e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

Topraklarından Uzaklara Git

Makale No. 5, Tav-Şin-Mem-Hey, 1984-85

“Topraklarından, anayurdundan ve babanın evinden çık, sana göstereceğim topraklara git.”

Bu kafa karıştırıcıdır çünkü realitenin düzenine uygun değildir. Bu böyledir çünkü kişi öncelikle babasının evinden, sonra anayurdundan ve daha sonra da topraklarından çıkar. Yorumcuların sorduğu şey de budur.

Çalışmada “toprakların” sözünü, Ratzon (arzu) kelimesinden gelir şeklinde yorumlamalıyız, bilgelerimiz bununla ilgili olarak şöyle der: “Bırak yeryüzü yeşillensin,” onu Yapan’ın arzusunu yerine getirmekten memnundu. Buna göre, “Topraklarından uzağa git” demek, yaratılmış olan “haz ve memnuniyet alma arzusu” olarak adlandırılan, kendine-sevgi olarak kabul edilen arzunuzdan çıkın demektir. Bu yüzden kendini-sevmekten çıkması söylendi.

“Anayurdunuzdan” demek, baba ve oğul, sebep ve sonuç demektir. Bu böyledir çünkü sonuç, babanın beynindeki bir damladan gelir. Böylelikle bir önceki makalede açıkladığımız gibi sonuç daha sonra ortaya çıkar. Başka bir deyişle, bir kişi çalışmaya gittiğinde sarf ettiği emek, ödül almak içindir. Öyle görünüyor ki, emek ona ödülü getirir. Ödül olmasaydı kişi hiçbir şekilde çaba sarf etmezdi. Bundan dolayı kişi, Tora ve Mitzvot’u (Manevi Çalışma ve Emirleri) bir oğul sahibi olmak için yerine getirir, buna ‘ödül’ denir.

Ödüle gelince, daha önce iki tür ödülün olduğunu zaten söylemiştik: 1. Bu dünyadaki ödül 2. Sonraki dünyadaki ödül.

Zohar’da (“Zohar Kitabı’na Giriş” madde 190) şöyle yazılmıştır: “Ve bu ikisi, Kutsal Zohar, esas değildir der.” Bu, Sulam’da (Merdiven (Zohar’a yorum)) açıklanır çünkü bunlar “almak için almak arzusu” denen kendini sevgi temeli üzerine inşa edilmiştir.

Bu nedenle, eğer bir kişi Manevi Çalışma ve Emirlerde kendi alma arzusu için ödül almak üzere çaba sarf ederse, o zaman hem baba yani çaba hem de “ödül” olarak adlandırılan, bu çabadan doğan oğul, hepsi kendini-sevme temelinde olur. Bu demektir ki, “çaba” olarak adlandırılan babanın beynindeki bu damla, çalışmasının başından itibaren yalnızca kendine-sevgi düşüncesindedir. Doğal olarak dünyaya gelen oğul yani kişinin almayı umduğu ödül de kendini-sevme ödülüdür.

Ona şöyle denir: “Topraklarından uzağa git,” yani alma arzundan çık, “ve anayurdundan,” yani dünyaya gelen oğuldan. “Babanın topraklarından” demek, babanın evinden doğan ödül demektir, bu da kendini sevme ödülünü doğuran çabadır. Kişi, tüm bunlardan ayrılmalıdır.

“Sana göstereceğim topraklara.” Bu topraklar, ihsan etme arzusu anlamına gelir. Bu topraklarda yani ihsan etme arzusunda, kişi Yaradan’ın ifşası ile ödüllendirilir.

“Sana göstereceğim” demek, Yaradan Kendisini ifşa edecek demektir. Diğer taraftan, alma arzusunda kısıtlama ve gizlilik vardır, orası karanlıktır ve Yaşamların Yaşamı’ndan ayırır, bu da karanlığa neden olur.

Bu nedenle, Ben senin arzunda ifşa olamam, yalnızca “form eşitliği” olarak adlandırılan ihsan etme arzusunda ifşa olabilirim. O zaman kısıtlama ve gizlilik kalkar ve Yaradan kişiye ifşa olur.

“Ve sizi yüce bir ulus yapacağım.” Midraş Raba’da (Bölüm 39), “Rav Levi şöyle dedi: ‘Babamız İbrahim, Aram Naharaim’de yürüyordu ve onların pervasızca yiyip içtiklerini görüp dedi ki, ‘Keşke bu topraklarda bir hissem olmasaydı.’ Sular Tzor’a geldiğinde ve ot yolma zamanında ot yolduklarını, çapa zamanı çapaladıklarını görünce, ‘Keşke bu topraklarda bir hissem olsa’ dedi. Yaradan ona dedi ki, ‘Senin soyundan gelenlere bu toprakları verdim.’”

Çalışmada onun sözlerini anlamak için, Eretz (toprak) sözünü, Ratzon (arzu) anlamına geldiği şeklinde yorumlamalıyız. Be-Aram’da (Aram’da), Avram’ın harfleri vardır. İbrahim Naharaim’den yürüdüğünde (Naharaim, Nahor (aydınlanmış) sözünden gelir), o zaman gördü ki, orada sadece ışıkları arzulayan insanlar var. Amaç, ödül olduğunda, buna “yemek ve içmek” denir. Bu yüzden dedi ki, “Bu topraklarda hissem olmayacak” yani niyet, yalnızca ödül olduğunda ve bu çalışma takdir edilmediğinde, yalnızca ödül takdir edildiğinde, bu arzularda hissem olmayacak. Bu nedenle, “Bu arzuda benim hissem olmayacak” dedi.

“Sulam Tzor’a geldiğinde,” Tzor, Tzar (dar) sözünden gelir yani onlar çalışmada Tzarut (darlık) hissettiler. Gördü ki, onlar tepesi göğe uzanan, yeryüzüne kurulmuş bir merdiven gibi olan Sulam’daydılar (merdiven). “Ot yolma zamanında ot yolduklarını, çapa zamanı çapaladıklarını gördü’ yani onların tek düşüncesi, insanın çalışmasıyla ilgiliydi ve niyetleri, çalışmalarının ıslahına odaklanmıştı. Bu demektir ki, bolluğun gelmesi gereken Kelim (kaplar), tam ve uygun olmalıdır. Ve onlar ödül olan meyvelere dikkat etmediler. Bunun yerine çalışmanın düzenine baktılar ve onun, ot yolma zamanında ot yoluyor ve çapa zamanında çapalıyorlardı, dediği şeyin anlamı budur.

O zaman dedi ki, “Keşke bu topraklarda bir hissem olsa,” çalışmanın düzgün olmasını amaçlayan arzuda bir hissem olsa. Meyve olan ödül, onların işi değildir. Bununla ilgili “Gizli şeyler, Efendimiz Tanrımızadır.” denilmiştir. Başka bir deyişle, ödül, Yaradan’ın işidir ve bizlerin ödüle bakmasına gerek yoktur, ancak içinde olduğumuz her durumda çalışma ile bağlantıda olma ayrıcalığına sahip olduğumuz için memnunuzdur. Bu, kişi için büyük bir ayrıcalıktır. Eylemler, yalnızca ifşa olan şeyler bizedir.

Bununla “ve sizi büyük bir ulus yapacağım” sözlerini yorumlamalıyız. Gadlut (yetişkinlik/büyüklük), tam olarak eylemdir. Çalışanlar arasında, yücelik yalnızca mantık ötesi çalışmaktır. Sadece orada bunun önemini hissederler ama çalışmaları aracılığıyla aldıkları ışıkları dikkate almazlar, zira ışıklar, “gizli şeyler Efendimiz Tanrımızadır” ile ilgilidir. İstediğini yapan Yaradan’ın çalışması budur.

Amaçları bu olmadığı için O’ndan kendilerine vermesini istemediler. Tek bir amaçları vardır: Bütün ödül, Kral’a hizmet etme ayrıcalığına sahip olmaları olduğundan, herhangi bir ödül olmaksızın Yaradan’ı memnun etmek. Önemli yahut önemsiz bir rol olsun, Kral için hangi hizmeti yaptıklarına aldırmazlar, zira tek düşündükleri Kral’ı nasıl memnun edebilecekleridir.

Bu, örneğin, pek çok insanın önemsiz bir rolü üstlenmek istemediği anlamına gelir.

Onların üzerine hemen atlarlar, çünkü burada Kral’ı memnun edebilirler, zira pek çok insan bunu istemez.

Ders şudur ki, herkes bunu aşağılık bir çalışma olarak ve sürgün olarak kabul ettiği için, pek çok insan mantık ötesi çalışma yönünde gitmek istemez. Bu yüzden buna, Kral’ı memnun etme yeteneklerine bakmak isteyenler, özellikle bu rolü ister. Onların bu çalışmasına, “Kutsallığı tozdan kaldırmak” denir. Bu çalışmaya “Sürgündeki Kutsallık” denir ve onların istediği tek çalışma budur. Ancak yukarıdan ışıkları ve bolluğu almak için yapılan çalışma, birçok insanın istediği bir şeydir.

Bununla bilgelerimizin şu sözlerini (Şabat 127) yorumlayabiliriz: ‘‘‘Rav Yehuda dedi ki, ‘‘Rav, ‘Konukları ağırlamak, Kutsallığın yüzünü ağırlamaktan daha yücedir, şöyle yazıldığı gibi, ‘Ve dedi ki, ‘Efendimiz, benimle bir iyilik buldunsa lütfen geçme.’ Raşi, lütfen geçme ve O’nu yalnız bırakıp konukları karşılamaya gitti’ şeklinde yorumlar.” Bu meseleyi Yaradan’ın ona “Ve sizi yüce bir ulus yapacağım” dediğinden öğrendiğini söyleyebiliriz yani asıl mesele ışıklar değil, eylemdir. Bu demektir ki, onların çalışmasının özü, başkalarını sevmek ve kendisini dikkate almamaktır.

Bu nedenle, Kutsallığı karşılamak, bedeni kuşkusuz başkalarını sevme çalışmasından daha memnun etse de burada Yaradan onlara “Ve sizi yüce bir ulus yapacağım” dedikten sonra, bu demektir ki, yüceliği öncelikle eylemlerde elde edeceksiniz. Bu yüzden, burada, kişinin kendisini gösterebileceği bir yer vardır yani Kutsallığı karşılamakla ödüllendirilmek yüce bir kazanç olduğu için, kazanca bakmak istemediğinden emin olacaktır. Yine de kişi eylemi seçer yani çalışması için herhangi bir ödül istemez; esas olan çalışmadır.

Burada kişi incelemek için bir yer bulur çünkü ödülden vazgeçmek ve çalışmanın ödülünü almak, kesinlikle yüce bir şeydir. Normalde, tam tersidir: Kişi, ödül almak için çaba gösterir. Ancak tam tersini yapar, çaba sarf etmek için ödülü verir. Bunu, yüceliğin öncelikle eylem olduğunun söylendiği gibi, Yaradan’ın ona “Sizi yüce bir ulus yapacağım” sözlerinden öğrenmiştir.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,074