Midraş Rabba‘da (BaMidbar 1) şöyle yazar: “Başka bir şey: ‘Neden, ’Halkım düştü; artık sana gelmeyeceğiz’ dediler?” (Yeremya 2). ‘Düştü’ ne demek, ‘çünkü nehir kıyısının tamamını eziyor’ (1 Krallar 5) denildiği gibi? O’na, ‘Bize bir tapınak verdin ama senin Şehina ‘nı [ Kutsallığını] oradan kovdun, artık bizden ne istiyorsun da sana gelmeyeceğiz?
“Onlara, ‘Keşke şimdi çölde olsaydım; sizin için yaptığım tüm mucizeler nerede? Bu nedenle, ‘Halkımı terk etmem için bana çölde bir konak yeri verecek olan kim,’ yüceltildiğim yerde, ‘Çöl ve kentleri seslerini yükseltsin, Kedar’ın yaşadığı avlular, kayaların sakinleri yüksek sesle şarkı söylesin,’ dedi.”
Bir ülkeye giden bir başkanla ilgili bir alegori vardır ve halk onu görüp ondan kaçar. Başka bir ülkeye gider ve halk ondan kaçar. Issız bir şehre girer ve orada karşılanır ve yüceltilir. Başkan der ki, “Burası tüm ülkenin en iyi kentidir. Burada güzel bir taht inşa edeceğim; burada yaşayacağım.”
Böylece, Yaradan denize geldiğinde, “Deniz gördü ve kaçtı” ve “dağlar geyik gibi dans etti” denildiği üzere, deniz O’ndan kaçtı. Issız çöle gittiğinde, “Çöl ve kentleri seslerini yükseltsin, Kedar’ın yaşadığı avlular, kayaların sakinleri yüksek sesle şarkı söylesin” denildiği üzere, O karşılandı ve övüldü. Bu kent Benim için bütün ülkelerden daha iyidir; orada bir Tapınak inşa edeceğim ve içinde yaşayacağım.” “Çöl ve kuraklık sevinecek” denildiği gibi, içinde Yaradan yaşadığı için sevinmeye başladılar.