Ana seçim, bir kişiyi Tora ve Mitzvot [emir] ile meşgul olmaya mecbur eden sebeple ilgilidir. Kişi 613 Mitzvot’un hepsini yerine getirmelidir, aksi takdirde bu dünyada cezalandırılacaktır, zira Tapınak var olduğunda, “adliyenin dört ölümü” uygulaması vardı ve yerine getirilmesi gereken emirler dayatılmıştı. Ancak bir kişiyi Tora ve Mitzvot’a uymaya mecbur eden nedene gelince, burada seçim söz konusudur, zira bu konuda zorlama olamaz.
Zohar’da yazıldığı üzere, üç neden vardır: 1) bu dünyada ödül ve ceza, 2) öbür dünyada ödül ve ceza, 3) Yaradan’a ihsan etmek. Bu da, kişinin Yaradan’a ihsan edemeyeceği ve “O nasıl merhametliyse, sen de öyle merhametlisin” koşulunu yerine getiremeyeceği için, kendisini Yaradan’a ihsan etme arzusu ve özlemine getirecek bir Segula [şifa/güç] olarak Tora ve Mitzvot ile meşgul olmasıdır.
Maneviyatın zamanın ve mekânın üstünde olmasının anlamı budur, yani bedene maneviyattan dolayı, yani Yaradan’a ihsan etmek için Tora ve Mitzvot’u yerine getirmesini söylediğimizde, bu sözlerin bedende yeri yoktur; beden bunları anlamaz çünkü beden bundan ne elde edeceğini sorar.
Eğer ona “Maneviyat sayesinde yarın da yerine getirebilecek misin?” diye sorulursa, “Ne bugün ne yarın ne de hiçbir zaman!” diye cevap verir zira içinde maneviyatla meşgul olmanın mümkün olduğu bir yer yoktur.
Buna “maneviyat mekânın üstündedir” denir, yani insan zihninin perspektifinden bakıldığında ihsan etmek için çalışabileceği bir yer veya zaman olmamasına rağmen, kişi ihsan etmek için bir arzuyla meşgul olabilmesine yardımcı olması için Yaradan’a dua etmelidir.
Ancak, kişi bunun hakikat yolu olduğunu idrak ederse, tüm çalışmasını bu noktaya, Yaradan’ın kendisine yaratılan varlıklardan istenen gerçek çizgiyi, yani ihsan etme amacını üstlenebilmesi için yardım edeceğine odaklar.