e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2021 > Sabah Dersi Materyali – Kendimizi “O’ndan Başkası Yok,” ile Güçlendirmek – 9 Nisan

Sabah Dersi Materyali – Kendimizi “O’ndan Başkası Yok,” ile Güçlendirmek – 9 Nisan

1) Baal HaSulam, Şamati 1- O’ndan Başkası Yok

“O’ndan başkası yoktur,” diye yazılmıştır. Bunun anlamı dünyada O’na karşı bir şey yapabilecek başka hiçbir gücün olmadığıdır. Kişi bu dünyada, Yukarıdaki Mekânı inkâr eden şeyler görür. Çünkü O, böyle ister.

Bu ıslah olmak sayılır ve buna “sol reddeder ve sağ yaklaştırır” denir, solun reddedişi ıslah kabul edilir. Bu, başlangıçta insanı doğru yoldan başka yöne çekmeyi amaçlayan şeyler olduğu anlamına gelir ve kişi bunlar nedeniyle Keduşa’dan (Kutsallık) çıkar.

Bu reddedilmelerin faydası şudur; Bunlar yoluyla kişi Yaradan için ve onun kendisine yardım etmesi için tam bir ihtiyaç ve arzu edinir, aksi takdirde yolunu kaybedeceğini görür.

2) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, Gelinin Gecesi, Madde 138

Yaradan’dan üstü örtülmüş kötülük görmemesi bir kuraldır. Bu nedenle kişi kendini kötü hissettiğinde, Yaradan’ın ona yol gösterdiğini inkâr eder ve yüksek Operatör aynı ölçüde ondan gizlenmiştir. Bu, dünyadaki en büyük cezadır.

Böylece O’nun yol göstericiliği ile ilişkili olarak iyi ve kötü algısı beraberinde ödül ve ceza algısını da getirir. Yaradan’a olan inancından ayrılmamak için çaba gösteren, Yukarı’nın takdirinden kötü bir tat alsa bile ödüllendirilir. Ve eğer çaba göstermezse, Yaradan’a olan inancından ayrıldığı için cezalandırılacaktır.

3) Baal HaSulam, 18. Mektup

Kişinin şimdiki ve gelecek anlarını O’nun yüce adına sunmasından başka bir seçeneği yoktur. Zor olduğu ve tüm zamanlar onun için değerli olmadığı için  O’nun huzurunda anı reddeden kişi, aptallığını açıkça ortaya koyar çünkü kişinin çalışması kesinlikle değişen zaman ve olaylarla değişmesine rağmen, O’nun çehresi bunlarla kıyafetlenmemiştir. Bu nedenle mantık ötesi inanç ve güven bizim için hazırlanmıştır, kişi bunları zor zamanlarda çaba sarf etmeden ve bıkmadan kullanabilir.

4) Baal HaSulam, 18. Mektup

Sabah ilk iş uyanır uyanmaz O’nla Dvekut’un anını kutsamalı ve aklına boş bir düşünce gelmesin diye yirmi-dört saat boyunca kalbini Yaradan’a açmalı ve bunu doğa üzeri ya da imkansız görmemelidir.

Aslında demir ayırımı yapan doğanın imajıdır ve kişi hissettiği doğanın ayrımını iptal etmeli ve önce bu ayrımların O’ndan gelmediğine inanmalıdır. Sonra kendi doğal arzusunun üzerinde olsa da kalbinin derinliklerinden dua etmelidir.

Bilin ki daima, formlar Keduşa’dan olmadığı zaman bile size engel olur ve hatırladığınız anda da dururlar. Bütün gücünüzle kalbinizi açın böylece Yardan O’nla Dvekut’u engelleyenlerden sizi korur. Aşamalı olarak kalbiniz Yaradan’a alışarak genişler ve O’na tutunmaya özlem duyar ve Tanrı’nın arzusu sizin tarafınızdan yerine getirilmiş olur.

5) Baal HaSulam, 8. Mektup

cennet krallığının yükünü üstüne alan kişi, Yaradan’a tapınmada çaba harcamaz, O’na gece ve gündüz, karanlıkta ve aydınlıkta tutunur. Yağmur—gelecekte ve şu anda yaratılan—onu durduramaz çünkü Ein Sof olan Keter her şeyi eşit olarak aydınlatır. Aptal—arkasından ve önünden üzerine gelen engellerin altında yürüyen— herkese Dvekut (birleşme) eksikliğini, bozukluk ya da kendi adına kötülük olarak hissetmediğini söyler.

Eğer hissetmiş olsaydı, kesinlikle az veya çok Dvekut eksikliğinden kendisini kurtaracak bir yöntem bulacaktı. Bu yöntem sıkıntıdaki bir insandan, saklandığı yerde Yaradan’a yakaran bir hırsızdan bile ister “inancın düşüncesi” ya da “güven” ister “duasının yakarışında,” olsun onu arayandan asla kaçamaz.

6) Baal HaSulam, Şamati 138 – Kişi Bazen Kafasını Korkuyla Meşgul Ederken

Kişi bazen aklını korkuyla meşgul ederken şunu bilmelidir ki, O’ndan başkası yok. Ve eğer kişi hala korkunun üzerinde etkisi olduğu hissi içerisindeyse, kişi bilmeli ki şans eseri diye bir şey yoktur ve kendisine olanı Yaratan yukarıdan vermiştir, sonu düşünebilmesi için ona bir korku gönderilir. Şöyle ki korku kişiye “O’ndan başkası yok” diyebilmesi için getirilmiştir.

Ancak, hala bundan sonra kişi korku hissi içerisindeyse, o zaman kişi bu korkuyu örnek olarak almalı ve Yaratan korkusunun şu anda hissettiği korku kadar güçlü olması gerektiğini söylemeli. Bu şudur, beden yüzeysel korkudan etkilenir ve Yaradan korkusu da tıpkı bedenin etkilenmesi gibidir.

7) Rabaş, Makale 6, Çalışmada Kişi Ne Zaman Gururu Kullanmalıdır (1990)

Kişi dikkatini vermeli ve Yaradan’ın ona baktığına ve kralın sarayına giden yolu gösterdiğine inanmalıdır. Böylece, Yaradan onu koruduğu için ve ona inişle verdiği için de kişi mutlu olmalıdır. Şöyle ki, kişi anladığı kadar inanmalıdır ki yükselişleri ona Yaradan vermektedir, zira kesinlikle kişi kendisinin yükselişleri edindiğini söyleyemez, ancak Yaradan onu yakınlaştırmak ister ve bu nedenle ona yükselişler verir.

Ayrıca kişi inişleri de Yaradan’ın verdiğine inanmalıdır, çünkü O, kişiyi yakınlaştırmak istemektedir. Bu nedenle yapabildiği her bir şeyi sanki yükseliş durumundaymış gibi yapmalıdır. Böylece düşüş sırasında biraz üstesinden geldiğinde buna “aşağıdan uyanış,” denir. Yaptığı her eylemi Yaradan’ın yapacağına inanmalıdır ve böylece kişi Yaradan’ın onu yakınına getirdiğini hissetmeye başlar.

9) Rabaş, Makale 19, Çalışmada Tora’ya Neden ‘Orta Çizgi’ Denir? – 2 (1990)

Kişi bunu, Yaradan Mitzva’yı yerine getirmesini emrettiği ve Yaradan’ın emrine uymak zorunda olduğu için yaptığına inanmalıdır. Ancak, Yaradan Kendini dostlarda olduğu gibi, Lo Lişma kıyafetinde sakladı, böylece kişi bu kıyafetlenme ile Lo Lişma’nın sesine uyması gerektiğini düşünür.

Fakat gerçekte, kişi inanmalıdır ki tüm bunlar Yaradan’ın yaptıklarıdır. Bu nedenle kişi, Mitzva’yı yerine getirdikten sonra, Lo Lişma kıyafetinin arkasında duranın Yaradan olduğunu söylemelidir. Sonrasında Yaradan’a bu kıyafetlenme vasıtasıyla O’nun emirlerini yerine getirme arzusu verdiği için şükretmelidir.

10) Baal HaSulam, Şamati 1- O’ndan Başkası Yok

Kişi her zaman çaba göstermeli ve Yaradan’a tutunmalıdır, yani tüm düşüncelerinde O olmalıdır. Şöyle ki; Kişi daha büyük bir düşüşün olamayacağı en kötü durumda bile, O’nun hükmünden ayrılmamalıdır, yani onun Keduşa’ya (kutsallığa) girmesini engelleyen ve ona fayda veya zarar getirebilecek başka bir otorite olduğunu düşünmemelidir.

Yani, kişi insanın iyi işler yapmasına ve Yaradan’ın yolunu izlemesine izin vermeyenin, Sitra Ahra’nın (Diğer Tarafın) gücü olduğunu düşünmemelidir. Tersine, her şeyin Yaradan tarafından yapıldığını düşünmelidir.

11) Zohar, İki Nokta, Madde 121

Bu dünyada tattığımız, Onun eşsiz ve benzersizliği ile çelişen şeyler bizi Yaradan’dan ayırır. Gene de, bize emredildiği gibi Yaradan’ımızı memnun etmek için sevgi ile Tora ve Mitzvot için tüm ruhumuz ve gücümüzle çaba gösterdiğimiz zaman, bu ayırıcı güçlerin hiçbiri bizi, ruhumuzdan ve gücümüzden Yaradan sevgisini azaltarak etkileyemez. Aksine bu durumda, üstesinden geldiğimiz her çelişki O’nun bilgeliğini edinmek için bir geçit haline gelir. Çünkü her çelişkide özel bir nitelik vardır, O’na erişmede özel bir dereceyi ifşa eden. Ve buna layık olanlar, karanlığı aydınlığa, acıyı tatlıya çevirmekle ödüllenirler. Ayrılığın tüm güçleri – aklın karanlığı ve bedenin acısı – yüce kademeleri edinmek için onlara geçit olur. Böylece karanlık, büyük bir ışık, acı ise tatlı olur.

Böylece, daha önce O’nun rehberliği yönetimindeki tüm ayırıcı güçler şimdi birlik olmaya dönüşürler ve tüm dünyayı erdeme göre yargılarlar.

12) Baal HaSulam, Şamati 172- Engeller ve Gecikmeler Konusu

Önümüze çıkan tüm engeller ve gecikmeler bir nevi yakınlaştırmadır. Yaradan bizleri yakınlaştırmak ister. Tüm bu engeller sadece bizleri yakınlaştırır, zira bunlar olmasaydı Yaradan’a yakınlaşma imkânımız hiç olmazdı. Bunun nedeni, bizlerin maddeden yaratılmış olması ve Yaradan’ın ise en yüce olmasıdır. Sadece kişi yakınlaşmaya başladığı zaman aramızdaki mesafeyi hissetmeye başlar. Dolayısıyla kişinin aştığı her engel, yolu kişiye yakınlaştırır.

13) Baal HaSulam, Şamati 70- Güçlü Bir El ve Taşkın Bir Gazapla

Zorlukların ve engellerin üstesinden gelen birisi kolayca değil ama ancak güçlü bir elle geri çevrilir. Eğer kişi güçlü elin bile üstesinden gelirse ve ne olursa olsun Keduşa’nın yerinden uzaklaşmak istemezse ve gerçekten yalnız O’na tutunmak isterse ve geri çevrildiğini görür ise o zaman kişi gazaba uğradığını söyler. Yoksa içeriye alınmış olacaktı. Ama Yaradan’ın gazabına uğramış olduğu için içeriye, Kral’ın sarayına kabul edilmemiştir, gerçekten O’nun ile bir olmak O’na bağlanmak için.

Böylece, kendi yerinden ayrılmayıp içeriye girmek istemesinden ve zorla içeriye girmesinden önce, bu kişinin gazaba uğradığı söylenemez. Aksine tüm reddedilmeler ve tüm geri çevrilmelerden sonra, hala kendi yerinden ayrılmadığı zaman, yani güçlü bir el ve taşkın bir gazap ona ifşa olduğu zaman, ancak bundan sonra “, sizin üzerinizde Kral olacağım.” Çünkü ancak büyük bir hamle ve büyük bir çaba ile Cennetin Krallığı ona ifşa olur ve o Kral’ın sarayına kabul edilir.

14) Baal HaSulam, 52. Mektup

Kişi iç-gözlem yapıp kendi berbat aşamasını hissettiğinde, Yaradan’a geri dönmek ve O’na tutunmak için büyük bir özlemle duasını eder. Tüm bu duaların ve uyanışların kendi gücüyle olduğunu düşünür ve oturup büyük ya da küçük Yaradan’ın onu kurtarışını bekler. Zaman geçtikçe ve Yaradan’dan bir işaret almadıkça çaresizliğe düşer çünkü tüm bu özlemden sonra Yaradan onu istemediğini düşünür. O’na asla dönmez.

Bununla ilgili şöyle yazılıdır: Yaradan Kendini sana sunduğunda, “Bulabiliyorken, Yaradan’ı ara.” Sonra sen de O’nu mutlaka ara çünkü önce hareket etmek insanın yoludur. Diğer bir deyişle, Yaradan önce senin O’nu araman için sana kalp verir. Bunu bildiğinde, kral seni çağırdığından kesinlikle talebin ölçüsünde güçlenirsin.

15) Rabaş, Not 133, Bunun Hepsi Islahtır

“Mısır’a verdiğim tüm o hastalıkları sana vermeyeceğim, çünkü ben Efendinim, senin şifacınım.”  Bilgelerimiz şöyle sorar: “Eğer hastalığı veren bensem, şifacıya ne gerek var ki?” Bunu şöyle yorumlamalıyız, eğer ben şifacıysam, eğer bu hastalığı ben iyileştireceksem, neden sana hastalık veriyorum? Hastalık vermekle ne kazanıyorum? Bu ceza gibi olmalı, eğer ki ben iyileştirmek zorunda isen bu ne biçim bir cezadır? Bu sanki ben boş yere iş yapıyorum gibidir.

Bu nedenle sana hastalık vermeyeceğim ve senin hastalık diye düşünmen yanlıştır, bu konuda yanılıyorsun. Doğrusu şudur, hissettiğin tüm durumları eğer Benimle ilişkilendirirsen, bunların hepsi ıslahlardır, senin Benimle Dvekut’a yaklaşman içindir.

16) Baal HaSulam, Şamati 121- O, Ticaret Gemileri Gibidir

Bu, “insan sadece ekmekle değil, Efendi’sinin ağzından çıkan her şeyle yaşar,” sözünün anlamıdır. Bu demektir ki, kişinin içindeki Keduşa’nın (Kutsallık) yaşamı, özellikle O’na yaklaşmaktan, yani Keduşa’ya girme izninden dolayı değil, ama aynı zamanda çıkıştan, uzaklaşmalardan da gelir. Bu böyledir, çünkü “O bana ait” iddiasında bulunan Sitra Ahra kıyafeti vasıtasıyla, kişi bu aşamaların üstesinden gelerek kalıcı inançla ödüllendirilir.

Bu demektir ki, kişi Yaradan’la her şeyde birleşmelidir, yani O’ndan gelen çıkışlarda bile. Ve ödüllendirildiğinde, hem çıkışların hem de girişlerin O’ndan geldiğini görür.

17) Rabaş, Makale 28, Çalışmada, “Ekleme ve Geri Alma,” Ne Demektir?

Kişi mantık ötesi inanmalı ve organlarında hissedilen Yaradan’a zaten inanmakla ödüllendirildiğini düşünmelidir ve böylece Yaradan’ın bütün dünyayı iyi olan ve iyilik yapan olarak yönlendirdiğini görür ve hisseder. Her ne kadar mantık içinden baktığında tersini görse de mantık ötesinde çalışması gerekir ve ona sanki organlarında zaten hissedebilecekmiş gibi görünmesi gereken odur ki, gerçekten de Yaratan, dünyaya, iyi olan ve iyilik yapan olarak rehberlik eder.

Burada, kişi amacın önemini kazanır ve hayat bulur, yani Yaradan’a yakın olmaktan sevinç duyar. Ve böylece bir kişi, Yaradan’ın iyi olduğunu ve iyilik yaptığını söyleyebilir.

18) Baal HaSulam, 1. Mektup

Herkes kişisel kadere inanır ama buna fazlaca tutunmaz diyebilirim.

Bunun sebebi bir aptalın düşüncesinin, “iyi ve iyilik yapanın” tek örneği Yaradan’a atfedilmemesi gerektiği içindir. Ancak, sadece Yaradan’ın gerçek hizmetkârları kendi kaderinin bilgisine sahiptir ki O, hem iyi hem kötü her şeyin sebebidir. Onlar kadere yapışırlar, çünkü arı olana bağlananlar, arıdır.

Koruyucu koruduklarıyla bir olduğundan, kötü ve iyi arasında belirgin bir ayırım yoktur. Onlar, O’nun benzersizliğini yüceltmeye hazır ve kapların taşıyıcıları olduklarından, hepsi bütün ve sevilendir. İyi ve kötü tüm eylem ve düşüncelerin bilgisine içgüdüsel olarak sahip oldukları ölçüde Tanrı’nın kaplarının taşıyıcılarıdırlar. Yaradan onları hazırlar, onlar O’ndan gelir. Bunu ıslahın sonunda herkes bilecek.

19) Baal Ha Sulam, 8. Mektup

Bu dünyada olan her şeyin yüce bir amacı vardır ve buna “bir damla birleşme” denir. O çamur evlerin sakinleri tüm bu kötülüklerin toplamından, onlardan alınmış O’nun kibrinden geçtiklerinde, Yaratılışın doğası gereği sıkıca mühürlenmiş kalplerinin duvarlarında bir delik açılır ve bu damlanın kalplerine yerleşmesi için uygun hale gelirler. Sonra damgalanan bir şey gibi alt-üst olur ve açıkça bunun tersini, bütünlüğü tam olarak bu ölümcül kötülüklerin içinde algıladıklarını anlarlar. Oraya, sadece oraya Yaradan’ın kendisi tutunur ve orada O, onlara birleşme damlasını akıtır.

20) Baal HaSulam, Şamati 19- “Manevi Çalışmada Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir?

Kişinin ümidi olmalıdır; alma arzusunun hâkimiyetinden kurtulamadığı için, daima yükseliş ve düşüşler içerisindedir. Bu yüzden, kişi Yaradan’ı bekler; Yaradan tarafından gözlerinin açılmasıyla ödüllendirilmek ve üstesinden gelecek güce sahip olmak ve sadece Yaradan’ın yararına çalışmak için. Şöyle yazılır: “Yaradan’dan tek bir şey talep ettim; hep O’nun peşinde olayım”. Bu, Kutsal Şehina’dır (Kutsallık). Ve kişi talep eder (Psalm 27:4): “Ömrümün tüm günlerinde, Yaradan’ın evinde barınabileyim.”

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,098