Temmuz
“Efendimize günah sunusu olarak bir keçi.” Yaradan, “Ay’ı küçülttüğüm için bana kefaret getirin” dedi.
Şu soruları sormalıyız:
Bilgelerimiz şöyle der: “İsrail aya göre sayar, dünya ulusları ise güneşe göre sayar.”
Bilgelerimizin “Katil şafakta kalkar” ayeti hakkında söyledikleri gibi (Riş Pesahim), “Eğer mesele sizin için ışık gibi netse”, bu da net bilginin “güneş” olarak adlandırıldığı anlamına gelir, ancak bu konuda gece gibi şüpheleriniz varsa, zira ayın yönetimi gecedir, ARI’nin yazılarında açıklandığı üzere, geceleri yöneten Malhut‘u ifade eder. Bu demektir ki, aklın şüphe duyduğu yer, inanç niteliğinin ait olduğu yerdir.
Küçülmeden önce, cennetin krallığı Gadlut [büyüklük/yetişkinlik] içerisindeydi. Şöyle ki, Gadlut durumunda bir kişi cennetin krallığını kabul ettiğinde olağanüstü ve ebedi bir haz hissedebilir ve o zaman Yaradan’ın yollarında yürümek kolay olurdu.
Ancak ayın küçülmesinden sonra, kişi cennetin krallığının yükünü kabul ettiğinde, hazzı olmayan bir yük hisseder. Bununla birlikte, inancını bir güç olarak, “yüke koşulan bir öküz ve yükü yüklenen bir eşek gibi” alır.
Dolayısıyla bu küçülme yüzünden insanın günaha gireceği, yani göklerin egemenliğinin yükünü üstlenmek istemeyeceği bir yer vardır. Bu, insana inançsızlık ruhunu getirir ve Yaradan bunu utanç ekmeği olmasın diye yapmıştır, zira tam olarak hazzın ifşa olmadığı yerde, ödül almamak üzere çalışmak mümkün olur. Sonuç olarak, küçülme insanın Lişma ‘yı [O’nun rızası için] yani kendini memnun etmek için değil ama Yaradan’ın rızası için edinmesini sağlayan bir ıslahtır.
Bu nedenle, küçülmenin insanın ebedi bütünlüğü edinmesinin nedeni ve sebebi olduğu sonucuna varılır. Ancak bu ıslahın yanı sıra başka bir neden daha vardır, bu da demek olur ki bu, insanın günah işleyebilmesine neden olur çünkü Malhut‘un küçülmesi nedeniyle kişi cennetin krallığının yükünü kabul etme çalışmasından uzaklaşır. Bu, kör bir kişinin önüne engel koymamakla aynı şey gibi görünür, zira kişi bu küçülme yüzünden tökezleyebilir.
Öyle görünüyor ki, kişi günah işlemiştir ve kefarete ihtiyacı vardır. Bu kefaret özellikle İsrail aracılığıyla gelebilir. Bununla birlikte, sunu meselesi kendini Yaradan’a yaklaştırmakla ilgilidir, burada yakınlık form eşitliği anlamına gelir. Bu demektir ki, bir kişi cennetin krallığının yükünü ödül almak için değil, ihsan etmek üzere üstlendiğinde, buna “yaklaşmak” denir ve Yaradan’a sununun anlamı budur.
Buradan, kişi ihsan etmek amacıyla çalışmayı üstlenerek, ayın küçülmesi günahını ıslah ettiği sonucu çıkar, zira Malhut ‘un küçülmesi insanın ihsan etmek amacıyla çalışmaya gelebilmesine neden olmuştur.
Dolayısıyla, başlangıçtan itibaren bunun bir günah olmadığı ortaya çıkar. Tersine, insanın bütünlüğe ulaşmasını sağlamıştır, çünkü eğer küçülme olmasaydı, insanın ihsan etmek üzere çalışabilmesinin hiçbir yolu olmazdı. O zaman, burada günah olmadığını, aksine bütünlük sağlayan bir ıslah olduğunu görüyoruz.
Bu da tam olarak İsrail’in kefaret getirebileceği anlamına gelir. Bu da sunu ile günahın ortadan kalktığı anlamına gelir. Bu nedenle “Ayın kusuru giderilsin” diye dua ederiz, yani Malhut bütünlük içinde aydınlatsın ve bu da çalışmadaki eylemlerimizin ihsan etmek üzere ıslah edilmesiyle gerçekleşir.