e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Mektup 21

7 Temmuz, 1956, Manchester

Sizden her hafta mektup alamadığıma şaşırıyorum; Ben İsrail’deyken Tora çalışmasına gelirken yaptığınız bacak çalışmasını şimdi kol çalışmasına döndüreceğinizi, yani mektup yazacağınızı düşünmüştüm ama belli ki hala o noktaya gelmemişsiniz. Aranızda bunu tek başaran… Benim cevap vermemi beklemeden ne yapması gerekiyorsa yapıyor, umarım nasıl davranması gerektiğini anlar.

Ve Rabbi… Sorularının bazen yazıyla aktarılmasının, bazen de düşüncede tutulmasının yeterli olduğunu düşünüyor. Fakat bilmeli ki, “düşünce, konuşma ve eylem” olduğundan, ihtiyacımız olan eylemdir, düşünce eylemin içinde olmalıdır. “Konuşma” “her nesil için bir konuşmacı” yani lider, kelimelerinden gelir, çünkü her şeyin kendi ıslahı olduğundan, eyleme dönüşecek düşünceye ihtiyacımız var.

Rabbi… Yazmaya başladı ama durdu, Rabbi…’dan tek satır alma ayrıcalığına henüz ulaşamadım. Rabbi… ‘ye gelince ben İsrail’deyken ondan iki haftada bir mektup alıyordum. Eminim iyi hatırlayacaktır geçen yıl Londra’ya bir mektup gönderdi, fakat adres belirgin olmadığı için mektup ona geri döndü. Belki de yazmak ve göndermek için kendini zorladığında, verdiği emeğin boşa gideceğinden korkuyordur. Bu onun mazereti olmalı.

Fakat gerçek böyle değildir, insanların “Acı yok, kazanç da yok” dediği gibi. Ve Rabbi… Gizlilik yolunu izliyor olmalı, bu konuda söyleyecek bir şeyim yok. Bahanelerle gelen… İse mutlaka bahane bulacaktır. Hocamız Rabbi…’nin ise dost sevgisine ihtiyacı var, yani onun için yazacak birine.

Ama yine de çabalamalı, ilerlemeli ve Yaradan’ın yardımıyla istenilen amaca ulaşmalıyız. Bizden istenilen en önemli şey duadır. Duanın neden verildiğini anlamak zorundayız. Dua olmadan Yaradan bize bereketinden vermez mi? Baal HaSulam, arzu ve “özlem” denilen iştah olmadan her şeyin tatsız olduğunu söyler.

Kişi çalışma yolunda yürüdüğünde, kabını Yaradan’ın ödülünü almaya hazırlarsa, Yaradan ona arzusunu arttıracak yer açar. Bu özellikle dua vasıtasıyla olur. Kişinin O’ndan aldığı gizlilik ve her seferinde ilerlemek için gösterdiği çaba—geri geri gittiğini görse bile—Yaradan’ın ihsanını alma ihtiyacını artırır.

İnsan doğası böyledir—özlem duyar ve otoyolda yürüdüğünü hayal eder. Sonra birden geldiği yere, geriye dönüp bakar ve yolu terk edip, eğitimsiz insanlara tekrar bağlanır ve onları izler. Eğitimsizler arasında, yani sapkınlık içinde olduğunu gördüğünde, bir kez daha inanca özlem duyar. Sonra dua vasıtasıyla özlemi büyür ve genişler, ta ki Yaradan’ın kabının (Kli) kurtuluşu almaya hazır olduğunu söylediği seviyeye ulaşana kadar. Sonra kişi Yaradan’ın duasını duymakla ödüllendirilir.

Her dua alma kabını genişlettiğinden, ıslah yoludur. Bu “Yaradan erdemlinin duasına hasret çeker,” sözünün anlamıdır, yani dua vasıtasıyla kişinin arzusu genişler ve ettiği her duada hala daha cevap almamış olmasının Yaradan’a olan ihtiyacını arttırdığı görür, çünkü tüm bedeniyle sadece Yaradan’ın ona yardım edeceğini hisseder.

Tüm yukarıda söylenenlerle öyle anlaşılıyor ki, en aşağı seviyede bile Yaradan’ın onu bayağılıktan kurtarması için duaya yer vardır. Fakat kişi bayağılığını hissettiğinde ve bundan kaçtığında, bu demektir ki O’na yaklaşmayı reddederek daha uzağa düşüyor. Dolayısıyla, bunun üstesinden gelmek özel bir kalbin duasını gerektirir.

Fakat bilmemiz gereken esas şey, insana çalışma gücü veren kalpteki noktanın varlığıdır. Bu gücü “otomatik” olarak kullandığında, esas amaç için çalışma enerjisi kalmaz, çünkü beden zaten Tora ve Mitzvot (Manevi Çalışma ve Islahlar) için çalıştığını ve diğer şeyler için fazla enerjisi olmadığını söyler.

Bilmeliyiz ki, ister alışkanlıktan yapılan ıslahlar, ister inançla yerine getirilen ıslahlar olsun eylemlere ilave yapamayız. Bu böyledir, çünkü gerçek erdemli biri giysisine dört Tzitziot’dan (püskül) daha fazla koyamayacağını ve Tefillin giyinemeyeceğini ya da kapısına iki Mezuzot koyamayacağını bilir.

Sadece çevre ve inanç, yani çevreden edindiği alışkanlıklar ya da Yaradan’ın emirleri nedeniyle yükümlü durumda olanın niyetinde farklılık vardır. Bu, “kişi Efendi’sinin önünde söz sarf ettiğinde, bu yoksul için dua olur,” sözünün anlamıdır.

Kutsal kitaplardan bilinir ki, yoksulun duası yukarıdan kabul edilir. Yoksulun duası ne demek bilmek zorundayız. Kişi ne istiyor? Yaradan’ın önünde sözlerini sarf etmek, çünkü edilen sözler çevrenin değil, Yaradan’ın önünde olmalıdır.

Kural şudur ki, insan yalnızca bir sebep olduğunda çalışır ya da çevre onun çalışma sebebidir. Öyle anlaşılıyor ki, kişi Yaradan’ın önünde değil, çevrenin önünde çalışıyor. Kişi bunu silmelidir. Neden Yaradan’ın önünde olmasın? Yaradan’ın ona merhamet göstermesini istemelidir.

Bu Zohar’da yazılan “Yoksul için dua,” sözünün anlamıdır. Zohar şöyle yorumlar, “Ben’im kızgın olduğum gibi insan da tüm canlılığını çevreden almaktan kızgın olmalıdır. Fakat inançla çalışmaya başladığında kesinlikle canlılığı yoktur ve çalışma ona bir yük haline gelir.”

Baal HaSulam bize güvercinin Nuh’a “İnsan toprağından geleceğine, yiyeceğimin zeytin kadar acı olmasını tercih ederim,” sözünü hatırlatır. Bu böyledir, çünkü öncelikli amaç O’na yakınlaşmaktır ve inanç yeterliyse gerçek yolunu gösterir.

Dolayısıyla, kişi Manevi Çalışma ve Islahlarını Yaradan rızasını elde etmeyi istediğinde bunda bir canlılık bulamazsa, bu Yaradan’a inancı olmadığının işaretidir, eğer O’na inancı yoksa nasıl çalışacak? Dolayısıyla çaba harcamamız gereken nokta budur, çünkü kalpteki nokta çalışma gücü verir.

Bununla atalarımızın söylediğini anlayabiliriz, “Bilgisi olmayan bilge bir öğrenciye kıyasla bir leş daha iyidir.” Bunu anlamalıyız: Eğer bilgisi yoksa neden ona “bilge öğrenci” deniyor? O çevreden öğrendiği için bilge öğrenci ama Yaradan’la Dvekut (bütünleşme) denilen “bilgi” ye sahip değil. Görür ki, çalışma gücünü çevreden değil, ihsan etme niyetinden alırsa, çalışması onun gözünde leş gibi yük olacak çünkü “bu Tora’nın yoludur—acılı bir hayata yol açar.” Bu demektir ki, çalışmasında mutluluk değil, acı hissediyor tıpkı güvercinin “İnsan topraklarından geleceğine yiyeceğimin zeytin kadar acı olmasını tercih ederim,” demesi gibi.

Gerçekte neden acıdır? Çünkü Yaradan rızası için çalışma, hem akla hem kalbe almak olan doğamıza karşıdır. Kişi duasını ifşa etmeden önce Yaradan onu kurtaramaz, şöyle denildiği gibi, “Yakup için sıkıntı zamanı ve o bundan kurtarılacak.” Çünkü ancak ızdıraptan sonra Yaradan için özlem duyar. Bu “Eğer Yaradan yardım etmezse, üstesinden gelemez,” olarak kabul edilir ki bu doğamıza karşıdır.

Fakat çevre ona yiyeceğini verirse, yani manevi çalışmasında ve çalışmada alma hissederse, doğal olarak canlılığı olur. Bu sırada Yaradan’a ihtiyacı yoktur ve “bugünü bil ve kalbine karşılık ver,” olan bilgiyi talep etmez. Karşılık, kişi Yaradan’la bütünlük ile ödüllendirildiğinde kalbin duyacağı cevaptır.

Bu “bir leş bilgisi olmayan öğrenciden daha iyidir,” sözünün anlamıdır. Bu, bir leş gibi olan çalışma yükünü kişinin üzerine alması iyidir demektir. Bu aynı zamanda “Deri sokaktaki leştir ve insanlara ihtiyacı yoktur,” sözünün anlamıdır, yani eğer sokakta, yani çevrenin içindeysen basit bir işi üstüne al ve insanlara güvenme, yani “insanlar” denilen çevreden gıdanı alma.

Bu aynı zamanda “Şabat’ını normal bir gün yap ve insanlara ihtiyaç duyma,” sözünün anlamıdır. Kutsallık hissetmesen, yani canlılığın olmadığında bile kalple uzlaş ve yiyecek vermesi için insanlara güvenme. Daha ziyade canlılığının olmadığı her an merhamet vermesi ve bizi karanlıktan aydınlığa çıkarması, kölelikten kurtuluşa getirmesi için Yaradan’a dön.

Kişi yapabildiğince Yaradan’ın yolundan gitmede ısrarcı olmalı ve çevrenin yolunu izlememelidir. Bu atalarımızın söylediği şeydir, “Çelik kadar sert olmayan her bilge öğrenci, bilge bir öğrenci değildir.” Bunu açıklamalıyız: Bilge bir öğrenci Mitzvot ve Gemarah’ı idrak etmede yetenekli olsa bile, neden bilge bir öğrenci olarak kabul edilmez? Ancak yukarıda bahsedildiği gibi, çelik gibi sert durmalı ve çevreden güç almamalıdır ve sonra “Ve İsrail oğulları çalışmada iç geçirdi” aşamasına gelir.

Buna verilecek tek tavsiye duadır. Her biriniz duaya zaman ayırmalısınız, özellikle Baal HaSulam’a hizmet edenler, dileyelim onun fazileti bizim için inşa ettiği çalışma yolunu izlememize yardımcı olsun.

Erdemliler yaşarken olduklarından daha fazla, öldüklerinde yücedir.” Bu demektir ki, erdemliler öldüklerinde, yani kişi yaşarken erdemlinin yüceliğini görmediğinde yüce olur. Bu böyledir, çünkü erdemlide küçüklük gördüğünde bu onun yararınadır, çünkü bazen kişi dünyada tek kaldığını görüp kendini duaya açmalıdır, şöyle yazdığı gibi, “Kimse bu dağı seninle beraber tırmanmayacak.” Bu demektir ki, kişi Efendi’sinin dağını çıkmak zorunda olduğunda, destek alabileceği kimseyi görmez. Bu konuyu Baal HaSulam’dan duydum.

İnanç yolunun dışındaki yola, “kutsal cansız” denir. Baal HaSulam’ın dediği gibi “cansız,” genel hareket demektir. Yani yeryüzü bir bütün olarak hareket eder fakat bireysellikte cansız olmak, hareket ve gerçeğin hissiyatı yok demektir. Bireysel harekete “bitkisel” denir. Bununla gerçeğin yolunu izleyenler ödüllendirilir, şöyle yazdığı gibi, “Doğru okuyan kimse yoktur ve inançlı bir cümle yoktur. Kaos kesindir ve boş söz çabayı (hataya sebep olur) gerektirir.

Yukarıdaki açıklamayla TES’te anlatılan şeyi anlayabiliriz: Holam, Şuruk ve Hirik denilen üç aşama vardır. Holam’a “Eynaim’deki (gözler) alt Hey,” denir ve üst olanın kabı (Kelim) aşağıda olandadır. Bu demektir ki, aşağıda olanlar Kutsal Şehina’yı tozun içinde görür, yani gizli olmayan (açık) İlahilik, Eynaim’de engel vardır.

Bu demektir ki, üst olan Kendini kısıtlar ve Kendi Katnut’unu (küçüklük/çocukluk) gösterir, böylece aşağıda olan özgür seçimi üzerine alır. Bu böyledir, çünkü özellikle gizlilik zamanında seçim için bir yer vardır. Fakat açık İlahilikte kişi üst olanın yüceliğini gördüğünde, buna “inanç” değil “bilmek” denir ve burada çalışma yoktur. Bunu takiben üst olan aşağıda olan adına Kendini indirir. Ve sonra aşağıda olanın bir şansı olur ve sonra orada kirlilik olur.

Aşağıda olan dua, çaba ve inanç ile çalışmayı üzerine alırsa, üçü genel olarak sadece inanç formunda bir arada çalışır. Sonra yukarıda olanın Gadlut’unu (yetişkinlik/yücelik) görmekle ödüllendirilir ve buna “üst olan AHP’ını aşağıda olandan yükseltiyor,” denir, yani o aşağıda olanla beraberdir ve aşağıda olanın formunda görünür (tıpkı “Sürgündeki öğrenciyle beraber hocası da sürgündedir.” sözündeki gibi. Baal HaSulam der ki, eğer kişi Katnut’ta ise, ister Yaradan ister dostları olsun nereye bakarsa baksın, her şey gözünde aşağıda olan formundadır.)

Yaradan aşağıda olanın duasını duyduğunda, açık İlahilik, Eynaim’den en alt Hey’i indirerek AHP’ını yükseltir, sonra kişi üst olanın Gadlut’ta olduğunu görür. Öyle anlaşılıyor ki, aşağıda olan üst olan vasıtasıyla yükselir—eğer üst olanın yüce olduğunu görürse yüce olur. Bu özellikle AHP’ın aşağıda olanla beraber olmasıyla gerçekleşir, yani aşağıda olan üst olanın Katnut’ta olmasına kederlenir. Buna “Kutsallık tozun içinde” denir ve bu Şuruk’tur.

Ancak, bu aşağıda olanın çalışma yerini kaybetmesine neden olur ve sonra aşağıda olan GAR de Hohma olarak kabul edilen onun Gadlut’unu almak istemez. Bu sırada üst olan aşağıda olan için kendini eksiltir, bu üst olan aşağıda olanın GE’sine (Galgalta Eynaim) karıştı olarak kabul edilir. Bu sırada aşağıda olan üst olanın bir kez daha kendini Hirik’e eksiltmesine sebep olur. Aşağıda olmanın sebebi budur ki aşağıda olan bu bilgiyi yalnızca Hassadim kıyafetindeki ZAT olarak alır. Diğer bir deyişle inanç yolunda yürümesi ölçüsünde bilgiden fazlasını alamaz. Aksi takdirde seçim için yeri olmaz.

İçinizden biri daha fazla yorum istemedikçe yorum yapmaya niyetli değilim. Bana sorarlarsa, eğer ödüllendirildiysem cevap verebilirim.

Kurtuluşu bekleyen dostunuz,

Baruh Şalom HaLevi

Baal HaSulam’ın oğlu

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,085