e-posta ile Paylaş

GÖNDER

Kabala İlmi, dünyadaki tüm ilimleri kapsar.
Baal HaSulam “Özgürlük”
“Bu ilim, gizliliğin sonunda çocuklara bile ifşa olacaktır.”
Baal HaSulam “Kabala Öğretisi ve Özü”
Son neslin günleri yaklaştığında, çocuklar bile, kurtuluşu ve sonu bilip, bu ilmin sırlarını bulacaklardır.
Sulam’ın Önsözü ile Zohar Kitabı
“Ben’i arayanlar, Ben’i bulacaklar” ve yazdığı gibi , “Aradım ve bulamadım, buna inanmayın.”
Baal HaSulam “On Sefirot Çalışmasına Giriş”
MENÜ

KABALA KÜTÜPHANESİ

563. Tanımlar -2

Aslan gibi ateş, köpek gibi ateş: Ateş, düşerken olduğu gibi KLA’nın da temelidir. Hesed’dir, bir aslan kadar güçlüdür. Aynı zamanda görme duyusudur, iyi ya da kötü olsun, eylemin tesis edildiği yerdir.

Bu, kitaptaki bir hatıradır: Sefer [kitap], kapı bekçilerinde olduğu gibi Sof-Ohr [ışığın sonu] kelimesinden gelir. Yaradan’ın Musa’ya “Bunu yaz” demesi gibi, yazılı söz her zaman hatırlanmaz ve çözüm “Ve onu yazılı buldu” şeklindedir, zira zamanla unutulur ve Sof-Ohr aracılığıyla hatırlanır.

Amalek ve Kızıldeniz’in yırtılması: Bunlar birbirinin zıttı iki olaydır. Kızıl Deniz’in yırtılması, “köpek” olarak adlandırılan son idrak olan sıradan bir insanın ateşi terk etmesi ve gizliliğidir. “Ama İsrail oğullarından herhangi birine karşı bir köpek havlamaz” sözünün anlamı budur. Bu nedenle, “Yahuda O’nun kutsal yeri oldu”, AVI’nin niteliği, Yüce Olan’ın ateşindeki kutsallık ve liderleri denize atladı ve karadaymış gibi yürüdü. Ve son idrak yırtılıp yok olduğu için, başlangıçlarından beri onları bir köpek gibi takip eden Mısırlılar.

O zaman, “Altı yüz seçkin adam” sevindi. Bu VAK de Gadlut’tur, “hepsinde görevliler vardı”, yani GAR’ları da onlara göründü. Bu, [İbranice’de] tekil olarak, “Mısır onları kovalıyordu” anlamına gelir.

O zaman, “Atı ve binicisini denize fırlattı”, “azgın sulara bir taş gibi”, zira içinde köpek niteliği olan bu sular, İsrail zaten yırtılma konusunda bir duvar gibi dururken MİKVEHON’un suyuydu. “Havlamadılar” vb, Mısırlılar üzerinde yeniden uyandılar ve denizin dalgalarına düştüler.

Rephidim: Rephidim’e geldikleri için, Firavun’un memurlarını boğan o köpek geri döndü. “Ve siz yoruldunuz, bıktınız ve Tanrı’dan korkmuyorsunuz” ifadesinin anlamı budur, çünkü son idrak onlardan sökülüp alındığı için, denizin yağmalanması olan OMETZ olarak yeniden dirildiler. Doğal olarak, havlayan bir köpek olmadığı için herhangi bir korkuları yoktu. Böylece Yaradan’ı “Efendi aramızda mı, değil mi?” diye tekrar denediler, tıpkı Mısırlı görevliler gibi.

Ve o zaman, “susuz kuru” denilen OMETZ’in altındaki bir engel gibi içecek suları yoktu (ve denizin içinde bile kuruluğa gelmelerine ve yorulmamalarına ve deniz kenarındaki bir hizmetçi görmesine ve annelerinin karnındaki bebeklerin şarkı söylemesine rağmen, o zaman için Mısır’dan kurtuluş mucizesinin nedeni buydu ve su için susayacak zaman yoktu).

Sonra kayaya vurdu ve su döküldü. Yani Musa onun elini bıraktı. Elini bıraktığında Amalek’in galip geldiği bilinmektedir. Bu nedenle, “Ve Amalek geldi.”

RAŞİ’nin sözleri: Bir babayla ilgili bir alegori vardır, vs. babayı gördünüz: Yaradan onu çoktan omuzlarında taşıdı, “Yuvasını karıştıran bir kartal gibi… onu kanadında taşıyacak” da olduğu gibi, bir aslan gibi. Onlara bir amaç verdi: Mısır’ın yağmalanması ve onlara denizin yağmalanmasını verdi, çünkü Mısır’dan büyük ganimetlerle donatıldılar, tıpkı komşusundan ödünç alan kadında olduğu gibi, zira kötü Klipa [kabuk] pis kokusunu üsttekine astığında, Ve Efendi’nin öldürdüğü yani insan tarafından kesilmemiş, ancak av yoluyla öldürülmüş leşlerin (MİKVEHON’dan) üzerine oturdular, oysa mesele baştan beri biliniyordu (burası onların olmayan bir topraktı), burada yanlış bir şey yoktu.

Ve Tanrı korusun, hiçbir demir alet duyulmadı, çünkü bu açıklama ile “Ben ve bir elçi değil” gibi oradan çıktılar. Oysa hırsızların elinde çok sayıda gümüş ve altın kaplar vardı. “Ve her kadın komşusundan ödünç alacak” ifadesinin anlamı budur. Buradan şu sonuç çıkar ki, Mısır’ın Klipa’sı tarafından kendi arzuları dışında köleleştirilmeleri nedeniyle, Kelim [kaplar] hakkında hiçbir şey anlamayan ve sahip olmayan bir kutsallık tohumunun, bir süre için kendi mülkiyetlerine de ödünç alma hakları vardı.

Daha sonra, “Musa Firavun’un gözünde büyük bir adamdı.” İsrailoğulları’nın kutsallığın soyundan geldiklerini anladılar ve mesele anlaşıldı. Yine de onlara iyilik ettiler ve onlara Kelim’i verdiler.

Mısır’ın yağmalanması: Bu, Hassadim’in ifşasıdır, zira üst ışık tarafından köleleştirildikleri zamandır.

Denizin yağmalanması: Bu, yükseliştir, zira onlar kuru bir karaya gelmişlerdi. “Efendi kral olacak”ın anlamı budur, zira “Mısır’ı deniz kıyısında ölü gördüler.” Öyle ki, HaVaYaH savaştı, çünkü su bir duvar gibi duruyordu, sağlarında bir aslan olan KLA’dan ve sollarında bir köpek olan MİKVEHON’dan. Ve denizin içindeki kuru toprağa (Har Horev [kuruluk dağı] gibi) geldiler. Orada Mısır’ın kendilerine ödünç verdiği bütün serveti ellerine geçirdiler.

Daha sonra, Mısırlılar onları takip ettiğinde, sağdan gelen üst su geri döndü ve savaş arabalarını örttü ve sonra İsrailoğulları kurtuldu ve “Bu benim Tanrım ve O’nu öveceğim” dediler ve görevliler çalışmasında MİKVEHON’daki uçurumun kapısına geri dönmek istemediler. Daha sonra onları deniz kıyısında ölü olarak gördüler, yani sollarındaki duvar olarak denizden koparılan o kısım; onları ölüme götüren şey buydu.

Telif Hakkı © 1996 - 2015 Bnei Baruh. Tüm hakları saklıdır.
Bu sitede sunulan tüm materyal, Bnei Baruh Kabala Eğitim ve Araştırma Enstitüsü tarafından dünyanın ıslahı ve hayatın iyileştirilmesi amacı ile sunulmaktadır.
Bu nedenle, içeriği değiştirilmediği ve kaynağına gönderme yapıldığı takdirde, tüm materyalin kullanımına ve dağıtımına izin verilmiştir.
19 - 0,167