e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Kabala Kütüphanesi > Kongre Materyalleri > Dünya Kabala Kongresi 2020 – Hayatın Köküne Bağlanmak

Dünya Kabala Kongresi 2020 – Hayatın Köküne Bağlanmak

Dünya Kabala Kongresi 2020 – Hayatın Köküne Bağlanmak

(Orijinal Metinler)

Bu materyal kongreye hazırlık derslerinde kullanılmıştır.

DERS 1: Burada Toplandık

1) Rabaş, Makale 10, Kişinin Reenkarne Olmamak İçin Ulaşması Gereken Derece Nedir?

Bilmeliyiz ki, tüm ruhlar, Bilgi Ağacının günahından dolayı, ruhu 600.000 parçaya bölünen Adam Harişon’un ruhundan uzanır. Bu demektir ki, Adam Harişon’un Cennet Bahçesinde sahip olduğu Kutsal Zohar’ın Zihara Ila’a (üst parlaklık) dediği bu tek ışık, sayısız parçaya bölünmüştür.

2) Baal HaSulam, 4. Mektup

Tanrı’nın kutsandığı yere gitmemen ve ruhundan düşen tüm o zayıf organları toplayıp tek bir beden haline getirmemen haricinde hiçbir eksikliğin yok.

3) Rabaş, Dost Sevgisi – 1

“Ve adam ona sordu,’ Ne arıyorsun?’”, yani, “Sana nasıl yardım edebilirim?” “Ve o şöyle dedi: ‘Kardeşlerimi arıyorum.’” Kardeşlerimle yani dost sevgisinin olduğu bir grupla beraber, Yaradan’ın evine giden yolu çıkabileceğim. Bu yola, “ihsan etme yolu” denir ve bu yol, doğamıza aykırıdır. Bunu gerçekleştirebilmek için, herkesin dostuna yardım edebileceği, dost sevgisinden başka bir yol yoktur. “Ve adam şöyle dedi: ‘Bu yüzden ayrıldılar.’” Ve Raşi, bunu, onlar kendilerini kardeşlikten ayırdılar yani seninle bağ kurmak istemiyorlar olarak yorumlar. Bu, sonuçta, İsrail’in Mısır’a sürgününe neden oldu. Ve Mısır’dan çıkmak için, dost sevgisinde olmak isteyen bir gruba girmeyi görev edinmeliyiz ve bu sayede Mısır’dan çıkmak ve Tora’yı almakla ödüllendirilebiliriz.

4) Rabaş, Toplumun Amacı 1

Burada toplanma sebebimiz budur-her birimizin Yaradan’a ihsan etme ruhunu izlediği bir toplum kurmak. Yaradan’a ihsan etmeyi başarmak için, “başkalarını sevmek” denilen insana ihsan etmek ile başlamalıyız. Ve başkalarını sevmek, kişinin yalnızca kendisini iptal etmesiyle mümkün olur. Bu nedenle, bir taraftan, her insan kendini düşük hissetmeli, diğer taraftan Yaradan’ın bize, her birimizin tek bir hedefinin olduğu, kutsallığın (Şehina’nın) aramızda olmasını hedeflediğimiz bir toplumda bulunma şansı verdiği için gurur duymalıyız.

5) Rabaş, Dost Sevgisi 2

Her birinin gruba katılması ve onun önünde kendilerini iptal etmeleriyle, tek bir beden haline gelirler. Örneğin, eğer o bedende on kişi varsa, o zaman, tek bir kişinin sahip olduğundan on kat daha fazla güce sahip olur. Ancak, bir koşul vardır: Bir araya geldikleri zaman, her biri, kendini sevmeyi iptal etmek amacı için bir araya geldiğini düşünmelidir. Bu demektir ki şimdi kendi alma arzusunu nasıl tatmin edeceğini düşünmeyecek, fakat mümkün olduğunca sadece diğerlerini sevmeyi düşünecektir. “İhsan etme arzusu” olarak adlandırılan bu yeni niteliği edinme arzusu ve ihtiyacını elde etmenin tek yolu, budur. Ve kişi, dost sevgisinden Yaradan sevgisine ulaşabilir, yani Yaradan’a memnuniyet vermek isteyebilir.

6) Rabaş, Dost Sevgisi İhtiyacı

Dostlarla birleşmede özel bir güç vardır. Aralarındaki birlik sebebiyle düşünceler ve fikirler birinden diğerine geçtiğinden, her biri bir diğerinin gücüyle kaynaşır ve bununla gruptaki herkes tüm grubun gücüne sahip olur. Bu sebeple, her insan bir birey olsa da tüm grubun gücüne sahip olur.

7) Maor VaŞemeş, Paraşat Vayehi

Toplantının temel amacı herkesin tek ve bir olarak birleşmesidir ve böylece hepsinin talebi tek bir amaca yönelir – Yaradan’ı ifşa etmek: “Her onluda Şehina barınır.” Ve eğer on taneden fazla iseler, kesinlikle Şehina’nın daha büyük bir ifşaatı olacaktır. Her biri kendini dostuna dâhil eder ve ona kendini eyer ve dostu da ona; ta ki hepsi kendini eğip sıfırlayana kadar. Böylece, topluluğun amacı bu olduğu için bundan sonra doğal olarak, Yaradan onları kendi yakınına çeker ve onların arasında oturur, tüm kurtuluş ve kutsamalar onlara açılır. Ve büyük Hasadim (merhamet) ifşa olur ve İsrail topluluğuna çekilir.

8) Rabaş, Kendin İçin Bir Öğretmen Yap ve Kendine Bir Dost Satın Al -2

O insanların, dost sevgisiyle uğraşan tek bir grup olarak birleşmeye hemfikir olmalarındaki neden, her birinin düşüncelerini birleştirebilecek tek bir arzuya sahip olduklarını hissetmeleridir ki böylece başkalarını sevme gücünü edinebilsinler. Meşhur bir atasözü vardır, “Yüzleri farklı olduğu gibi, görüşleri de farklıdır.” Bu nedenle, bir grup olmak için aralarında birleşmeyi kabul edenler, başkalarını sevme çalışmasının gerekliliğinin farkında olma hissiyatında, aralarında büyük bir mesafe olmadığını anlamışlardır. Dolayısıyla, her biri diğerleri adına ödün verebilecek ve bunun etrafında birleşebilecektir. Fakat diğer insanlar, başkalarını sevme çalışmasının gerekliliğine dair hiçbir anlayışa sahip değildir, bu yüzden, onlarla birleşemezler.

9) Rabaş, Toplantının Gündemi -2

“Kral’ın ihtişamı insanların çokluğundadır,” bu yazılana göre kolektifin sayısı arttıkça, kolektifin gücü daha etkili olur. Diğer bir deyişle, Yaradan’ın önemine ve yüceliğine dair daha güçlü bir ortam oluştururlar. O anda, her birinin bedeni, kutsallık için yapmayı dilediği her şeyi yani Yaradan’a ihsan etmeyi, büyük bir kısmet olarak kabul ettiğini, Kral’a hizmet etmekle ödüllendirilmiş insanlar arasında olma ayrıcalığına sahip olduğunu hisseder. O anda, kişinin yaptığı her küçük şey, onu, şimdi Kral’a hizmet edecek bir şeylere sahip olmanın neşe ve zevkiyle doldurur.

10) Likutey Halahot, Sinagogun Kuralları, 1

Ruhların yükselmesinin koşulu, tüm ruhların bir olarak birleşmesidir, zira bu Kutsallığa yükselmenin yolu budur, çünkü Kutsallık birdir. Bu nedenle ruhun koşulu olan dua tamamen ruhlar arasındaki birliğe dayanır. Bu nedenle de kişi önce “dostunu kendin gibi sev” koşulunu edinmelidir, çünkü onun için, barış koşuluna erişmeden yani İsrail’in tüm ruhları ile bağ kurmadan önce dua etmesi mümkün değildir. Bu nedenle duaların çoğu tek başına değil toplu olarak edilir, hiç kimse kendini ayrı koylasın diye, çünkü bu Kutsallığa karşıt olur. Kutsal bir topluluğun içinde bir olmak için birleşmeliyiz. Toplu duanın temeli budur ve özellikle ruhların birleştiği sinagogda yapıldığı zaman buna tam bir duadır denir.

DERS 2: O’ndan Başkası Yok

1) Baal HaSulam, Zohar Kitabı’na Giriş, Madde 39

Yaradan’ın yaratmış olduğu yaratılış için arzuladığı amaç, O’nun varlıklarına ihsan etmesidir, böylece varlıklar O’nun doğruluğunu ve yüceliğini ve onlar için hazırlamış olduğu tüm haz ve mutluluğu alacaklar.

2) Baal HaSulam, TES, İçsel Yansıma, Madde 8

Tüm gerçeklik, Elyonim ve Tahtonim son ıslahta nihai durumda tek ve birdir, tek bir düşünceden doğmuş ve yaratılmıştır. Bu tek düşünce tüm işleyişi yapar, tüm işleyişlerin özüdür, tüm işlerin özüdür. Kendi başına tam bir mükemmelliktir ve ardından koşulan ödül budur.

3) Baal HaSulam, Ohr Bahir, Ohr Yaşar, Ohr Hozer

O yüceliği ile, aşağıdakilerin O’nun aydınlığını her şeye rağmen fark edebilecekleri bir taktik icat etti. Bilgeler bu taktiği “karanlık,” diye adlandırdılar, “ve karanlığı yarattı,” ve “gel ve karanlığı gör,” sözlerinde olduğu gibi. Bu ışığın engellenmesi ve bizim onu zayıfça algılamamızdır ve böylece biz bunu karanlık olarak algılarız ki bu ışığın algılanmasının güvenilir nedenidir. Bu şu sözlerin anlamıdır, “ışığın üstünlüğü karanlığın içindedir,” yani bizim aydınlığı algılamamız tamamen karanlığın içinde olur.

4) Rabaş – 76. Mektup

Bilinir ki, “Tüm dünya O’nun ihtişamıyla doludur.” Bu her insanın inanması gereken şeydir, şöyle yazdığı gibi “Ben yeri ve göğü doldururum.” Ancak Yaradan, seçim şansımız olması ve O’nu görmememiz için gizliliği yarattı, böylece sonrasında inanç için —Yaradan’ın “tüm dünyaları doldurduğuna ve tüm dünyaları kapladığına” inanmak—bir yer olur. Kişi Tora ve Mitzvot’a bağlandığında Yaradan ona kendini ifşa eder ve kişi Yaradan’ın dünyanın yöneticisi olduğunu görür. Böylece insan ona hükmedecek kralı yaratır. Bu demektir ki, kişi Yaradan’ı dünyanın yöneticisi olarak hisseder ve bu insanın Yaradan’ı kendi üzerinde kral yapması olarak kabul edilir.

5) Zohar, Zohar Kitabına Giriş, Gelinin Gecesi, Madde 138

Yaradan’dan üstü örtülmüş kötülük görmemesi bir kuraldır. Bu nedenle kişi kendini kötü hissettiğinde, Yaradan’ın ona yol gösterdiğini inkâr eder ve yüksek Operatör aynı ölçüde ondan gizlenmiştir. Bu, dünyadaki en büyük cezadır. Böylece O’nun yol göstericiliği ile ilişkili olarak iyi ve kötü algısı beraberinde ödül ve ceza algısını da getirir. Yaradan’a olan inancından ayrılmamak için çaba gösteren, Yukarının takdirinden kötü bir tat alsa bile ödüllendirilir. Ve eğer çaba göstermezse, Yaradan’a olan inancından ayrıldığı için cezalandırılacaktır.

6) Baal HaSulam, Zohar’ın Tamamlanması İçin Bir Konuşma

Yaradan’ın Kendisini düşünmez, O mevcut mu, Varlıklarını gözetiyor mu ve benzer şüphelere düşmez.  Benzer şekilde, Yaradan’ın bunları düşünmediği açık iken form eşitliğini gerçekleştirmek isteyen kişi de bu şeyleri düşünmemelidir, zira bundan daha büyük form eşitsizliği yoktur. Dolayısıyla, bunları düşünen kişi elbette ki O’ndan ayrıdır ve asla form eşitliğini gerçekleştiremeyecektir. Bilgelerimizin söylediği budur, “Tüm hareketlerinizin Yaradan için olsun”, yani Yaradan’la Dvekut için. Dvekut amacını yüceltmeyen hiçbir şey yapmayın. Bunun anlamı, tüm hareketlerinizin ihsan etmek ve dostunuza faydalı olması demektir. O zaman, Yaradan’la form eşitliğini gerçekleştirirsiniz; zira O’nun tüm aksiyonları ihsan etmek ve başkalarına fayda sağlamak içindir, öyleyse sizin, tüm hareketleriniz sadece ihsan etmek ve başkalarına yarar sağlamak için olacaktır. Bu, tam bir bütünleşmedir (Dvekut’tur).

7) Rabaş, Makale 3, Gerçeğin Ve İnancın Anlamı (1985)

Bize mantık ötesi inanç yolu verilmiştir, yani hislerimizi ve aklımızı dikkate almayıp, şunu söylemeliyiz, “Onların gören gözleri yok. Onların duyan kulakları yok.” Daha ziyade inanmalıyız ki, Yaradan bizim için iyi olanı bilir. O, olduğum aşamamı hissetmemi ister ve ben kendimi nasıl hissettiğimle ilgilenmem, çünkü ihsan etmek için çalışmak isterim.

Dolayısıyla temel şey şudur ki, Yaradan için çalışmam gerek. Çalışmamda bütünlük olmadığını hissetmeme rağmen, yine de üst olanın Kabında, yani üst olanın perspektifinden ben kesinlikle bütünüm, yazıldığı üzere, “İstenmeyen (dışlanmış) kişi, O’nun için dışlanmış değildir.”

8) Baal HaSulam, Şamati 33- Haman İle Kefaret Günlerinin Hisseleri

Gerçekten de bilmemiz gereklidir ki, kişiye, sanki “İyi ve İyilik yapan” bir rehberliğe karşıt gibi görünen her şey sadece insanı, bu çelişkileri aşmak için Üst Işığı çekmeye zorlamak için vardır; aksi halde kişi bunların üstesinden gelemez. Bu durum, kişinin Dinim (yargı) demek olan çelişkiler var olduğunda, “Yaradan´ın Yüceliği” koşulunu genişletmesidir. Bu demektir ki, bu çelişkiler, kişi onların üstesinden gelmek istediğinde, yalnızca Yaradan’ın Yüceliğini büyüterek, çözebilir. Bundan çıkan sonuç, Yaradan’ın yüceliğini çekmeye sebep olan, Dinim’dir (yargılamalardır).

9) Baal HaSulam, Şamati 19- “Manevi Çalışmada Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir

Ancak kişi manevi çalışmasında alma arzusunun engellerinin kendisine yukarıdan geldiğine inanmalıdır. Kişiye alma arzusunu keşfetmesi için yukarıdan güç verilir. Çünkü tam olarak alma arzusu uyandığı zaman onun çalışması için yer vardır. Böylece alma arzusunu ihsan etmeye çevirmesine yardım etmesi için kişinin Yaradan ile yakın teması olur. Ve kişi bunun, kişinin O’na duasından Yaradan’ın memnuniyeti ölçüsünde onu yanına, form eşitliği, alma arzusunun ihsan etmek için almak üzere iptal edilmesi denen Dvekut’a (bağa), çektiğine inanmalıdır. Yaradan bunun hakkında der ki: “Oğullarım beni yendi.” Bu ben size alma arzusunu verdim ve siz benden bunun yerine ihsan etme arzusunu talep ettiniz demektir.

10) Zohar, İki Nokta, Madde 121

Bu dünyada tattığımız, Onun eşsiz ve benzersizliği ile çelişen şeyler bizi Yaradan’dan ayırır. Gene de, bize emredildiği gibi Yaradan’ımızı memnun etmek için sevgi ile Tora ve Mitzvot için tüm ruhumuz ve gücümüzle çaba gösterdiğimiz zaman, bu ayırıcı güçlerin hiçbiri bizi, ruhumuzdan ve gücümüzden Yaradan sevgisini azaltarak etkileyemez. Aksine bu durumda, üstesinden geldiğimiz her çelişki O’nun bilgeliğini edinmek için bir geçit haline gelir. Çünkü her çelişkide özel bir nitelik vardır, O’na erişmede özel bir dereceyi ifşa eden. Ve buna layık olanlar, karanlığı aydınlığa, acıyı tatlıya çevirmekle ödüllenirler. Ayrılığın tüm güçleri – aklın karanlığı ve bedenin acısı – yüce kademeleri edinmek için onlara geçit olur. Böylece karanlık, büyük bir ışık, acı ise tatlı olur. Böylece, daha önce O’nun rehberliği yönetimindeki tüm ayırıcı güçler şimdi birlik olmaya dönüşürler ve tüm dünyayı erdeme göre yargılarlar.

11) Baal HaSulam, 18. Mektup

Sabah ilk iş uyanır uyanmaz O’nla Dvekut’un anını kutsamalı ve aklına boş bir düşünce gelmesin diye yirmi-dört saat boyunca kalbini Yaradan’a açmalı ve bunu doğa üzeri ya da imkânsız görmemelidir. Aslında demirden ayırımı yapan doğanın imajıdır ve kişi hissettiği doğanın ayrımını iptal etmeli ve önce bu ayrımların O’ndan gelmediğine inanmalıdır. Sonra kendi doğal arzusunun üzerinde olsa da kalbinin derinliklerinden dua etmelidir. Bilin ki daima, formlar Keduşa’dan olmadığı zaman bile size engel olur ve hatırladığınız anda da dururlar. Bütün gücünüzle kalbinizi açın böylece Yardan O’nla Dvekut’u engelleyenlerden sizi korur. Aşamalı olarak kalbiniz Yaradan’a alışarak genişler ve O’na tutunmaya özlem duyar ve Tanrı’nın arzusu sizin tarafınızdan yerine getirilmiş olur.

DERS 3: Karşılıklı Sorumluluk

1) Baal HaSulam, Zohar’ın Tamamlanması İçin Bir Konuşma

Beden organlarıyla birlikte birdir. Bedenin tümü her bir organıyla ilgili düşünceler ve hisler değiş tokuş eder. Örneğin, eğer tüm beden belli bir organın ona hizmet etmesi ve onu memnun etmesi gerektiğini düşünürse o organ anında bu düşünceyi bilir ve düşünülen hazzı sağlar. Ayrıca, bir organ içinde bulunduğu yerin dar olduğunu düşünüp hissediyorsa bedenin geri kalan kısmı bu düşünce ve hissi anında bilir ve onu rahat bir yere taşır. Bununla beraber, eğer bir organ bedenden kesilirse iki ayrı organ olurlar; bedenin geri kalanı ayrılmış olan organın ihtiyaçlarını artık bilemez ve organ da bedenin yararına olan düşünceleri bilip ona hizmet edemez. Ancak, bir doktor gelip organı bedene önceki gibi tekrar birleştirirse organ yeniden bedenin geri kalanının düşüncelerini ve ihtiyaçlarını bilir ve bedenin geri kalanı da bir kez daha organın ihtiyaçlarını bilir.

2) Likutey Halahot, Hoşen Mişpat, Halahot Arev

Tora ve Mitzvot’u yerine getirmek yalnız Arvut yoluyla mümkün olur, bunun dışında mümkün değildir. Arvut’da herkes dostundan sorumlu olur ki bu Tora’yı yerine getirmenin özüdür ve bu birlik yoluyla olur.

3) Baal HaSulam, Sürüyü Toplamanın Zamanı Değil

Kişi kendisini toplumdan ayırmamalı ve Yaradan’ı memnun etmek için bile olsa kendisi için talepte bulunmamalı yalnız tüm toplum için talep etmeli. Toplumdan ayrılan ve özel olarak yalnız kendi ruhu için talepte bulunan, ruhunu inşa edemez. Tam tersine ruhuna zarar verir. … Böylece herkes tüm gücünü tüm İsrail’de, çalışmada Yaradan’a yapılan tüm dualar için toplar ve kendisini tüm İsrail’in köküne dâhil eder.

4) Rabaş, Makale 2, Dost Sevgisine Dair (1984)

Her üye, başkalarını sevme ve kendinden nefret etme koşulunu gruptan alır. Ve dostun kendisini iptal etmek ve başkalarını sevmek için gayret ettiğini görmek, herkesin diğer dostların niyetlerine entegre olmasına neden olur. Dolayısıyla, örneğin, eğer grup on üyeden oluşuyorsa, her biri kendini iptal etmeyi, kendinden nefret etmeyi ve başkalarını sevmeyi uygulamak için on güce sahip olur.

5) Rabaş, Makale 2, Dost Sevgisine Dair (1984)

Kişi kalbindeki sevgiyi dostlarına karşı açığa çıkardığında, onları uyandırır ve böylece onlar da dost sevgisini hisseder. Bundaki fayda şudur ki, herkesin sevgi gücü diğer herkese entegre olduğundan, dost sevgisini daha güçlü olarak uygulama fırsatını elde ederler. Bunun faydası şudur; kişi dost sevgisini daha büyük bir kuvvetle uygulama gücüne sahip olur, çünkü herkesin dost sevgisi gücü diğerlerininkine entegre olmuştur.

6) Rabaş, Makal 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır (1988)

Herkes, gruba yaşam ruhu ve umut verip, enerji aşılamalıdır. Bu nedenle, her bir dost kendine şunu söyleyebilmelidir, “Şimdi çalışmada temiz bir sayfa açıyorum.” Diğer bir deyişle gruba gelmeden önce Tanrı çalışmasının gelişiminde hayal kırıklığına uğramıştır fakat şimdi grup onu yaşam ve umutla doldurmaktadır. Bu nedenle grup vasıtasıyla güven kazanır ve üstesinden gelme gücü edinir çünkü artık bütünlüğü elde edeceğini hisseder.

7) Rabaş, 24. Mektup

Gündüz ve gece, gündüz aşamasını da gece aşamasını da hissettiğinizde, daima tetikte olmalısınız. Öyle ki, alevler kendi kendine yükselene kadar dostların kalplerini uyandırmalısın, atalarımızın bununla ilgili şöyle söylediği gibi, “Mumları yaktığın zaman.” Bununla Yaradan’ın sevgisinin farkındalığı ile ödüllendirilmiş olursunuz.

8) Naom Elimeleh, Likutey Şoşana

Kişi daima dostu için dua etmelidir, çünkü “kişi kendisini hapisten kurtaramadığı” için kendisi için dua etmesi pek işe yaramaz, dostu çabucak onun yardımına gelmelidir. Ve böylece, herkes dostu için dua eder, bu yolla biri diğerine yardım eder ve her ikisi de yardım görür. Bu nedenle İsrail birbirinden (İsrail Aravim) sorumludur denmiştir. Aravim kelimesi hoş, tatlı kelimesinden gelir, çünkü onlar birbirleri için ettikleri dualarla birbirlerini tatlandırırlar ve böylece onlara yardım edilir. Duada önemli olan düşüncedir, zira düşünce ile kişinin duası kolayca kabul görür.

9) Rabaş, 40. Mektup

En güçlü olanların bile kalplerinin yıpranması pahasına, her ikisi de kalbinin duvarlarından sıcaklık yayar ve bu sıcaklık bir sevgi giysisi oluşturana kadar sevginin kıvılcımlarını ateşler. Sonra, her ikisi bir battaniye ile örtülmüş olur, yani tek sevgi her ikisini de örter ve sarar, tıpkı Dvekut’un (birleşme) ikiyi bir olarak birleştirmesi gibi. Ve kişi dostunun sevgisini hissetmeye başladığında, yenilik hoşa gider kuralı gereği haz ve neşe içinde derhal uyanmaya başlar. Dostunun sevgisi onun için yeni bir şeydir, çünkü o zamana kadar kendi iyiliğini düşünen tek kişi kendisiydi. Fakat dostunun onunla ilgilendiğini keşfettiği an, bu onun içinde ölçülemez bir neşe uyandırır, insan sadece haz hissettiği yerde olmak istediğinden artık kendisiyle ilgilenmez. Ve dostuyla ilgilenerek, haz hissetmeye başladığından doğal olarak kendisini düşünmez.

10) Baal HaSulam – Matan Tora, Madde 16

Eğer, altı yüz bin adam kendi ihtiyaçları için uğraşmayı bırakır ve dostlarının hiçbir eksiği olmaması dışında bir şeye endişelenmezse, dahası bunu büyük bir sevgi, tüm kalp ve ruhları ile yaparlarsa, yani “Dostunu kendin gibi sev” Mitzva’sını gerçek anlamıyla yerine getirirse, o zaman hiç şüphesiz o ulusun hiçbir üyesi kendi iyiliğini düşünmek zorunda kalmayacaktır. … Sonuçta yanında altı yüz bin kişi hiçbir ihtiyacının eksik kalmaması için yanında yer alırken kişi neden kendi varlığını sürdürebilmek üzerine endişelensin ki. Dolayısıyla, ulusun tüm üyeleri hemfikir olur olmaz Tora onlara derhal verilir, çünkü artık onu yerine getirebilirler.

11) Rabbi Nachman of Breslov, Likutey Halachot [Assorted Rules], Hoshen Mishpat, “Rules of the Guarantor”

Onlar Tora’yı edinmek ister istemez, kendilerini, tek ve bir olarak birbirlerine dâhil etmelidir. O zaman, kesinlikle her biri dostundan sorumlu olur, zira hepsi bir oldukları için önemlidirler. Zira böylece sevgi ve birlik arzusu bakımından, her biri dostundan memnun kalır ve aralarında form eşitsizliği yoktur. Onunla yukarının arzusuyla birleşecekleri, tek bir arzuya dâhil olurlar, birliğin amacı budur.

DERS 4: Yalnız Onlu Yoluyla Yaradan’a Doğru

1) Baal HaSulam, 600.000 Ruh

Dünyada gerçekten tek bir ruh vardır. Bu aynı ruh tüm İsrail oğullarında mevcuttur, tıpkı Adam HaRishon’da olduğu gibi; her birinde tam ve tamamdır. Kesilip bölünemez, bu dünyevi şeylere ait bir özelliktir. Ancak, 600.000 ruh ve ruh kıvılcımı dediğimizde bu sanki her insan bedeninin gücüyle bölünmüş gibidir.

2) Baal HaSulam, 600.000 Ruh

Bu sebeple dünyasal bedende iki anlayış vardır: İlk anlayışta kişi ruhunu tekil bir organ olarak hisseder ve bunun tüm İsrail olduğunu anlamaz. Bu gerçek bir kusurdur; bundan dolayı da yukarıda söz edilene neden olur. İkinci anlayışta İsrail ruhunun gerçek ışığı insana tüm aydınlatma gücüyle değil, yalnızca kişinin kendini kolektife döndürüp, ruhunu arındırdığı ölçüde kısmi olarak parlar. Bedenin tam ıslahının işareti, kişi ruhunun İsrail’in bütününde, onların her birinde var olduğunu hissetmesidir, böylece kendisini birey olarak hissetmez, kişi diğerlerine bağımlıdır. O zaman tamdır, kusursuzdur ve ruhu tam gücüyle üzerinde parlar, tıpkı Adam HaRişon’da olduğu gibi.

3) Rabaş, Makale 31, Yenika ve İbur Meselesi (1986)

Yaradan çalışmasının giriş kapısı, Ibur (gebelik) aşamasıdır, yani kişi kendi “benliğini” iptal eder ve annesinin rahmine Ibur olarak girer. Bu şekilde Malhut denilen almak için almak arzusu olan kendini-sevmeyi iptal eder ve Bina denilen ihsan etme kapları aşamasına girer. Kişi inanmalıdır ki, doğmadan, yani ruhu bedene girmeden önce Yaradan’a yapışıktır ve şimdi geriye dönmek, düşüşünden önce olduğu gibi ona yapışmak için büyük özlem duymaktadır, buna İbur, yani insanın tamamen kendini iptal etmesi denir.

4) Rabaş, Makale 28, Topluluk On Kişiden Az Olmaz (1986)

Bilgelerimizin söylediği gibi (Sanhedrin, 39); ‘Her onluda, Şehina vardır.’ Malhut’a ‘onuncu’ dendiği bilinir. Yukarıdan bolluğu alan, onuncu Sefira olan, alıcı Kli’ye de ‘Sefira Malhut’ dendiği bilinir. Ona ‘alma arzusu’ denir ve tüm yaratılmışlar ondan uzanır. Bu sebeple, bir topluluk on kişiden az olmaz, çünkü maddesel dallar, üst köklerden uzanır. Bu nedenle, ‘On Sefirot’u olmayan ışık yoktur’ kuralına göre, maddesellikte de üst derecelerdeki gibi, orada on adam olmadığı sürece, bir topluluk önemli sayılmaz.

5) Rabaş, Makale 1, Toplumun Amacı 2 (1984)

İnsanın kendini iptal etmeden, Yaradan’la Dvekut (tutunmak) elde etmesi, yani form eşitliğine gelmesi mümkün değildir.İnsanın yaratılma amacının gerçekleşmesini engelleyen “kötü eğilim” dediğimiz alma arzusunu iptal etmek için beraberce çalışıp büyük bir güç oluşturacak bir topluluğa ihtiyaç duyarız.Bu nedenle, grup bu amacı başarmaları gerektiğine oy birliğiyle hemfikir olan bireylerden oluşmalıdır. Sonra, herkes herkese entegre olduğundan, her biri kendine karşı mücadele edebilecek tek büyük bir güç haline gelir. Bu nedenle her biri amacı başarmak için büyük bir arzu oluşturur. Birbirine entegre olmak için, herkes diğerlerinin önünde kendini iptal etmelidir. Bu, her birinin dostlarının hatalarını değil, onların erdemliğini görmesiyle başarılabilir. Fakat dostlarından biraz daha yüksek olduğunu düşünen kişi, artık onlarla birleşemez.

6) Maor VaŞemeş, Paraşat Ekev

En önemli şey, herkesin kendisini tamamen sıfırlamasıdır, kendisini dostlarının arasında erdemli diye saymamalı ve tamamen sıfırlamalıdır. Tam bir ünite olan her onlunun içinde Şehina’nin oturduğu bilinir. Ve tam bir ünite baş, kollar, bacaklar ve topuklardan yapılmıştır. Buna göre herkes kendisini kutsal toplum içindeki “bir hiç” olarak gördüğü zaman -diğerleri baş ve beden ve üst parçalar olurken- bu kişi topluluğun topuğu addedilir. Ve herkes kendisinin bu şekilde olduğunu düşünür ve onların eylemleri bolluk, bereketin ve dünyadaki tüm iyiliğin kapılarını açar. Tam olarak bu (bolluk ve iyilik) kendisini başka bir şey değil ama yalnız topuk olarak kabul edenden yayılır.

7) Rabaş, Makale 30, Dostlar Meclisinde Ne Aranmalıdır (1988)

Dostunun önünde, neden kendini eğmek zorundadır? Cevap şudur; kişi, Yaradan’la “form eşitliği” denilen, Dvekut’u (birleşme) başarmak ister, yani kendi menfaatini düşünmemelidir. Öyleyse dostun önünde eğilmek, neden zor bir şeydir? Bunun nedeni şudur; kendi değerini iptal etmesi gerekmektedir ve yaşamak istediği tüm hayat, yalnız başkalarının yararına çalışmak için olan becerisini göz önüne almaktır, bu, başkalarını sevmek ile başlayan, insan ve insan arasındakinden, Yaradan sevgisine doğrudur. Dahası, mantığıyla, onu sevmek zorunda olanların, dostları olduğunu düşündüğünden mantığın üstesinden gelip, mantık ötesi giderek, her şeyi kendisi için değil başkaları için yaptığını ve “Kendim için yaşamak değerli değil,” diyebileceği bir yeri vardır.

8) Rabaş, Makale 38, Çalışmada Kutsama Kabının Dolu olması Ne Demektir (1990)

Kişi gözleri kapalı, mantık ötesinde, bilgelerin sözlerine inanarak yürüyebilir ve yolun sonuna erişebilir. Buna ana karnındaki dönem denir, zira kişinin ağzı yoktur. Ana karnındaki, “en küçük ve en kısıtlı olan Malhut durumu ve buna Ibur denir ve (Evra) günah işlemek ve yargılamak sözcüklerinde gelir. Zira kişi gözleri kapalı, mantık ötesinde yürümek zorundadır, beden buna karşı çıkar ve bu nedenle de kişi sürekli bunun üstesinden gelmek zorundadır ve buna günah, gazap, zorluk denir. Çünkü daima Yukarıdakinin huzurunda kendini eğerek ve Yukarıdakinin ona ne isterse yapmasına kendini bırakarak yürümek zor bir iştir. Buna Ibur (cenin) denir, mümkün olan en küçük (Katnut) kısıtlamadır.

9) Rabaş – 42. Mektup

Şöyle yazılmıştır; “Ve hepsi tek kalp tek adam olarak bir araya geldi.” Bu demektir ki, hepsinin tek bir amacı var, Yaradan’a yakınlaşmak. Atalarımızın “Yüzleri birbirine benzemediğinden, düşünceleri de birbirine benzemez,” demesi üzerine, tek kalp, tek adam nasıl olur anlamak zorundayız. Cevap: Eğer her biri yalnızca kendisiyle ilgili dersek, birbirlerine benzemedikleri için tek adam olmaları mümkün değildir. Ancak, kendilerini iptal eder ve yalnızca Yaradan adına endişe duyarlarsa, bireysellikleri iptal olduğundan ve tek bir otorite altına girdiklerinden, bireysel düşünceleri olmaz.

10) Rabaş, 65. Mektup

Kişi, Yaradan’ın ona, O’nun önünde iptal olma arzusu vermesi, yani kendi otoritesi altında hiç arzu kalmaması ve içindeki tüm arzunun sadece Yaradan’a yönelik olması için dua eder. Bir kez tam iptale karar verdiğinde, Yaradan’dan bunu başarması için yardım ister. Bu demektir ki, aklı ve arzusu Yaradan önünde iptal olmaya hemfikir olmasa da Yaradan’a O’nun önünde iptal olmak için dua etmelidir. Buna “tam dua” denir, yani kendisi için bir şey istemeden Yaradan’ın ona tam bir arzu vermesini ister ve daima erdemlik içinde kalmak için Yaradan’a yakarır.

11) Rabaş – 8. Mektup

Bir kez bu giysiyi talep ettiğimde sevginin kıvılcımları içimde ışıldamaya başlar. Kalbim dostlarla birleşmeye özlem duyar ve bana öyle gelir ki, gözlerim dostlarımı görüyor, kulaklarım onların sesini duyuyor, ağzım sevgi ve neşe içinde onlarla konuşuyor, eller kavuşuyor, ayaklar daireler çiziyor ve dünyasal sınırlarımın ötesine geçiyorum. Dostlarım ve benim aramdaki geniş uzaklığı unutuyorum ve aramızda birkaç mil toprak uzanmıyor artık. Bu tıpkı dostlarımın kalbimin tam içinde durup, neler olduğunu görmeleri gibi ve ben dostlarıma karşı yaptığım küçük eylemlerden dolayı utanıyorum. Sonra dünyasal kaplardan çıkıyorum ve bana öyle geliyor ki dostlarım ve benim haricimde dünyada başka bir gerçeklik yok. Bundan sonra, “ben” iptal oluyor ve onlarla kaynaşıyorum ta ki dostlarımın haricinde dünyada hiçbir gerçekliğin olmadığını hissedene kadar.

DERS 5: Dostunu Kendin Gibi Sev – Nefretten Sevgiye

1) Baal HaSulam, Dünyada Barış

İyi veya kötü, realitedeki her şeyin ve dünyadaki en zararlı şeyin bile, var olmaya hakkı vardır ve dünyadan sökülüp atılmamalı, yok edilmemelidir. Sadece, onu iyileştirmeli ve yenilemeliyiz

2) Zohar, Tetsaveh, Madde 86

Dahası, Tora’nın sözleri yalnız orada yerleşir, çünkü şu karanlıktan çıkıp gelen dışında ışık yoktur. Çünkü bu taraf teslim olduğu zaman, Yaradan yükselir ve zaferi büyür. Ayrıca, Yaradan’ın çalışması yalnız karanlıktan dolayıdır, kötünün içinde olandan başka iyi yoktur. Her şeyin mükemmelliğinde iyi ve kötü beraber olduğu için ve kötü iyiyi terk ettiği için. Ve kötülükten çıkan dışında iyilik yoktur. Ve bu iyilikte, Yaradan’ın zaferi artar ve bu işin tamamıdır.

3) Likutey Halahot, Kural 4

Canlılığın temeli birliktir, tüm ayrılıkları birliğin kaynağında birleştirmektir. Bu nedenle, “Dostunu kendin gibi seveceksin,” Tora’da yüce ve önemli bir kuraldır, birlik ve barış yoluyla bütünleşmek birliğin ve barışın özüdür ve tüm yaratılışın ıslahıdır, orada farklı görüşte olan kişiler sevgi, birlik ve barış içinde bütünleşirler.

4) Rabaş, Makale 8, Kendin İçin Bir Öğretmen Yap ve Kendine Bir Dost Satın Al 2 (1985)

Yukarıda bahsedilene göre, o insanların dost sevgisiyle uğraşan tek bir grup olarak birleşmeye hemfikir olmalarındaki neden, her birinin düşüncelerini birleştirebilecek bir arzuya sahip olduklarını hissetmeleridir ki böylece başkalarını sevme gücünü edinirler. Meşhur bir atasözü vardır: “Yüzleri farklı olduğu gibi, görüşleri de farklı.” Bu nedenle, bir grup olmak için aralarında hemfikir olan kişiler, başkalarını sevme çalışmanın gerekliliğiyle ilgili olarak aralarında büyük bir fark olmadığını anlamışlardır. Dolayısıyla, her biri diğerleri adına ödün verebilir ve bunun etrafında birleşebilirler.

5) Rabaş, 5. Mektup

Bu konudaki görüşüm şudur ki, dost sevgisiyle ilgili olarak daha çok çalışmalısın. Dvekut (birleşme) olmadan, kalıcı bir sevgi imkânsızdır, yani ikiniz sıkı bağlarla bağlanmalısınız. Ve bu ancak eğer sen içsel ruhuna yerleşmiş “kendini-sevme” denilen kıyafetlenmeyi “çıkarmaya” çalışırsan gerçekleşir, sadece bu kıyafetlenme iki noktayı ayırır. Fakat eğer düz yolda gidersek, birbirini reddeden iki çizgi olarak gördüğümüz bu iki nokta, her iki çizgiyi de içeren orta çizgi olur.

6) Rabaş, Makale 30, Meclisinde Ne Aranmalıdır (1988)

Başkalarını sevmeye dayanan dost sevgisi ki bununla Yaradan sevgisi edinilir, normalinde dost sevgisi olarak bilinen şeyin zıttıdır. Diğer bir deyişle dost sevgisi dostlarım beni sevecek demek değildir. Daha ziyade bu dostlarımı sevmek zorunda olan benim demektir. Bu sebeple dostun onu kötülemesi ve nefret etmesi fark etmez. Onun yerine başkalarını sevmeyi başarmak isteyen kişinin, bir diğerini sevmenin ıslahına ihtiyacı vardır. Dolayısıyla, kişi çaba sarf edip dostunu olumlu yargılarsa, kişinin gösterdiği çaba “aşağıdan uyandırılma” denilen Segula’dır (çare/güç/erdemlilik), bununla kişiye istisnasız tüm dostları sevebilmesi için yukarıdan güç verilir.

7) Zohar, Aherei Mot, Madde 65

“Kardeşlerin de bir arada birlik içinde yaşaması ne güzel ve ne hoştur.” Bunlar dostlardır, bir arada ayrılmaksızın otururlar. Başta, onlar savaş yapan ve birbirini öldürmek isteyen insanlar gibidirler. Sonra kardeşçe sevgi koşuluna gelirler. Yaradan onlar hakkında ne der? “Kardeşlerin de bir arada birlik içinde yaşaması ne güzel ve ne hoştur.” “De” kelimesi Şehina’nın da onlarla birlikte oluşuna işaret eder. Dahası, Yaradan onların sözlerini dinler ve onlardan hoşnut ve memnundur.

8) Baal HaSulam, 5. Mektup

Gerçekten seviniyorum, ancak gizli olan bozukluk ümitsiz bir durum ve onun yüzeye çıkması büyük bir kurtuluş olduğundan, henüz ortaya çıkmamış ama çıkması gereken bozukluklardan dolayı da üzüntü duyuyorum. Kural şudur ki, kişi sahip olmadığı bir şeyi veremez. Ve eğer şimdi ortaya çıkıyorsa, hiç şüphe yoktur ki gizli olanla değil onunla başlamamız için oradadır. Bu yüzden deliklerinden çıktıkları zaman mutlu oluyorum, çünkü gözlerini onlara dikersen hepsi bir kemik yığınına dönüşür.

9) Rabaş, Makale 22, Tüm Tora Tek Bir Kutsal İsimdir (1985)

Bu dünyadaki her üstesinden gelmeye “Yaradan’ın hizmetinde yürümek” denir, zira her kuruş büyük bir miktara eklenir. Her defasında üstesinden gelir ve bolluk ve bereketi edinen bir Kli haline gelmek için gereken miktara belli ölçüde ekleme yaparız. Üstesinden gelmek demek, alma kabından bir parçayı alıp ihsan etme kabına eklemek demektir. Bu üzerine Aviut (kalınlık, alma arzusu) koymamız gereken Masah (perde) gibidir. Eğer kişinin alma arzusu yoksa üzerine Masah koyacağı bir şeyi de yoktur. Bu nedenle, kötü eğilim bize yabancı düşünceler getirdiğinde, bu düşünceleri almak ve mantık ötesi yükselmek zamanıdır. Bu, kişinin her şeyi ruhunun arzusuyla yapacağı bir şeydir. Şimdi kişi bu hizmetten geri çevrildiğini söylememelidir. Aksine yukarıdan kendisine düşünceler ve arzular verildiğini ve böylece bunları Keduşa’ya (Kutsallığa) almak için yer olduğunu söylemelidir.

10) Zohar, İki Nokta, Madde 121

Bu dünyada tattığımız, Onun eşsiz ve benzersizliği ile çelişen şeyler bizi Yaradan’dan ayırır. Gene de, bize emredildiği gibi Yaradan’ımızı memnun etmek için sevgi ile Tora ve Mitzvot için tüm ruhumuz ve gücümüzle çaba gösterdiğimiz zaman, bu ayırıcı güçlerin hiçbiri bizi, ruhumuzdan ve gücümüzden Yaradan sevgisini azaltarak etkileyemez. Aksine bu durumda, üstesinden geldiğimiz her çelişki O’nun bilgeliğini edinmek için bir geçit haline gelir. Çünkü her çelişkide özel bir nitelik vardır, O’na erişmede özel bir dereceyi ifşa eden. Ve buna layık olanlar, karanlığı aydınlığa, acıyı tatlıya çevirmekle ödüllenirler. Ayrılığın tüm güçleri – aklın karanlığı ve bedenin acısı – yüce kademeleri edinmek için onlara geçit olur. Böylece karanlık, büyük bir ışık, acı ise tatlı olur. Böylece, daha önce O’nun rehberliği yönetimindeki tüm ayırıcı güçler şimdi birlik olmaya dönüşürler ve tüm dünyayı erdeme göre yargılarlar. .

11) Likutey Tora, Nitzavim 44b

Antlaşma yapmak yoluyla, onların sevgisi sonsuz olacak ve asla zayıflamayacaktır. Hiçbir engel onları ayırmayacaktır, zira onların arasında güçlü ve sarsılmaz bir bağ vardır ve onları kalpten harika bir düğümle bağlar, bu aklın ve mantığın ötesindedir. Her ne kadar akıl ve mantık bu sevgiyi bitirmek veya nefrete yol açmak istese de gene de bu anlaşmayı yaptıkları için, onların sevgisi sonsuza kadar var olacaktır. Bu sevgi, bu sarsılmaz bağ tüm suçları örtecektir, zira onlar tek bir beden gibi bağlanmanın anlaşmasını yapmışlardır. Kişi nasıl kendini sevmekten vaz geçemez ise, dostunu sevmekten de vaz geçmeyecektir.

DERS 6: Oğullarım Beni Yendi

1) Rabaş, 8. Mektup

Günün sonunda, onlar, belli bir yerde, belli bir liderin yönetimi altında olmak için bir araya gelen bir grup insandır. Bu küçük topluluk insanüstü bir cesaretle onlara karşı olanlara göğüs geriyor. Gerçekte bu grup güçlü bir ruha sahip cesur insanlar ve bir adım bile geri çekilmemeye kararlılar. Birinci sınıf savaşçılar, kanlarının son damlasına kadar eğilimleriyle savaş halindeler ve tek arzuları O’nun adının zaferi için savaşı kazanmak.

2) Breslov’lu Rabbi Nahman, Meşivat Nefeş (Ruhun Yenilenmesi) Madde 40

Kötü eğilime karşı olan savaş çok uzun bir savaştır ve en önemlisi güçlenmektir. Kişi hayatın içinde yürürken, çok güçlü olmalı ve asla vaz geçmemelidir. Kişi çaresiz kaldıkça, kendini yeni bir şeye başlamak için güçlendirir, bu kişiye savaşın galibi denir. Zira kişinin kendi başına kazanması mümkün değildir; bilgelerimizin dediği üzere, “eğer Yaradan ona yardım etmeseydi…” Ve kişi kendini ancak, bu savaştan geri çekilmeyerek ve asla ümitsizliğe kapılmayarak güçlendirir. Çünkü bu savaşta kişi, kesinlikle kimin galip olduğunu hissedip bilemez, çünkü bu savaş çok uzundur ve sürgün uzar. Herkes katlanması gerekene katlanır, silahlarımıza tutunduğumuz sürece ve bizim temel silahımız duadır ve Tanrı korusun bu savaşta ümitsizliğe düşmediğimiz sürece ve bu silaha sarıldıkça, kesinlikle galip geliriz. Çünkü kişi kendini dua ile güçlendirdiği ve Yaradan’a seslendiği zaman, kesinlikle bu savaşı kazanacaktır, zira galip gelmek için en önemlisi budur.

3) Baal HaSulam, Şamati 5- Lişma Yukarı’dan Gelen Bir Uyanıştır ve Neden Aşağıdan Bir Uyanışa İhtiyaç Vardır?

Kişi bunu ancak elindeki tüm gücü harcadıktan sonra kendisine hiçbir şeyin yardımcı olmadığını görünce anlayabilir. Dolayısıyla, “Yaradan adına” koşulunu edinmek için kişi dünyada elinden mümkün olduğunca gelecek her şeyi yapmalıdır. O zaman kişi tüm kalbiyle dua edebilir ve Yaratan duasını duyar. Ancak, kişi bilmelidir ki Lişma edinmek için çaba sarf ederken, sadece tümüyle ihsan etmek için çalışmayı üstlenmelidir, yani sadece ihsan etmek için ve hiçbir şey almama koşuluyla. Kişi ancak o zaman organlarının bu fikre karşı olduğunu görebilir. Bu koşuldan kişi berrak bir bilince ulaşabilir ve şikâyetini Yaratan’a aktarabilir ki Yaratan kendisine yardım etsin ve yardımıyla bedeni sadece Yaratan adına koşulsuz çalışma koşuluna gelebilsin, zira görür ki kendisi bedenini tümüyle Yaratan’a karşı ilga edememektedir. Böylelikle kişi bedeninin bu koşul altında Yaratan için çalışmaya razı olacağını ümit etmekten vazgeçer, o zaman bu dua kalbinin derinliklerinden olabilir ve böyle bir dua kabul görür.

4) Rabaş, Tora Nedir ve Çalışmada Tora’nın Yasası Nedir

Kişi her şeyi, kendi menfaati için değil, Yaradan uğruna yapmak istediği zaman, beden tüm gücüyle karşı koyar ve itiraz eder, “Beni ve benim etki alanımı neden öldürüyorsun? Kendin için değil yalnız Yaradan uğruna çalışmak için bana geliyorsun, bu alma arzusunu her şeyde sıfırlamak demek. Sen bana, bilgelerimizin “Tora yalnız kendini onda öldürende olur, yani kendi-menfaatinin etki alanını tamamen öldüren ve yalnız Yaradan yararına önem verende. Ve bundan önce kişi Tora ile ödüllenemez,” dediğini söylemiştin. Ancak insan bunun gerçekçi olmadığını görür, doğaya karşı çıkacak gücü yoktur. O zaman, başka çaresi kalmadığı için Yaradan’a döner ve der ki, “Ben öyle bir koşula geldim ki yalnız Sen bana yardım edebilirsin, yoksa ben kaybolurum.” Benim hiçbir zaman alma arzusunun üstesinden gelecek gücüm olamaz, çünkü bu benim doğam. Yalnız Yaradan başka bir doğa verebilir.

5) Baal HaSulam, 19- Çalışmada, “Yaradan Bedenlerden Nefret eder” Ne Demektir

Ancak kişi manevi çalışmasında alma arzusunun engellerinin kendisine yukarıdan geldiğine inanmalıdır. Kişiye alma arzusunu keşfetmesi için yukarıdan güç verilir. Çünkü tam olarak alma arzusu uyandığı zaman onun çalışması için yer vardır. Böylece alma arzusunu ihsan etmeye çevirmesine yardım etmesi için kişinin Yaradan ile yakın teması olur. Ve kişi bunun, kişinin O’na duasından Yaradan’ın memnuniyeti ölçüsünde onu yanına, form eşitliği, alma arzusunun ihsan etmek için almak üzere iptal edilmesi denen Dvekut’a (bağa), çektiğine inanmalıdır. Yaradan bunun hakkında der ki: “Oğullarım beni yendi.” Bu ben size alma arzusunu verdim ve siz benden bunun yerine ihsan etme arzusunu talep ettiniz demektir.

6) Rabaş, Çalışmada, “Meyvesini bu dünyada yiyip, özünü sonraki dünya için saklamak,” ne demektir?

Yalnız, “çalışmadan kaçmak istiyorum ama gidecek bir yer yok, zira hiçbir şey beni tatmin etmez,” diyenler bu çalışmadan çıkmazlar. Çıkışları ve inişleri olmasına rağmen vaz geçmezler. Yazıldığı üzere, “Ve İsrail’in çocukları çalışıp çabalamaktan iç geçirdiler, ağladılar ve çabalayarak yakarışları Tanrı’ya yükseldi.” Başka bir deyişle, çabalamaktan yakardılar, zira Yaradan çalışmasında, Yaradan’larına memnuniyet ihsan edebilmek için çalışmakta ilerleyemiyorlardır. O zaman, Mısır’dan çıkmakla ödüllendirildiler. Çalışmada buna, “alma arzusunun kontrolünden çıkmak ve ihsan etme çalışmasına girmek,” denir.

7) Rabaş, Çalışmada Tora’nın Karanlıkta Verilmesi Ne Demektir

Tora, özellikle eksikliği olan kişiye verildi ve bu eksikliğe “karanlık” denir. Yazıldığı üzere, “Tora karanlıktan verildi”, sözünün anlamı, ihsan etme kabına sahip olmadığı için kişi hayatındaki karanlığı hissettiği zaman Tora’yı almaya hak kazanır demektir; böylece Tora aracılığıyla onun içindeki ışıkla ıslah olur. Böylece, ihsan etme kabını edinir ve bununla keyif ve tatmin bulur… Bu nedenle Tora özellikle alma arzusunun onları kontrol ettiğini hissedenlere verilir. Onlar karanlıktan ağlar yakarırlar, onları karanlıktan, alma kaplarının kontrolünden kurtarması için Tora’ya ihtiyaçları vardır, zira orada Tzimtzum (kısıtlama) vardır ve hiçbir ışık orada parlamaz. Ancak burası Tora’yı edinme ihtiyacına neden olur.

8) Baal HaSulam, 57. Mektup

Bu dünyada insanın kendini çaresizlikte görmesinden daha mutlu başka bir durum yoktur. Bu demektir ki, çabalamış ve yapabileceğini düşündüğü her şeyi yapmış fakat bir şifa bulamamıştır. Ancak ondan sonra O’nun yardımı için tüm kalbinden duaya gelir, çünkü şundan emindir ki, kendi çalışması ona yardım etmeyecek. Kendinde biraz güç hissettiğinde, duası bütün olmaz, çünkü kötü eğilim gelir ve ona şöyle der, “Önce yapabileceğini yap, sonra Yaradan’a layık olursun.” Bununla ilgili şöyle denir, “Yaradan yüksektir ve bayağı olan görür.” Kişi çalışma için çabalayıp, hayal kırıklığına uğradığında, herkesten daha aşağıda olduğunu bilerek gerçek bayağılığa gelir ve bedeniyle ilgili iyi hiçbir şey yoktur. Bu sırada duası bütün olur ve O’nun cömert elini tutar.

9) Rabaş, Çalışmada, “Erdemlinin İyi Amelleri Nesillerdir”, Ne Demektir?

Yaradan yararına iyi işler yapabilmek için bize güç vermesini O’ndan rica ederiz. Ve eğer O bize yardım etmezse, tüm işlerimiz kendi menfaatimiz için olacaktır, çünkü alma arzumuzun üstesinden gelecek gücümüz yoktur. Bu nedenle bize yardım etsin ki O’nun için çalışabilelim. Bu nedenle bize yardım etmeli. Aksi halde kayboluruz; kendi menfaatimiz için alma arzu içinde kalırız.

10) Rabaş, 18. Mektup

Kalbe konuşan Yaradan’ın sesini duyduğumuzda, her şey “Arınmaya gelen yardım alır,” sözündeki gibi gerçekleşir. Kutsal Zohar bunu şöyle yorumlar, kişi kutsal ruhtan yardım görür, yani kalp Yaradan’ın sesini duyar ve sonra özellikle kutsallığın sesi, yani ihsan etme arzusu tüm arzulara hükmeder. Ve doğal olarak aptallığa geri dönmez, yani bir daha günah işlemez, çünkü tüm alma arzusu ihsan arzusuna teslim olmuştur. Bu sırada tüm iyilikler kalpte belirir, çünkü Şehina’nın haz doldurması için orada yer vardır ve sonra tat ve dostluk yayılıp insanın tüm organlarını kaplar. Bu özellikle Yaradan’ın sesini duyduğunda olur. Tüm beden teslim olur ve kendini kutsallığa köleleştirir. Beden kutsallığa hizmet eden bir hizmetkâra dönüşür.

DERS 7: Yaradan’ın Yüceliği İçinde Yaşamak

1) Baal HaSulam, 55. Mektup

Dolayısıyla “Ve sen Tanrı’nı seveceksin,” sözü kişinin kutsallık, güç ve sonsuz mutluluğun hazzının bereketini alma seviyesine gelebilmesi için elinden geleni yapmasına bağlıdır. Bu aşamada, Doğa yasalarında olduğu gibi, sevginin ölçüsü ve onun buyrukları O’ndan sonsuz haz üstüne haz alabilme niteliklerimizle eşit hale geldiğinde kişi kendiliğinden sevgiyi edinir, tıpkı kutsallığın gittikçe artması gibi. Bu kesinlikle bizim elimizdedir yani inancın ıslahı. Bununla, O’nun sevgisinin ışığı kendiliğinden gelir çünkü haz alma hissi kendi içinde verene şükran ve sevgi sunmaktır tıpkı mum ve onun ışığı gibi, bu kadar basit.

2) Baal HaSulam, Şamati 4 – Manevi Çalışmada Kişinin Kendisini Yaradan’a Karşı İlga Ederken Hissettiği Ağırlığın Nedeni Nedir?

Dolayısıyla görüyoruz ki kişinin temel çalışması sadece Yaratan’ın varlığının hissine gelebilmek, yani Yaratan’ın varlığını hissedebilmektir: Ve “tüm dünyanın O’nun muhteşemliğiyle dolu olduğunu görmek.” Kişinin tüm çalışması budur, yani tüm kuvvetiyle yaptığı çalışma sadece bu koşula ulaşmak içindir, başka hiçbir şey için değildir. Kişi bir şeyin sahibi olacağı gibi bir yanılgı içerisine girmemelidir, zira kişinin sadece bir tek şeye ihtiyacı vardır, bu Yaratan’a inançtır. Başka hiçbir şey düşünmemelidir ve yaptığı tüm çalışmanın ödülü sadece Yaradan inancı edinmek olmalıdır.

3) Baal HaSulam, Şamati 211- Kralın Önünde Duruyormuş Gibi

Evinde oturan birisi, Kralın huzurunda duran birisi gibi değildir. Bunun anlamı; kişinin tüm gün Kralın huzurunda olduğunu hissedecek inanca sahip olması gerektiğidir. O zaman sevgisi ve korkusu tamamlanmış olur. Ve kişi bu inanca kavuşmadıkça, dinlenmemelidir, “çünkü hayatımızdır ve ömrümüz bunun içindir” ve biz bundan başka bir ödülü kabul etmeyeceğiz. Ve alışkanlık ikinci doğa haline gelene kadar, inanç eksikliği, kişinin kollarına ve bacaklarına dolanır; öyle ki, “O’nu hatırladığımda, O, benim uyumama izin vermez.”

4) Rabaş, Çalışmada İbrahim’in Sığır Çobanı ve Lot’un Sığır Çobanı Ne Demektir?

Her başlangıçta kişi cennetin boyunduruğunu yeniden üstlenmelidir, dün Yaradan’a inancı olması yeterli değildir. Bu nedenle her defasında cennetin krallığını edinmek, yeni bir durum olarak kabul edilir, yani kişi cennetin krallığından boş olan bir yer alır ve onu cennetin krallığı ile doldurur. Böylece kişi şimdi daha önce var olmayan yeni bir şeyi açıklığa kavuşturmuştur, boş bir yeri almış ve onu cennetin krallığı ile doldurmuştur. Buna yeni bir kıvılcımı Keduşa’ya yükseltmek denir. Birçok yükselişler yoluyla, kişi, daima boş olan yerden Keduşa’ya kıvılcımlar yükseltir.

5) Rabaş, Eksiğimiz Olan Temel Şey

Eksiğimiz olan temel şey ve çalışmak için yakıtımızın olmamasının nedeni; amacın öneminin eksik olmasıdır, yani verdiğimiz hizmeti takdir etmiyor, kime ihsan ettiğimizi bilmiyoruz. Yaradan’ın yüceliği farkındalığından yoksun olduğumuz için bu hizmeti vermekle ödüllendirilmekle ne kadar şanslı olduğumuzu anlayıp ne kadar mutlu olmamız gerektiğini bilmiyoruz; çünkü O’nun yüceliğini anlayabilmek için hiçbir şeye sahip değiliz.

6) Rabaş, Çalışmada “Sarhoş Adam Dua Etmemelidir,” Ne Demektir?

İhsan etmek için çalışmasına yakıt bulmak ve ödül almamak ve yalnız çalışmanın kendisi ödül olması için O’na inanmak gerekir, yani O’nun yüceliğine inanmak gerekir. Yaradan’ın yüceliğine inanmak için büyük bir çaba harcamalıyız. Yaradan’ın yüceliğine olan inanç olmaksızın, ihsan etmek için çalışma gücü olmaz. Tam Olarak Yaradan’ın yüceliğini hissettiğinde, kişi ödül beklemeksizin çalışmaya hazır olur. Daha doğrusu, çalışmanın kendisi ödüldür, zira yüce Kral’a hizmet etmek, bu hizmetin kendisi, Yaradan’ın gelip O’na hizmet etmesi için izin vermesi, kişi için dünyadaki her türlü hazineden daha değerlidir. Bu nedenle Yaradan’ın yüceliğini hissetme koşuluna nasıl geleceğimize odaklanmalıyız ve sonra her şey bu noktayı izler.

7) Rabaş, Makale 7, Çalışmada “İnsan” Nedir, “Hayvan” Nedir?

Özellikle ihsan etmeye ulaşmak isteyenler içlerinde boşluk hissederler ve Yaradan’ın yüceliğine ihtiyaç duyarlar. Bu boşluğu, Yaradan’dan mantık ötesi gidebilmek için güç istedikleri ölçüde, özellikle “Mitzvot ile dolu,” diye nitelendirilen ulvilik ile doldurabilirler, buna “yücelik” denir. Başka bir deyişle Yaradan’dan yücelik için güç vermesini isterler, bu mantık ötesinde Yaradan’ın yüceliği ve önemidir. Yaradan’ın onların bunu edinmesine izin vermesini istemezler, zira kendilerini teslim etmek, boyun eğmek isterler, ancak bunun için Yaradan’dan yardım isterler ve bu ölçüde bu boş yeri Mitzvot ile doldururlar.

8) Rabaş, Çalışmada, “Erdemli Günahkâr Tarafından Görünür Hale Getirilir,” Ne Demektir

Eğer niyetleri Yaradan’a memnuniyet ihsan etmek ise ve bu nedenle eğer çalışmalarını daha fazla arttırmak istiyorlarsa, Yaradan’ın yüceliğini arttırmaları gereklidir, zira yalnız Yaradan’ın yüceliği ölçüsünde O’nun önünde kendilerini iptal edebilirler ve yaptıkları işleri yalnız İlahi Gücün hatırına yapabilirler. Ve bu Kutsal Zohar’ın “Onun kocası kapılarda tanınır,” dizesi hakkında gibidir, yani her biri kendi “kalbinde biçtiği değere göre.” Bu nedenle, İlahi Güç hatırı için çalışanlar, çalışmaları için yakıt almak amacıyla, Yaradan’ın yüceliğine inanç edinmek için her gün çalışmak zorundadır, bu onları çalışmaya sevk eder. Ve çalışmalarından aldıkları keyif de budur.

9) Rabaş, Dostlar Meclisinde Ne Aranır

Dostlar, Yaradan’ın önemini ve yüceliğini takdir ettiği ölçüde, gene de mantık ötesi gitmeliyiz yani Yaradan, insanın hayal edebileceğinden çok daha yücedir. Bizler, O’nun dünyayı iyilikseverlikle yönettiğine, mantık ötesi olarak inandığımızı söylemeliyiz ve eğer kişi, Yaradan’ın sadece insanın iyiliğini istediğine inanırsa bu, kişinin “Ve sen Efendin Tanrı’nı tüm kalbinle ve ruhunla seveceksin,” ile ödüllendirilene kadar, Yaradan’ı sevmesine sebep olur. Ve insanın, dostlardan alması gereken şey de budur.

10) Baal HaSulam, Şamati 26- Kişinin Geleceği Geçmişe Duyduğu Minnete Dayanmakta ve Bağlı Bulunmakta

Kişi, bunun önemini takdir edişi ve kutsal göreve değer verdiği ölçüde, bunu övmeli ve bunun için minnettar olmalıdır. Çünkü Yaradan’ın emirlerini, niyet olmadan bile, tutabilmenin önemini takdir edemediğimiz doğrudur. Bu koşulda kişi, kalbinde sevinç ve mutluluk hisseder. Kişinin verdiği övgü ve şükran duygularını genişletir ve o kutsal çalışmanın her bir noktasında coşku duyar ve kimin işçisi olduğunu bilir ve böylece giderek daha yükseğe tırmanır. Bu yazılmış olan, geçmişte “Bana gösterdiğin bu lütuf için, Sana teşekkür ederim” sözlerinin anlamıdır ve bununla kişi güvenle söyleyebilir “ve Sen bana lütfedeceksin,” der.

DERS 8: Tüm Dünyayı Kucaklamak

1) Şem Mişmuel, Paraşat Haazinu

Yaratılışın amacı Yaradan’ın arzusunu yerine getirmek için tek bir demet haline gelmektir. Bu, Adam HaRişon’un günahı yüzünden bozulmuştur, bu nesillerin en iyileri bile Yaradan’ın arzusunu yerine getirmek için tek bir demet haline gelemediler. Tersine tek başına bireyler oldular. Ayrılığın başladığı Babil neslinde ıslah da başladı ve bir grup insan Yaradan’a hizmet etmek için bir araya geldiler, bu İbrahim ve onun soyu ile başladı. Böylece Yaradan’ın hizmetindeki insanlar toplandılar. Hepsi Yaradan’ın arzusunu yerine getirmek için tek bir demet olarak birleştikleri zaman son ıslah da gerçekleşecek.

2) Baal HaSulam, Dünyada Barış

Belli bir kolektifin iyiliği ile tüm dünyanın iyiliğini karıştırırsam şaşırmayın; çünkü gerçekten de öyle bir dereceye geldik ki tüm dünya tek kolektif ve bir toplum kabul edilmektedir. Yani, dünyadaki her birey yaşamının özünü ve geçimini dünyadaki tüm insanlardan sağladığından; tüm dünyaya hizmet etmeye ve tüm dünyanın iyiliğini düşünmeye mecbur edilir.

3) Zohar, Pinhas, 152

İsrail Yaradan tarafından, tüm dünyanın kalbi olarak yapıldı. Organların arasında kalp neyse, İsrail de milletlerin arasında odur. Nasıl bedenin organları kalp olmadan bir dakika bile var olamazsa, tüm diğer milletler de İsrail olmadan var olamazlar.

4) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk), Madde 28

“Tüm insanlar içinde Benim Segula’msınız (şifa).” Bu Benim Segula’m olacaksınız ve bedenin arınma ve temizlenme kıvılcımları sizden tüm insanlara ve tüm dünya uluslarına geçecek zira dünya ulusları henüz buna hazır değiller. Her halükârda, şimdi bir ulusla başlamam gerekiyor ki tüm uluslara çare olsun. Ve bu yüzden şöyle bitiriyor, “zira tüm yeryüzü Benimdir,” yani, yeryüzünün tüm insanları bana aittir, sizin gibi ve bana tutunmak kaderlerinde vardır. Ancak şimdi, hâlâ bu görevi yerine getiremezken, erdemli insanlara ihtiyacım var.

5) Rav Kuk, Raayah Mektupları, 1966

Bu içinde yaşadığımız, dünyanın değişimin zamanının, küresel kargaşasının özellikle İsrail için geldiğine inanıyorum. Biz şimdi, istemesek de bu büyük görevi ihtimamla yüklenmek için çağrılıyoruz; kendimizi ve viran olmuş tüm bu dünyayı inşa etmek için.

6) Baal HaSulam, Arvut (Karşılıklı Sorumluluk), 20

Bu, İsrail ulusunun, Tora ve Mitzvot ile kendisini ve tüm dünya insanlığını başkalarını sevme yüce çalışmasını üstlenmek üzere geliştirip yetkinleştirmesine bağlıdır. Bu yaratılışın amacına giden yoldur, Dvekut’tur.

7) Baal Hasulam, Yaradan Sevgisi ve Yaratılan Sevgisi

İsrail ulusu bir geçittir. Bunun anlamı İsrail, Tora’yı yerine getirmek yoluyla, kendini arındırdığı ölçüde, kendi güçlerini geri kalan diğer uluslara geçirir, şu ayette söylendiği gibi, “Tüm uluslar O’na doğru akacaklar.”

8) Baal HaSulam, Kabala Öğretisi ve Özü

Gerçeğin ilminin ifşasına izin verilen böyle bir nesilde doğduğum için çok memnunum. Ve şöyle sormalısınız, “İzin verildiğini nereden bileyim?” Şu cevabını şöyle veririm, ifşa etmek için bana izin verildi. … ve Yaradan bunu bana tam anlamıyla verdi. Bu bilgenin yüceliğine değil, neslin koşuluna bağlı diye kabul ediyoruz, bilgelerimizin dediği gibi, “Küçük Şamuel değerliydi, ancak nesli değersizdi”. Bu nedenle, ilmi ifşa etme hareketiyle ilgili ödüllendirilmemin neslimden kaynaklandığını söylemekteyim.

9) Baal HaSulam, Panim Meırot Umasbirot Kitabına Giriş, Madde 5

Şimdi Zohar’da yazılanları anlayabilirsiniz, “Bu mahiyette, Yaradan’a yönlenenler sürgünden kurtarılacak.” Ayrıca, pek çok yerde de gerçeğin ilminin yayılması ile kitlelerin tam kurtuluşu edineceği yazılmıştır. Şunu da dediler, “İçindeki Işık kişiyi değiştirir.” Bu konuda bilerek çok titizdiler, bize Işığın ilmin içinde var olduğunu göstermek için, “gümüş içindeki altın elmalar gibi”, içindeki şifa kişiyi değiştirir. Hem kişi hem de ulus yaratılma nedenlerini manevi çalışmanın içselliğini ve onun sırlarını edinmeden tamamlamayacaklar.

10) Baal HaSulam, “Mesih’in Borazanı”

Bir başka fayda daha var: Arınma için bir önkoşul olduğunu kabul ettik; yani dünyadaki tüm halklar yaratılışın kanunlarını bilecekler; tıpkı şöyle yazıldığı gibi: “ve topraklar bilgi ile dolacak.” Firavun’un da gerçek Yaradan ve O’nun yasalarını tanıyacağı ve onların ayrılmasına izin vereceği bir ön koşulun olduğu Mısır’dan sürgün örneğindeki gibi. Bu nedenle her halkın bir erdemliye tutunacağı ve onun kutsal topraklara götüreceği yazılmıştır. Kendilerinin ayrılması yeterli değildi. Tüm insanların nereden böyle bir arzu ve fikir ile geldiğini anlamalısınız. Bunun gerçek ilmin dağıtımı vasıtasıyla olduğunu bilin; öyle ki onlar gerçeği ve gerçeklerini kesinlikle görecekler. Dağıtımın kitlelere yapılmasına “Şofar” denir. Tıpkı sesi büyük mesafe kat eden Şofar gibi, ilmin yankısı tüm dünyaya yayılacak; öyle ki insanlar duyacak ve erdemli bir halkta, kutsi bir ilim olduğunu kabul edecekler.

11) Rav Kuk, İsrail’in Rolü ve Kaderi

Nihai barış ve gerçek sevgi, yalnız İsrail’in Tora’yı yerine getirmesi yoluyla gelecektir. İnsanlar arasında saf sevgi hissiyatı ve kardeşlik bilinecek … Ve içimizdeki bu gelişme tamamlandığı ve çoğunluğa örnek olmaya layık olduğumuz zaman, tüm uluslar bunu kabul edecek ve böylece barışın kutsaması bu dünyada var olmaya başlayacaktır.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
18 - 0,080