25 Ekim 1975
Zohar, VaYera’da şöyle yazar: Neden başka bir yerde değil de Mamre meşelerinde? Bunun sebebinin ona sünnet olması konusunda tavsiyede bulunması olduğunu söyler, zira Yaradan İbrahim’e kendisini sünnet etmesini söylediğinde, İbrahim arkadaşlarına danışır. Aner ona, “Sen doksan yaşından da fazlasın; kendine eziyet edeceksin” dedi. Mamre ona, “Keldanilerin seni ateş fırınına attıkları günü ve dünyanın çektiği o açlığı hatırla… ve adamlarının kovaladığı ve senin vurduğun o kralları ve O’nun seni hepsinden nasıl kurtardığını… Kalk, Efendinin emrettiği gibi yap” dedi.
İnsanların sorduğu soruyu anlamalıyız: Nasıl olur da Yaradan İbrahim’e kendini sünnet etmesini söyler ve o da Yaradan’a itaat edip etmemesi konusunda tavsiye almaya gider; bu olabilir mi?
Ayrıca şunu da sormalıyız: Neden onun tavsiyesi Aner’in ona verdiği tavsiyeden daha önemli? Sonuçta, her ikisi de ona tavsiyede bulunmuştur. Ayrıca, açıklandığına göre (Midraş Rabbah 42’de), Aner ve Eşkol ona kendini sünnet etmemesini tavsiye ettiler ve Mamre ona kendini sünnet etmesini tavsiye etti, o zaman neden ikiye karşı bir olduğu halde Mamre’nin tavsiyesini kabul etti?
Yaradan’ın ona kendisini sünnet etmesini söylemesini, Yaradan’ın emrini yerine getirmesi için bedeniyle ilgili olduğu şeklinde yorumlayabiliriz. İnsanın iyi bir eğilimi ve kötü bir eğilimi olduğu için, kişinin bedeninin Mitzva’yı [emri] yerine getirmeyi kabul ettiğini görmesi gerekir.
Bu, arkadaşlarına, yani iyi eğilime ve kötü eğilime sormaya gitmesi olarak kabul edilir. Böylece, biri “Hepsi benim” ve diğeri “Hepsi benim” dediğinde, her biri kendisinin haklı olduğunu düşündürdüğünde, kişi nasıl karar verebilir? Bu nedenle, kötü eğilimi nasıl yeneceğine dair bir tavsiyeye ihtiyacı vardı çünkü her ikisi de kendi bakış açılarından doğruyu söylediklerini anlamasını sağlıyordu.
Bunu, “Kişi kendini her zaman yarı suçlu yarı masum olarak görmelidir; bir Mitzva’yı yerine getirirse vs., bir günah işlerse vs.” (Kiduşin 40) şeklinde açıklananlara göre anlayabiliriz. Dolayısıyla, eğer yarı yarıya ise, buna kim karar verebilir?
Cevap “Yap!””tır. Bunun anlamı, kişinin eyleme geçmeden ve akıl ile karar veremeyeceğidir. Başka bir deyişle, her ne yaparsa yapsın, bunun iyi bir eylem olup olmadığı daha sonra akılla ortaya çıkar. Mamre’nin ona sünnet hakkında öğüt verirken, “Kalk, Efendinin emrettiği gibi yap” demesinin anlamı budur, yani harekete geç ve o zaman kötü eğilimin değil, iyi eğilimin haklı olduğunu anlayacaksın. Buradan öğüdün yapmakla ilgili olduğu sonucu çıkar.