“Gel ve gör, diye yanıtladı, ‘O bir piçti, çünkü Tziv’on annesine geldi ve bir piç dünyaya getirdi. Ve ona tutunmuş olan kirlilik ruhu yüzünden bu şekilde geldi” (Zohar, VaYishlach, Madde 264).
Gelip “Kim” veya “Ne” diye sorduğunda ve bu soruya cevap vermek istediğinde, “komşuna [yalan bir tanıklığa] cevap vermeyeceksin” sözlerinden “cevap verdiği”, yani Eymim [dehşet] bulduğuna tanıklık ettiği bilinmektedir. Eymim, Yomam [gündüz] kelimesinden gelir ve hizmetkârlıkta ışıklar ve hazlar anlamına gelir.
Buradan, çalışmasının Lo Lişma [O’nun rızası için değil] denilen alma arzusunda olduğuna tanıklık ettiği sonucu çıkar, zira tüm çalışması büyük zevkler aldığı içindir ve eğer zevkleri olmasaydı, hiç bir şekilde çalışmazdı.
Bununla birlikte, yaratılan tüm varlıkların yalnızca O’nun yüceliği için yaratıldığını bilmeliyiz. Buradan kötü eğilimin de Yaradan’ın elçisi olduğu sonucu çıkar. Dolayısıyla, sorularıyla ona gelerek, çalışmasının kaynağını ve temelini ortaya çıkarır. Ve çalışma arzunun bir sonucu olduğu için, düşünce ve arzuya “baba” ve çalışmaya da “evlat” denir.
Böylece babasını, yani çalışmasına kimin neden olduğunu sormaya geldi. “Babası Tziv’on için… suları bulan” ifadesinin anlamı budur, yani çalışmanın nedeninin Tziv’on adı verilen Lo Lişma, yani Lişma adı verilen hakikat değil, Tzviut [ikiyüzlülük] olduğuna tanıklık eder.
Zohar, kişinin niyeti yalan üzerine kuruluysa, o zamana kadar çalışmaya nasıl devam edebildiğini sorar. Ancak burada bir karışım vardır, bu da “Tziv’on annesine geldi” anlamına gelir.
“Anne”, Yaradan’ın çalışmasını arzulayan “kalpteki nokta” olarak adlandırılır. Şehina’nın [Kutsallığın] bir organıdır ve “çocukların annesi” olarak adlandırılır. Ancak, Tziv’on ona, yani Lo Lişma’ya, beden olan alma arzusu için gelmiştir ve Tziv’on ona, bedensel zevklerden daha fazla zevk almanın mümkün olduğu manevi zevklerden haz almak için çalışmanın değerli olduğunu düşündürür.
Burada bir türün kendi türü olmayanla karışımı söz konusudur. Bu nedenle, kalpteki nokta alma arzusuyla değil, ihsan etme arzusuyla birleşmesi gerektiğinden, bunun dalı bir piçtir. “Baba ve anne” olarak adlandırılan çalışmanın nedenlerinin, kendi türü olmayan bir şeyle bir tür olduğu sonucuna varılır. Bu nedenle bir piç doğurur.
“Yanıtladı”, babası Tziv’on’dan doğmuştur. Bundan da anlaşılıyor ki, sorularıyla, onun tanıklığı anlamına gelen “yanıtladı ” adında bir yavru doğurmasına neden olmuştur. Bu, özellikle de bu sorunun onun bir piç doğurmasına neden olduğu anlamına gelir.
Kural şudur ki, piç çocuk dünyaya getirmez, çünkü çocuk demek çalışma demektir. Bu nedenle, kişi artık çalışmaya devam edemez çünkü şimdi ona tüm çalışmasının Lo Lişma olduğu açıklanmıştır, oysa daha önce Lişma çalıştığını düşünüyordu.
Dolayısıyla, bu ifşa ona çok iyi gelmiştir, çünkü artık gerçek Dvekut’a [bütünleşmeye] gelmekle ödüllendirilmek için gözlerini ve kalbini içinde bulunduğu durumu ıslah etmeye yöneltebilir ve tek düşüncesi Yaradan’a hoşnutluk ihsan etmek olacaktır.
Zohar’ın orada “Ve yine de, Yaradan’ın yollarında yürüyen ve O’ndan korkan her insan bunlardan korkmaz” diye devam etmesinin anlamı budur. “Yaradan’ın yolları”, ister akılda ister kalpte olsun, mantık ötesi olarak adlandırılır. “Bunlardan korkmaz”, “Kim” ve “Ne” sorularından korkmadığı anlamına gelir.
Zohar’da yazılı olanın anlamı budur, “Rabbi Yitzhak dedi ki, ‘Aynı şekilde, tüm o ıssız dağlar onların meskenleridir. Ve Tora ile uğraşan herkes hakkında, ‘Efendi seni her kötülükten koruyacaktır’ diye yazılmıştır.” Harim [Dağlar] yolun ortasında duran ve kişinin hedefe ulaşmak için devam etmesine izin vermeyen şeylerdir. Bunlar Hirhurim [düşünceler], insanın çalışmasını geciktiren yabancı düşüncelerdir.
“Dağa çıktılar” ifadesinin anlamı budur, yani o dağlara çıktılar “ve mahvoldular”, yani tüm edinimlerini kaybettiler. Bu yüzden “ıssız dağlar onların meskenleridir” denmiştir, yani onlara mahvolmaktan başka bir şey getirmez. Yaradan’ın yolunda yürüyenler için durum böyle değildir. Bunlar Yaradan’ın dağına yükselirler, şöyle yazıldığı gibi, “Efendimizin dağına kim yükselecek… Temiz ellere ve saf bir kalbe sahip olan”, yani hem ihsan eden hem de mantık ötesi bir inanca sahip olan akıl ve kalp.