1) Pri Tzadik, “Sukkot Bayramı” No: 28
Bugün [Sukot’un yedinci günü], her gün “Kurtarın” diye yalvarıp ve dua ettiğimiz, bayram günlerinin tamamına ermesidir. Bugüne “Büyük Kurtuluş” denir çünkü henüz kurtarılmamış olmanın eksikliğini hissettiğimiz için kalpte, büyük bir kurtuluşla kurtarılacak, büyük bir feryat var. Kral Davut, Uşpiz’dir [onur konuğu], çünkü her zaman kalbinde büyük bir haykırış vardı çünkü ona her zaman hala dışarıda duruyormuş gibi geliyordu.
Gölge hakkında Hoşana Raba akşamı, (Çadır Tapınak bayramının yedinci günü) herkesin kendini, bir gölgesi olup olmadığını görmek için incelemesi gelenektir ki böylece bolluk edineceği kesinleşecektir. (Şaar Ha Kavanot ‘Niyetler Geçidi’ Sukkot Yorumları 6-7). Gölge giysi anlamına gelir; Işığın giydiği kıyafetlerdir. Kli (kap) olmadan ışık olmayacağı için kıyefetlenmemiş ışık yoktur. Ve kıyafetin ölçüsüne göre ışıklar artar ve katlanırlar. Ve kişi bu kıyafeti kaybettiğinde, bu kıyafete ait olan Işık’tan da bu oranda mahrum kalır. Gerçeğin ve inancın anlamı budur. Gerçeğe “Işık” denir, inanca ise “Kli” denir. “Yaradan ve Kutsallık,” “haydi insanı kendi görüntümüzde yapalım” ve “şüphesiz ki insan, O’nun tam bir görüntüsünde yürür” sözlerinin anlamı budur. İnsanın yürüyüşü, bu Tzalem’e (görüntüye), yani inanca bağlıdır. Ve işte bu sebeple kişi inancının tam olup olmadığını Hoşana Raba’da görmelidir. Neden biz üst dünyalara Tzelem diyoruz? Nihayetinde, Yukarıda, inancın hiçbir ağırlığı yoktur ki. Ancak yüce Üst ışık, bize kuruluk gibi görünür, “Üst” diye adlandırmak dışında, çünkü bu bize gölge gibi görünür ve biz aşağıdakine göre yukarıdaki olarak adlandırılırız.
3) Likutey Hlahot “Hoşaana Rabba’nın Kuralları, Kural – 1
Hoşaana [kurtar], kalbin en derininden, feryatla “bu derinlikten, Seni çağırıyorum, ey Tanrım,” olarak kabul edilir. Bununla öğütler açığa çıkar, çünkü Hoşaana büyük bir dertte olan, ancak herhangi bir yakarış, dua ya da rica ile ifade edemeyen, ama yalnızca kalbin derininden “Kurtarın” diye bağıran biri olarak kalbin feryadını gösterir. Bu nedenle derenin söğütlerine “kurtuluşun öğütleri” deniyor çünkü öğütler, “Size çağırdığım derinlikten” olduğu gibi, kalbin çığlığı olarak da görülüyor. Öğütlerin açığa çıkmasıyla inanç büyür ve bu şimdi büyük kurtuluş için bu gereklidir.
4) Baal HaSulam, 57. Mektup
Bu dünyada insanın kendini çaresizlikte görmesinden daha mutlu başka bir durum yoktur. Bu demektir ki, çabalamış ve yapabileceğini düşündüğü her şeyi yapmış fakat bir şifa bulamamıştır. Ancak ondan sonra O’nun yardımı için tüm kalbinden duaya gelir çünkü şundan emindir ki, kendi çalışması ona yardım etmeyecek. Kendinde biraz güç hissettiğinde, duası bütün olmaz çünkü kötü eğilim gelir ve ona şöyle der, “Önce yapabileceğini yap, sonra Yaradan’a layık olursun.” Bununla ilgili şöyle denir, “Yaradan yüksektir ve bayağı olan görür.” Kişi çalışma için çabalayıp, hayal kırıklığına uğradığında, herkesten daha aşağıda olduğunu bilerek gerçek bayağılığa gelir ve bedeniyle ilgili iyi hiçbir şey yoktur. Bu sırada duası bütün olur ve O’nun cömert elini tutar.
5) Rabaş, Makale 38, Çalışmada “Kutsama Kabı Dolu Olmalıdır” Nedir?
Kişi halen yukarıdan yardım alacağı bir yere yakın durduğunda, “yakın”ın anlamı şudur, Kli, yani ihsan etme arzusu ondan uzaktadır ve kişi yalnız Yaradan’ın ona yardım edebileceğini görmektedir. Baal Hasulam’ın dediği gibi, bu kişinin çalışmasındaki en önemli noktadır, zira bundan sonra Yaradan ile yakın teması olur çünkü Yaradan’dan başka hiçbir şeyin ona yardım edemeyeceğini yüzde yüz görür.
6) Baal HaSulam, Şamati 18- Çalışmada, “Ruhum Gizlice Ağlayacak,” Nedir?
Gizlilik kişinin gücünü aştığında ve manevi yoldaki ilerleyişi tatsızlaştığında, kendi içerisinde sevgi ve korku hislerini göremez, kutsallığa yönelik bir yaklaşım yapamaz bir duruma geldiğinde, işte o zaman kişinin tek çaresi Yaratan’a dönüp kendisine merhamet göstersin, gözlerini ve kalbini örten perdeyi kaldırsın diye ağlamaktır. Ağlamak meselesi çok önemlidir. Bilgelerimizin yazdığı üzere: “Tüm kapılar kilitlidir, gözyaşı kapıları hariç.”
7) Rabaş, Makale 5, “Çalışmada Erdemlinin İyi İşleri Nesillerdir, Nedir?” (1991)
Yaradan’dan, tüm eylemlerimizi O’nun için, yani Yaradan rızası için gerçekleştirebilmemiz için bize güç vermesini isteriz. Aksi takdirde, bize yardım etmezse, tüm eylemlerimiz sadece kendi yararımıza olacaktır. Yani, “aksi takdirde” sözünün anlamı: “Bize yardım etmezsen, tüm eylemlerimiz yalnızca kendimiz için, kendi yararımız için olacak, çünkü alma arzumuzun üstesinden gelmeye gücümüz yok.” Bu nedenle, “Senin için çalışabilmemize yardımcı ol! Bu nedenle, bize yardım etmelisin”. Buna “Kendi rızan için yap” denir, yani, bize ihsan etme arzusunun gücünü ver. Aksi takdirde mahvoluruz.
8) Kotzk’lu Rabbi Menahem Mendel
Kişi ağlayacak bir şeyi olduğunda ve haykırmak istiyor ama yapamıyorsa, bu en büyük haykırıştır.
9) Zohar, Şemot, No: 356-357
Kişi artık dudaklarını oynatamayıncaya kadar dua eder, ağlar ve yakarır, bu tam bir duadır, kalptendir. Bu dua asla boş çevrilmez ve kabul edilir. Yakarış çok yücedir çünkü ona verilen hükmü kişinin tüm günlerinden yırtıp atar. Yakarış çok yücedir, çünkü o yukarı Din’in [Yargının] niteliğine hükmeder. Bu dünyaya ve sonraki dünyaya hükmeden yakarış çok yücedir. Yakarış ile insan bu dünyayı ve sonraki dünyayı miras alır. Yazıldığı üzere, “Sıkıntı içinde Yaradan’a yalvardılar ve Yaradan onları üzüntülerinden kurtardı.”
10) Rabaş, Makale 2, Çalışmada, “Ey İsrail, Efendine Tanrına Geri Dön,” Nedir? (1991)
Eğer kalp kırılırsa, yani alma arzusu kalbi kontrol ederse, bolluk oraya giremez çünkü alma arzusunun aldığı her şey Klipot’a [kabuklara] gidecektir. Buna “kalbin kırılması” denir. Bu yüzden kişi Yaradan’a dua eder ve der ki, “Bana yardım etmek zorundasın, çünkü ben herkesten daha kötüyüm, zira kalbimi alma arzusunun kontrol ettiğini hissediyorum ve bu yüzden de benim kalbime Keduşa’dan hiçbir şey giremez. Ben lüks bir şey istemiyorum, tek istediğim Yaradan uğruna bir şey yapabilmek ve buna hiçbir şekilde muktedir değilim, bu nedenle yalnız Sen bana yardım edebilirsin.
Bununla şu yazılanı yorumlamalıyız, “Yaradan kalbi kırık olana yakındır.” Bunlar Yaradan’ın yardımını isterler ki böylece kalpleri kırık olmasın, bütün olsun. Bu ancak eğer kişi ihsan etmekle ödüllenirse olabilir. Bu nedenle, kişi Yaradan’dan ona ihsan etme arzusu vermesi için dua eder, zira bu dünyada başka bir şeyden değil, yalnız Yaradan uğruna çalışabilme becerisinden yoksun olduğunu görür. Bu yüzden yalnız Yaradan’a yakın olmayı talep eder, şöyle bir kural vardır, “ölçüsüne göre ölçülür.” Bu nedenle Yaradan onu yakınına getirir. “Yaradan kalbi kırık olana yakındır,” sözlerinin anlamı budur.
11) Baal HaSulam, 52. Mektup
Yaradan’ın dinlemesinin ölçüsü tamamen dua sırasında açığa çıkan özlemin ölçüsüne bağlıdır. Kişi aşırı özlem duyduğunda bilmelidir ki, o sırada Yaradan onu dikkatle dinlemektedir.
Açıkça bunu bildiğinde, ona dikkat kesilen dünyanın Kralı’ndan daha yüce bir öncelik olmadığından, kalbini daha güçlü açar. Bu atalarımızın şu söylediğine benzer: “Yaradan erdemlinin duasının özlemi içindedir” çünkü Yaradan, kişinin O’na yaklaşmasını ve O’na özlem duymasını ister … Öyle anlaşılıyor ki, dua ve duanın duyulması birikene ve kişi her şeyi talep edene kadar el ele gider.
12) Baal HaSulam, 34. Mektup
Bu nedenle davamız için acele etmeli, kapıyı çala çala, yorulmadan, sonu gelmeyen bir şekilde çalışmalıyız, O, cevap vermese bile zayıf düşmemeliyiz. İnanıyoruz ki, O bizim dualarımızı duyar ve bizi bekler, “Tanrı’nın eli kısa olmayacak,” olduğundan, bereketi almak için Kelim (kaplar) sahibi olduğumuzda, bir defada her duamız için cevap alırız … Bu nedenle kralın sarayına girmeden önce bu alış verişi öğrenmek zorundayız yani Yaradan’dan arzuyu alana kadar gücümüzü toplamayı ve demirden bir sütun gibi durmayı, şöyle yazıldığı gibi, “Durup, dinlenme.” Yaradan sessiz kalmış gibi görünse de, sen sessiz kalmayı aklından bile geçirme. “Durup, dinlenme.” Yaradan’ın sessizlikle amaçladığı şey, hiçbir kusur olmadığında sana kralın sarayında durma gücünü vermektir. Bu nedenle, “O’na rahat verme.”
13) Baal HaSulam, 18. Mektup
Fakat “Ataların vaadi bitmez,” ve “Arınmaya gelen yardım alır.” Sabah ilk iş uyanır uyanmaz O’nla Dvekut’un anını kutsamalı ve aklına boş bir düşünce gelmesin diye yirmi-dört saat boyunca kalbini Yaradan’a açmalı ve bunu doğa üzeri ya da imkânsız görmemelidir. Aslında demir ayırımı yapan doğanın imajıdır ve kişi hissettiği doğanın ayrımını iptal etmeli ve önce bu ayrımların O’ndan gelmediğine inanmalıdır. Sonra kendi doğal arzusunun üzerinde olsa da kalbinin derinliklerinden dua etmelidir. Bilin ki daima, formlar Keduşa’dan olmadığı zaman bile size engel olur ve hatırladığınız anda da dururlar. Bütün gücünüzle kalbinizi açın böylece Yardan O’nla Dvekut’u engelleyenlerden sizi korur. Aşamalı olarak kalbiniz Yaradan’a alışarak genişler ve O’na tutunmaya özlem duyar ve Tanrı’nın arzusu sizin tarafınızdan yerine getirilmiş olur.