Temmuz 1982
Zohar’da (VaEthanan, Madde 35), “Ve her ikisinin de gözleri açıldı” ayeti hakkında, şöyle yazılmıştır, “Gelecekte, ‘Ve Ben körleri, onların bilmediği bir yola yönlendireceğim… çünkü Yaradan, bilge olmayan gözleri açmaya mukadderdir, böylece onlar yüksek bilgeliği görüp bu dünyada elde edemediklerini elde edecekler, böylece Efendilerini bilecekler.’ diye yazılmıştır”
Yeşaya 42’de şöyle yazılmıştır, “Sağırlar işitecek, körler bacak ve görecek. Benim hizmetkârımdan başka kör veya gönderdiğim elçim gibi sağır kim olabilir? Huzur içinde olan kadar kör ve Yaradan’ın hizmetkârı kadar kör olan kim var?”
Bunu anlamalıyız. Yaradan’ın yalnızca kör hizmetkârları ve sağır elçileri mi var? O, Kendisi için kusursuz insanları seçemez miydi?
Sulam’da [Zohar Üzerine Merdiven yorumu] birçok yerde açıklandığı gibi, Yaradan çalışması yolunda, hakikat yolunda, her zaman iki zıt vardır. Ayrıca burada, Yaradan’ın elçisi olabilecek kişinin, iftira duymak istemediği için, tamamen “sağır” olduğunu yorumlamalıyız. Kişi Lişma’da [O’nun rızası için] çalışmak istediğinde, beden ona her türlü argümanla direnir ve kişi, bedenin ona söylediklerini duymuyormuş gibi yapar.
Bundan, kişinin her zaman bütünlük içinde olabileceği sonucu çıkar, zira kişinin derecesinden düşmesinin nedeni, ödül almak için çalışmamaya dair, bedenin attığı iftiraları dinlemesindendir. Bundan, kişinin her zaman bütünlük içinde olabileceği sonucu çıkar.
Öte yandan, kişi “kör” olduğunu anlamalıdır yani Tora’da gözlerinin açılması yoktur, zira Tora’nın tamamı Yaradan’ın isimleridir, ancak kişi yine de göremez.
O zaman, kişi “Tora’nın ışığı için eksiklikler” olarak adlandırılan, Kelim’e [kaplara] sahip olur, zira bütün Tora ondan gizlendiği için, kendinin eksik ve kör olduğunu hisseder. Kişi kesinlikle Yaradan’ın hizmetkârı olabilir yani Yaradan, kişinin gözlerini O’nun Tora’sında [yasasında] açacaktır, şöyle yazıldığı gibi “Senin Tora’nda gözlerimizi aç.”
Ancak, gözleri, Tora’nın ışığına mühürlü olduğu için kör olan pek çok insan olduğunu ve henüz herhangi birinin gözlerinin açılması ile ödüllendirilmediğini görüyoruz. Bilgelerimiz bunun hakkında şöyle demişlerdir: “Kör, ölü kadar önemlidir; fakir, ölü kadar önemlidir; oğlu olmayan kişi ölü kadar önemlidir.”
Bu demektir ki, kişi kör olduğunu hissettiğinde kendini “ölü” olarak kabul ederse yani bununla bilgide fakirleştiğini, oğula sahip olmayan olarak yorumlanan Tora’da hiç bir anlayışa sahip olmadığını hissederse, kişi kendini ölü olarak kabul eder, ki gözleri Tora’dan mühürlendiği için hayattan haz almaz. Yine de kişi, “Yaradan’ın bir hizmetkârı” olarak adlandırılır, yazıldığı gibi “Yaradan’ın hizmetkârı kadar kördür” ve kişi, gözlerinin Tora’ya açılması ile ödüllendirilir.
“Sağırlar işitecektir” sözlerinin anlamı da budur. Bunun anlamı şudur ki, daha sonra kişi, Tora’nın ışığıyla ödüllendirildiğinde, öncesinde sağır olan ve ihsan etmek için çalışmakla ilgili bedeninin iftiralarını duymak istemeyen kişi, daha sonra işitir ve şuna uyar: “Ve siz Efendiniz Tanrı’nızı tüm kalbinizle seveceksiniz.” yani her iki eğiliminizle, zira “Yaradan insanın yollarını arzuladığında, kişinin düşmanları bile onunla barışır.” O zaman beden de Yaradan çalışması ile hem fikir olur.