e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi > Kongre Materyalleri > Çöl Kongresi 2019 – Ortak Eksikliği İnşa Etmek

Çöl Kongresi 2019 – Ortak Eksikliği İnşa Etmek

DERS 0: Onluya Olan İhtiyaç

1) Rabaş, Makale 10, “Kişinin Yeniden Vücut Bulmamak İçin Erişmesi Gereken Derece Nedir? (1984)

Tüm ruhların Adam HaRişon’un ruhundan uzandığını bilmeliyiz, o bilgi ağacı günahını işledikten sonra ruhu 600.000 ruha bölündü. Bunun anlamı şudur; Adam HaRişon’da, bir zamanlar Cennet Bahçesinde iken var olan tek bir ışık – ki Kutsal Zohar buna Zihara İla (üst parlaklık) der, pek çok parçaya ayrıldı.

2) Baal HaSulam, 4. Mektup

Tanrı’nın kutsandığı yere gitmemen ve ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplayıp tek bir beden haline getirmemen haricinde hiçbir eksikliğin yok.

Bu tamamlanmış bedene Yaradan İlahi Gücünü aralıksız olarak akıtır ve ışığın yüksek akımı hiç bitmeyen bir pınar gibi olur.

3) Rabaş, Makale 3, Dost Sevgisi – 1 (1984)

“Ve adam ona sordu,’ Ne arıyorsun?”, yani, “Sana nasıl yardım edebilirim?” “Ve o şöyle dedi: ‘Kardeşlerimi arıyorum.’” Kardeşlerimle yani dost sevgisinin olduğu bir grupla beraber, Yaradan’ın evine giden yolu çıkabileceğim.

Bu yola, “ihsan etme yolu” denir ve bu yol, doğamıza aykırıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için, herkesin dostuna yardım edebileceği, dost sevgisinden başka bir yol yoktur.

4) Zohar, Nasso, “Ben geldim ama orada neden hiçbir adam yoktu? 105-106

Yazıldığı üzere; “Bırakın onlar bana bir tapınak yapsınlar, böylece onların arasında oturabilirim,” zira Kutsallık (Şehina) tapınağa erken gelir. Tapınaktaki ilk onun içinde olan adama ne mutlu, çünkü onlarla, on kişiden az olmadığı zaman topluluk tamam olur. Kutsallık tarafından ilk kutsanacak olanlar onlardır. Ancak bir defada on olmalı, birer birer değil yoksa organların bütünlüğü sağlanamaz, çünkü onlunun tamamı, içinde Kutsallığın oturduğu tek bir bedenin organlarıdır; Yaradan adamı bir kerede yarattı ve organlarını da aynı anda yaptı.

5) Rabaş, Makale 6, Dost Sevgisi 2, 1984

Birkaç kişi dışarıdan yardım almadan kendini sevmeyi bırakma arzusu ile bir araya gelmelidir. Bu insanlar tam olarak olmasa da Yaradan sevgisine sahip olduğundan, birbirinin önünde kendilerini iptal ederlerse, o zaman her birinin gruba katılımı ve grup önünde kendini iptal etmesiyle, tek bir beden haline gelirler.

Örneğin, eğer bir bedende on kişi varsa, o zaman tek kişinin sahip olduğundan on kat daha fazla güce sahiptir. Ancak, bir koşul vardır: Bir araya geldikleri zaman, her biri kendini sevmeyi iptal etmek amacı için bir araya geldiğini düşünmelidir. Bu demektir ki şimdi kendi alma arzusunu nasıl tatmin edeceğini düşünmeyecek, fakat mümkün olduğunca sadece diğerlerini sevmeyi düşünecektir. “İhsan etme arzusu” diye bilinen bu yeni niteliğin arzusunu edinmek için tek yol budur.

Kişi dost sevgisinden Yaradan sevgisine, yani Yaradan’ı memnun etmeye erişebilir,

7) Rabaş, 40. Mektup

Güçlü ve tuttuğunu koparan insanlar gibi kutsal amacımıza yaklaşmaya başladık. Bilinir ki, amaca, Yaradan sevgisine giden asfaltlı yol dost sevgisidir. Sevgi “Kendine bir dost satın al” vasıtasıyla gerçekleşir. Diğer bir deyişle, eylemler vasıtasıyla kişi dostunun kalbini satın alır. Dostunun kalbinin bir taş gibi olduğunu görse bile, bu bir bahane değildir. Eğer çalışmanın onunla dost olmak için uygun olduğunu hissederse, o zaman onu iyi eylemlerle satın almalıdır.

Her hediye (hediye, ister kelimelerle, düşüncelerle ya da eylemle olsun, dostunun hoşlanacağını bildiği bir şey olmalıdır) açık olmalıdır ki böylece dostu onu bilsin, çünkü sadece düşünce vasıtasıyla dostu onun kendisini düşündüğünü bilemez. Bu nedenle, kelimelere de ihtiyaç vardır, yani onu düşündüğünü ve ilgilendiğini söylemelidir. Ve bu şekilde dostunun sevdiği şeyi yapmış olur. Turşu değil de tatlı seven birine, tatlı yerine turşu veremezsiniz. Bununla şunu anlamalıyız ki, birisi için önemli olmayan bir şey bir diğeri için önemli olabilir, dosta verilen şey taşa delik açan kurşun gibidir. İlk kurşun taşı sadece çizse bile, ikinci kurşun yerine ulaşıp çentik atar ve bir üçüncüsü delik açar.

Ve kurşunlar vasıtasıyla, tekrar tekrar vurur ve bu dostunun tüm hediyelerin bir araya geldiği taştan kalbinde bir delik açar. Ve her bir hediye yani tüm sevgi kıvılcımları taştan kalbin deliğinde bir araya geldiğinde sevgi alev olur.

Kıvılcımla, alev arasındaki fark şudur ki sevginin olduğu yerde açık bir ifşa vardır yani içinde sevgi ateşinin yandığı her bir dost için bu bir ifşadır. Ve sevginin ateşi kişinin yolda karşılaştığı her günahı yakar.

8) Baal HaSulam, Matan Tora (Maneviyatın Edinimi), Madde 16

Çünkü, altı yüz bin adam kendi ihtiyaçları için uğraşmayı bırakır ve dostlarının hiçbir eksiği olmaması dışında bir şeye endişelenmezse, dahası bunu büyük bir sevgi, tüm kalp ve ruhları ile yaparlarsa, yani “Dostunu kendin gibi sev” sevabının gerçek anlamıyla, o zaman hiç şüphesiz o ulusun hiçbir üyesi kendi iyiliğini düşünmek zorunda kalmayacaktır.

Bundan dolayı, kendisinin hayatta kalmasını güvence altına almaktan tamamen özgürleşmiş olur ve kolaylıkla Madde 3 ve 4’te verilen koşulları sağlayarak “Dostunu kendin gibi sev” sevabını yerine getirebilir. Sonuçta yanında altı yüz bin kişi hiçbir ihtiyacının eksik kalmaması için yanında yer alırken kişi neden kendi varlığını sürdürebilmek üzerine endişelensin ki.

Dolayısıyla, ulusun tüm üyeleri hemfikir olur olmaz, Işık ve manevi ilim onlara anında verildi, çünkü artık onu yerine getirebilirlerdi.

9) Degel Mahaneh Efraim, VaEthanan

Yaradan Bir’dir, İsrail birdir,” diye yazılmıştır, dolayısıyla onlar Yaradan’a bağlıdırlar zira bir olanın Bir’e bağlanması faydalıdır. Bu ne zaman olur? İsrail tek bir demet gibi birbirine tam bir birlik içinde bağlandığında olur. O zaman onlar bir olarak kabul edilirler ve Yaradan onların üzerindedir, zira O birdir.

Ama eğer kalpları ayrılırsa ve onlar birbirlerinden ayrı düşerlerse, onlar Bir’e bağlanamazlar ve Yaradan onların üzerinde değildir. Aksine başka bir tanrı onların üzerindedir.  Bu ayette ima edilen şudur, “Siz bağlananlar,” yani sizler aranızda bağ kurduğunuzda ve birlik olduğunuzda, “Her biriniz hayat bulursunuz.” Onlar birlik olduğu zaman, bu Bir’in onlara bağlanmasını sağlar ve Yaradan onların üzerinde olur.

DERS 1: Yaradan’a Memnuniyet İhsan Etmek

1) Baal HaSulam, 55. Mektup

“Sen Tanrı’nı seveceksin,” sözü kişinin kutsallık, güç ve sonsuz mutluluğun hazzının bereketini alma seviyesine gelebilmesi için elinden geleni yapmasına bağlıdır.

Bu aşamada, Doğa yasalarında olduğu gibi, sevginin ölçüsü ve onun buyrukları O’ndan sonsuz haz üstüne haz alabilme niteliklerimizle eşit hale geldiğinde kişi kendiliğinden sevgiyi edinir, tıpkı kutsallığın gittikçe artması gibi.

Bu kesinlikle bizim elimizdedir yani inancın ıslahı. Bununla, O’nun sevgisinin ışığı kendiliğinden gelir, çünkü haz alma hissi kendi içinde verene şükran ve sevgi sunmaktır, tıpkı mum ve onun ışığı gibi, bu kadar basit.

2) Rabaş, Cilt 3, 940. Makale, Kalpteki Nokta

Tapınak yıkıldığı zaman, “Bana kutsal bir yer yapsınlar ve ben onların arasında oturacağım” diye yazılmıştır. Bu kalpteki noktaya işaret eder, Yaradan’ın ışığı için kutsal bir yer olmalıdır. Yazıldığı üzere “ve ben onların arasında oturacağım.” Bu nedenle kişi içinde Kutsallık için bir yer inşa etmeye gayret etmelidir ve bu yapı üst bolluğun girmesi için uygun olmalıdır, ihsan edenden alana akana bolluk denir. Ancak kurala göre, ihsan edenle alan arasında form eşitliği olmalıdır ve alan da anladığımız üzere ihsan etme niyetinde olmalıdır, tıpkı ihsan eden gibi.

Buna yapma koşulu denir, yazıldığı üzere; “bana kutsal bir yer yap,” bir yer yapmak, ışığın içinde değil kabın içinde vuku bulur, zira ışık Yaradan’a aittir, yalnız eylemler yaratılanlara aittir.

3) Baal HaSulam, Zohar’ın Tamamlanması İçin Bir Konuşma

Kişinin Yaradan’ına mutluluk ihsan etmek için maneviyat ve ıslahı çalışması akılda form eşitliğidir. Bunun nedeni Yaradan’ın Kendisini, O mevcut mu, varlıklarını gözetiyor mu ve benzer şüpheleri düşünmemesidir. Benzer şekilde, Yaradan’ın bunları düşünmediği açık iken form eşitliğini gerçekleştirmek isteyen kişi de bu şeyleri düşünmemelidir, zira bundan daha büyük form eşitsizliği yoktur. Dolayısıyla, bunları düşünen kişi elbette ki O’ndan ayrıdır ve asla form eşitliğini gerçekleştiremeyecektir.

Bilgelerimizin söylediği budur, “Tüm hareketlerinizin Yaradan için olmasına izin verin”, yani Yaradan’la birleşmek için. Birleşmenin amacını yüceltmeyen hiçbir şey yapmayın. Bunun anlamı, tüm hareketlerinizin ihsan etmek ve dostunuza faydalı olması demektir. O zaman, Yaradan’la form eşitliğini gerçekleştirirsiniz; zira O’nun tüm aksiyonları ihsan etmek ve başkalarına fayda sağlamak içindir, öyleyse sizin, tüm hareketleriniz sadece ihsan etmek ve başkalarına yarar sağlamak için olacaktır. Bu, tam bir bütünleşmedir.

4) Baal Hasulam, Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi

Bu şekilde kişi çalışmasını sevgi ve başkalarına ihsan olarak tamamlayıp, en yüksek noktaya gelirse, aynı zamanda Yaradan için sevgi ve ihsanı da tamamlamış olur. Bu aşamada ister başkalarına ister onu yapana memnuniyet vermek olsun, bu ikisi arasında fark yoktur.

5) Baal HaSulam, Şamati 19- “Manevi Çalışmada Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir?

Kişi her zaman kendisini incelemelidir. Çalışmasının amacı, Yaradan’ın kişinin yapmış olduğu her eylemden hoşnut olmasıdır. Çünkü kişi, form eşitliğini istemektedir. Buna, ”Tüm eylemlerin, Yaradan için olacaktır” denir. Yani kişi her ne yaparsa, Yaradan’ın hoşnut olmasını ister. Yazıldığı gibi: “Onu yapana memnuniyet getirmek.”

Aynı zamanda, kişinin kendisini alma arzusuyla da idare etmesine ihtiyaç vardır. Ve ona der ki: “Karar verdim ki; hiçbir haz almak istemiyorum. Çünkü sen, zevk istiyorsun. Bunun sebebi, senin arzun yüzünden, Yaradan’dan ayrı kalmaya zorlanıyor olmam. Zira form eşitsizliği ayrılığa ve Yaradan’dan uzaklığa sebep olur.”

Kişinin ümidi olmalıdır; alma arzusunun hâkimiyetinden kurtulamadığı için, daima yükseliş ve düşüşler içerisindedir. Bu yüzden, kişi Yaradan’ı bekler; Yaradan tarafından gözlerinin açılmasıyla ödüllendirilmek ve üstesinden gelecek güce sahip olmak ve sadece Yaradan’ın yararına çalışmak için. Şöyle yazılır: “Yaradan’dan tek bir şey talep ettim; hep O’nun peşinde olayım”. Bu, Kutsal Şehina’dır (Kutsallık). Ve kişi talep eder (Psalm 27:4): “Ömrümün tüm günlerinde, Yaradan’ın evinde barınabileyim.”

6) Zohar, İki Nokta, Madde 121

Bu dünyada tattığımız, Onun eşsiz ve benzersizliği ile çelişen şeyler bizi Yaradan’dan ayırır. Gene de bize emredildiği gibi Yaradan’ımızı memnun etmek için sevgi ile Tora ve Mitzvot için tüm ruhumuz ve gücümüzle çaba gösterdiğimiz zaman, bu ayırıcı güçlerin hiçbiri bizi, ruhumuzdan ve gücümüzden Yaradan sevgisini azaltarak etkileyemez. Aksine bu durumda, üstesinden geldiğimiz her çelişki, O’nun bilgeliğini edinmek için bir geçit haline gelir. Çünkü her çelişkide özel bir nitelik vardır, O’na erişmede özel bir dereceyi ifşa eden. Ve buna layık olanlar, karanlığı aydınlığa, acıyı tatlıya çevirmekle ödüllenirler. Ayrılığın tüm güçleri – aklın karanlığı ve bedenin acısı – yüce kademeleri edinmek için onlara geçit olur. Böylece karanlık, büyük bir ışık, acı ise tatlı olur.

Böylece, daha önce O’nun rehberliği yönetimindeki tüm ayırıcı güçler şimdi birlik olmaya dönüşürler ve tüm dünyayı erdeme göre yargılarlar.

7) Baal HaSulam, Şamati 19- “Manevi Çalışmada Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir?

Kişi alma arzusu ile yapacak işi olduğunda öfkeli olmamalı; bu, onun çalışmasını engeller. Eğer bedende alma arzusu yoksa, yani çalışmasında kişi Torah ve Mitzvot’u (sevap) yerine getirmesini sorgulamıyorsa, çalışmasını engellemiyorsa kişi elbette daha memnun olacaktır.

Ancak kişi manevi çalışmasında alma arzusunun engellerinin kendisine yukarıdan geldiğine inanmalıdır. Kişiye alma arzusunu keşfetmesi için yukarıdan güç verilir. Çünkü tam olarak alma arzusu uyandığı zaman onun çalışması için yer vardır.

Böylece alma arzusunu ihsan etmeye çevirmesine yardım etmesi için kişinin Yaradan ile yakın teması olur. Ve kişi bunun, kişinin O’na duasından Yaradan’ın memnuniyeti ölçüsünde onu yanına, form eşitliğine, alma arzusunun ihsan etmek için almak üzere iptal edilmesi denen Dvekut’a (bağa), çektiğine inanmalıdır. Yaradan bunun hakkında der ki: “Oğullarım beni yendi.” Bu ben size alma arzusunu verdim ve siz benden bunun yerine ihsan etme arzusunu talep ettiniz demektir.

8) Rabaş, İhsan Etmeye Dair

Bunun hakkında şöyle söylenmiştir, (Kiduşin, 30) “İnsanın eğilimi her gün onu yener ve onu öldürmeye bakar, şöyle söylendiği gibi, ‘Günahkar erdemliyi gözetler ve onu katletmeye bakar.’ Eğer ki Yaradan ona yardım etmez ise, kişi bunun üstesinden gelemez, şöyle söylendiği gibi, “Efendi kişiyi onun eline bırakmayacak.’” Bunun anlamı şudur, kişi öncelikle, Yaradan’ı memnun etmeyi amaçlayarak hareket edebilecek gücü olup olmadığına bakmalıdır. Böylece kendi başına buna erişecek gücü olmadığının farkına varır, bu kişi Tora ve Mitzvot’ta,  tek bir noktada, “onun içindeki ışık ıslah eder,” noktasında odaklanır ki bu onun Tora ve Mitzvot’tan istediği tek ödüldür. Başka bir deyişle, emeği için ödülü Yaradan’ın ona “ihsan etmek için güç,” vermesi olacaktır.

9) Rabaş, Makale 295, Yedinciyi Kutsayan Herkes – 1

Yaradan’a ihsan etmek istediği bir dereceye geldiğinde, yani o, Yapan’a memnuniyet vermek istediğinde, kişinin tüm endişesi Yaradan’ı memnun etmek olduğundan, Yaradan’a vermek için O’nun neye ihtiyacı olduğunu düşünmeye başlar. O zaman, dünyayı yaratmasının tek sebebinin O’ndan haz alınması olduğunu ve bundan fazlasına Yaratan’ın ihtiyacı olmadığını fark eder. Bu nedenle, Yaratan’ın bu isteğini izler ve hazları alır. O zaman, utanç ekmeği sorunu yoktur, çünkü haz almak istediği için haz almaz, ama Yaradan’a ihsan etmek istediği için alır. Sadece Yaradan’a ihsan etmek istediği dereceye ulaştığı zaman, Tzimtzum ondan kaldırılır ve dünyayı O’nun görkemiyle dolu görür.

10) Rabaş, Çalışmada, “Erdemlinin İyi İşleri Nesillerdir,” Nedir?

Yaradan’dan bize güç vermesini isteriz ki böylece tüm eylemlerimiz Sen’in için, Yaradan için olsun. Aksi halde, eğer sen bize yardım etmezsen, tüm elemlerimiz yalnız kendi menfaatimiz için olacaktır. Şöyledir, “aksi halde,” sözünün anlamı, “eğer Sen bize yardım etmezsen tüm eylemlerimiz yalnız kendimiz için, kendi yararımıza olacaktır zira bizim alma arzusunun üstesinden gelecek gücümüz yok. Bu yüzden, Sen’in için çalışabilmemiz için bize yardım et.”  Bu nedenle bize yardım etmek zorundasın. Buna “Sen’in rızan için,” denir, anlamı şudur, bunu yap, bize ihsan etmek için arzu ver. Aksi halde, mahvoluruz, kendimiz için alma arzusunun içinde kalırız.

DERS 2: Yaradan’ın Yüceliğinin (Hissiyatının) Eksikliği

1) Rabaş, Makale 13, Çalışmada “Kem Gözün Ekmeği” Ne Demektir?

Tora ve Mitzvot içindeki tüm çalışmamız, sürgünden yani “kendimiz için almaktan,” geri dönmektir ki böylece ihsan ederek Yaradan’ı memnun etmek için çalışabilelim. Yani Yaradan’a hizmet ettiğimizi ve Yaradan’ın yüceliğinden kaynaklanan sevgiyi hissetmek isteriz.

Aldığımız tüm keyfin Yaradan’ın hizmetinde olmaktan gelmesini isteriz, tek ödülümüzün bu olmasını isteriz. Bu hizmetin kendisinin ödül olduğunu hissetmek ve Yaradan’a hizmet etmekten daha büyük bir ödül olmadığını hissetmek isteriz.

2) Rabaş, Makale 24, Eksiğimiz Olan Temel Şey

Eksiğimiz olan temel şey ve çalışmak için yakıtımızın olmamasının nedeni; amacın öneminin eksik olmasıdır, yani verdiğimiz hizmeti takdir etmiyor, kime ihsan ettiğimizi bilmiyoruz. Yaradan’ın yüceliği bilgisinden yoksun olduğumuz için bu hizmeti vermekle ödüllendirilmekle ne kadar şanslı olduğumuzu anlayıp ne kadar mutlu olmamız gerektiğini bilmiyoruz; çünkü O’nun yüceliğini anlayabilmek için hiçbir şeye sahip değiliz. Buna “Şehina tozun içinde,” denir, Zohar’a göre anlamı; Yaradan’a ihsan etmenin bizim için önemi toz kadardır, bu nedenle de çalışmak için yakıtımız yoktur, zira bize mutluluk vermediğinde çalışmak için gücümüz yoktur. Ve kendi-sevgisinin aydınlattığı yerde beden, geçimini bundan edinir, ama ihsan etmek için çalışmadan beden hiçbir zevkin tadını almaz, bu kişiyi “yük altında iki büklüm olur” koşulunda zorlar. Ancak kişi önemli bir krala hizmet ettiğini hissettiği zaman bu böyle olmaz, kralın önemine göre, ona hizmet etmekten keyif ve zevk alır.  Böylece ilerlemek için kişi her defasında ona güç veren yakıtı alır, zira önemli bir krala hizmet ettiğini hissetmektedir.

3) Rabaş, Makale 21, Çalışmada “Sarhoş Adam Dua Etmemelidir,” Ne Demektir?

İhsan etmek için çalışmasına yakıt bulmak ve ödül almamak ve yalnız çalışmanın kendisi ödül olması için O’na inanmak gerekir, yani O’nun yüceliğine inanmak gerekir. Yaradan’ın yüceliğine inanmak için büyük bir çaba harcamalıyız. Yaradan’ın yüceliğine olan inanç olmaksızın, ihsan etmek için çalışma gücü olmaz. Tam olarak Yaradan’ın yüceliğini hissettiğinde, kişi ödül beklemeksizin çalışmaya hazır olur.

Daha doğrusu, çalışmanın kendisi ödüldür, zira yüce Kral’a hizmet etmek, bu hizmetin kendisi, Yaradan’ın gelip O’na hizmet etmesi için izin vermesi, kişi için dünyadaki her türlü hazineden daha değerlidir. Bu nedenle Yaradan’ın yüceliğini hissetme koşuluna nasıl geleceğimize odaklanmalıyız ve sonra her şey bu noktayı izler.

4) Rabaş, Kurtuluşumun Kudretli Kayası

Bu nedenle, dost sevgisi konusunda, gruptaki herkes, kendi arzusuna sahip olmanın yanı sıra, dostlardan arzu edinir. Bu, sadece dost sevgisi aracılığıyla elde edilebilen değerli bir kazançtır. Ancak, kişi kendisini incelemek, çalışmanın temelini incelemek için – çalışma ihsan etmek için mi yoksa almak için mi, hiçbir arzusu olmayan dostlar arasında olmamak için büyük bir çaba göstermelidir ve onların, gerçeğin yoluna, ihsan etme yoluna ulaşmak için bir şeyler yapıp yapmadığını görmelidir.

Sadece böyle bir grupta, dostlara ihsan etme arzusunu aşılamak mümkündür, yani kişi kendisinde eksik olan ihsan etme gücünü dostlarından alır ve nereye yürürse yürüsün, ona ihsan etme gücünü verebilecek insanların olduğu yeri arar.

Bu nedenle kişi herkesin ihsan etme gücüne susamış olduğu bir gruba geldiği zaman, herkes bu gücü diğer herkesten alır. Bu, kişinin içinde sahip olduğu küçük güce ilave olarak dışarıdan aldığı güç olarak düşünülür.

5) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır? (1987)

Dostların Yaradan’ın yüceliğini konuşması bir arzu uyandırır ve Yaradan önünde kendini iptal etme özlemi doğurur, çünkü Yaradan’la bağ kurma özlemi ve arzusu hisseder. Ayrıca şunu da hatırlamalıyız ki, dostların Yaradan’ın önemini ve yüceliğini takdir etmesi kadarıyla mantık ötesi gitmeliyiz, yani Yaradan’ın insanın hayal edebileceğinden çok daha yüce olduğunu anlamalıyız.

Şunu söylemeliyiz ki, mantık ötesi inanırız ki O dünyayı iyilikseverlikle yönetir ve eğer kişi Yaradan’ın sadece insanın iyiliğini dilediğine inanırsa, bu kişinin “Ve sen senin Tanrı’nın Efendisini tüm kalbinle ve ruhunla seveceksin,” ile ödüllendirilene kadar Yaradan’ı sevmesine sebep olur. Ve bu insanın dostlardan almaya ihtiyaç duyduğu şeydir.

6) Maor VaŞemeş, Paraşat Yitro

Kişi dostunun kendisinden daha çok Yaradan’a hizmet ettiğini gözünde canlandırmalıdır,  “kıskançlık bilgeliği arttırır”. Böylece, Yaradan çalışmasında giderekten daha güçleniriz. “Herkes dostunun gölgeliği ile yanar,” sözünün anlamı, şiddetli bir istekle, kıskançlıkla yanar. Dostunun gölgeliğinin daha büyük olduğunu görerek, içinde bir ateş yanar, ruhu, Yaradan çalışmasına doğru daha çok ateş alır ve Tanrısallıkta daha çok edinime erişir.

7) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır? (1987)

Herkes gruba yaşam ruhu ve umut verip, enerji aşılamalıdır. Bu nedenle, her bir dost kendine şunu söyleyebilmelidir, “Şimdi çalışmada temiz bir sayfa açıyorum.” Diğer bir deyişle gruba gelmeden önce Tanrı çalışmasının gelişiminde hayal kırıklığına uğramıştır, fakat şimdi grup onu yaşam ve umutla doldurmaktadır.

Bu nedenle grup vasıtasıyla güven kazanır ve üstesinden gelme gücü edinir, çünkü artık bütünlüğü elde edeceğini hisseder. Tüm düşüncelerinin -fethedilemeyecek yüksek bir dağla karşı karşıya ve bunun gerçekten de ürkütücü bir engel olduğu- şimdi önemli olmadığını görür. Tüm bunu grubun gücünden almıştır, çünkü her biri guruba cesaret ve yeni bir atmosfer ruhu aşılamıştır.

8) Rabaş – Toplantının Gündemi 2

“İnsanların çokluğundadır Kral’ın ihtişamı,” bu yazılana göre kolektifin sayısı fazla olunca, gücü daha etkilidir. Diğer bir deyişle, onlar Yaradan’ın önemine ve yüceliğine dair daha güçlü bir ortam oluştururlar. O anda, her kişinin bedeni hisseder ki kişi kutsallık için yapmayı dilediği her şeyi, yani Yaradan’a ihsan etmeyi, büyük bir kısmet olarak görmektedir, Kral’a hizmet etmekle ödüllendirilmiş insanlar arasında olmakla ona ayrıcalık tanınmıştır. O anda, kişinin yaptığı her küçük şey onu neşe ve zevkle doldurur. Şimdi Kral’a hizmet edecek bir şeyleri vardır.

Toplantı sırasında topluluk, Yaradan’ın yüceliğini düşüncelerinde önemsediği ölçüde, herkes kendi seviyesine göre Yaradan’ın önemini kendi içinde oluşturur. Dolayısıyla, kişi gün boyunca memnuniyet ve neşe içinde dolaşabilir.

9) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, İki Nokta, Madde 121

Tora ve Mitzot yoluyla, alma arzusunu kendi için almaktan ihsan etmek için almaya çevirmekle ödüllenmeden önce Yaradan’a açılan kapılar üzerinde güçlü kilitler vardır; bunların karşıt bir rolü vardır; bizleri Yaradan’dan uzağa sürmek. Bu nedenle ayrılığın gücüne “kilit” denir; çünkü bunlar kapılardan geçişi engeller ve bizi Yaradan’dan uzağa sürerler. Ama eğer bunların üstesinden gelirsek ve böylece O’nun sevgisini kalbimizde soğutarak bizi etki altına almazlarsa, kilitler kapılara, karanlık aydınlığa, acı tatlıya dönüşür.

10) Baal HaSulam, Şamati 33- Haman İle Kefaret Günlerinin Kuraları

Gerçekten de bilmemiz gereklidir ki, kişiye, sanki “İyi ve İyilik yapan” bir rehberliğe karşıt gibi görünen her şey sadece insanı, bu çelişkileri aşmak için Üst Işığı çekmeye zorlamak için vardır yoksa kişi bunların üstesinden gelemez. Bu durum, kişinin Dinim (yargı) demek olan çelişkiler var olduğunda, “Yaradan´ın Yüceliği“ koşulunu genişletmesidir. Bu demektir ki, bu çelişkiler, kişi onların üstesinden gelmek istediğinde, yalnızca Yaradan’ın Yüceliğini büyüterek, çözebilir. Bundan çıkan sonuç, Yaradan’ın yüceliğini çekmeye sebep olan tam da bu Dinim’dir.

11) Baal HaSulam, Şamati 53- Kısıtlama Meselesi

Dağ kelimesi (İbranicede: Har) düşünceler demektir (İbranice: Hirhurim). Yani Musa onları düşüncenin sonuna, anlayışa ve nedenine getirdi, olabilecek en alt dereceye. Ancak o zaman böyle bir koşulu kabul ettiler, içlerinde hiçbir tereddüt ve karşılık olmadan, sanki en büyük Gadlut derecesindelermiş gibi ve bundan mutluluk duyarak.

“Yaratan’a memnuniyetle hizmet edin” cümlesi bunu anlatmaktadır. Şöyle ki Gadlut zamanında, bizlere mutluluk duyacağımız bir iş veriyor demek alakasızdır, zira Gadlutdayken, mutluluk kendiliğinden gelir. Bunun yerine, mutlu olmaları için verilen iş onlara Katnut zamanında verilir, kendilerini Katnutta hissetmelerine rağmen bu aslında çok büyük bir çalışmadır.

Seviyenin esas kısmı budur denir, yani Katnut koşulunun anlaşılması. Anlayış sürekli olmalı ve Gadlut sadece bir eklemedir. Ayrıca, kişi ana bölüm için özlem duymalı, eklemeler için değil.

12) Rabaş, Makale 7, Çalışmada “İnsan” Nedir, “Hayvan” Nedir?

Kişi kendisi için değil, Yaradan hatırına çalışmak istediği zaman, yaptığı her şeyin Yaradan hatırı için değil, ama yalnız kendi menfaati için olduğunu görür. Bu durumda, hiçbir şeyinin olmadığını ve tamamen boş olduğunu hisseder ve bu boşluğu yalnız nar ile yani mantık ötesinde giderek doldurabilir, buna “Yaradan’ın yüceliği,” denir. Başka bir deyişle, Yaradan’dan ona mantık ötesinde Yaradan’ın yüceliğine inanmak için güç vermesini istemelidir. Şöyle ki, Yaradan’ın yüceliğini istemesi durumu, “Eğer beni Yaradan’ın yüceliğine ve büyüklüğüne eriştirmezsen, bu çalışmayı yapmaya razı olmayacağım.” diyor anlamına gelmez. Aksine Yaradan’dan, O’nun yüceliğine inanması için güç vermesini ister ki bununla şimdi içinde bulunduğu boşluğu doldursun. Bu durumda, eğer bu boşluk olmasaydı, yani eğer kişi Dvekut’a, yani “ihsan etmek için,” denen form eşitliğine erişme yolunda çaba göstermeseydi ama aksine genel halk gibi onların yaptıkları gibi yapmakla yetinseydi, bu insanlar gibi boşluk hissetmeyecek, Mitzvot ile dolu olacaktı. Ama özellikle ihsan etmeye erişmek isteyenler içlerinde boşluk hissederler ve Yaradan’ın yüceliğine ihtiyaç duyarlar. Bu boşluğu özellikle “Mitzva ile dolu,” denen yücelikle doldururlar, Yaradan’dan mantık ötesi gidebilmek için vermesini istedikleri güç kadar, buna “yücelik,” denir.

13) Rabaş, Makale 223, Çalışmaya Giriş

Kişi, Lo Lişma denen dereceye ulaştıktan sonra, harika bir şeyle ödüllendirilir. Yani, kişi kendisi için hiçbir endişesinin olmadığı, bunun yerine bütün hesaplamalarının ve düşüncelerinin gerçek olduğu, yüksek bir safhaya ulaşır.

Bu, kişinin niyetinin, gerçek realiteye göre, kendini tamamen iptal etmek olduğu anlamına gelir. Burada, yalnızca Kral’a hizmet etmesi gerektiğini düşünür. Çünkü, Kral’ın ihtişamını, büyüklüğünü ve önemini hisseder. Sonra, kendini unutur, yani kendisi hakkında endişe duymasına gerek yoktur, çünkü kişinin ‘kendi benliği’ ile ilgili görüşü, Yaradan’ın realitesini, ışığını hissettiğinde, bir mumun bir meşalenin önünde iptal olması gibi, iptal olmuştur. O zaman, kişi, Yaradan’ın memnuniyeti demek olan, Lişma yönündedir. Ve bütün isteği ve kaygısı, kendi varlığını, alma arzusunu, hiç hesaba katmadan, Yaradan’ı nasıl memnun edeceğiyle ilgilidir. O zaman kişi, “ihsan etmek için, ihsan etme” koşulundadır.

14) Baal HaSulam, Şamati 3- Manevi Edinim Meselesi

Dileyelim ki Yaratan’ın Işığını alıp O’nun yolundan ilerleyerek, O’na hizmet edebilme ve O’na mutluluk vererek Şehina’yı (Kutsallığı) yerden kaldırıp yüceltebilme koşuluna gelebiliriz. Dileyelim ki O’nunla Dvekut (bütünlük) ve O’nun yaratılanlarına ifşasına gelmeye layık oluruz.

DERS 3: Arvut

1) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Halahot Arev

Tora ve Mitzvot’u yerine getirmek yalnız Arvut yoluyla mümkün olur, bunun dışında mümkün değildir. Arvut’da herkes dostundan sorumlu olur ki bu Tora’yı yerine getirmenin özüdür, arzulanan şey birlik yoluyla olur. Bu nedenle Tora ve Mitzot’u üstelenmek isteyen kişi kendisini İsrail topluluğuna, büyük bir birlik içinde, dâhil etmelidir. Bu nedenle, Tora’nın edinilmesi sırasında onlar kesinlikle birbirlerinden sorumludurlar, zira kişi Tora’yı edinmek ister istemez, kendisini, arzusunu onlarla birleştirmek amacıyla diğerlerine tek ve bir olarak dâhil etmelidir. Ve kesinlikle her biri dostundan sorumludur, zira hepsi bir olduklarında önemlidirler. Ve tam da her biri dostundan sorumlu olduğu için ki birlik olurlar, bu yolla Tora’yı yerine getirebilirler, bu olmaksızın Tora’yı korumak mümkün değildir. Zira böylece sevgi ve birlik arzusu bakımından, her biri dostundan memnun kalır ve aralarında form eşitsizliği yoktur. Onunla yukarının arzusuyla birleşecekleri, tek bir arzuya dâhil olurlar, birliğin amacı budur.

2) Baal HaSulam – Sürüyü Toplama Vakti Değil

Kişi halktan kendisini soyutlamamalıdır ve Yaratan’a memnuniyeti getirmek için dahi kendisi için talepte bulunmamalıdır, ama yalnızca bütün halk için bunu yapmalıdır, bu halkın duasının gizemidir. Kişi halktan ayrılır ve özellikle kendi kişisel ruhu için talepte bulunursa, inşa edemez. Aksine, kendi ruhunun üzerinde bir hasara sebep olur, yazılmış olduğu üzere, ”Gururlu Olanların Hepsi”, nitekim halktan uzaklaşmak ancak bir gurur kisvesi içindeyken olur. Ona yazıklar olsun, çünkü kendi ruhu üzerinde hasara sebep oluyor. Çalışma esnasında, kişi yalnız başına dua ettiğinde dahi, arzusu dışında halktan ayrılır ve ruhuna zarar verir ve İsrail Topluluğu içerisinde bireysel talepler sayesinde herhangi bir birey için uyanış hiç gerçekleşmemiştir. Çünkü onlar kendilerini ayrı hissetmemişlerdir ve ayrılmayarak bu Mısır’dan çıkma arzusuna ilişkin güçleri onlar için müthiş bir destek olmuştur.  Bu nedenle, her birinin kendine has gücünü toparlayarak bir İsrail bütününe yönelerek, dualarda Yaradan’a her bir yakarışta ve çalışmada kişi kendisini İsrail bütününün köküne dâhil etmelidir.

3) Rabaş, Cilt 1, Makale 2, Dost Sevgisine Dair

Unutmamalıyız ki, grup diğerlerini sevme temeli üzerine kurulmuştur, dolayısıyla her üye, başkalarını sevme ve kendinden nefret etme koşulunu gruptan alır. Ve dostun kendisini iptal etmek ve başkalarını sevmek için gayret ettiğini görmek, herkesin diğer dostların niyetlerine entegre olmasına neden olur. Dolayısıyla, örneğin, eğer grup on üyeden oluşuyorsa, her biri kendini iptal etmeyi, kendinden nefret etmeyi ve başkalarını sevmeyi uygulamak için on güce sahip olur.

9) Noam Elimeleh – Likutey Şoşana

Kişi her zaman dostu için dua etmelidir, çünkü kendisi için dua etmesi çok etkili olmaz, nitekim ”kişi kendisini hapisten kurtaramaz”, fakat dostu çabucak onun yardımına gelir. Ve böylece, her biri dostu için dua etmeli, bu şekilde biri diğerine yardım ettiği zaman, her ikisine de yardım edilir. İşte bu yüzden şöyle denirdi, ”İsrail Arevim (sorumlu) biri diğeri için. ”Arevim”, hoş (tatlı) kelimesinden gelir, ”sesiniz hoş”ta olduğu gibi, çünkü her biri diğeri için ettiği dualar sayesinde birbirlerini tatlandırırlar ve bu nedenle onlara yardım edilmiş olur.

5) Rabi Menahem, Ahavat Şalom

”Dostu için dua eden kişi ilk olarak karşılığını alır” Yorum: Dostu için dua eden biri, ihsan etmeye ilişkin bir geçiş hattı haline dönüşür, dostuna ihsan eder ve onun içerisinden bolluk akar ve bu sebepten dolayı o ilk olarak karşılığını alır.

6) Rabaş – 40. Mektup

Ancak her biri bağış olarak değil, hediye için niyet ederse, en güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi.

Ve kişi dostunun sevgisini hissetmeye başladığında, yenilik hoşa gider kuralı gereği haz ve neşe içinde derhal uyanmaya başlar. Dostunun sevgisi onun için yeni bir şeydir, çünkü o zamana kadar kendi iyiliğini düşünen tek kişi kendisiydi. Fakat dostunun onunla ilgilendiğini keşfettiği an, bu onun içinde ölçülemez bir neşe uyandırır, insan sadece haz hissettiği yerde olmak istediğinden artık kendisiyle ilgilenmez. Ve dostuyla ilgilenerek, haz hissetmeye başladığından doğal olarak kendisini düşünmez.

7) Baal HaSulam, Arvut, Karşılıklı Sorumluluk, Madde 17

Arvut’tan (karşılıklı sorumluluk/garanti) tüm halk birbirinden sorumlu olduğunda bahsedilir. Zira ilmin ifşasından önce her birine tek tek “dostunu kendin gibi sev” kuralı olan başkalarını tam anlamıyla sevmeyi üzerlerine alıp almayacakları sorulmuştu (Madde 2 ve 3’te açıklandığı gibi burada detaylı inceleyin). Bunun anlamı şudur, halkın parçası olan her bir kişi ulusun her bir üyesine hizmet etmek ve onun için çalışmayı ve tüm ihtiyaçlarını karşılamayı en az kendi ihtiyaçlarını karşıladığı ölçüde üzerine yüklenir.

Tüm halk oybirliğiyle hemfikir olup “Yapacağız ve duyacağız” dedikten sonra halkın her bir üyesi, her bir diğer üyesinin hiçbir eksiği olmamasından sorumlu oldu. Sadece o zaman manevi edinime hak kazandılar, öncesinde değil.

Bu kolektif sorumluluk ile her bir üye kendi bedeninin ihtiyaçlarını karşılama endişesinden özgür kaldı ve “Dostunu kendin gibi sev” manevi kanununu yerine getirebilir ve sahip olduğu her şeyi ihtiyacı olan kişiye tam anlamıyla verebilir hale geldi, zira artık kendi bedeninin ihtiyaçlarını düşünmek zorunda değildi, çünkü etrafında onun ihtiyaçlarını karşılayacak altı yüz bin sadık dostunun olduğunu biliyordu.

8) Baal HaSulam – Arvut, Madde 17-18

Tüm İsrail halkı birbirinden sorumludur hem olumlu hem de olumsuz yönden. Olumlu taraftan, eğer her biri Bağı dostunun ihtiyaçlarıyla ilgilenip karşılayana dek korursa Manevi Çalışma ve Islahı tam anlamıyla yerine getirebilirler, yani Yaradan’a mutluluk getirebilirler (Madde 13). Olumsuz taraftan da eğer ulusun bir kısmı Bağı korumak istemezse ve kişisel-sevgiden zevk almayı seçerse ulusun geri kalan kısmının da içinden hiç çıkamayacakları bataklık ve alçak seviyede kalmalarına neden olurlar. Bu nedenle, Bağ birinin delik açtığı kayıktaki iki kişi olarak tanımlanır. Arkadaşı sorar, “Neden delik açıyorsun?”, diğeri yanıt verir “Sana ne, ben kendi altıma delik açıyorum senin altına değil.” Ve öteki şöyle yanıtlar, “Aptal! İkimiz birlikte boğulacağız!”

9) Rabaş, 42. Mektup

Yapmamız gereken Tora için hazırlık yapmak, şöyle yazdığı gibi, “Ve hepsi tek kalp tek adam olarak bir araya geldi.” Bu demektir ki, hepsinin tek bir amacı var, Yaradan’a yakınlaşmak.

Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız.

Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.

10) Rabaş, Makale 18, Tora’nın Alınışına Hazırlık Yapmak Nedir? (1987)

“Dağın eteğinde ayakta duracaklar.”

“Dağın ne olduğunu anlamalıyız, Har (Dağ) kelimesi Hirhurim (düşünceler) kelimesinden gelir, bu kişinin aklıdır. Akıldaki her şey “potansiyel” olarak kabul edilir. Daha sonra gerçek bir olaya dönüşür. Buna göre “Ve Efendi, aşağıya, Sina dağına, dağın tepesine indi,” sözünü insanın düşüncesi ve aklı diye yorumlayabiliriz, yani Yaradan tüm insanlara, insanın kalbindeki eğilimin, çocukluğundan itibaren kötü olduğunu bildirdi. Yaradan onlara potansiyel olanı yani dağın tepesini bildirdikten sonra, bu potansiyel gerçeğe genişledi. Bu nedenle, insanlar gerçekten bunu hissetmeye başladılar ve Tora’ya olan ihtiyacı hissettiler, yazıldığı üzere, “Kötü eğilimi yarattım; Tora’yı şifa olarak yarattım.” Gerçekten hissederek Tora’yı kabul etmek zorunda olduklarını söylediler, yani başka seçimleri yoktur, zira Tora’yı alırlarsa, haz ve sevinç duyacaklar, eğer almazlarsa burası onlara mezar olacaktır.

11) Rabaş, Cilt 1, Makale 21, Çalışmada Tora’nın Karanlıkta Verilmesi Ne Demektir?

Tora özellikle, alma arzusunun kendisine hâkim olduğunu fark etmiş durumda olanlara verilir, onlar karanlıkta ağlarlar, bu karanlık alma kabının hakimiyetidir, bunun üzerinde kısıtlama vardır, bu nedenle ışık orada parlamaz ve onların karanlıktan çıkaracak olan Tora’ya ihtiyaçları vardır. Tora’yı edinmenin gerekçesi ve ihtiyacı budur.

12) Rabaş, 18. Mektup

Kalbe konuşan Yaradan’ın sesini duyduğumuzda, her şey “Arınmaya gelen yardım alır,” sözündeki gibi gerçekleşir. Kutsal Zohar bunu şöyle yorumlar, kişi kutsal ruhtan yardım görür, yani kalp Yaradan’ın sesini duyar ve sonra özellikle kutsallığın sesi, yani ihsan etme arzusu tüm arzulara hükmeder. Ve doğal olarak aptallığa geri dönmez, yani bir daha günah işlemez, çünkü tüm alma arzusu ihsan arzusuna teslim olmuştur.

Bu sırada tüm iyilikler kalpte belirir, çünkü Şehina’nın haz doldurması için orada yer vardır ve sonra tat ve dostluk yayılıp insanın tüm organlarını kaplar.

Bu özellikle Yaradan’ın sesini duyduğunda olur. Tüm beden teslim olur ve kendini kutsallığa köleleştirir. Beden kutsallığa hizmet eden bir hizmetkâra dönüşür.

DERS 4: Antlaşma

1) Baal HaSulam, 2. Mektup

En önemli mesele “sevgi” denilen manevi bağ ile ilgili olarak bunu yapacağım, tıpkı şöyle yazıldığı gibi “Ve Sen bizi bir araya getireceksin, Kralımız, Sen’in yüce adına, Selah, gerçekte ve sevgide” ve ayrıca “O’nun halkını, İsrail’i, kim sevgiyle seçer.” Bu, senin de çok iyi bildiğin gibi Yaradan’ın önceden kalbinde gizlediği tüm sevgiyi, yarattığı varlıklarına ifşası, kurtuluşun başlangıcı ve ıslahın sonudur.

2) Rabaş – Bugün Ayakta Duruyorsunuz – 1

“Bugün ayakta duruyorsunuz, hepiniz” bize onların toplandığını, antlaşma yapmak için bir araya geldiklerini öğretir. “Hepiniz” sözünün anlamı; onların hepsinin “Arvut” antlaşmasını üzerlerine aldığını gösterir. Şunu sorarız; neden “hepiniz” diye çoğul olarak başlar ve sonra tekil “İsrail’in her biri” diye sona erer? “Hepsinin” niyeti “İsrail’deki her adamı” içerir; yani “İsrail’deki her adam” onların “hepsine” dâhil olmuştur. Yazıldığı üzere “ve insanlar bu dağın eteğinde kamp kurdular,” tek bir adam ve tek bir kalp olarak. Ve İsrail insanları, aralarında sevgi olduğu zaman, başaracaklar.

3) Baal HaSulam – 47. Mektup

Dolayısıyla, her şeye rağmen dostları sevmenin geçerliliğini sana hatırlatmama izin ver, çünkü var olmamız ve yaklaşan başarımızın ölçüsü buna bağlıdır.

Bu nedenle, tüm hayali yükümlülüklerden vazgeç ve kalbini, sizi gerçek anlamda birbirinize bağlayacak ve bir yapacak taktikleri bulmaya ve düşünmeye doğru yönlendir, böylece “Dostunu kendin gibi sev,” tam anlamıyla içinde gerçekleşir ve tüm günahları örtecek olan sevgi düşüncesiyle arınırsın. Bunu bende test et ve gerçek anlamda sevgiyle bağlanmaya başla ve sonra göreceksin ki, “damağın tat alacak” ve diğer insanlar senle beni ayıramayacak.

4) Rabaş, Cilt 3, Makale 738, Tuz Antlaşması

“Tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” bu tuz antlaşması meselesidir. Ve bu antlaşma mantık ötesidir, zira kişi dostundan iyi şeyler aldığı zaman, onlar bir antlaşma yapmalıdırlar.

Ve bu antlaşmayı yapma meselesi tam da her birinin diğerinden şikayetleri ve talepleri olduğu, öfke ve ayrılık olduğu zaman olmalıdır. Ve böylece yaptıkları bu antlaşma onlar arasında sevgi ve birliği korur. Ve kural şudur ki, ne zaman içlerinden biri diğerine zarar vermek isterse, ona aralarında yapmış oldukları antlaşma hatırlatılır.

Bu onları sevgi ve barışı korumaya zorunlu kılar ve “tüm adaklarınızla tuz da sunmalısınız,” sözünün anlamı budur, yani Yaradan’a doğru yaklaşma çalışması tuz antlaşması ile olmak zorundadır, bu her şeyin temelidir.

5) Rabaş – Kişi Her Zaman Evinin Kirişlerini Satmalı

Eğer bir toplum belirli kişilerden oluşuyorsa, bir araya geldikleri zaman orada mutlaka bu “grubu” kurmayı arzulayan biri olmalıdır. Böylece, bu insanların birbirleri için uygun olduklarını görerek onları seçer. Diğer bir deyişle, her birinin dost sevgisi kıvılcımı vardır, fakat bu kıvılcım her birinin içindeki sevginin ışığını tutuşturmaz. Bu nedenle kıvılcımların büyük bir ateş olması için birlik olmaya hemfikir olurlar.

Bu nedenle, kişi onları gizlice gözetlediği zaman, bunun üstesinden gelmeli ve demelidir ki; “Grup, başkalarını sevme yolunda yürümeleri gerektiğine hemfikir olanlardır.” Ve herkes dostlarını haklı çıkardığı zaman, tüm kıvılcımlar bir kez daha tutuşacak ve tekrar tek büyük bir alev olacaktır.

6) Rabaş, Makale 31, Çalışmada Antlaşma Yapmak Nedir? (1987)

Kişi kalıcı inanç ile ödüllenmediği sürece, yükselişler ve inişler olmak zorundadır. Buna göre, aralarındaki sevginin soğuduğu zamanlar olabilir. Bu nedenle, çalışmasının başında, kişi cennet krallığının yükünü üstüne almak üzere bir antlaşma yapar, böylece bedeni razı olsa da olmasa da Yaradan’ın hizmetkarı olmayı kabul eder, bunu hiçbir şekilde değiştirmemeyi üstlenir. Dahası, “Bir kere söz verdim, bundan dönmem, çalışmanın başında antlaşma yaptığım zamanki gibi bunu üstleneceğim ve mantık ötesinde gideceğim,” der.

7) Baal HaSulam – 2. Mektup

Dolayısıyla, sana aramızdaki sevginin soğuma korkusunu içinde uyandırmanı tavsiye edeceğim. Akıl bunu anlamayı reddetse de düşün, eğer sevgiyi artıracak bir taktik varsa ve kişi onu arttırmıyorsa, bu da düşüş olarak kabul edilir.

Bu tıpkı dostuna büyük bir hediye veren kişinin durumu gibidir. Eylem sırasında kalbindeki sevgi, eylemden sonra kalbinde geride kalan sevgiden farklıdır. Daha ziyade, sevginin bereketi tamamıyla kaybolana kadar gittikçe küçülür. Bu nedenle, hediyeyi veren kendinde bunu her gün yenilemek için bir taktik bulmak zorundadır.

Tüm çalışmamız budur—her geçen gün aramızdaki sevgiyi göstermek, tıpkı almak gibi, yani akla pek çok ilave yaparak artırmak ve çoğaltmak, ta ki şimdinin bereketi gerçek bir hediye gibi duyularımıza dokunana kadar. Bu zamanı geldiğinde kullanılacak büyük taktikler gerektirir.

8) Rabaş, 2. Cilt, 24. Mektup

Bu, Yaradan’ın sevgisinin farkındalığını bu yolla korumak zorunda olduğunuzun, tüm gün ve gece, gün veya gece aşamasını hissettiğinizde, daima tetikte olmanız gerektiğinin size yukarıdan bildirilmesinin sebebidir.

Yaradan’a şöyle deriz, “Seninkiler hem gün hem gece.” Bu nedenle, gece de gecenin karanlığı da insanın iyiliği için Yaradan’dan gelir, şöyle yazdığı gibi: “Günden güne konuşmayı ifade eder ve geceden geceye bilgiyi tanımlar”

Öyle anlaşılıyor ki, alevler kendi kendine yükselene kadar dostların kalplerini uyandırmalısınız, atalarımızın bununla ilgili şöyle söylediği gibi, “Mumları yaktığın zaman.” Bununla Yaradan’ın sevgisinin üzerinizde uyanması ile ödüllendirilmiş olursunuz.

9) Baal HaSulam, 18. Mektup

Sabah ilk iş uyanır uyanmaz O’nla Dvekut’un anını kutsamalı ve aklına boş bir düşünce gelmesin diye yirmi-dört saat boyunca kalbini Yaradan’a açmalı ve bunu doğa üzeri ya da imkansız görmemelidir.

Aslında demir ayırımı yapan doğanın imajıdır ve kişi hissettiği doğanın ayrımını iptal etmeli ve önce bu ayrımların O’ndan gelmediğine inanmalıdır. Sonra kendi doğal arzusunun üzerinde olsa da kalbinin derinliklerinden dua etmelidir.

Bilin ki daima, formlar Keduşa’dan olmadığı zaman bile size engel olur ve hatırladığınız anda da dururlar. Bütün gücünüzle kalbinizi açın böylece Yardan O’nla Dvekut’u engelleyenlerden sizi korur. Aşamalı olarak kalbiniz Yaradan’a alışarak genişler ve O’na tutunmaya özlem duyar ve Tanrı’nın arzusu sizin tarafınızdan yerine getirilmiş olur.

10) Rabaş, Çalışmada Barış Nedir?

“Işığın avantajı karanlığın içindedir.” Başka bir deyişle, eğer ışığın yoksunluğu ve ışığa olan ihtiyaç yoksa ışığı edinmek imkansızdır. Bu nedenle, kişi, içindeki dünya milletleri Yaradan’a karşı geldiğini ve içindeki İsrail’e düşman olanlara tahammül edemediğini gördüğü zaman Tanrısını kıskanır ve düşüşlerine aldırmaz. Elinden geleni yapar ve Yaradan’a içindeki günahkarları yenmekte, ona yardım etmesi için yakarır. Böylece üstesinden gelir ve mücadeleden kaçmaz. O zaman, Yaradan ona antlaşmayı verir. Bu şöyledir, kendisi ve Yaradan arasında barış olacağına dair, kişi Yaradan’dan hediye olarak ihsan etme kabını alarak, O’nunla bir antlaşma yapar. Bu, sünnet derisi yerine “alma arzusu denen Klipa (kabuk) olarak kabul edilen anlaşmadır. İhsan etme kabını Yaradan verir ve onlar bununla bir antlaşma yani barış yaparlar.

11) Zohar – Aharei Mot, 66

Ve sizler, burada olan dostlar, sizler bağlılık ve sevgi içindesiniz, bundan böyle, Yaradan sizden hoşnut olana ve size barış ve huzur verene kadar birbirinizden ayrılmayacaksınız. Ve sizin erdeminizle dünyada barış olacak. Bu sözlerin anlamı şudur; “Kardeşlerimin ve dostlarımın hatırına ‘Barış sizin üzerinizde olsun’ derim.”

DERS 5: Bir Geçiş (Dönüşüm) Durumu

1) Likutey Moharan, Madde:5

Herkes demelidir ki: Tüm dünya yalnız benim için yaratıldı (Sanhedrin 37). Bunun sonucu olarak, tüm dünya benim için yaratıldığından onu ıslah etmek yoksunluklarını gidermek ve onun için dua etmek için her an onu gözlemlemeli ve sorgulamalıyım.

2) Degel Mahaneh Efraim, BeŞalah

Yaradan’a gerçekten hizmet etmek isteyen biri, kendini tüm yaratılanlara dâhil etmeli, kendini tüm ruhlarla birleştirmeli, kendini onlara dâhil etmeli ve onunla birlikte olmalıdır. Yani, kendiniz için sadece, Şehina’yı birleştirmek için gerekli olan şeyleri bırakmalısınız. Bu, yakınlığı ve birçok insanı gerektirir, çünkü ne kadar çok insan Yaradan’a hizmet ederse, Şehina’nın ışığı onlara o kadar çok görünür. Bu sebepten ötürü, kişi kendini, tüm insanlara ve tüm yaratılışa dâhil etmelidir ve her şeyi kendi köklerine, Şehina’nın ıslahına yükseltmelidir.

3) Baal HaSulam, Arvut, 20

Ancak, dünyanın ıslahının sonu tüm insanları Yaradan’ın amacına getirmekle olacak, şöyle yazılmıştır: “Ve hükümdar tüm yeryüzünün Kralı olacak, o günde Hükümdar Bir ve O’nun adı Bir olacak”. Metinler de şöyle belirtilir “o günde” ve öncesinde değil.

4) Likutey Halahot, Kokunun ve Duanın Kutsanması, 4. Kural

Kolektifin dünyaları ile Yaradan’ınki arasında bir ortalama vardır. Bu İsrail’in ruhudur, kökü çok yücedir ve gerçekte kutsallığın bir parçasıdır. Bu kolektifin dünyaları ile Yaradan’ı bağlayan bir geçiş alanıdır. Onunla bolluk ve bereket tüm dünyalara yayılır. Bu nedenle her şey İsrail’e bağlıdır.

5) Rav Kuk, İsrail’in Amacı ve Milliyeti

Yaradan’ın hizmeti İsrail’e verildi, onun amacı, eğer İsrail halkı yükselmezse yükselemeyecek olan tüm insanlığı yükseltmektir, öyle ki kutsanma onun içinde kendini gösterecek ve bunun karşılığında, o tüm dünyanın kutsanmasını sağlayabilecektir.

6) Sfat Emet, Şemot, Paraşat Yitro

Tora’nın gücüyle, İsrail halkı dünyanın ıslahından sorumlu oldular. Ve onlara şöyle söylendi, “tüm yeryüzü Bana aittir ve sen benim için rahipler ulusu ve kutsal bir halk olacaksın.” Gerçekten de her şey İsrail oğullarına bağlıdır.

7) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk), Madde 28

Şöyle diyor, “Dolayısıyla şimdi, Sesime kulak verirseniz ve Sözümü tutarsanız,” yani, size burada söylediğime söz verin, tüm insanlar içinde benim hazinem olacağınıza. Siz, benim hazinem olacaksınız ve bedenin arınma ve temizlenme kıvılcımları sizden tüm insanlara ve tüm dünya uluslarına geçecek, zira dünya ulusları henüz buna hazır değiller. Her halükârda, şimdi bir ulusla başlamam gerekiyor ki tüm uluslara çare olsun. Ve bu yüzden şöyle bitiriyor, “zira tüm yeryüzü benimdir,” yani, yeryüzünün tüm insanları bana aittir, sizin gibi ve bana tutunmak kaderlerinde vardır.

Ancak şimdi, hâlâ bu görevi yerine getiremezken, erdemli insanlara ihtiyacım var. Ve eğer tüm uluslara çare olmaya karar verirseniz, size “bana inananların krallığı olun” diye emrediyorum.

8) Baal HaSulam, Arvut 20

Kendisini ve tüm bu dünyadaki tüm insanları Tora ve Mitzvot yoluyla vasıflandırmak, başkalarını sevme ulvi görevini üstlenecek kadar geliştirmek İsrail ulusuna bağlıdır, bu Yaratılışın amacıdır, O’nunla Dvekut’tur.

9) Baal HaSulam, Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi

İsrail ulusu bir “geçiş, dönüşümdür.”  Bunun anlamı şudur, İsrail Tora ve Mitzvot’u yerine getirerek kendini arındırdığı ölçüde bu güçlerini diğer uluslara da geçirirler.

10) Maor VaŞemeş – Devarim

Biliyoruz temel olan şey bağ kurmak, sevgi ve dostlar arsındaki gerçek şefkattir, bu tam bir kurtuluşa ve Dinim’in hafiflemesine neden olur. Böylece sevgi, tatlılık ve dostlukla bir araya gelip toplanabilirsiniz. Böylece tüm Dinim af olur ve Rahamim ile hafifler ve bu bağ ile tam bir merhamet ve Hassadim ortaya çıkar.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
18 - 0,115