Çeşitli yerlerde üstteki Malhut’un alttakine Keter olduğu açıklanır. Şunu sormalıyız: Malhut, alttakinin aldığı ve bizim ulaştığımız “Ben” olarak kabul edilen “alma kapları” olarak adlandırıldığına ve Keter Ein Sof [sonsuzluk/sonu olmayan] olarak adlandırıldığına ve Asiya’nın Keter’i bile Ein Sof olarak adlandırıldığına göre, Kli [kap] olarak adlandırılan Malhut’un Ein Sof olarak adlandırılacağı nasıl söylenebilir?
Orada açıklandığına göre, Keter’in Ein Sof olarak adlandırılması Veren’e işaret eder, çünkü Veren’de, hakkında konuşabileceğimiz hiçbir isim veya ayrım yoktur. Konuştuğumuz tek şey Ein Sof’tan ifşa edilen şeydir ve ifşalarda meydana gelen herhangi bir değişiklik aşağıda olanın yeteneğine bağlıdır.
Bu nedenle, Asiya dünyasını Veren’in de Ein Sof olarak adlandırıldığını söyler, çünkü Ein Sof’a “yaratılış düşüncesi” denir ve O’nun yarattıklarına iyilik yapma arzusuna atıfta bulunur.
Bu nedenle, aşağı olanlara ihsan edilen her şey, edinenlerin gücüne göredir. Ancak edinilenler arasında değişiklikler vardır. Bu nedenle, Veren’e her seferinde alttakinin O’nu edinme şekline göre farklı bir isim verilir. Kişi Veren’i kendi ediniminden sonra adlandırır.
Maddesel isimlerle O’na “Hastalara şifa veren”, “Hapsedilenleri serbest bırakan”, “Körlerin görmesini sağlayan” vs. deriz. Aynı şekilde, manevi ihsanda da, Veren’den Asiya’yı aldığımızda, O Asiya adıyla anılır.
Üsttekinin Malhut’unun alttakine Keter olduğunu söylediğimizde, bu üsttekinin Malhut’unun alttakinin üsttekinden almasına neden olduğu anlamındadır.
Bu, söylendiği gibi, üsttekinden kalan Reşimot’un alttakinin edinmeyi istemesine neden olduğu anlamına gelir. Başka bir deyişle, üsttekinin Malhut’u alttakinin Ein Sof’tan bolluk alma ihtiyacı duymasına neden olur. Aynı şekilde, üst ve alt arasındaki bağ da üsttekinin yoksun olduğu ihtiyaç ile alttakinin yoksun olduğu ihtiyaç arasında var olan orta yolu ifade eder.
Ancak, Verici için, alttaki Ein Sof niteliğinin doğmasına neden olduğunda, ancak üsttekinin Malhut’u alttakinin üsttekinden alma ihtiyacı duymasına neden olduğunda, o zaman Ein Sof niteliği alttakinde doğar, yani o zaman alttaki Ein Sof niteliğini yani vericiyi genişletir.
Zohar’ın BeHukotai’de yorumladığı gibi, “‘Ve onları yap,’ Otam [onlar] olarak değil, Attem [sen] olarak telaffuz et,” sanki onları yapmışsın gibi. Sulam’da [Zohar üzerine Merdiven yorumu], alttakilerin Yaradan’ın onları doldurmasına ihtiyaç duymasıyla, alttakinin üsttekinden bolluk alarak Veren’i edindiği yorumunu yapar. Fakat alıcı Veren’den hiçbir şey almazsa, bir Veren olduğunu nasıl bilebilir? Buna “Seni eylemlerinden biliriz” denir.