmesi kadar.

Bu, boşluk yücelikle, yani mantık ötesi ile dolu olmalı demektir ve bu gücü vermesini Yaradan’dan istemek anlamına gelir. Bu tüm bu boşluğun yaratılmış olduğu anlamına gelecektir, yani kişinin sadece Yaradan’ın Romemut’u ile doldurulmak amacıyla, boş olduğunu, hissetme durumuna gelmesi anlamındadır. Başka bir değişle, kişi mantık ötesi her şeyi alma durumundadır.

Ve bu “ve Yaradan böyle yaptı, insan Yaradan’ın huzurunda korkmalı,” sözünün anlamıdır. Bunun anlamı, kişiye bu boşluk hissi ona mantık ötesi inanç durumunu üstlenmeye ihtiyaç duyması amacıyla gelir. Ve bunun için Yaradan’ın yardımına ihtiyacımız vardır. Böylece o zaman, kişi Yaradan’dan mantık ötesine inanmak için kendisine güç vermesini istemelidir.

Ortaya çıkan şudur ki, tam da o zaman kişi Yaradan’dan yardım istemeye ihtiyaç duyar.

13) Rabaş, 14. Mektup

Kişi üstesinden gelerek her şeyle ödüllendirildiğinde buna “kuvvet” denir ve kişinin ortaya koyduğu her bir kuvvet daha büyük miktarlara bağlanır. Bu demektir ki, kişi bir kez üstesinden geldiğinde ve yabancı düşüncelere, “Tecrübeyle biliyorum ki yakında çalışma için arzum olmayacak, öyleyse şimdi bunun üstesinden biraz gelirsem, ne elde ederim?” der. Ve buna küçük miktarların bir araya gelmesiyle büyük miktarların oluştuğu cevabını vermelidir, yani genel hesaba, ruhunun köküne ya da halka.

14) Rabaş, Makale 289, Yaradan Erdemliye Karşı Titizdir

Yaradan çalışmanın tadını kişiden aldığında, kişi Yaradan’dan aldığı darbenin kendisiyle iyileşir çünkü o zaman Yaradan’a mantık ötesi inançla hizmet etmenin başka yolu yoktur. Buradan kişinin Yaradan’dan aldığı darbenin kendisinden iyileştirilebileceği, aksi takdirde kişinin ayrılıkta kalacağı sonucu çıkar.

Bununla bilgelerimizin, “Yaradan’ın darbeleriyle, O iyileştirir. (Mechilta BeShalach)” demelerini anlıyoruz. Başka bir deyişle, bu şifadır, kişiye herhangi bir destek olmadan inançla çalışması için alan verir.

15) Rabaş, Not 337, Ne Mutlu Adama

“Ne mutlu, Tanrı’nın acı çektirdiği adama.” Sormalıyız, ama yaratılışın amacı yarattıklarına iyilik yapmak değil mi? O zaman bu hedefin tam tersi.

Bunu şöyle yorumlayabiliriz, her dalın köküne benzemek istediğinin bilindir, “Zohar Kitabına Giriş” te yazıldığı gibi, tüm dünya dinlenmeyi sever. Ancak bu, birisinin elinde sopayı tutması ve çalıştırmak için herkesi dövmesi gibidir. Bu nedenle, sopayla dövülmek, dertlerinden kurtulmak için her birinin dinlenmekten vazgeçmesini gerektirir.

Sopa, kişinin bir şeyden mahrum olduğunu hissettiği rahatsızlıktır. Bu nedenle, kişi yiyecek hiçbir şeye sahip olmamanın eksikliğini duyduğunda, açlığın acısını yatıştırmak için çalışmak zorundadır. Eksiklik ne kadar büyükse, özleminin nesnesini elde etmek için, zorunlu olarak o kadar büyük bir çaba göstermelidir.

Dolayısıyla, Yaradan kişiye maneviyatı olmadığı zaman acı çektirirse, bu acı, kişiyi eksik olduğunu hissettiği maneviyatı elde etmek zorunda kalana kadar, büyük bir çaba göstermeye zorlar.

16) Rabaş, Makale 164, Yaradan’dan Ne İstenir – O’nun Hizmetkârı Olmak

Kişi Yaradan çalışmasında sıkıntıları olduğunu gördüğü ve Yaradan’a çalışmak için güç versin diye dua etmek istediği zaman, ne istemeli? Burada iki seçenek vardır:

1) Yaradan’ın sıkıntıları uzaklaştırması. Bunun sonucunda, Yaradan yolunda yürümek için büyük bir gayret sarf etmesine gerek kalmayacaktır.

2) Yaradan’ın, ona Tora’dan, dua etmekten ve iyi işler yapmaktan daha büyük bir tat almayı vermesi. Böylece bu sıkıntılar onu durdurmayacaktır, çünkü Tora ve Mitzvot önemliyken sıkıntılar ona hükmedemez.

17) Rabaş, Not 60, Bir Yardım Talebi

Kişi Yaradan’a ondan cezayı alması için dua ettiğinde, bu sanki Yaradan’dan ıslahı ondan almasını istiyor gibidir. Şöyle sordu: Islah insanın lehine ise, bir kişi Yaradan’dan, ondan ıslahı almasını nasıl talep edebilir? Ve açıkladı; dua aracılığıyla kişi Yaradan’dan kendisine yardım etmesini istediğinde, Yaradan ile bağ elde eder ve bu, bir kişinin ceza yoluyla aldığı ıslahtan daha büyük bir ıslahtır.

18) Rabaş, 14. Mektup

Kişi en aşağı durumda olsa ve en temel arzulara sahip olsa bile, o yine de bunun üstesinden gelme gücüne sahiptir, yani kalpteki noktasından Yaradan’a özlem duyar ve yakarır, bu nedenle bu kuvvet çok önemlidir. Dolayısıyla, kişi sürgündeyken bile kalpteki noktası “Sürgündeki Kutsallık” denilen başka düşüncelerin hükmü altında olduğunda bile bir anlığına bunun üstesinden gelir ve Yaradan’ı kutsar. Tecrübeyle sonrasında tekrar düşeceğine emin olsa bile, yine de insanın gerçeği açıkça söylemesi çok önemlidir.

19) Baal HaSulam, Şamati 19- “Manevi Çalışmada Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir?

Kişi kendini zorlayarak, ihsan etme içinde çalışmaya alıştığında, zihin de ihsan etme çizgisinde çalışır. O zaman, hisler zaten ihsan etmede çalışmaya alışmışken, zihnin “Kim” sorusunu sorması imkansızdır.

Başka bir deyişle, hisler artık “Bu iş nedir?” Sorusunu sormaz, çünkü zaten ihsan etmek için çalışıyordur ve doğal olarak zihin de “Kim” sorusunu sormaz.

20) Likutey Moharan, Madde 48

Yaradan çalışmasına başladığı zaman, kişiye bu yolun ona uzak olduğu gösterilir ve bu ona yukarıdan uzaklaştırılmış ve Yaradan çalışmasına girmesine izin verilmiyor gibi görünür. Ancak gerçekte, bütün bu uzaklaştırma, aslında bir yakınlaştırmadır. Ve kişinin umutsuzluğa düşmesine değil, büyük bir metanete ihtiyacı vardır, Tanrı korusun, kişi, günlerce ve yıllarca, Tanrı’nın hizmetinde büyük çabalar göstermesine rağmen, henüz çok uzakta olduğunu, kutsal kapılara bile henüz girmediğini görür. … Bundan dolayı, ona öyle gelir ki, Yaradan onu ne görüyor ne de önemsiyordur, çünkü Kutsal Olan, onu hiç istemiyordur. Ancak kişinin kendisini çok güçlendirmesi ve bunları tamamen gözardı etmesi için, bütün bunlar için güce ihtiyacı vardır; zira gerçekte bütün bu uzaklaştırma durumu, yaklaştırma durumudur.

21) Rabaş, 26. Mektup

Kişi Yaradan yolunda yürüdüğünde, ona yukarıdan pek çok uyanış verilir—duanın ortasında, Tora çalışırken ya da Mitzva yerine getirirken. Bu uyanış kalbe girer ve kişi kutsallığın ihtişamını ve tadını hissetmeye başlar.

Ancak, bilmelidir ki, bu bereket ona sadece eğilim ile savaşında yeni güç elde etmesi ve çalışmada daha çok ilerleyebilmesi için verilmiştir. Her sefer geçici bir mola, üst bereket verilir çünkü yukarıdan uyanış geldiği zaman kişi artık savaş olmayacağını düşünüp, kutsallığın güzelliğini ve dünyasal meselelerin bayağılığını hissetmeye başlar, ta ki yalnızca Yaradan için çalışana kadar.

22) Baal HaSulam, Şamati 15- Çalışmada “Diğer Tanrılar” Nedir?

Eğer kişi yazılmış olan “O’ndan başkası yok” sözüne ve bütün yabancı düşünceleri Yaradan’ın gönderdiğine yani idare edenin O olduğuna inanırsa; kişi kesinlikle ne yapacağını ve bütün soruları nasıl cevaplayacağını bilir. Bu, kişiye, O’na, Cennetin Krallığına iftira edenlere karşı nasıl konuştuğunu görmek için ona haberciler yolluyormuş gibi görünür. Ve bu mesele böyle anlaşılmalıdır.

Kişi her şeyin Yaradan’dan geldiğini anlamalıdır. Çünkü bedenin kişiyi yabancı düşüncelerle yenilgiye uğratma darbeleri kişiye bu çalışmayla uğraşmadığı zaman gelmez; bu darbeler kişiye tam bir algılama olarak gelir, öyle ki aklını ezer parçalar, özellikle Tora’da ve çalışmada her zamankinden daha fazla ilerlediği zamanlarda gelir.

23) Baal HaSulam, Şamati 15- Çalışmada “Diğer Tanrılar” Nedir?

Bedenin direnci kişide yabancı düşünceler şeklinde ortaya çıkar. Beden gelir ve “kim” ve “ne” sorularını sorar. Bu sorular sayesinde, kişi tüm bu soruların çalışmasını engellemek için Sitra Ahra (Diğer Taraf) tarafından gönderilmiş olduğunu kesinlikle söyler.

Denir ki eğer o zaman kişi bunların Sitra Ahra’dan geldiğini söylerse, kişi yazılmış olan, “Benden başka tanrın olmayacak,” sözünü ihlal eder. Bunun nedeni, eğer “O’ndan başkası yok,” ise kişinin bunun ona Kutsal Şehina’dan (Yaradan’dan) geldiğine inanması gerekirdi. Bunun yerine, Kutsal Şehina (Yaradan) kişiye gerçek durumunu, Yaradan’ın yolunda nasıl yürüdüğünü göstermektedir.

Bunun anlamı “yabancı düşünceler” denen bu soruları kişiye göndererek, yani, bu yabancı düşünceler yoluyla, “yabancı düşünceler” olarak kabul edilen bu soruları onun nasıl cevapladığını görür. Ve bunların hepsi, kişinin çalışmada gerçek durumunu anlayabilmesi ve böylece ne yapacağını bilmesi içindir.

Kişinin boynuna asılmış olan ‘kendini-sevme’ denen kötülüğü, onu Keduşa’dan ayırmış ve bunun hükmünden çıkmanın imkânsızlığını, ona gösterilmiş olsa bile gördüğü bu resmin gerçek olmadığını söylemelidir.

Ancak, ‘Kendini merhametten mahrum etmemeli’ ve o zaman kişi, Yaradan’ın ona merhamet yani ihsan etme niteliği vereceğine inanmalıdır. Şöyle ki, kişinin kendi başına, kendisi için almanın otoritesinden çıkamayacağı bir gerçektir. Ancak Yaradan’ın bakış açısından, Yaradan kişiye yardım ettiğinde, elbette onu dışarı çıkarabilir. Bu, şu yazılanların anlamıdır, ‘Ben, Tanrınız olmak için sizi Mısır topraklarından çıkaran Efendiniz, Tanrınızım’.

25) Rabaş, Not 195, Merhametin Yargı Niteliği ile Birleşmesi

Eğer bir kişi üstesinden gelir ve bu besinlerde bulduğu acı tadın sadece bolluğu almak için doğru Kelim’i olmaması yüzünden olduğunu, zira kendi Kelim’inin ihsan etmek için değil almak için olduğunu ve üsttekinin, alttakinin iftira edebileceği halde kendini saklamak zorunda olduğundan dolayı üzgün olduğunu söylerse, bu alttakinin yükselttiği MAN olarak kabul edilir.

Bu şekilde, üstteki AHP’ını yükseltir. “Yükseltmek”, üsttekinin alttakine AHP’ın Kelim’inde var olan, üsttekinin ifşa edebileceği erdem ve hazzı gösterebileceği anlamına gelir. Böylece sonuç olarak alttakinin perspektifinden, o aşağıdakinin Galgalta Eynaim’ini yükseltir ve bununla kendiliğinden, alttaki üsttekinin erdemini görür. Buradan alttakinin, üsttekinin AHP’ı ile birlikte yükseldiği sonucu çıkar.

26) Baal HaSulam, Pri Haham, Üç Ortak

Mutlak iyilik olan Yaradan’a herhangi bir kötülük atfetmek imkânsızdır, bu yüzden kişi kendisini kötü durumda hissettiği zaman, bunun ona başka bir kaynaktan, çevreden geldiğini söylemek zorunda kalır. Ama gerçek şudur ki, kişi yalnız iyiyi görmekle, dünyada hiçbir kötülük olmadığını ve her şeyin iyi olduğunu görmekle ödüllendiği zaman kişiye gerçek gösterilir; tek mutlak güç olduğu için her şeyi yalnız Yaradan yapmıştır ve yapacaktır.

27) Baal HaSulam, Şamati 138 – Kişi Bazen Kafasını Korkuyla Meşgul Ederken

Kişi bazen aklını korkuyla meşgul ederken şunu bilmelidir ki, O’ndan başkası yok. Ve eğer kişi hala korkunun üzerinde etkisi olduğu hissi içerisindeyse, kişi bilmeli ki şans eseri diye bir şey yoktur ve kendisine olanı Yaratan yukarıdan vermiştir, sonu düşünebilmesi için ona bir korku gönderilir. Şöyle ki korku kişiye “O’ndan başkası yok” diyebilmesi için getirilmiştir.

Ancak, hala bundan sonra kişi korku hissi içerisindeyse, o zaman kişi bu korkuyu örnek olarak almalı ve Yaratan korkusunun şu anda hissettiği korku kadar güçlü olması gerektiğini söylemeli. Bu şudur, beden yüzeysel korkudan etkilenir ve Yaradan korkusu da tıpkı bedenin etkilenmesi gibidir.

28) Baal HaSulam, Şamati 70- Güçlü Bir El ve Taşkın Bir Gazapla

Zorlukların ve engellerin üstesinden gelen birisi kolayca değil ama ancak güçlü bir elle geri çevrilir. Eğer kişi güçlü elin bile üstesinden gelirse ve ne olursa olsun Keduşa’nın yerinden uzaklaşmak istemezse ve gerçekten yalnız O’na tutunmak isterse ve geri çevrildiğini görür ise o zaman kişi gazaba uğradığını söyler. Yoksa içeriye alınmış olacaktı. Ama Yaradan’ın gazabına uğramış olduğu için içeriye, Kral’ın sarayına kabul edilmemiştir, gerçekten O’nun ile bir olmak O’na bağlanmak için.

Böylece, kendi yerinden ayrılmayıp içeriye girmek istemesinden ve zorla içeriye girmesinden önce, bu kişinin gazaba uğradığı söylenemez. Aksine tüm reddedilmeler ve tüm geri çevrilmelerden sonra, hala kendi yerinden ayrılmadığı zaman, yani güçlü bir el ve taşkın bir gazap ona ifşa olduğu zaman, ancak bundan sonra “, sizin üzerinizde Kral olacağım.” Çünkü ancak büyük bir hamle ve büyük bir çaba ile Cennetin Krallığı ona ifşa olur ve o Kral’ın sarayına kabul edilir.

29) Likutey Moharan, Madde 48

Bilin ki, her defasında, maddiyattan kopup, O’nun çalışmasına aktardığınız tüm hareketlerin ve aktarımların hepsi bir araya gelir, bağlanır birleşir ve gerektiğinde, yani bir sıkıntı ya da ihtiyaç olduğunda, yardımınıza gelir. Bilin ki insan çok çok dar bir köprüyü geçmek zorundadır ve en önemlisi hiç korkmamaktır.

30) Baal HaSulam, On Sefirot’un Çalışılmasına Giriş, Madde 133

Aralarında sadece sabırla dayanan güçlüler, muhafızları yendi ve kapıyı açtı. Ve her birini doğru yere atayan kralın yüzünü görünce anında ödüllendirildiler.

Tabii o andan itibaren, onları oyalayan, yanlış yönlendiren ve birkaç gün ve yıl boyunca kapının etrafında bir oraya bir buraya koşuşturarak hayatlarını acılaştıran muhafızlarla artık hiçbir ilişkileri kalmadı. Bunun nedeni, sarayının içinde kralın yüzünün ihtişamı huzurunda çalışmak ve hizmet etmekle ödüllendirilmiş olmalarıdır.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,095