e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Ana Sayfa > Sabah Dersi Materyalleri > Kabala Kütüphanesi > Sabah Dersi 2022 > Sabah Dersi Materyali – Cennet ve Dünya Arasında Durmak – 8 Kasım

Sabah Dersi Materyali – Cennet ve Dünya Arasında Durmak – 8 Kasım

1) Rabaş, Not 21, “Ayın Kutsanması”

Kişi en düşük durumda iken, cennetin krallığının yükünü üstlenmelidir ve bu durumda dahi, bundan daha düşük bir şey olmadığını yani kişinin tamamen mantık ötesinde, akıl ve hislerinden kesinlikle hiçbir destek almadığını söylemeliyiz, üzerine bir temel inşa etmek için. Bu durumda kişi, cennet ve yer arasında duruyormuş gibidir, tamamen desteksizdir çünkü her şey mantık ötesindedir.

Böylece kişi, tamamen alçakta olduğu bu koşulu ona Yaradan’ın gönderdiğini söyler, çünkü Yaradan, cennetin krallığının yükünü, bu alçakgönüllülük durumunda almasını istemektedir. Böylece kişi bunu üstlenir, çünkü mantık ötesi inanır ki şu an içinde bulunduğu durum, kendisine Yaradan’dan gelmiştir, yani Yaratan’ın onun bu dünyada olası en düşük durumunu görmesini istiyor.

Ancak yine de, her koşulda kişi Yaradan’a inandığını söylemelidir. Bu “koşulsuz teslimiyet” olarak kabul edilir.

2) Baal HaSulam, Şamati, Makale No. 113, “On Sekizinci Dua”

Kişi kendini cennet ile yeryüzü arasında dururken bulduğunda, Yaradan’dan lüzumsuz bir şey istemez, sadece inanç ışığını ister, inanç niteliğini üstlenebilmesi için Yaradan’dan gözlerini açmasını ister. Buna “Şehina’yı tozdan kaldırmak” denir. Bu dua “her ağızdan” kabul edilir. Yani kişi hangi durumda olursa olsun, ruhunu inançla canlandırmak isterse duası cevaplanır.

Buna ‘‘merhametle’’ denir, kişinin duası Yukarıdan sadece merhamet için olursa böylece o kendi canlılığını sürdürebilir. Bu, Zohar’da yoksullar için yapılan bir duanın hemen kabul edildiğine dair yazılanların anlamıdır. Bu demektir ki, dua Şehina için olduğu zaman, hemen kabul edilir.

3) Rabaş, Makale No. 29 (1986), “Lişma ve Lo Lişma”

Şimdi, maneviyattan uzak olduğunu görür ve şöyle düşünmeye başlar: ‘Gerçekten benden istenen nedir?’ Ne yapmalıyım? Erişmem gereken amaç nedir?’ Çalışmak için gücü olmadığını görür ve kendini ‘Cennetle, yeryüzü arasında’ bir durumda bulur. O zaman insanı güçlendiren tek şey, yalnızca Yaradan’ın yardım edebilmesidir; kişi kendi başına, ölüme mahkûmdur.

Bunun hakkında şöyle söylenmiştir (Isaiah, 4:31): ‘Sadece Efendi’ye ümit bağlayan, yeni bir güç kazanacaktır’ yani Yaradan’a ümit bağlayan insanla. Bu, dünyada her seferinde, güçlerini yeniden kazanmalarına yardım edecek, başka kimsenin olmadığını görenler demektir. Bunu takiben, bu iniş aslında bir yükseliştir, yani hissettikleri bu iniş, onların bir sonraki dereceye yükselmelerini sağlar, zira ‘Kli olmadan, ışık olmaz.’

4) Rabaş, Makale 15 (1989), Çalışmada ‘Erdemliler Günahkârlar Sayesinde Görünür Hale Gelir’ Ne Demektir?

Kişi, Yaradan’ın yolunda ilerlemesi, tüm çalışmasının Yaradan’ın rızası için olmasıyla ödüllendirilmesi ve bu durumda yükseliş koşulunda olduğunu hissetmesi için daha ne yapmalıdır? Bu nedenledir ki, Yaradan, dünyasını günahkârlarla yönetir. Demek ki, o zaman Yaradan kişiye günahkârların yani O’nun için çalışmanın değerli olmadığının, yalnızca kendisi için çalışmanın değerli olduğunun düşüncesini verir. Böylece kişi, düşüşten dolayı acı çeker ve kendisine verilen bu düşüşün, Yaradan’ın yolunda ilerlemesi, Keduşa’nın (kutsallık) bilgisiyle ödüllendirilmesi için olmadığını düşünür. Aksine kişi, bireyler gibi çalışamadığı, genel halkın çalışmasına ihtiyaç duyduğu için gerilediğini düşünür. Ve genel halktan ayrıldığı için oradan da buradan da elleri boş ayrılır, zira genel halka dönemez.

Bu nedenle, kişi bu koşulda cennetle yeryüzü arasında kalır ve durumunun diğer insanlardan çok daha kötü olduğunu hisseder. O zaman bütün kalbiyle Yaradan’dan talep edebilir ve dua edebilir; şöyle yazıldığı gibi, “Ey Efendimiz beni affet çünkü acınacak durumdayım. İyileştir beni Efendimiz çünkü kemiklerim perişan ve Sen ey Efendimiz ne zamana kadar?”

5) Rabaş, Not 226, “Gemi Taşıyıcılarını Taşır”

Geminin anlamı, taşıyıcılarını taşıyan inanç demektir. Bu, üzerine ağır görevi üstlenen taşıyıcılara inancın güç verdiği anlamına gelir. Onlar inancın yükünü taşıyamayacaklarını ve inancı taşıyor olduklarını düşündükleri bir duruma gelirler, yani gemiyi inancın omuzlarında taşımanın insanın kabiliyeti dâhilinde olduğunu görmezler, “gemi” denen bir yük olan, “omuzda taşınacak.”

Fakat inancın insana güç verdiğini bilmeliyiz. İnsana, “Yaşam kendini taşır” olarak kabul edilen canlılığı verir. Bu, insan aklına göre, ister akılda ister kalpte olsun alma arzusunun herhangi bir kavrayışından uzak bir dereceye ulaşmanın imkânsız olduğu anlamına gelir. Ve yine de, bu “yaşam kendini taşır”da olduğu gibi güç verir, bir kişiyi taşıyan “Gemi taşıyıcılarını taşır” da olduğu gibi.

Daha sonra kişi bununla ödüllendirilip bu gerçekliğe sahip olduğunda, buna “buluş” adını verir ve o her zaman “cennet ile yeryüzü arasında” kalacağını düşünmüştür. O zaman, böyle bir safhada bile ona sonsuz yaşam verebileceğini görür.

6) Rabaş, Makale 10 (1985), “Yakup Ayrıldı”

“Erdemlinin bir yerden ayrılması, geride iz bırakır,” Bunun anlamı şudur; ancak bundan sonra, bu çıkış yoluyla erdemli şöyle düşünür, “Şimdi çalışmadan iyi tat aldığımdan artık daha fazla mantık ötesi çalışmaya ihtiyacım yok,” fakat bu şekilde erdemliğin bedenden ayrılmasına sebep olur. Sonrasında içindeki izlenim nedeniyle mantık ötesi çalışmadan çıkmamak için ne yapması gerektiğini öğrenmiş olur. Baal HaSulam der ki, kişi “artık desteğim var, cennet ve yeryüzü arasında değilim,” demeli, derecesinden düşmelidir, çünkü sonrasında mantık ötesi anlayışa gelir.

Bundan anlaşıldığı üzere dereceden ayrılma kişide iz bırakır, böylece bir dahaki sefere dikkatli olması gerektiğini bilecek, mantık ötesi inancı lekelemeyecek ve her zaman Takdiri haklı çıkaracaktır.

7) Baal HaSulam, Şamati, Makale No. 233, “Af, Bağışlama ve Kefaret”

Kötülerin düştüğü yerden, erdemliler yürüyecektir. Bunun nedeni, hiçbir yardımın olmadığı bir yere gelindiğinde, Sitra Ahra orada tutunur. O zaman kötüler onlarda başarısız olur. Mantık üstüne çıkamayan bu kötü, düşer çünkü desteği yoktur. Sonra, günahkâr olduklarından ve “kem göz, kibirli gözler” niyetiyle sadece mantık sınırları içinde işler yapabildiklerinden dolayı, cennetin ve dünyanın arasında kalırlar.

Fakat erdemliler “benim ne kalbim ne de gözlerim kibirli değil,” diye nitelendirilirler ve bunun içinde yürürler. Böylece, bunlar nimetlere dönüşürler. Böylece, tüm acıları İlahi Takdir’e atfederek ve her şeyi mantık üstü alarak, onun içinde nimetleri almak için uygun Kelim’i (kaplar) yaratır.

8) Rabaş, Makale 15 (1989), Çalışmada ‘Erdemliler Günahkârlar Sayesinde Görünür Hale Gelir’ Ne Demektir?

Kişinin, Yaradan’ın her ağzın duasını yani dünyada daha aşağısının ve daha kötüsünün olamayacağı, dünyadaki en kötü ağzın duasını bile duyacağına inanması gerekir. Yine de Yaradan onu duyar, bilgelerimizin şöyle dediği gibi, “Arınmaya gelene yardım edilir.”

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,088